ME
NU

OMELIE / Omelie TR

18 giu 2017
18/06/2017 – EFKARESTİYA BAYRAMI – A

18/06/2017 – EFKARESTİYA BAYRAMI – A

1.Okuma Yasa 8,2-3.14-16 * Mezmur 147 * 2.Okuma 1Kor 10,16-17 * İncil Yh 6,51-58

 

İsa’ya şu şekilde dua ettik: “Kurtuluşumuzu sağlayan nimetlerine kavuşabilmemiz ve Bedenin ve Kanının sırrını her zaman imanla kutlamamız için yardımını esirgeme”. Bu, gerçekten güzel bir duadır, fakat kendi kendime soruyorum: Dilediğimi anlıyor muyum? Ve de bu, benim için gerçekten en önemli şey midir? Kesinlikle Rab duamı kabul ediyor, çünkü sizinle birlikte dua ettim; O, anlamamı aşan bir derinlik ile bile dileğimi yerine getiriyor, duamı düşünebildiğimden daha da iyice dinliyor. Bununla beraber ben hala kendi kendime sormaktayım: “Her zaman canlı bir imanla kutlamamız” diyen deyim, ne anlama geliyor? Birinci okumayı tekrar okuyorum: Musa, kendi ile birlikte çöldeki yollarda yürüyen halkının imanını uyandırmaya çalışıyordu, öyle ki bu iman, canlı bir iman olabilsin. Peki, ne yaptı? Halkın hatırlaması için çalıştı: “Hatırlayın” ve “Unutmayın” diye tavsiye etmekte idi. Şimdiye kadar senin Allah’a itaat olarak bütün yaptığını, göğüs gerdiğin ve aştığın bütün yorgunlukları, yendiğini bütün ayartmaları ve denenmeleri, aynı zamanda da aldığın bütün iyilikleri de hatırla. Sonra da halk, kendi somut tecrübesi ile öğrendiğini de hatırlamalıdır: “İnsanın yalnız ekmekle değil, ama Rab’bin ağzından çıkan her şeyle yaşıyor”. “Canlı iman”, şikayetle değil, minnettarlıkla ziyaret edilen ve yürekte tutulan hatıralarla besleniyor: Senin günahından gelen kötülüklere ve acılara önem verme, bunun yerine Allah’tan karşılıksız olarak aldığın bütün iyiliklere tüm önemi ver. Sonra da, “Unutma”: Susuzluktan, açlıktan, zehirli yılanlardan kurtulmuş olduğun anıları gözünün önünde tutmaya gayret et. Benim “canlı iman”ımın, hafızanın bir işine ve gayretine ihtiyacı var. Benim de, çocukken, gençken, sonra da düne kadar geçen her yıldan hatırlamam gereken çok olaylarım var. Herkesin, anlamlı ve güzel, Rab’bin yaptığı gerçek harikaları olan hatıraları var. Bunları gözümüzün önünde tutmak, imanımızı canlı halde muhafaza ediyor.

İmanı canlı halde tutabilen hatıraların arasında özellikle Rab’bin, İsa’nın sözleri vardır. Bugün, O’nun Kefarnahum’da, ekmekleri çoğalttıktan sonra söylediği sözlerini yeniden dinledik. Kalabalık bu olayı aklında tutmakta idi ve İsa’yı aramak için gölün ötesine gitmişti. Bu insanlar, karşılıksız olarak aldıkları ekmek armağanını, o denli şaşırtan o armağanı yeniden tatmak ümidi içinde idiler. Fakat İsa o işareti, tam da işaret olarak yapmıştı; yani O, o olağanüstü olay sayesinde, onların Kendinin Mesih olduğunu anlamalarını istiyordu. Oysa kalabalık işareti anlamamıştı ve İsa’yı, as pahalı olan mucizeleri yapan olarak aramakta idiler. İsa; işareti anlatmak için, o insanların nihayet anlayıp Kendini kabul etmeleri ve Kendine yüreklerini açmaları için, cömertçe sözlerini bağışlıyor. O insanlar, İsa’yı gerçek bir şekilde kabul edince, yeni bir mucizeyi görmek için değil; İsa’ya: “İşte, İsa, ben buradayım. Senin projelerini gerçekleştirmek için hazırım; bana dayanabilirsin” diye söylemleri için İsa’yı arayacaklardı. İşte bu; canlı iman olacaktı; bu, İsa’ya tapınmak olacaktır! Kalabalık, İsa’yı aramak yerine, ekmeği aramakta idiler. O zaman İsa şöyle diyor: “Peki, sadece bir an için yararlı olanı değil, sonsuza dek kalanı arayın: Beni, bedenimi, hayatımı yiyin. Gerçek ekmek, benim. Beni özümleyin, öyle ki siz, ben olasınız. Siz, gerçekten Allah’ın istediği gibi yaşabilmek için, benimle bir bütün olmalısınız. Beni yerseniz, içinize beni, Baba’ya olan sevgimi, Baba’nın isteğine olan itaatimi koymuş olacaksınız”.

