ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01 gen 2017
01/01/2017 – ALLAH’IN ANNESİ OLAN MERYEM’İN BAYRAMI

01/01/2017 – ALLAH’IN ANNESİ OLAN MERYEM’İN BAYRAMI


  1. Okuma Sayılar 6,22-27 Mezmur 66 2. Okuma Galatyalılara 4,4-7 İncil Lk 2,16-21

MEDİTASYON

“Halkı şöyle takdis edeceksiniz”: Allah’ın halkını takdis etmek istediğini; bunu, göklerin yüksekliklerinden, insanlardan fark edilemez şekilde yapmak istediğini de görmek, ne kadar güzel, ne kadar teselli vericidir! İnsanlar, kendilerinin Allah tarafından takdis edilmelerini bilmelidirler, bunun için onlar, kendilerini teselli ve mutluluk ile dolduracak sözleri kendi kulaklarıyla duymalıdırlar. Bu yüzden, bazı kişiler olacak ki, Allah tarafından sufle edilmiş sözleri söyleyecekler. Bu kişiler, kahinler (rahipler); “Harun ve onun oğulları” olacaklardır. Bu şekilde Allah’ın beden almasının gizemi, o zamanlardan bile tadılmaya başlamaktadır. Allah’ın takdis edici sözleri; insanların dudaklarından gelmekte, yüreklerinden kaynaklamakta, insani sesinin esintisini ve damgasını taşımaktadırlar. Fakat bu kutsama sözleri, günahlı insanlar aracılığıyla gelmelerine rağmen, Allah’a aittirler. Allah, günahlı insanlardan faydalanmak zorundadır, çünkü günahtan muaf insan bulunamaz. Allah, bu duruma eğiliyor. Bu durumu kabul etmek ne kadar zor olduğunu bizler de bilmekteyiz: Bizler, Allah tarafından kullanılmış insanların melek gibi olmalarını iddia ederdik ve böyle olmadığı için bu insanların hizmetlerini tanımamaya ve kabul etmemeye bile hazır olurduk. Affı gizemine yaklaşmak sana zor geldiğini, acaba, hiç mi söylemedin? Ve neden sen bir rahipten bir takdisi hiç dilemiyorsun? Sen de mi, acaba, onun bunu telaffuz etmeye layık olmadığını düşünüyorsun?

Bugün Allah’ın takdisinin sözleri ile yeni yıla başlamaktayız. Bu sözler, halkın insanlarından kendi kardeşlerinin üzerinde telaffuz edilmekte idiler. Ve de bu sözler, gerçekleşecek sözlerdir; onlar, laneti değil; gerçekten bereketi, takdisi, kutsamayı, iyiliği getirecektir. Kutsama, ne ile oluşuyor? “Rab yüzünün nuru ile sizi aydınlatsın ve lütfünü size bağışlasın!”: Bunlar; hayran bırakan, aynı zamanda da gizemli sözlerdir. Rab’bin yüzünün benin için aydınlamakta olduğu, ne anlama gelmektedir? Çeşitli anlamları taşıyabilen bir değimdir bu. Ben kendim Allah’ın ışığından aydınlatılmışım ve de bu ışığın bir yansıması olurum. Fakat şöyle de düşünebiliriz: Beni gören herkes, Allah’ın yakın olduğunu; bunun için benim O’nun tarafından korunup savunulmuş olduğunu da görmektedir.

Takdis, sadece maddi bir refah ile ilgili değil; bende daima mevcut olan egoizmsel itişlerine bir tatmin etme de değildir! Allah bana, ben tamamen bu dünyada ait bir insanmışım gibi davranmıyor. Bunun yerine bana, O’nunla dürüstlük ve barış hükümranlığında işbirliği yapmaya çağrılmış biriymişim gibi davranmaktadır. Nitekim kutsamadan barış gelir. “Barış ve huzur versin!” Ve barış, İsa’dır!

İncil’e bir bakalım ve bunun bütünü anlayabileceğiz. Allah’ın parıltısı, O’nun lütfu, O’nun barışı, yemliktedir. Onlar, Meryem’in şefkatlerinden ve Yusuf’un kollarından korunmaktadırlar. Lütuf ve barış; onların Çocuğu – o çocuk ki meleklerin özenlerini gördü! - gösterdikleri cobanların seslerinde de yankılanmaktadırlar. Gerçekten de, Çocuğu Allah’ın armağanı olarak kabul eden herkes, kendi bütün oluşunun içinde, barışı bulmaya varıyor. Ve de herkes ile ve bütün dünya ile barışmaya başlıyor.

