ME
NU

Diyalog ve Sorular 3. (31-46)

Diyalog ve Sorular 3.

 indeks

31. Şeytan hala etkin mi?

Satana interviene ancora?

32. Neden İsa’nın öldügüne inanıyorsunuz? Dediğinize göre kendisi Allah ise, nasıl ölebilirdi?

Come mai dite che Gesù è morto? Se è di Dio, poteva morire?

33. Neden İsa’nın Allah olduğunu söylüyorsunuz?

Perché dite che Gesù è Dio?

34. İnsanlar Allah’ın sevgisinin sadece seyircileri mi?

Gli uomini sono solo spettatori dell’amore di Dio?

35. Niçin Üçlü-Birlik’ten bahsedersiniz?

Come mai parlate di Trinità?

36. Anlamak zor…

È difficile capire…

37. Niçin İsa’nın kurtarıcı olduğunu söylerseniz?

Perché dite che Gesù è salvatore?

38. Siz İncil’i değiştirdiniz değil mi?

Non avete voi cambiato il Vangelo?

39. Niçin Katolik ve Protestanların arasında ayrılma var?

Perché siete divisi tra cattolici e protestanti?

40. Muhammed hakkında ne düşünüyorsunuz?

E tu cosa pensi di Maometto?

41. Türkleri Hıristiyanlaştırmak için çalisiyor musunuz?

Voi cercate di convertire i Turchi?

42. Neden?

Perché?

43. Eğer bir Müslüman kendisi vaftiz edilmeyi dilerse...?

E se un musulmano vi chiede lui di essere battezzato?

44. Neden İsa’nın Aramice aldığı İncil’i, Yunanca’ya çevirdiginizde değiştirdiniz?

Perché per chiedere perdono andate dai sacerdoti?

45. Sizin duanız nasıl? Sizin duanız neye yarar? Onu Tanrı’nın kabul ettiğini nasıl bilebilirsiniz?

Com’è la vostra preghiera? A che cosa serve la vostra preghiera? Come fate a sapere che essa è gradita a Dio?

46. Kendi yüreğimizde Tanrı’dan af dilemek yeterl değil mi? Neden af dilemek için rahiplere gidiyorsunuz?

Perché avete cambiato il Vangelo che Gesù ha ricevuto in aramaico?

47. İslam hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Cosa pensi dell’islam?

   

31. Şeytan hala etkin mi?

İsa’dan insanların ya da bizim düşünceler ve sözlerimizdeki Şeytanın işini tanımayı ögreniyoruz. Düşüncelerimiz ya da arkadaşlarımız tarafından bencillik, şiddet ve kibir ile davranmaya teşvik edildiğimizde, aslında bizi sürükleyen, Allah’in ve insanın düşmanı olan Şeytandır. O zaman onu yenebilecek ve ayartmalarını bizden uzaklaştıracak İsa’yı yardımımıza çagiriyoruz.

 

Satana interviene ancora?

Da Gesù impariamo anche noi a riconoscere l’intervento di Satana nei nostri pensieri e nelle parole degli uomini. Quando veniamo portati dai pensieri o dagli amici a seguire l’egoismo, la violenza, la superbia, è lui, Satana, nemico di Dio e dell’uomo, ad allettarci. Allora invochiamo Gesù, che lo vince e allontana da noi le sue tentazioni.

 başa dön

 

32. Neden İsa’nın öldügüne inanıyorsunuz? Dediğinize göre kendisi Allah ise, nasıl ölebilirdi?

İsa, onu Roma Valisi tarafından öldürtmek isteyen Yahudi din görevlilerine teslim edecek ögrencisi Yahuda İskariyot’tan kaçmayacak kadar sevmeye devam etti. İsa çarmihtan alınıp, mezara konulduğunda, ağlayan ögrencileri her şeyin bitmiş olduğunu düşünüyorlardı. Tersine ise, Peygamberlerin önceden bildirdikleri gibi, üçüncü günde İsa’nın mühürlenmiş mezarı açıldı. Kırk gün boyunca birçok insana kendisini diri olarak gösterdi ve sonra ögrencilerin gözlerinin önünde göğe çikti. Şimdi O, Allah’in şanındadır: O’nun hayatı Allah’in sevgisidir ve Sözü Allah’in yetkisine sahiptir.

 

Come mai dite che Gesù è morto? Se è di Dio, poteva morire?

