ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01 nov 2016
01/11/2016 – TÜM AZİZLERİN BAYRAMI

01/11/2016 – TÜM AZİZLERİN BAYRAMI

1.Okuma Vahiy 7,2-4.9-14 * Mezmur 23 * 2.Okuma 1Yh 3,1-3 * İncil Mt 5,1-12

 

MEDİTASYON

Bugünkü kutlama, Allah’ın güzel bir armağanıdır! Bu, ailemizin Bayramıdır: Sanki bugün vaftizli olan hepimiz, yüzümüzün üzerinde parlayan Baba’nın ışığını ve güzelliğini fark edelim diye, birbirlerimize bakmaktaymış gibiyiz. Gerçekten de, İsa’ya her itaat ettiğimizde, O’nu her dinlediğimizde, O’nu izlemek için her çabaladığımızda, Kutsal Ruh bizi değiştirip Allah’ın şanının tanığı kıldı. Genellikle birbirlerimizle karşılaştığımızda kusurlarımıza çok önem veririz; bunlar da birbirlerimizden mutlu olmamızı engellenirler. Eğer günahlarımızı fark edersek ya da hatırlamak durumunda kalırsak birbirimize sırtımızı çevirmeye bile varabiliriz. Bugün böyle olmamalıdır: Bugün birbirlerimizle karşılaşınca, birbirlerimizi selamlayıp birbirlerimize bakınca, Rab’in her birimizde yaptıklarına dikkat edeceğiz. O, vaftiz sayesinde, Kendisi ruhumuzla birleşti ve bizi, her şeye rağmen, kabul etti. Bu şekilde de bizler, Kutsal Üçlüğünün ilahi sevgisine girdik. Bugün Bayramdır!

Aramızda kendi Allah’a itaati sayesinde başkalarından daha güçlü bir şekilde dünyanın yollarını aydınlatan kişiler var. Kilise’nin çobanları bunlardan bazılarına dikkatimizi çektirirler: Onları mutlu ya da aziz adı ile çağırmamıza davet ederler. Bu kişiler gerçekten muhteşem bir şekilde İsa’yı izledi, O’na hizmet etti ve örnek gösterilen bir şekilde Kilise’ye hizmet için ve dünyanın kurtuluşu için harcandılar. Kesinlikle onların hayatı, bizlere sevinç vermeden önce, Allah’a sevinç verdi. Aslında maalesef biz bu tür şeyleri fark etmekte gecikmekteyiz. Gerçekten de bizzat bizler, Hıristiyan olmamıza yardım eden kişilere bazen acı çektiririz bile; onlar ki bazen örnekleri ile, bazen de teşvikleri yada hatta azarlamaları ile bize yardım ederler. Bizler, bizi Hıristiyan olmaya yardımcı olan Kalkutta’lı Teresa’ya, 2.Yuhanna Pavlus’a, Peder Pio’ya, Paolina Visintainer’e bile acı çektirdik. Eğer Azizlerin hayatlarını okursanız, onların hepsi kardeşlere katlanmak zorunda olduğunu, bizzat Kilise’nin içindeki anlaşılmazlıktan dolayı acı çektiklerinin farkına varacaksınız. Tam da onların tarafından iyilik görmüş dünya, onları reddetti, suçladı, psikoloji ya da fiziksel şekilde hırpaladı. Buna şaşırmamaktayız. Dünya ne İsa’yı ne de Baba’yı tanır. Bunun için evlatlarını da tanımaz! Gerçekten yolumuzun haçın yolu olduğunu kabul etmeliyiz. Bunu İsa bize bir çok durumlarda defalarca söyledi. Bizler O’nu izliyoruz; önümüzde O daima haçı taşır. Bunun içindir ki bugün O bize, ilk öğretişini yani “ mutluluklar”ın öğretişini yeniden söylemektedir. “Ne mutlu”! Bu sözün hitap edildiği insanlar, hayatlarında çok zorluklar çekme pahasına İsa’ya olan benzetmeyi geçekleştirdiler. Fakat dikkatimiz, yorgunluğa veya acıya değil de, aldığımız ve tattığımız sevince yöneltilmelidir. Tabii, fakirliği seçmek ya da acıya katlanmak, yorucu bir şey olabilir, fakat büyük, düşünülmez bir sevincin kaynağıdır. Aynı şekilde mütevazı ve alçakgönüllü bir davranmaya uymak, Allah’ın isteğini gerçekleştirmekten dolayı aldığı alaylara katlanmak, yürekte saflığı ve merhameti muhafaza etmek, yorucu davranışlardır, fakat onların ödülü muhteşemdir. Sadece bu davranışlarda dayananların yüzlerinin üzerinde nur parlar. Bu nur’u başkalarında göremezsin. Ayrıca, her şeye rağmen, sadece İsa uğruna adaletsizlikleri ve zulümleri gören kişiler gerçek sevince sahipler. Hayat, İsa’dır! O’dur! Aziz Yuhanna, İsa’yı sevip izleyen kişilerin sevincinin, aralıksızca, ebediyette, sürdüğüne bize tanıklık eder. Bu kişiler, Kuzu’nun ve Allah’ın tahtının önünde durmadan ilahi okuyup dans etmektedirler.

