ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01 nov 2021
TÜM AZİZLERİN BAYRAMI

TÜM AZİZLERİN BAYRAMI

Iª lettura Ap 7,2-4.9-14 dal Salmo 23 IIª lettura 1Gv 3,1-3 Vangelo Mt 5,1-12

Tüm Azizler Bayramında, Matta İncilinden İsa’nın havarilere ve kalabalığa kendini tanıttığı metni okuyoruz. O, dağın tepesine çıkıyor ve ardından kalabalık Onu takip ediyor. Musevi olsaydık bunun büyük bir olay olduğunu hemen anlardık. Dağa çıkmak Musa’nın, Allah ile konuşmak için, yaptığı şeydi. Musa dağa tek başına çıkmıştı ve tüm halk onu aşağıda beklemişti. İsa ise dağa çıkıyor ve beraberinde herkesi alıyor: Tüm insanlar Onunla birlikte Allah ile karşılaşabilir ve Onun sözlerini duyabilir. Dağın tepesinde ise yere oturarak konuşuyor, Onda Rab otoritesi var: Allah’ın insanlara yöneltmek istediği mesaj, kendi sözleridir.

İsa’nın karşısında günahkarlar durmaktadır, onlar Vaftizci Yahya tarafından tövbe etmeye çağrılmışlardı. İsa günahkarlara konuşuyor ama onları azarlamıyor. Onları sadece tatlılık ve merhametle sevmek ister gibidir. Onlara kendi günahlarına bakmalarını söylemiyor; yaşamlarına da o ana kadar yaptıkları gibi devam etmelerini de söylemiyor. O, arzularını değiştirecek şekilde konuşuyor, onlara yeni varış noktaları sunuyor, bu dünyanın gözüktüğünden başta türlü olabileceğini hissettirtiyor.

Onu dinledikten sonra havariler ve kalabalık, yeni bir şekilde nefes almaya başlıyor, yaşamlarına yeni bir anlam veriyor, acılarından fayda görüyor, adalet ve kardeşlik arzularının gerçekleşebileceği ümidine kapılıyorlar, hayal ettikleri dünyanın mümkün olabileceğine inanıyorlar, çünkü bunu Allah’ın kendisi istemektedir.

İsa’nın cümleleri Kutsal Kitabın en güzel cümleleri gibi başlamaktadırlar:

Ne mutlu adaletli olanlara!

Ne mutlu Ona ümit bağlayanlara!

Ne mutlu sabırla bekleyenlere!

Ne mutlu bilgelikle düşünüp zeka ile karar verenlere!

Ne mutlu beni dinleyenlere ve beni bekleyenlere!

Ne mutlu Rab’den korkanlara ve yollarında yürüyenlere!

Ne mutlu sana güvenenlere!

Ne mutlu zayıf olanı kollayanlara!

Bu şekilde o yeni bir şey başlatmak istemediğini anlatıyor, ama sadece Allah’ın dinleyici ve işbirlikçi bulabilseydi, her zamandan beri istediğini gerçekleştirmek istediğini söylüyor. Şimdi O, Allah ile beraber yaşamanın ne kadar güzel olduğunu göstermek istiyor. Onu dinleyen ve takip eden olacak mı? Kalabalığın içerisinde Allah’ın yaşamının yeniliğini, Allah ile ve Allah için yaşamayı kabul eden birileri olacak. Bu bir yeniliktir çünkü yaşamdan günaha götüren ve dolayısıyla acı veren her şey yok olmalı. İşte İsa şöyle diyor: Ne mutlu ruhta fakir olanlara, yani ümitlerini zenginliklere bağlamayanlara, çünkü zenginlikler aldatıcıdır! Ne mutlu ağlayanlara, çünkü kendi ve başkalarının günahları için üzüntüdeler: Kendisi onlarla ilgilenecek ve onları teselli edecek! Ne mutlu uysal olanlara, ne insanlardan ne Allah’tan bir şey beklememekteler: yeryüzünde olan azla yetinmeyi biliyorlar. Aynen İsa mutluluklara devam ediyor ve öç almayanları övüyor, çünkü onlar insanların kötülüğünü iyilikle yenmekteler. Bu mutluluk, Allah ve insanlar ile adaletli olmayı arzu edenler içindir: Allah mutlaka arzularını gerçekleştirecektir.