Gesù continuò ad amare fino a non fuggire davanti al suo discepolo, che lo volle consegnare agli ebrei nemici, che lo fecero uccidere dal governatore romano. Quando Gesù, tolto dalla croce, fu sepolto, i suoi discepoli, scoraggiati, pensavano che tutto fosse finito. E invece il terzo giorno, come hanno scritto i Profeti, il suo sepolcro sigillato si aprì. Egli apparve vivo a molti per quaranta giorni, fin che si lasciò vedere salire al cielo. Ora egli è presso Dio: la sua vita è l’amore di Dio e la sua Parola ha l’autorità di Dio.

 başa dön

 

33. Neden İsa’nın Allah olduğunu söylüyorsunuz?

Biz Hıristiyanlar şöyle düşünüyoruz: eğer Allah’i seversek ve O’na itaat etmek istersek, “Allah tarafından gönderilmiş Olanı”, yani İsa’yı da sevmeliyiz ve İsa’nın söylediklerine uymalıyız. Bize Allah’in sevgisini ve isteğini gösteren, İsa’dır. İsa’yı seversek, Allah gerçekten sevilmiş olur! Böylece, Allah’in ve İsa’nın ‘bir’ olduklarını, yani sevgi tarafından birleşmiş olduklarını anladık. Sevgi, onları birleştiren ruhlarıdır.

 

Perché dite che Gesù è Dio?

I cristiani hanno pensato: se amiamo Dio e gli vogliamo ubbidire, dobbiamo amare “colui che egli ha mandato”, Gesù, e fare come egli ci ha detto. È lui che ci manifesta l’amore e la volontà di Dio. Se amiamo Gesù, Dio è davvero ubbidito! E così abbiamo capito che Dio e Gesù sono davvero uno solo, uniti dall’amore. L’amore è il loro spirito che li unisce.

 başa dön

 

34. İnsanlar Allah’in sevgisinin sadece seyircileri mi?

Allah insanları sever: onlar O’nun yaratıklarıdır, fakat sevgi kendisini sunmak, aktarmak ister. Bu nasıl gerçekleşebilir? Allah bunu, kendi Ruh’unu bize vermekle, gerçekleştirir. İsa Kutsal Ruh’la doluydu ve Allah’in sevgisini iyice tanıyordu, o kadar ki bize onu söz verip bağışlayabildi. Dirildikten sonra İsa Havarilerinin üzerine üfledi ve onlar Ruh’unu aldılar. Kutsal Ruh sonra da çesitli şekillerde geldi ve gelmeye devam eder: İsa’yı sevmeye başlayan herkes onu alır ve bunun farkında olur!

 

Gli uomini sono solo spettatori dell’amore di Dio?

Dio ama gli uomini: sono sue creature, ma l’amore vuole comunicarsi, donarsi. In che modo può avvenire ciò? Dio ci vuol donare il suo stesso Spirito. Gesù ne era riempito e rivestito, e conosceva l’amore di Dio tanto da potercelo promettere e infine donare. Risorto, Gesù soffiò sugli apostoli ed essi ricevettero il suo Spirito, che poi venne ancora in tanti modi e continua a venire: chi comincia ad amare Gesù, lo riceve, e se ne accorge!

 başa dön

 

35. Niçin Üçlü-Birlik’ten bahsedersiniz?

İsa tarafından Baba adıyla çagirilan Allah, ve İsa kendisi ve Ruh'ları bir birliktir. Onları ayıramayız. İsa olmadan Allah'ın sevgisini tanımayacaktık, Allah olmadan İsa'yı anlamıyoruz, Ruh olmadan ne Allah'ı ne de İsa'yı gerçek bir şekilde sevmeyecektik. Onlar bir birliktir. Biz Onlar'ın tek bir Allah, tek olan Allah olduğunu söylüyoruz. İsa Allah'ın, bizlerden biri olup aramızda yaşamış sevgisidir, Kutsal Ruh bizi de Allah'ın birliğine koyup bizi, insanları sevmekte ve bağışlamakta yetenekli kılan sevgidir. Hıristiyanlar tek bir sözle İsa'nın açıkladığı bu büyük gizemini ifade etmek isteyince "Üçlü-Birlik” sözü yarattılar. Allah tektir, üç sevginin, Baba, İsa ve Kutsal Ruh, birliğidir. İsa Baba’ya itaat etmemi sağlıyor ve Ruh İsa’nın sözlerini bana hatırlatıyor.

 

Come mai parlate di Trinità?