Bugün Kilisenin bayramıdır; bütün Kilise’nin yani hem geçen asırların Kilise’sinin hem de şimdiki asırın Kilise’nin bayramıdır! Azizler, büyük harf ‘A’ olan Azizler, bizim erkek ve kız kardeşlerimizdir. Bizler de onların şanını görmekten yani hayatlarında Allah’ın sevgisinin güzelliğini görmekten, sevinmekteyiz. Bizler, bu kardeşlerimizin itaati ve sevgisi sayesinde desteklenmiş olarak yolumuza devam etmekteyiz. Bu yolumuzun boyunca, Efkaristiya sırasında elimizi uzattığımız kardeşlerimize yeni bir bakışla bakacağız: Onların Rab’be olan küçük büyük itaatlerine bakacağız, bu itaatlerinden sevineceğiz. Yani İsa’ya itaat etmekte ve Baba’mızı mutlu kılmakta birbirimize destek vereceğiz; o Baba ki göklerdedir, fakat aynı zamanda da bu dünyada bizi elimizden tutmaktadır. Bunun için bizler de küçük harf ‘a’ ile ise de, azizleriz. Kusurlarımız ve günahlarımız için birbirimize katlanıyoruz, aynı zamanda da iman ve sevgi örneklerini birbirimize vererek, birbirlerimizi destekliyoruz. Bu iman ve bu sevgi sayesinde, gülümseyerek ve ilahiler söyleyerek, ümidimizi ilan edebileceğiz.


OKUMALAR

 

1 OKUMA: Vahiy 7,2-4.9.14

Bundan sonra, yeryüzünün dört köşesinde duran dört melek gördüm. Bunlar, karaya, denize ya da herhangi bir ağaç üzerine esmesin diye, yeryüzünün dört yelini tutuyorlardı. Yaşayan Tanrı'nın mührünü taşıyarak gündoğusundan yükselen başka bir melek daha gördüm. Bu melek, karaya ve denize zarar vermek için kendilerine yetki verilen dört meleğe yüksek sesle, «Biz Tanrımızın kullarını alınlarından mühürleyene dek karaya, denize ve ağaçlara zarar vermeyin!» diye bağırdı. Mühürlenmiş olanların sayısını işittim. İsrail oğullarının bütün oymaklarından yüz kırk dört bin kişi mühürlenmiştiBundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan ve her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu'nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giyinmişti ve ellerinde hurma dalları vardı. Yüksek sesle, «Kurtarış, taht üzerinde oturan Tanrımıza ve Kuzu'ya özgüdür» diye bağırıyorlardı. Bütün melekler, tahtın, ihtiyarların ve dört yaratığın çevresinde duruyordu. Tahtın önünde yüzüstü yere kapanıp Tanrı'ya tapınarak şöyle diyorlardı: «Amin. Övgü, yücelik ve bilgelik, şükran ve saygı, güç ve kudret, sonsuzlara dek Tanrımızın olsun. Amin.» Bu sırada ihtiyarlardan biri bana şunu sordu: «Beyaz kaftan giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir, nereden geldiler?» Sen bunu biliyorsun, efendim» dedim.
Bana dedi ki, «Bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu'nun kanında yıkamış bembeyaz etmişlerdir.

MEZMUR 24

RAB'bindir yeryüzü ve içindekiler,

Dünya ve üzerinde yaşayanlar;

Çünkü O'dur denizler üzerinde onu kuran,

Sular üzerinde durduran.

RAB'bin dağına kim çıkabilir,

Kutsal Yer'inde kim durabilir?

Elleri pak, yüreği temiz olan,

Gönlünü putlara kaptırmayan,

Yalan yere ant içmeyen.

RAB kutsar böylesini,

Kurtarıcısı Tanrı aklar.


2.OKUMA: Yuhanna’nın 1 Mektubundan 3,1-3

Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize `Tanrı'nın çocukları' deniyor! Gerçekten de öyleyiz. Dünya Baba'yı tanımadığı için bizi de tanımıyor. Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı'nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ne var ki, Mesih göründüğü zaman O'na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz. Mesih'te bu ümide sahip olan herkes, Mesih pak olduğu gibi kendini pak kılar.


İNCİL: MATTA 5, 1.12

İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturduktan sonra, öğrencileri yanına geldiler. Onlara seslenip şöyle ders vermeye başladı:

«Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Göklerin Egemenliği onlarındır.
Ne mutlu yaslı olanlara! Onlar teselli edilecekler.
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklar.
Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Onlar doyurulacaklar.
Ne mutlu merhametli olanlara! Onlar merhamet bulacaklar.
Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Tanrı'yı görecekler.
Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlara Tanrı oğulları denecek.
Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Göklerin Egemenliği onlarındır. «Bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşamış olan peygamberlere de böyle zulmettiler.