ME
NU

OMELIE / Omelie TR

17 nov 2013
17/11/2013 - OLAĞAN DEVRE - 33.Pazar Günü – C

17/11/2013 - OLAĞAN DEVRE - 33.Pazar Günü – C

1.Okuma Mal 3,19-20 * Mezmur 97 * 2.Okuma 2Sel 3,7-12 * İncil Lk 21,5-19

Putların hiç bir zaman yapmadıkları bir şey varsa, o da, kendilerine inananları azarlamaktır. Niçin? Çünkü putlar kimseyi sevmez, zaten put diye bir varlık yoktur, egoizmin kişileştirilmesidir. Allah ise insanları, çocukları gibi sevdiği için onları azarlamayı da bilir. Hatta bunu gerekiyorsa, sıkça da yapar.
Bugün peygamber Malakya’nın, İsa’nın ve aziz Pavlus’un uyarılarını duyduk. Aziz Pavlus bazı Hıristiyanların nasıl oluyor da tembellik içersinde, çalışmadan, boş gezip başkalarının işlerine karıştırarak yaşadıklarını anlamadığını söylüyor. Bunlara, işleriyle ekmeklerini kazanmalarını emrediyor, bunu sadece sözlerle söylemekle de yetinmiyor, kendisi örnek oluyor. Vaaz ettiği kişiler tarafından bakılmayı bir hak olarak görse de, Pavlus çadır dokumacısı olarak çalışmaya devam ediyor ve kendi işiyle geçinerek herkese örnek oluyor.
Malaki de Allah adına bir azarlama yapıyor; gurur ve her çeşit itaatsizlik bizim mahvolmamıza sebeptir: Allah bunları kabul edemez. İsa’nın gelişi bizi alçakgönüllü ve itaatkâr bulmalıdır, yani O’nu kabul etmeye hazır olarak bizi bulmalıdır. Sadece Allah’ı üzme korkusuyla yaşayan, hükümdarlığına girmeye hazırdır.
İsa azarlamıyor, ama kuvvetle ve doğrulukla şakirtlerinin ruhani bir seçim yapabilmesine yardım etmektedir. Onlar sanat eserlerin güzelliğine kapılmaktadırlar. Tapınağın mimarlığı ve süsleri dikkat çekmektedir, çoğu kez de insanın yüreğini Allah’a çevirmeni engellemektedir. İşte o zaman Rab’bin ağzından bir peygamberlik çıkıyor; bu, Hıristiyanlığın yeşerdiği, ama imanın tamamıyla kutsallıkta yaşanmadığı birçok yerde ve birçok kutsal bina için yüzyıllar boyunca gerçekleşmiş bir peygamberliktir: “"Burada gördüklerinize gelince, öyle günler gelecek ki, taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!". Gerçekten de tapınak kırk yıl sonra yerle bir edildi. Ama kaç tane Hıristiyan bazilika da yok oldu ve sadece anılarda kaldı! Şimdi bulunduğumuz kilisemiz de güzel, bakımlı, ancak bunu Mesih İsa’nın sevgisi adına yapıyoruz, insanların burada güzel dua edip O’na itaat edecek duruma gelmesi için yapıyoruz. Ama kilisemizin bakımı kavga etmemize neden olsa, ya da yaptıklarımızdan gururlanacak olsak, o zaman duvarlarının yıkılması çok daha iyi olur. Bu aynı düşünce tarzı yaptığımız her şey için geçerli olmalıdır; koro çalışmamız, ayin saatleri, cemaatteki sorumluluklarımız... Eğer bu yaptıklarımız Kutsal Ruh’u almak veya vermek için yaramıyorsa, o zaman yapılanlar boşunadır, Allah’ın hoşuna gitmezler ve bizler günahkârların hak ettiği cezayla kalırız.
İsa, şakirtlerinin kendisi için karşılaşacakları zulümleri önceden biliyor ve bildiriyor. Hıristiyanlar için zor zamanlar gelecektir, hazır olmak gereklidir. Hazır olmak da, korkmamak ve her şeyden hür olmak demektir: Sadece binaların güzelliğinden ve onlarda takdir edilmiş sanat eserinden değil de, kendi hayatından, yani işinden, evinden, projelerinden bile! Bu, kesinlikle korkmadan yapacağız, çünkü imanımızda korku yoktur: Korku, inanmamaktan, Allah’ın, Baba olduğunu ve İsa’nın da, karanlık vadilerde bize rehberlik eden çoban olduğunu unutmaktan ileri gelir.
Bu imanımız varsa, yaşamımız huzurlu ve alçakgönüllülük içersinde olacaktır, çünkü ağzımıza gereken sözleri, mahkemede bile gereken sözleri, Kutsal Ruh’un koyabileceğine güvenimiz var. Değişik ülkelerde yaşayan birçok Hıristiyan İsa’nın söylediği durumu aynen, harfi harfine yaşadı. Geçen yüzyılda, bazı ideolojilerin hükmetmesi sonucu İspanya’da, Meksika’da, Rusya’da, ama İtalya’da ve Arnavutluk’ta da, gerçekleşenleri düşünelim; günümüzde Çin’de ve başka ülkelerde de halen bu durumlar var. Hatta, günümüzde Batıda yeni bir ideoloji yayılmakta ve zorla kendini kabul ettirmektedir: Bunun sonucu olarak bizlere iftira edilecek ve kin beslenecek. Ancak Rab bize şöyle güven vermektedir: “Oysa başınızın saçlarından bir kıl bile yok olmayacaktır”. Bizden istediği, sadece imanda dayanıklı olmamızdır, bu da, zamanların karanlık olmalarına rağmen. “Dayanıklı olmakla, hayata kavuşacaksınız”: Bu sözlerle İsa uyarını sonlandırıyor. Onu tek ilgilendiren, bizi de ilgilendirmesi gereken, ruhumuzun kurtuluşudur! Kurtarılması gereken hazinemiz, mallarımız değil, yaşamımız bile değildir, sadece ruhumuzdur. Bu arzumuz güçlü ve sabit olabilsin diye, daima Rab’be dayanmamız gerekir, devamlılıkla dua edip ve bakışlarımız, göksel değerlere çevrili olmalıdır. Ayırt etme yeteneğimiz açık ve ani olmalıdır, öyle ki içerden ve dışarıdan bizi deneyen putlarımıza, yani kötü eğilimlere boyun eğmeyelim! Onların bizi kandırdıklarını, hayal kırıklığına uğrattıklarını unutmazsak, bizim için yaşamını verene ve bizi bekleyene sıkıca sarılı kalmaktan hiç vazgeçmeyeceğiz!