Dio, chiamato Padre da Gesù e Gesù stesso e il loro Spirito sono un’unità. Non possiamo separarli. Senza Gesù non conosceremmo l’amore di Dio, senza Dio Gesù non lo comprendiamo, senza lo Spirito non ameremmo veramente nè Dio nè Gesù. Essi sono un’unità. Noi diciamo che essi sono un unico Dio, il Dio unico. Gesù è l’amore di Dio divenuto uno di noi e vissuto tra noi, lo Spirito Santo è l’amore che mette anche noi in comunione con Dio e ci fa capaci di amare e perdonare gli uomini. Quando i cristiani vollero dire con una parola sola questo grande mistero rivelato da Gesù, hanno coniato la parola “Trinità”. Dio è uno, unità di tre amori, il Padre, Gesù e lo Spirito Santo. Gesù mi fa ubbidire al Padre e lo Spirito mi ricorda le parole di Gesù!

 başa dön

 

36. Anlamak zor…

Doğrudur, bunun için, bazıları bize yardım etmek için, örnekleri aradı. Güneş bize ısı ve ışığı ulaştırır: üç gerçek ki tek bir şeydir.

Mumun cilası ve fitili kendileri tüketen alev içinde tek bir şey oluyorlar. Birbirlerine kendilerini sevgi içinde sunarak, İsa ve Baba, Ruhları ve sevgileri ile hayatımızı da aydınlatıp ısıtırlar.

İnsanın sözü tek bir şeydir, ama yürekten başka bir yüreğe, akıldan başka bir akıla geçen ses ve kavram ile oluşuyor. Her söz konuşan birinin, dinleyen birinin ve iletilen karşilıklı bir armağanın var olduğuna tanıklık eder. İsa Baba’nın Sözüdür. Baba, kendi sevgi hayatını bize veren Allah’tır: bu hayat İsa, Oğul’dur, ve Ruh, İsa’nın sunmasıdır.

 

È difficile capire…

È vero, perciò qualcuno ha cercato dei paragoni, per aiutarci. Il sole fa arrivare a noi calore e luce: tre realtà che sono una cosa sola. Cera e stoppino di una candela diventano un tutt’uno nella fiamma che li consuma. Donandosi l’un l’altro nell’amore, Gesù e il Padre, illuminano e riscaldano anche la nostra vita con il loro Spirito, con il loro amore. La parola dell’uomo è una, ma è fatta di suono, di concetto che si trasmette da un cuore all’altro e da una mente all’altra. Ogni parola testimonia che c’è chi parla, chi ascolta, e un dono reciproco che si comunica. Gesù è la Parola del Padre. Il Padre è Dio che dona a noi la sua vita d’amore: questa vita è Gesù, il Figlio, e lo Spirito è il suo donarsi!

 başa dön

 

37. Niçin İsa’nın kurtarıcı olduğunu söylerseniz?

Günah insanın Allah’tan uzakta olmasıdır. İnsan Allah’a itaat etmeyerek O’ndan uzaklaşir ve bu şekilde O’nunla olan birliği kaybeder. Allah’tan uzakta durunca insan onu mahvetmek isteyen şeytanın etkisindedir. Allah’tan uzak olursak O’nu sevip O’na dönmek için gücümüz yoktur. Eğer insan bunu yapamazsa ne çare bulabilir? Allah kendisi insanları kurtarmak istiyor: bunun için O, çok iyi ve sevimli İsa’yı gönderdi. İnsan İsa’yı kabul edince Allah’in birliğinin yine içerisindedir.

Bir gün felçli bir kişi dört adam tarafından İsa’ya getirildi. İsa o adamın kendini Allah’in armağanı olarak kabul ettiğini farketti, bunun için ona, “Günahların af edilirler” dedi. Bundan sonra onu iyileştirdi öyle ki herkes Kendini kabul edenin Allah’ın hoşuna gittiğini bilsin. İsa’yı Allah’in Oğlu olarak kabul eden herkes artık Allah’tan uzak değildir. Bu şekilde İsa günahkar insanlar için Allah’in kurtuluşudur.

Günahkar kimdir? Hepimiz günahkarız, tüm insanlar günahkar bu yüzden herkesin İsa’ya ihtiyacı var. O’nsuz hiç kimse kurtarılamayacak. Eğer sen Allah tarafından kurtarılacaksan, bunun, İsa’nın senin için de kendini sunup, ölüp ve dirildiği için gerçekleşeceğine inanıyoruz.

 

Perché dite che Gesù è salvatore?