İsa günahkarları azarlamıyor, ama onları günah işlemeye götürmeyen şeyleri arzulamalarını sağlıyor, bu onların bulunduğu yoksul durumdan kurtaracaktır.

İsa’yı şimdi dinleyen de günahkardır: Bizler de günahkarız. İsa onları azarlamıyor, ama arzulamamız gerekeni gösteriyor. Zenginlikler, önemli yerler, insani adalet arzulamaya devam edersek günahın etkisi altında olmaya devam edeceğiz. Göklerin şeylerini arzulayarak ise bizi kötülüğe sürükleyen döngüden çıkarak Baba Allah’ın kutsamasının, İsa’ya itaatin, Ruh’un azizliğinin etkisi altına gireceğiz.

Azizler İsa’yı dinlediler ve arzularını değiştirdiler. Böylece yaşamları Allah’ın Oğlununkine uygun oldu! Biz onlara hayranlıkla bakıyoruz, onların tanıklıklarından ve sevgilerinden mutlu oluyoruz: Bugün Baba’dan onları taklit edebilme lütfunu istiyoruz ve onların örneğini takip ederek başlattıkları işleri devam ettirmek istiyoruz.

OKUMALAR

1 OKUMA: Vahiy 7,2-4.9.14

Ben, Yuhanna, yeryüzünün dört köşesinde duran dört melek gördüm. Bunlar, karaya, denize ya da herhangi bir ağaç üzerine esmesin diye, yeryüzünün dört yelini tutuyorlardı. Yaşayan Allah'ın mührünü taşıyarak gündoğusundan yükselen başka bir melek daha gördüm. Bu melek, karaya ve denize zarar vermek için kendilerine yetki verilen dört meleğe yüksek sesle, «Biz Allahımızın kullarını alınlarından mühürleyene dek karaya, denize ve ağaçlara zarar vermeyin!» diye bağırdı. Mühürlenmiş olanların sayısını işittim. İsrail oğullarının bütün oymaklarından yüz kırk dört bin kişi mühürlenmişti. Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan ve her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu'nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giyinmişti ve ellerinde hurma dalları vardı. Yüksek sesle, «Kurtarış, taht üzerinde oturan Allahımıza ve Kuzu'ya özgüdür» diye bağırıyorlardı. Bütün melekler, tahtın, ihtiyarların ve dört yaratığın çevresinde duruyordu. Tahtın önünde yüzüstü yere kapanıp Allah'a tapınarak şöyle diyorlardı: «Amin. Övgü, yücelik ve bilgelik, şükran ve saygı, güç ve kudret, sonsuzlara dek Allahımızın olsun. Amin.» Bu sırada ihtiyarlardan biri bana şunu sordu: «Beyaz kaftan giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir, nereden geldiler?» Sen bunu biliyorsun, efendim» dedim.
Bana dedi ki, «Bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu'nun kanında yıkamış bembeyaz etmişlerdir.

MEZMUR 24

RAB'bindir yeryüzü ve içindekiler,

Dünya ve üzerinde yaşayanlar;

Çünkü O'dur denizler üzerinde onu kuran,

Sular üzerinde durduran.

RAB'bin dağına kim çıkabilir,

Kutsal Yer'inde kim durabilir?

Elleri pak, yüreği temiz olan,

Gönlünü putlara kaptırmayan,

Yalan yere ant içmeyen.

RAB kutsar böylesini,

Kurtarıcısı Allah aklar.

2.OKUMA: Yuhanna’nın 1 Mektubundan 3,1-3

Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize `Allah'ın çocukları' deniyor! Gerçekten de öyleyiz. Dünya Baba'yı tanımadığı için bizi de tanımıyor. Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Allah'ın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ne var ki, Mesih göründüğü zaman O'na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz. Mesih'te bu ümide sahip olan herkes, Mesih pak olduğu gibi kendini pak kılar.

İNCİL: MATTA 5, 1.12

İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturduktan sonra, öğrencileri yanına geldiler. Onlara seslenip şöyle ders vermeye başladı:

«Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Göklerin Egemenliği onlarındır.
Ne mutlu yaslı olanlara! Onlar teselli edilecekler.
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklar.
Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Onlar doyurulacaklar.
Ne mutlu merhametli olanlara! Onlar merhamet bulacaklar.
Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Allah'ı görecekler.
Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlara Allah'ını evlatları denecek.
Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Göklerin Egemenliği onlarındır. «Bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşamış olan peygamberlere de böyle zulmettiler.