ME
NU

OMELIE / Omelie TR

23 giu 2013
23/06/2013 - OLAĞAN DEVRE - 12. Pazar Günü – C

23/06/2013 - OLAĞAN DEVRE - 12. Pazar Günü – C

1Okuma Zekerya 12,10-11 * 63 Mezmurdan* 2 Okuma Gal 3,26-29 *İncil Lk 9,18-24

Aziz Pavlus, Mesih’te vaftiz olduğumuz için, “Mesih’i giyinmiş” olduğumuzu göstermektedir. Mesih’i giyinmiş olmak! Bu, güzel bir benzetmedir: Bu, binlerce işçinin ölümüne neden olan Dakka’daki elbiselerimizin üretildiği fabrikanın yıkıldığının haberini aldığımda, beni çok düşündürdü. O zamanlar, gerçekten neyle giyinmiş olduğumuzu fark ettik. Kimileri markalı elbiselere bürünmüş olmasıyla övünse de, gerçekten ödenmemiş iş hakkıyla, kadınların ve şimdi de öksüz ve büyük olasılıkla caddelere bırakılmış olan öksüz çocukların göz yaşlarıyla, giyinmiş olmaktadır. Tüm zenginliğimizle birlikte, şeytanın memnuniyetiyle giyinmiş olmaktayız, o şeytan ki uzaktaki ülkelerde acıları ve ölümü, bizde ise kendimizi beğenmişliği, böbürlenmeği, yüzeyselliği, bunlarla birlikte de ilişkimizi öldüren başka acıları ekmeyi başarmaktadır. Vaftiz olduğumuzda Tanrı’nın niyeti, “Mesih’i giyinmiş olarak”, O’nun alçakgönüllülüğü, yoksulluğu, kardeşlere yaşam ve sevinci vermek için kendini feda edebilen sevgisiyle giyinmiş olmamız idi.

İsa’yla ve bize olan sevgisiyle eşit derecede olmamız için gereken çabayı henüz göstermedik! Eğer Rab’be olan sevgi, yüreğimizi, aklımızı, gücümüzü tamamen işgal etmezse; eğer O, her zaman, ilk olan olmazsa, bizlerin bir parçası daima düşmanlarımız tarafından işgal edilir ve egemen oldukları bu alan, uyuşmazlık, eşitsizlik ve gerginlik, boşluk ve yüzeyselliğin kaynağı olur. Eğer İsa bizlerin bütünü olmazsa, gerçekten bir savaş alanı oluruz.

O, öğrencilerini sorgulamaktadır. Petrus’un verdiği cevap gerçek ve tamdır, fakat onun doğrulanmasının noksanlığı mevcuttur. Petrus, “Sen Mesih’sin” diyor. Bu sözlerle o, İsa’nın Tanrı tarafından yollanmış ve meshedilmiş kişi, bunun için de Tanrı’ya gösterilen itaate layık olduğunu bildiriyor. Petrus bunu söyledi, ama sonraki davranışları bu gerçeği gösterecek mi? Petrus’un kalbi tamamen Rab’be ait olacak mı? Bu, gün be gün küçük ve büyük haçları kabul veya ret etmesi şeklinden yoklanmış olacaktır. İsa ile kalan, Mesih’i giyinmiş kişi, kendi yaşamını kurtarmak için kaygılanmamalı, aksine kendisini düşünmeyi bırakmalıdır. Kendi yaşamını kurtarmak için düşünüp onu İsa tarafından kurtulması için onun ellerine bırakmayan kişi, daima gerginlik içinde yaşayacak, üzgün olacak, kendisini diğerleriyle karşılaştıracak, insanlardan beğeni arayıp onları memnum edecek, bu şekilde de Baba’dan uzaklaşacaktır.

Baba’ın niyetine göre yaşamamız, Tanrı’nın suretinde olacak kadar diğerleriyle ilişki içinde yaşanacak bir yaşam olacaktı. Tanrı sevgidir, dolayısıyla karşılık beklemeden, iade istemeden, pişman olmadan kendisini armağan edendir. Bizim için bazen böyle bir sevgiyi yaşamak, haç taşımaktır. Bizim gibi günahkar ve sevgide sınırlı olan diğerleriyle sevgiyi yaşamak, zor olabilir ve haça dönüşebilir. Fakat haç, sevinci sınırlandırmamaktadır, tersine onu mükemmelleştirir ve imanımızı güçlendirir. Çevremizde İsa’nın sevilmemiş, dinlenmemiş ve gerçek bir şekilde tanınmamış olduğunu görsek bile, buna şaşırmayacağız. Peygamber Zekerya’nın söylediği gibi, İsa daima mızrakla “deldikleri” kişi olacak. Bu, O’nun belirtici işaretidir, bunun için biz buna şaşırmamalıyız. Aksine bizler de aynı işaretle işaretlenmiş olmayı isteyeceğiz. Bu, O’na itaat ederek, O’nun “Benim sizi sevdiğim gibi, siz de birbirinizi sevin” diyen yeni buyruğuna uymamızla gerçekleşir. Bunun için Pavlus bu şekilde konuşabilir: “Hepiniz Mesih İsa’da birsiniz”; biz biriz, çünkü içimizde İsa’ya olan tek sevgi egemen olmaktadır, bunun için de biz birbirimizi seviyoruz. Bu, hepimizin aynı olduğumuz anlamına gelmez. Aramızda farklılıklar kalmaktadır ve biz onları, eksikliklerimizi dolduran zenginlikler olarak hala göremiyoruz; onları kabul etmek için sık sık zorlanıp onların gerginlik ve acıların kaynağı olmalarına izin veriyoruz. Sürekli olarak kardeşlerimizin eksikliklerine ve farklılıklarına bakmadan, gözlerimizi İsa’ya ve O’nun sevgisine yöneltmeliyiz.

Kalabalıkların Rab’bimiz hakkında söyledikleri bizi, ümidimizin kaynağının neresi olduğunu göstermemize itecek; bu da, birinin Rab’bimizle karşılaşması için, onun kendisi için hazır olan İsa’nın sevgisini tanıması için, yardımcı olabilecektir. Havarilerinin yaptığı gibi, biz de, sadece sözlerle değil, yaşamımızla da İsa’nın kim olduğunu göstermeye dikkat edeceğiz. Hayatımız sık sık akıntıya karşı kürek çekmek gibi olacaktır; bu yaşam şekli, anlaşmazlığın olduğu yere, barışı; paraya olan sevginin olduğu yere, insana olan sevgiyi; eğlence ve zevk çekiciliğinin bulunduğu yere, İsa’ya olan sevgiyi koyacaktır.

O zaman birileri bizi sorguladığında, bizler de giysimizdeki imzayı, yani İsa’nın imzasını gösterebiliriz.