Il peccato è la distanza dell’uomo da Dio L’uomo disobbedendo a Dio si allontana da lui e così perde la comunione con lui. Lontano da Dio l’uomo è in balia del diavolo, che lo vuole rovinare. Lontani da Dio noi non abbiamo la forza di amarlo e di ritornare a lui. Come si può rimediare se l’uomo non è capace? Dio stesso vuole salvare gli uomini: per questo egli ha mandato Gesù, tanto buono e amabile! Quando l’uomo accoglie Gesù è di nuovo in comunione con Dio! Un paralitico è stato portato davanti a Gesù con grande fatica da quattro uomini. Gesù si è accorto che quel paralitico lo accoglieva come il dono di Dio, e allora gli ha detto: “Ti sono perdonati i tuoi peccati!” E poi lo ha guarito perché tutti sapessero che chi accoglie lui è gradito a Dio! Chi accoglie Gesù come Figlio di Dio, non è più lontano da Dio! Così Gesù è la salvezza di Dio per gli uomini peccatori! Chi è peccatore? Tutti lo siamo, tutti gli uomini sono peccatori e tutti perciò abbiamo bisogno di Gesù. Senza di lui nessuno potrà essere salvato. Noi crediamo che se tu sarai salvato da Dio, lo sarai perché Gesù si è offerto ed è morto e risorto anche per te!

 başa dön

 

38. Siz İncil’i değiştirdiniz değil mi?

Bu soruyla ne demek istiyorsun? Hıristiyanların, Kutsal Kitabı mı yoksa İyi Haber’i (=İncil’)i mi değiştirdiklerini demek istiyorsun?

İyi Haber (= İncil) İsa’nın kendi şahsiyetidir, O bize herkese karşi olan Allah’in sevgisini gösterdi ve anlattı: bu sevgi merhametli ve sadakatli bir sevgidir. İncil denilen kitap ikinci zamanda, yani İsa’nın dirilişinden on veya yirmi veya daha çok sene sonra yazıldı; o, İsa’nın hangi şekilde Güzel Haberi bize verdiğini anlatıyor.

İsa değişmedi, çünkü Allah’in sağında en yüce göklerde oturuyor. Dolayısıyla O’nun söyledikleri ve yaptıkları da Allah tarafından kınanmış olamaz. Biz O’nu seviyoruz, O’nu da bekliyoruz: kitap O’nu sevmemize ve beklememize çok yardımcı olur; hiç bir Hıristiyan Kitabı değiştirmeye yeltenmedi. Dünyanın çok kütüphanelerinde ve müzelerinde bulunan eski kodeksler buna tanıklık ederler.

 

Non avete voi cambiato il Vangelo?

Che cosa intendi con questa domanda? Intendi dire che i cristiani hanno cambiato il Libro oppure la Bella Notizia dell’amore di Dio? La Bella Notizia (= Vangelo) è la persona stessa di Gesù, che ci ha mostrato e ci ha detto l’amore di Dio per tutti gli uomini, un amore misericordioso e fedele. Il libro che chiamiamo Vangelo è stato scritto in un secondo tempo, dieci o venti o più anni dopo la risurrezione di Gesù, e racconta i modi con cui egli ci ha donato la Bella Notizia. Gesù non è cambiato, perché è seduto alla destra di Dio nell’alto dei cieli! Quindi nemmeno ciò che lui ha fatto e detto è disapprovato da Dio! Noi lo amiamo e lo aspettiamo: il libro ci aiuta tanto ad amarlo e ad attenderlo: nessun cristiano si è mai permesso di cambiarlo! Di questo ne danno testimonianza i molti codici antichi sparsi in varie biblioteche e musei del mondo!

 başa dön

 

39. Niçin Katolik ve Protestanların arasında ayrılma var?

Rab İsa, ögrencilerini, Allah’in “sevginin” bir Allah’i olduğunu ve insanın O’ndan korkması gerekmediğini tanıtmak için tüm dünyaya gönderdiğinde, O’nunkilerine bir kitap emanet etmedi. O onlara, “Gidin ve bu Kitabı okuyun” demedi. O, ”Kutsal Ruh’u alın” dedi, yani: sevgimle dolu gidin, ölülerden dirilişime kadar benden duyduklarınızı, bende gördüklerinizi herkese anlatın.

Sonra tüm bu şeyler, birkaç kişi tarafından yazıldı, böylece bizim de kitabımız oldu: İncil. İncil, Hıristiyan yaşam için çok büyük bir yardımdır. İncil, hem Allah ile, hem de Baba’nın ve İsa’nın sevgisini kabul eden insanlarla olan ilişkimizi olgunlaştıran bir araçtır. Bu sevgiden inananların birliği olan Kilise doğar. İsa’nın sözlerinin yaşandığı bu birlik içinde Allah’in insanlara beslediği sevgi herkese gösterilir.