Ocak ayının ilk günü, “Barış günü” diyoruz. Barışımızın İsa olduğunu demeye cesaretimiz var mı? Gerçekten de O’nsuz barışımız, sadece geçici bir anlaşmadır. Bir anlaşma ki, sadece yakında gelecek egoizm ya da kıskançlık denemesine kadar sürecektir. Yeni yıla, barış günü ile başlamaktayız, yani bu yeni takvime İsa ile başlamaktayız. İsa’yı başlangıca koyuyoruz, O’nu günlerimizin her birisinin ortasına da koyacağız. O’na, her gün yüreğimizde parlamasına izin vereceğiz. O zaman barışın başlamasını göreceğiz. Barışı yapmak, ötekilere düşmez; yönetimlere ya da dünyanın krallarına da düşmez. Onlar barışı yapamazlar! Barışı yapan; hayatımda, hayatında; karşılıklı ilişkilerimizin ortasına İsa’yı koyan ben, koyan sen, biziz.

Bugün Meryem, öğretmenimiz oluyor. Ona, “Allah’ın Annesi” diyoruz. Bu şekilde, Baba ile bir tek şey olan, İmmanuel, bizimle olan Allah İsa’ya olan imanımızı doğrulamaktayız. İşte, Annemiz nasıl davranmaktadır? O; sessizlik içinde yaşıyor, kendisini göstermek için ya da alanı sözleri ile doldurmak için kaygılanmıyor. O; dinliyor, dikkatle bakıyor, derin derin düşünüyor. Yüreğindeki İsa ile ilgili olan şeyleri – meleklerin sözlerini, Yusuf’un rüyasını, kendi acılarını ve çobanların sevinçlerini, gibi - Kutsal Yazıları ile karşılaştırıyor. Meyem’in sessizliği, sözlerle ifade edilemez bir sevgi ile doludur. Peki, bizler Annemizin dersini öğrenecek miyiz? Sessizlik içinde yaşamayı öğrenelim! Hayatımızın olaylarının Allah’ın Sözünden aydınlatılmalarına izin verelim! O zaman, Meryem’in bizim için de Anne olduğunu hissedeceğiz. Onunla, iç ve güçlü bir şekilde, birlik içinde olacağız, onunla aynı sevinci tadacağız!

İmmanuel’in Annesi olan Meryem, sevin! Allah’ımızın Annesi olan Meryem, sevin! Gerçek barışın kaynağı olan Meryem, sevin! Halkımızın kutsaması olan Meryem, sevin!

 

OKUMALAR

 

1.Okuma: Sayılar 6,22-27

 

RAB Musa'ya şöyle dedi:

"Harun'la oğullarına de ki: 'İsrail halkını şöyle kutsayacaksınız. Onlara diyeceksiniz ki:

RAB sizi kutsasın

Ve korusun;

RAB aydın yüzünü size göstersin

Ve size lütfetsin;

RAB yüzünü size çevirsin

Ve size esenlik versin.'

"Böylece kâhinler İsrail halkını adımı anarak kutsayacaklar. Ben de onları kutsayacağım."


Mezmur 66

Tanrı bize lütfetsin, bolluk versin,

Yüzünün ışığı üzerimize parlasın. Sela

Öyle ki, yeryüzünde yolun,

Bütün uluslar arasında kurtarıcı gücün bilinsin.

Halklar sana şükretsin, ey Tanrı,

Bütün halklar sana şükretsin!

Uluslar sevinsin, sevinçten çığlık atsın,

Çünkü sen halkları adaletle yargılarsın,

Yeryüzündeki uluslara yol gösterirsin.

Halklar sana şükretsin, ey Tanrı,

Bütün halklar sana şükretsin!

Tanrı bize bolluk versin,

Dünyanın dört bucağındakiler O'ndan korksun!


2. Okuma; Galatyalılara 4,4-7

Ama zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, Yasa altında doğan öz Oğlunu gönderdi. Öyle ki, bizler oğulluk hakkını alalım. Oğullar olduğunuz için Tanrı, öz Oğlunun «Abba! Baba!» diye seslenen Ruhunu yüreklerinize gönderdi. Bu nedenle artık köle değil, oğullarsınız. Ve oğullar olduğunuz için Tanrı sizi aynı zamanda mirasçı yaptı.


İncil: LUKA 2,16-21

Çobanlar aceleyele Beytlehem’e gidip Meryem'le Yusuf'u ve yemlikte yatan bebeği buldular. Onları görünce, çocukla ilgili olarak kendilerine anlatılanları onlara bildirdiler. Bunu duyanların hepsi, çobanların kendilerine söylediklerine şaşıp kaldılar. Meryem isebütün bu sözleri derin derin düşünerek yüreğinde sakladı. Çobanlar, işitip gördüklerinin tümü için Tanrı'yı yüceltip överek geri döndüler. Her şeyi, kendilerine anlatıldığı gibi bulmuşlardı.

Sekizinci gün, çocuğu sünnet etme zamanı gelince, kendisine İsa adı verildi. Bu, O'nun ana rahmine düşmesinden önce meleğin O'na vermiş olduğu isim di.