“Bedenin ve Kanının sırrını canlı bir imanla kutlayalım”. Rab’bin Bedenini ve Kanını biz ilk önce yiyoruz, fakat değiştirileceğimizi bilerek onu yiyoruz: O sevgi, tamamen bizim olacaktır. Gerçekten bu konuşma, sadece maddi olanları düşünen insanlar için zor, hatta anlaşılamaz bir konuşmadır. Ve de gerçekten İsa’yı dinleyen bütün o insanlar, şiddetli bir şekilde söylenmeye başladılar ve sonunda onların tümü gidip İsa’yı terk etti. O’nun yanında sadece O’nu sevmeye, O’nun için yorgunluk çekmeye başlamış olan kişiler kaldılar.

Duamızda İsa’ya söylediğimiz istek şudur: “Kurtuluşumuzu sağlayan nimetlerine kavuşabilmemiz için yardımını esirgeme”. Bu nimetler nelerdir? Bunların ilki ve sonu da, Peder ile, bunun için evlatları ile de, birlik içinde yaşamaktır. Bu gerçeği, ikinci okumada havari vurguluyor: “Ekmek bir olduğu gibi, biz de çok olduğumuz halde tek bir bedeniz. Çünkü hepimiz bir ekmeği paylaşıyoruz”.

Aramızda yaşadığımız birlik ve paylaşma hayatı; bizi kardeşler olarak davranmaya, Allah’ın hayatımızı zenginleştirdiği bütün nimetleri paylaşmaya itiyor.

İsa’ya tapınalım; O’na bizim için bölünmüş Bedenini yiyerek tapınalım. O’na gerçek bir şekilde tapınmamıza dikkat edeceğiz; sadece sözlerle değil, O’nun gerçek öğrencileri olarak O’na tapınmaya dikkat edeceğiz. Ve de kararlarımızı verdiğimizde İsa’yı görmezlikten geldiğimizi ya da O’nun Sözüne uymayarak davrandığımızı fark edersek eğer, hemen somut ve kararlı olarak O’na dönen adımları atmaya karar verelim.

 

OKUMALAR

 

1.Okuma: Yasa 8,2-3.14-16

Tanrınız RAB'bin sizi kırk yıl boyunca çölde dolaştırdığı uzun yolculuğu anımsayın! Buyruklarına uyup uymayacağınızı, amacınızın ne olduğunu öğrenmek için sizi sıkıntılara sokarak sınadı.

Sizi aç bırakarak sıkıntıya soktu. Sonra sizin de atalarınızın da bilmediği man ile sizi doyurdu. İnsanın yalnız ekmekle yaşamadığını, RAB'bin ağzından çıkan her sözle yaşadığını size öğretmek için yaptı bunu.

Böbürlenmemeye ve sizi Mısır'dan, köle olduğunuz ülkeden çıkaran Tanrınız RAB'bi unutmamaya dikkat edin.

RAB o büyük ve korkunç çölde, zehirli yılanlarla, akreplerle dolu o kurak, susuz toprakta sizi yürüttü. Size sert kayadan su çıkardı.

Atalarınızın bilmediği man ile sizi çölde doyurdu. Sizi sıkıntıya soktu, sınadı. Öyle ki, sonunda üzerinize iyilik gelsin.

 

Mezmur 147

RAB'bi yücelt, ey Yeruşalim!

Tanrın'a övgüler sun, ey Siyon!

Çünkü senin kapılarının kol demirlerine güç katar,

İçindeki halkı kutsar.

Sınırlarını esenlik içinde tutar,

Seni en iyi buğdayla doyurur.

Yeryüzüne buyruğunu gönderir,

Sözü çarçabuk yayılır.

Sözünü Yakup'a,

Kurallarını, ilkelerini İsrail'e bildirir.

Başka hiçbir ulus için yapmadı bunu,

Onlar O'nun ilkelerini bilmezler.

RAB'be övgüler sunun!


* 2.Okuma: Aziz Pavlus’un Korintoslulara 1. Mektubundan 10,16-17

Tanrı'ya şükrettiğimiz şükran kâsesiyle Mesih'in kanına paydaş olmuyor muyuz? Bölüp yediğimiz ekmekle Mesih'in bedenine paydaş olmuyor muyuz? Ekmek bir olduğu gibi, biz de çok olduğumuz halde tek bir bedeniz. Çünkü hepimiz bir ekmeği paylaşıyoruz.


İlahi

İşte, meleklerin ekmeği!

O, yoldaki insanların ekmeğidir,

Allah’ın evlatlarının gerçek ekmeğidir.

            O, kurban edilen İsahak’la,

            Kurban edilen Paskalya Kuzu’suyla,

            çöldeki “Manna” ile önceden belirlenmiştir.

Ey iyi Çoban, gerçek ekmeğimiz,

Ey Mesih İsa, bizi koru.

Hayat Ülkesinde bizi sonsuz mutluluğa kavuştur.

            Sen ki, her şeyi bilirsin ve her şeyi yapabilirsin,

            Sen ki, yeryüzünde bizi beslersin,

            göklerdeki ziyafete bizi götür

            ve Azizlerin yanında bize mirasını ver. Amin

İncil: Yuhanna 6,51-58

Gökten inmiş olan diri ekmek ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir.»
Bunun üzerine Yahudiler, «Bu adam yememiz için bedenini bize nasıl verebilir?» diyerek birbirleriyle çekişmeye başladılar.
İsa onlara şöyle dedi: «Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu'nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz. Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onuson günde dirilteceğim. Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda. Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben Baba'nın aracılığıyla yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacak. İşte gökten inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.»