Eğer Allah bize sadece bir kitabı verseydi, her birimiz onu kendine göre yorumlayabilirdi ve Allah’a itaat ettiğini sanabilirdi. Diğer Hıristiyanlardan ayrılsa da, gerçeğin onda olduğunu iddia edebilirdi. Maalesef bu da oldu; nitekim birkaç çok yetkili kişi (onlar sonra Protestanların Kurucuları oldular) sadece Kitaba itaat etmek gerektiğini bildirdiler; ama onlar İsa’nın İyi ve Güzel Haberini iletip, Kilise’yi oluşturmak için Havarileri gönderdiğini unuttular. Sadece sözler ile değil, kendi hayatıyla da Baba’nın sevgisini kabul eden ve veren, Kiliseyi kuran İsa’dır. Protestanların Kurucuları ise Kilise’nin çobanlarina itaat etmediler; bunu doğrulamak için zamanlarındaki bazı Papaların ve Episkoposların kötü davranışının makul bir nedeni olduğunu sanıyorlardı. Herkesin günah işleyebildiğini biliyoruz, bu yüzden, eğer biri insani zayıflıklara çökerse, dayanırız. Rabbe güveniyoruz: tarihte birçok durumlarda yaptığı gibi, yine Kilise’sini iyileştirecektir. Bu yüzden alçakgönüllülükle daima itaatli bir yürek muhafaza ediyoruz. İsa bunun örnegini kendisi bize verdi: Petrus tarafından inkâr edildiğine rağmen, ona güvenmeye devam etti. Ögrencilerinin, hepsinin daima sadık tanıkları olamayacaklarını biliyordu, buna rağmen Kilise’sinde onlara büyük sorumluluklar emanet etti. Biz Katolikler Protestanlardan çok konularda, özellikle Kilise’nin hayatı hakkında, farklı düşünüyoruz.

 

Perché siete divisi tra cattolici e protestanti?

Quando Gesù ha mandato i discepoli in tutto il mondo per far conoscere a tutti che Dio è un Dio d’amore, e che l’uomo non deve aver paura di lui, allora Gesù non ha consegnato ai suoi un libro. Egli non ha detto loro “Andate e leggete questo Libro”. Egli ha detto “Ricevete il mio Spirito”, cioè: andate carichi del mio amore, raccontate a tutti quello che avete udito e visto da me fino alla mia risurrezione dai morti. Tutto questo è stato pure scritto da varie persone, e così abbiamo anche uno scritto, il Vangelo. Questo è un grande aiuto alla vita cristiana. Esso è uno strumento che serve a maturare il nostro rapporto di amore con Dio e con tutti coloro che accolgono l’amore del Padre e di Gesù. Da questo amore nasce la Chiesa, comunione dei credenti. In questa comunione, dove sono vissute le parole di Gesù, si esprime l’amore di Dio per gli uomini! Se Dio ci avesse dato solo un Libro, ognuno di noi potrebbe interpretarlo come vuole e ritenere di essere obbediente a Dio anche se diviso dagli altri cristiani. Purtroppo ciò è successo quando alcune persone, molto influenti (divenuti fondatori dei Protestanti), hanno affermato che dobbiamo obbedire solo al Libro; hanno dimenticato che Gesù ha mandato gli Apostoli per trasmettere la Buona e Bella Notizia e formare la Chiesa. È essa, con la sua vita, oltre che con le parole, che riceve e trasmette l’amore del Padre. Essi disobbedirono ai pastori della Chiesa, ritenendo di avere come motivo plausibile il cattivo comportamento di alcuni di loro, papi e vescovi del loro tempo. Noi sappiamo che tutti possiamo peccare, e quindi, se qualcuno cede alle debolezze umane, sopportiamo. Nutriamo fiducia che il Signore stesso interverrà a risanare la sua Chiesa, come ha fatto in molte circostanze della storia, e perciò manteniamo sempre un cuore obbediente, con umiltà. Egli sapeva che i suoi discepoli non erano tutti e sempre suoi fedeli testimoni, eppure ha affidato a loro grande responsabilità nella sua Chiesa! Gesù stesso ci ha dato esempio continuando a dare fiducia a Pietro, nonostante lo avesse rinnegato. Ora noi cattolici ci differenziamo in molti aspetti dai Protestanti, soprattutto per quanto riguarda la vita della Chiesa.

 başa dön

 

40. Muhammed hakkında ne düşünüyorsunuz?

Benim Müslüman olmadığımı biliyorsun. Bu yüzden senin gibi düşünmemi bekleyemezsin. Bana bu soruyu soruyorsan, demek ki farklı bir cevabı almaya hazırsın.

