ME
NU

OMELIE / Omelie TR

03 nov 2013
03/11/2013 - Olağan Devre 31. Pazar Günü – C

03/11/2013 - Olağan Devre 31. Pazar Günü – C

1.Okuma Bilg 11,22 - 12,2 * Mezmur 144 * 2.Okuma 2Sel 1,11 - 2,2 * İncil Lk 19,1-10

“Günah işleyenleri yavaş yavaş uyarırsın, kötülükten vazgeçsin ve sana iman etsinler diye, onlara öğüt verirsin ve işledikleri günahları hatırlatırsın”. Bilgelik kitabı bu sözlerle bize Allah’ın nasıl oluyor da büyük günahkârları kötü şekilde cezalandırmadığını ve kendini günahsız görenlere de bazı acılar vermesinin sebebini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Hatta Allah’ın “günahları görmezlikten gelecek kadar” merhametli olduğunu da söylemişti. O herkesi sever, çünkü herkes O’nun yaratığıdır ve sevgi iradesinin meyvesidir. O’na göre birinin günaha düşmesi, itaatsizlik etmesi imkânsız gibidir: bu kadar sevgi dolu olan bir Baba’ya nasıl itaatsizlik edilir? O kimseden tiksinmez, bu sebepten herkesin yeni bir hayata başlayacağını ümit ediyor ve herkese bu imkânı veriyor.
Bu sözlerle Rabbin Zakkay ile karşılaşmasını anlatan bugünkü İncil metnine hazırlık yapmış olduk. Bu kişi hemşerileri tarafından iyi gözle görülmediğinden İsa evine girince çok yadırgandı. Ancak Rab, Eriha’da oturanların fikirlerinin değil de, sadece Baba’nın arzularının kendini etkilemesine izin veriyor. Baba elbette herkesin kurtulmasını istiyor, yani Kurtarıcı ile karşılaşmasını istiyor. Bu sebepten İsa büyük ağacın yaprakları arasında saklanan tefeciye: “Bugün evine geleceğim” demekten, utanmıyor. Zakkay İsa’yı görme arzusunu o dalların arkasına sakladı ve işte İsa oradan çabukça çıkmasını emrediyor, daha doğrusu buna davet ediyor. Dünya için Zakay hayatta istediği yere ulaşmış biri gibi gözüküyor, ama dürüst prensipleri olan için hatalı bir insandır: fakirlerin sırtından zenginleşmiş, hırsızlık yapmış, kandırmış, halkının düşmanları ile antlaşma yaparak kendi çıkarını aramış bir kişiydi. Dürüst prensipleri olanlar, onun tamamen kayıp biri olduğunu düşünüyordu. İsa böyle düşünmüyor. O, insanın kalbinde kurtulma ve aziz olma isteğinin yattığını çok iyi biliyor, bunu yapabilme gücü olmasa da, bunu, kim bilir hangi gizli yanlış anlayış yüzünden, istemese de. Zakay adının anlamının “saf-temiz” olması, acı bir kader değil mi? Tam o, bu kadar güzel anlamlı bir isim taşıyor! Bir insan nasıl saf, temiz olabilir? Ona bu saflık nereden gelebilir? Bunu bugün keşfediyoruz. Bir günahkâr İsa ile karşılaştığında ve O’nun tarafından sevilmeyi kabul ettiğinde işte o zaman, o kişi saf olur. Gerçek saflık hiç bir zaman bizde değildir, İsa’dadır. İsa, Zakay’ın evine girerek kirlenmiyor – İsa’nın çevresinde olanlar böyle düşünmektedirler! -, tersine oraya girerek günahkâr olan ortamı temizliyor. Zakay bunun hemen farkına varıyor, çünkü o ana kadar içinde olmayan güzel ve temiz fikirler ve duygular içine doluyor: o andan itibaren, tanımadığı büyük bir sevinci tadacak, fakirlere yardımcı olacak, onları sevecek ve aç gözlülüğüyle yaptığı kötülükleri, sevinçle onaracaktır.
Zakay’ın evinde Bilgelik Kitabındaki somutluğu görüyoruz: Allah pişman olmamızı beklemektedir, hiç bir yaratığından tiksinmez. Merhametlidir ve pişman olanları kaldırıyor, yüreklerinde doğan imandan mutlu oluyor.
Bu durumda artık İsa’nın evimize girmesini arzuluyoruz; evlerimizin duvarları arasına değil de, yüreğimizin derinine, ruhumuzun artık sürekli konuk ettiği isteklerin ve iradelerin arasına girmesini istiyoruz. Aziz Pavlus’un Hıristiyanları için ettiği dua tam bunu dilemektedir. Allah’tan onları, Mesih İsa’ya şan vermeleri için, “çağrısına layık kılmasını” istiyor. İsa gelmek üzere, O’nun günü yaklaşıyor. Hıristiyanlar buna inanıyorlardı, ama yine yanlış bir şekilde! Gelişi, ilk gelişinden değişik düşünülmemelidir. İsa, Yeruşalim’de kabul edildiğinden başka şekilde kabul edilmek için gelmiyor. Eğer sen Zakay gibi davranırsan, eğer İsa’nın, senin arzularını değiştirmesine izin verirsen, eğer isteklerinin yerini O’na bırakırsan, - öyle ki O, yaşamında kendini rahat hissetsin ve senden utanmasın -, o zaman sen O’nu kabul etmiş olursun.
Ne güzel! En kötü günahlarımızdan bile utanmamalıyız. İsa yaşamımıza girdiğinde ilk kendimiz şaşırarak şöyle diyeceğiz: “Bir günahkârın evine girdi!”. Şaşkınlıkla evimize sevgiyi getirdiğini göreceğiz. Bu sevgi başta fakirlerle olmak üzere başkalarıyla ilişkimizi düzeltecek, zenginlerin düşündüğü umurumuzda olmayacaktır. İsterlerse bizi örnek alacaklardır. İsa gerçekten de tek Kurtarıcıdır, sadece O bizi Baba’nın kollarına atabilir!