ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01 nov 2017
01/11/2017 – TÜM AZİZLERİN BAYRAMI

01/11/2017 – TÜM AZİZLERİN BAYRAMI

1.Okuma Vahiy 7,2-4.9-14 * Mezmur 23 * 2.Okuma 1Yh 3,1-3 * İncil Mt 5,1-12

 

“Aziz”, “kutsal” kelimesi ile ne demek istenir? Sadece Allah kutsaldır yani sadece Allah; eksiksiz bir sevgiyi, insanların iyiliklerinin veya kötülüklerinin Kendisini etkilemesine izin vermeden bu sevgiyi yaşamaktadır. Sadece Allah, yani sadece sevmeyi bilen o Allah, kutsaldır. Ve de Biricik Oğlu, “Allah’ın Kutsal’ı” diye çağrılır, çünkü O, aralıksız ve kendi hayatını feda edecek kadar Baba’nınki ile aynı sevgiyi yaşamaktadır. Bizler “kutsal”, “aziz” ünvanını insanlara da atfederiz, fakat bütün insanlara değil, sadece hayatlarında Allah’ın kutsallığının ışığını yansıtan o insanlara ‘aziz’ deriz. İsa’yı izlemiş olanlar ve izlemekte olanlar, O’nun bilgeliğini dinleyip buna göre yaşayanlar, işte, Allah’ın ve Oğlu’nun kutsallığını taşıyan bunlardır! Gerçekten de onlar, yoksulluğu seçerler. Baba’ya özgürce itaat edebilmek için “bu dünyanın prensine” yaklaştıran zenginliğe hiç bir şekilde bağlanmamayı seçerler. Onlar sıkıntılardan ve acılardan yakınmazlar çünkü İsa’nın ardında kendi haçlarını taşımak isterler. Bu yüzden onlar düşmanı kibirliliğinde ve iddialarında taklit etmezler, bunun yerine her durumda mütevazi, sade, huzurlu kalırlar çünkü yerin, zamanın, ve her şeyin Allah’a ait olduklarını bilirler. İsa’yı izleyen kişi, merhameti yaşayabilme fırsatlarını arar çünkü merhamet, Allah’ın yüreğini duygulandıran, onu yeryüzünde parlatan davranıştır. Sonra da İsa’yı izleyen kişi, hayatın her alanında yüreğin saflığını yaşar, bu şekilde gözlerinde ışık parlar ve herkese utanç duymadan yüze yüze bakabilir.

İsa’yı izleyen kişi, Baba’nın isteğini yerine getirmeyi daima arzular ve ister, bunu yoğun bir dua ile O’ndan diler: Bu kendine; insanların düşüncelerini izleyenlerin alaylarını ve şiddetliklerini kazandırırsa da. Sevinç, imanlının hayatının özelliği olacaktır: Gerçekten de iman eden kişi, İsa’dan ötürü kendisine karşı her türlü kötü söz söylenildiğinde, kendisine zulüm edildiği için de sevinç duymaktadır.

Bütün bu davranış şekillerini Rab’bimiz İsa tarafından yaşanır halde görmekteyiz. O, bu davranışları dağda, öğrencilere ve kalabalıklara konuşmaya başladığında sıraladı. Onlara, “Ne mutlu…” diyordu. Sanki şöyle söylemiş oluyordu: “Bana bakın, ben böyleyim, ve siz, benimle kalarak, böyle olacaksınız. Benimle yaşayarak bu dünyada ünlü ve istenen olmayacaksınız. Benimle olunca ise içinizden huzur ve sevinç fışkıracaktır ve sadece acı çeken ve mutsuz olanlar sizi arayacaklardır. Onlar sizi dinleyerek teselli verici sözleri bulacaklar, anlayış ve yüreklendirici sözleri bulacaklardır, ışığı ve bununla beraber sade ve saf iman sözlerini bulacaklardır”.

İşte, İsa ile yaşayan kişi, O’nu utanç duymadan izleyen kişi, mutlu olur yani dolu ve güzellikle donatılmış bir hayatı yaşamaktadır, ve de O, ‘aziz’ diye çağrılabilir çünkü O, bu dünyanın karanlığında, Babamız olan Allah’ın mükemmel kutsallığını parlatır.

Bugün, yeryüzünde insanların yüreklerinde ve eylemlerinde görünmüş ve yayılmış bu kutsallığı kutluyoruz: Bu insanları biz ‘aziz’ diye çağırıyoruz çünkü onlar karanlık gökte parlayan yıldızlar gibidirler. Fakat sadece artık Cennet’te her gün bayram eden kardeşlerimizin değil, senin ve benim de kutsallığımızı kutluyoruz.