Benim için Allah’in Sözü olarak, İncil önemlidir. Onda Mesih İsa düşmanlarımızı bile sevmek, Allah daima affettiği için affetmek, alçakgönüllü olmak, şefkatli bir babaya olduğu gibi Allah’a güvenmek gerektiğini söylemekte. Sözlerine göre insanın tek bir eşi olmalı; ve yoksulluğu arayanların mutlu olduklarını ekledi. İsa zinada yakalanmış kadını mahkum etmedi: ona “Git ve bundan sonra bir daha günah işleme” dedi ve onu taşlamak isteyenlere, “Aranızda kim günahsızsa, kadına ilk taşi o atsın!”. Ben hayatımı ve diğer insanların hayatını İsa’nın hayatı ile karşilaştırıyorum. İsa hiçbir zaman kılıçla, tersine affederek ve, haçta kendi hayatını verecek kadar severek, kötülüğü savaştı.

Bana Muhammed hakkında ne düşündüğümü sordun; ben Muhammed’in yaşamını ve sözlerini, İncil’deki İsa’nın yaşamı ve sözleriyle karşilaştırıyorum. Sen de, belki, bazen, Kuran’nın söylediklerini gözlerin önünde tutarak, İsa’yı Muhammed ile karşilaştırıyorsun.

Muhammed’in, kendi dönemindeki Arap dünyasının birliğine faydalı algılar ve kararları getirdiğini biliyorum, bu yüzden kendi halkının özel saygısına layık bir insan olarak görüyorum.

 

E tu cosa pensi di Maometto?

Tu sai che io non sono islamico, e perciò non puoi pretendere che io pensi come pensi tu. Se mi fai questa domanda significa che sei pronto a sentire qualcosa di diverso.

Per me è importante il Vangelo, Parola di Dio. In esso Gesù dice che dobbiamo amare anche i nemici, perdonare perché anche Dio perdona, essere umili, avere fiducia in Dio come in un Padre buono; non possiamo avere che una moglie sola; sono beati quelli che amano la povertà! Gesù non ha condannato la donna adultera, ma l’ha rimandata dicendole di non peccare più; a quelli che pensavano di doverla uccidere ha detto: “Chi di voi è senza peccato scagli la prima pietra”! Io confronto la mia vita e quella degli altri uomini con la vita di Gesù, che non ha mai combattuto il male con la spada, ma, al contrario, amando, perdonando e offrendo la sua vita fin sulla croce.

Mi hai chiesto come io vedo il vostro Profeta: a me viene spontaneo confrontare la sua vita e le sue parole con la vita e le parole di Gesù, secondo il Vangelo. Forse anche tu qualche volta fai il confronto tra Maometto e Gesù, così come li descrive il Corano.

So che Maometto ha avuto delle intuizioni e decisioni che hanno unito il mondo arabo del suo tempo, e quindi lo apprezzo come un uomo particolarmente degno di stima da parte del suo popolo.

 başa dön

 

41. Türkleri Hıristiyanlaştırmak için çalisiyor musunuz?

Hiçbir Müslüman’a Hıristiyan olmayı teklif etmedik, asla.

Voi cercate di convertire i Turchi?

Noi non abbiamo mai chiesto a nessun musulmano di diventare cristiano.

 

42. Neden?

Biliyoruz ki, eğer bir Müslüman Hıristiyan dinine geçerse, çok zorluk ve acı ile karşilaşiyor. İşi, evi, akrabalarının sevgisini, arkadaşlarının yakınlığını ve tanıdıklarının itibarını kaybetme riskine giriyor. Hıristiyan olmak isteyen bir Müslüman’in, yüreğinde büyük bir içsel güç ve özellikle İsa için çok büyük bir sevgi taşiması gerekiyor. Aksi takdirde olamaz.

 

Perché?

Sappiamo che se un musulmano diventa cristiano va incontro a molte difficoltà e sofferenze. Egli rischia di perdere il lavoro, la casa, l’affetto dei suoi parenti, l’amicizia dei suoi amici, la stima dei suoi conoscenti. Per diventare cristiano un musulmano deve avere grande forza interiore e soprattutto un grandissimo amore per Gesù, altrimenti non riesce.

 başa dön

 

43. Eğer bir Müslüman kendisi vaftiz edilmeyi dilerse...?

Biz onu frenlemeye çalışıyoruz. Her şeyden önce kendi düşünme, yargılama ve yaşama tarzını değiştirmesi için çok zaman gerekir. Hıristiyan olmayı dileyenler sık sık bunu seçiyorlar çünkü bu şekilde Avrupa’ya gitmenin daha kolay olduğunu düşünüyorlar, veya ekonomik yardım bekliyor, ya da kendi memleketindekinden farklı bir özgürlügü arıyorlar. Biz, ancak ve ancak İsa’yı sevdiği, O’nun Hakikat olduğunu keşfettiği, acı haçını taşima ve zülüm edilme pahasına İsa’yı izlemek istediği için Hıristiyan olmak isteyen Müslüman’in dileğini ciddiye alıyoruz. Bu zordur, sadece Allah’in mucizesi olabilir!

 

E se un musulmano vi chiede lui di essere battezzato?

Noi cerchiamo di frenarlo. Anzitutto è necessario molto tempo per cambiare i propri modi di pensare, di giudicare e di vivere. Coloro che chiedono di diventare cristiani spesso lo fanno perché credono di poter così più facilmente andare in Europa, oppure pensano di ricevere aiuti in denaro, oppure sperano in una libertà diversa da quella che godono nel loro paese. Noi prendiamo sul serio quel musulmano che vuole diventare cristiano solo perché ama Gesù, perché scopre che lui è la verità, perché vuole obbedirgli e seguirlo anche portando la croce della sofferenza e della persecuzione. Questo è difficile, è solo un miracolo di Dio!

 başa dön

 

44. Neden İsa’nın Aramice aldığı İncil’i, Yunanca’ya çevirdiginizde değiştirdiniz?

Sizler Kuran’in, Muhammed’in gökten aldığı bir kitap olduğuna inanıyorsunuz. Biz ise İncil’i İsa’nın gökten aldığı bir kitap olarak görmüyoruz İncil”, yani “İyi haber” (Incil kelimesi iyi haber demektir) İsa’nın kendisidir. Nitekim İsa’da Tanrı her insana ve tüm insanlığa olan sevgisini göstermektedir. Bu haber değiştirilmemiştir; İsa hala bizim kurtarıcımızdır ve O’nun yakınlığı bugün, bizler için de, iyi haberdir.

Bizim “İncil” dediğimiz kitap, gökten gelmemiştir; onu Havariler yazmıştır, İsa’yı, O’nun yaptıklarını ve O’nun söylediklerini anlatmak için, özellikle de O’nun sevgiden dolayı olan ölümüne ve dirilişine tanıklık etmek için yazdılar. Kitapta, İsa’nın döneceğini vaat ettiği de yazılır; bunun içindir ki biz O’nu, ancak ve ancak O’nu bekliyoruz ve O’ndan başkasını değil. Bizler, İsa’nın kendi örnegi ile bize ögrettigi gibi insanları severek, O’nunla karşilaşmaya hazırlanıyoruz. İncil Havarileri tarafından Yunanca yazılmıştır; bu kitap hiçbir zaman değiştirilmemiştir.

 

Perché avete cambiato il Vangelo che Gesù ha ricevuto in aramaico?

Noi sappiamo che il Vangelo non è un libro che Gesù ha ricevuto dal cielo, come voi credete che Maometto abbia ricevuto il Corano. Dio non ci ha dato un libro, ma ci ha dato Gesù. È lui il “Vangelo”, parola che significa “buona notizia”. Infatti in lui Dio manifesta il suo amore per ogni uomo e per tutta l’umanità. Questa notizia non è stata cambiata: Gesù è ancora oggi il nostro salvatore e la sua presenza è buona notizia anche per noi oggi.

Il libro che chiamiamo Vangelo non è venuto dal cielo, ma lo hanno scritto gli Apostoli per raccontare Gesù, qualcosa di quel che lui ha fatto, di quel che ha detto, ma soprattutto la sua morte per amore e la testimonianza della sua risurrezione. Nel libro è scritto anche che Gesù ha promesso che tornerà: noi attendiamo perciò lui e soltanto lui, nessun altro. Ci prepariamo ad incontrarlo amando gli uomini come egli ci ha insegnato con l’esempio. Gli apostoli hanno scritto il Vangelo in greco; questo libro non è mai stato cambiato.

 başa dön

 

45. Sizin duanız nasıl? Sizin duanız neye yarar? Onu Tanrı’nın kabul ettiğini nasıl bilebilirsiniz?

Dua ettiğimizde mezmurları ya da başka ezgileri okuyoruz veya ilahi olarak müzikle onları söylüyoruz, İncil’in metinlerini dinliyoruz, Tanrı’nın Sözü yüreğimize girsin ve hayatımızı değiştirsin diye bir süre sessizlik içinde kalıyoruz. Nitekim duanın amacı Tanrı’yı O’ndan dilediğimiz şeyleri vermeye ikna etmek değil, bizim sevme yeteneğimizi arttırabilmek için isteklerimizi ve düşüncelerimizi değiştirmektir. Dua ettikten sonra herkese karşi daha sabırlı olursak, düşmanlarımızı dahi seversek ve şikayet etmeden acılarımıza katlanırsak, işte o zaman Tanrı’nın duamızı kabul ettiğini anlarız.