Bazı yerlerde bu bayramın arife günü, neredeyse Allah’ın ve insanın düşmanını kutlamaya adanmaktadır. Bu şekilde büyükler - küçükler kendi içlerinde, düşüncelerde ve eylemlerde, Peder’in güzelliğini ve iyiliğini kabul etmeye, onu yaşamaya hazırlanmazlar. İmanlıların kutsal birlik ve paydaş yaşamlarını bozmayı isteyen düşmanın kurnazlığı her şeyi icat eder. Fakat biz ondan daha da çok kurnaz olacağız: Düşmana hiçbir önemi, zamanı, parayı, veya dikkati vermeyeceğiz. Dikkatimiz, tüm sonsuzluk boyunca yaşamak istediğimiz o hayatı yaşayanlara verilmelidir.

Tüm Azizler Bayramı; büyük emeğinin, ıstıraplarının ve ölümünün ürününü gören İsa’nın Bayramıdır. Bugün O, Kendisi sayesinde ölümden dirilmiş ve Baba’nın yüreğinde yaşayanların, kendi sevgisi ile bir bütün olduğunu görmektedir.

Bunun için sevinçle hep birlikte kurtulmuş olanların, mutlulukları sevinçle yaşamış olanların alleluya ilahilerini okuyalım: Övgü, yücelik ve bilgelik, şükran ve saygı, güç ve kudret, sonsuzlara dek Allah’ımızın olsun. Amin”. Onlar: “Her ulustan, her oymaktan, her halktan ve her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık”tır ve “Yüksek sesle, «Kurtarış, taht üzerinde oturan Allah’ımıza ve Kuzu’ya özgüdür!»”derler.

OKUMALAR

 

1 OKUMA: Vahiy 7,2-4.9.14

 

Ben, Yuhanna, yeryüzünün dört köşesinde duran dört melek gördüm. Bunlar, karaya, denize ya da herhangi bir ağaç üzerine esmesin diye, yeryüzünün dört yelini tutuyorlardı. Yaşayan Tanrı'nın mührünü taşıyarak gündoğusundan yükselen başka bir melek daha gördüm. Bu melek, karaya ve denize zarar vermek için kendilerine yetki verilen dört meleğe yüksek sesle, «Biz Tanrımızın kullarını alınlarından mühürleyene dek karaya, denize ve ağaçlara zarar vermeyin!» diye bağırdı. Mühürlenmiş olanların sayısını işittim. İsrail oğullarının bütün oymaklarından yüz kırk dört bin kişi mühürlenmişti. Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan ve her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu'nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giyinmişti ve ellerinde hurma dalları vardı. Yüksek sesle, «Kurtarış, taht üzerinde oturan Tanrımıza ve Kuzu'ya özgüdür» diye bağırıyorlardı. Bütün melekler, tahtın, ihtiyarların ve dört yaratığın çevresinde duruyordu. Tahtın önünde yüzüstü yere kapanıp Tanrı'ya tapınarak şöyle diyorlardı: «Amin. Övgü, yücelik ve bilgelik, şükran ve saygı, güç ve kudret, sonsuzlara dek Tanrımızın olsun. Amin.» Bu sırada ihtiyarlardan biri bana şunu sordu: «Beyaz kaftan giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir, nereden geldiler?» Sen bunu biliyorsun, efendim» dedim.
Bana dedi ki, «Bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu'nun kanında yıkamış bembeyaz etmişlerdir.

 

MEZMUR 24 

RAB'bindir yeryüzü ve içindekiler,

Dünya ve üzerinde yaşayanlar;

Çünkü O'dur denizler üzerinde onu kuran,

Sular üzerinde durduran.

RAB'bin dağına kim çıkabilir,

Kutsal Yer'inde kim durabilir?

Elleri pak, yüreği temiz olan,

Gönlünü putlara kaptırmayan,

Yalan yere ant içmeyen.

RAB kutsar böylesini,

Kurtarıcısı Tanrı aklar.

 

2.OKUMA: Yuhanna’nın 1 Mektubundan 3,1-3

 

Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize `Tanrı'nın çocukları' deniyor! Gerçekten de öyleyiz. Dünya Baba'yı tanımadığı için bizi de tanımıyor. Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı'nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ne var ki, Mesih göründüğü zaman O'na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz. Mesih'te bu ümide sahip olan herkes, Mesih pak olduğu gibi kendini pak kılar.

 

İNCİL: MATTA 5, 1.12

İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturduktan sonra, öğrencileri yanına geldiler. Onlara seslenip şöyle ders vermeye başladı:

«Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Göklerin Egemenliği onlarındır.
Ne mutlu yaslı olanlara! Onlar teselli edilecekler.
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklar.
Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Onlar doyurulacaklar.
Ne mutlu merhametli olanlara! Onlar merhamet bulacaklar.
Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Tanrı'yı görecekler.
Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlara Tanrı oğulları denecek.
Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Göklerin Egemenliği onlarındır. «Bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşamış olan peygamberlere de böyle zulmettiler.