 

Com’è la vostra preghiera? A che cosa serve la vostra preghiera? Come fate a sapere che essa è gradita a Dio?

Quando preghiamo noi recitiamo o cantiamo alcuni salmi, o altri canti, ascoltiamo qualche brano del Vangelo, stiamo in silenzio perché la parola di Dio entri nel nostro cuore e trasformi la nostra vita. La preghiera infatti deve servire non a convincere Dio di darci quel che gli chiediamo, ma a cambiare i nostri pensieri e i nostri desideri, a renderci capaci di amare. Sappiamo infatti che essa è gradita a Dio quando, dopo aver pregato, siamo più pazienti con tutti, capaci di amare i nemici e di sopportare le nostre sofferenze senza lamentarci.

 başa dön

 

46. Kendi yüreğimizde Tanrı’dan af dilemek yeterli değil mi? Neden af dilemek için rahiplere gidiyorsunuz?

Her gün yüreğimizde Tanrı’dan günahlarımız için af dilemeliyiz, ancak, psikolojik olarak, Tanrı’nın bizi affettiğini kulaklarımızla duymaya ihtiyacımız var. Günahları, kendi bedenimizle (düşünceler, sözler, eylemler, tembellikler) işlemekteyiz, bunun içindir ki Tanrı’nın bizi affettiğinin somut işaretini almaya ihtiyacımız var. Tanrı bizi bu ihtiyaçla yarattı ve İsa bunu dikkate aldı. O kendisi, kendi sesi ile, bazı günahkarlara affı bağışladı. Bu sebepten Yahudiler O’nu küfürle suçladılar ve öldürmeye karar verdiler. Ama günahkar olmamıza rağmen bizleri seven İsa, göğe çikmadan önce, havarilerine Tanrı adına affetme görevini verdi. Rahipler Havarilerin halefleri olan Episkoposlar tarafından bu hizmetle görevlendirilmekte ve bu görevi sevgi ile yapmaktadırlar, öyle ki günahkar olan insanlar Tanrı’nın merhametini tanıyabilsinler ve yüreklerinde barış ve sevinç ile yaşayabilsinler. Her rahip de, sırası gelince, kendisi gibi olan diğer bir rahip aracılığıyla, kendi günahları için Tanrı’nın affını dilemektedir.

 

Perché per chiedere perdono andate dai sacerdoti?

Tutti i giorni dobbiamo chiedere perdono a Dio nel nostro cuore dei peccati, ma la nostra psiche richiede di sentire con gli orecchi la parola del perdono di Dio. I peccati li facciamo con il nostro corpo (pensiero, parole, azioni, pigrizie) e perciò abbiamo bisogno di ricevere il segno concreto che Dio ci perdona. Dio ci ha creati con questa esigenza e Gesù ne ha tenuto conto. Egli stesso, con la sua voce, ha donato il perdono ad alcuni peccatori. Per questo i Giudei lo hanno accusato di bestemmia e hanno deciso di ucciderlo. Ma egli, che ci vuol bene anche se siamo peccatori, prima di salire al cielo ha dato ai suoi apostoli il compito di perdonare i peccati a nome di Dio. I sacerdoti sono incaricati dai successori degli apostoli, i vescovi, e lo fanno con amore, perché gli uomini peccatori possano conoscere la misericordia di Dio e vivere con la pace e la gioia nel cuore. Anche i sacerdoti, poi, a loro volta chiedono il perdono di Dio attraverso un altro sacerdote come loro.

 başa dön

47.  İslam hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bir dinin içerisinde yaşamadıkça, onun hakkında hiç bir şey söyleyemem. Ben sana, imanım hakkında ne düşünüyorsun diye, sormayacağım: Senin onu yaşamadığını, bu nedenle de onu anlayamadığını bilmekteyim; söyleyebileceğin hiçbir şeyin, benim için önemi olmayacaktır. Sana da diyorum: “Dinim hakkında ne düşünüyorsun” diye kimseye sorma! Bunu, sadece Tanrı’ya sor: O, senin dinini iyice yaşadığını ya da O’nun hoşuna giden bir şekilde yaşamadığını bilir!

Cosa pensi dell’islam?

Non posso dire nulla di una religione se non la vivo dall’interno. Io non chiederò a te cosa pensi della mia fede: so che non la vivi e perciò non la puoi comprendere; qualunque cosa tu possa dire non sarà per me importante. Anche a te dico: non chiedere a nessuno cosa pensa della tua religione. Chiedilo solo a Dio: lui sa se la vivi bene o se non la vivi come piace a lui!

 başa dön

geri tüm sorulara - torna a tutte le domande