ME
NU

OMELIE / Omelie TR

30 mar 2014
30/03/2014 – Paskaya’ya Hazırlık Devresi 4. Pazar – A

30/03/2014 – Paskalya’ya Hazırlık Devresi 4. Pazar Günü – A

1.Okuma 1Sam 16,1.4.6-7.10-13 * Mezmur 22 * 2.Okuma Ef 5,8-14 * İncil Yuh 9,1-41

“Bir zamanlar karanlıklarda idiniz, ama şimdi Rab'de ışıksınız”: şimdi olduğumuzdan farklıyız, bizi çevreleyen dünyadan da farklıyız. Önce içimizde ve halen çevremizde aldatıcı bir uyku hali var. Uyuyan, olup bitenden habersiz, ne tehlikelerin ne de hırsızların farkında! Bu sebepten aziz Pavlus, yapılandan konuşmanın ayıp sayıldığı, bizim gibi bir dünyada yaşayan Hıristiyanlara bağırıyor: “Uyan, ey uyuyan sen! Kalk ölüler arasından! Mesih de senin ışığın olacaktır”. İlerleme olarak gösterilen yaşam şekilleri, “karanlığın meyvesiz işleridir”. Yeryüzünü örten karanlıklardır! Allah her şeyi oluruna mı bırakıyor? Hayır, o ilgisiz kalmıyor: günahkâr da olsalar insanların yaşamı Onun için önemli. Ne zaman ki Kral Saul, Allah’a itaatsizce yaşamaya başladı ve tüm halkı peşinden sürükleme tehlikesi doğdu, o zaman Allah, yeni bir kral kutsayarak işe karıştı. Peygamber Samuel bile bu kralı, insanların gözüne hoş gelecek özelliklerde biri olarak seçmek istediyse de, Allah ona şöyle dedi: “Onun görünüşüne ve boyunun büyüklüğüne bakma… Rab insanın gördüğü gibi görmez: insan yüze bakar, ama Rab yüreğe bakar”. İşte insan kördür, Allah’ın gördüğünü görmez. İnsan, her insan, ben de: gerçeği olduğu gibi görebilmemiz için değişik bir ışığa, değişik gözlere ihtiyacımız vardır; gözlerimizin iyileşmesine ihtiyacımız var, ancak bu şekilde gerçeği, yani Allah’ın sevgisinin planlarını görebiliriz. Egoizmimizin gerekleri için gözlerimizi açık tutarız, ama Allah’ın eylemlerini görmeyiz. Gerçeği bildiğimize emin olduğumuzda bile bu gerçeğin sadece küçük bir yönünü biliriz.
Kör doğduk, diyebiliriz. İyileşmek mümkün mü? İsa’nın öğrencileri de karanlıktaydı, diyebiliriz: bir kör görünce, hemen kendisinin ya da akrabalarının bir suç işlemiş olabilecekleri akıllarına geldi. Yargılamaya ve suçlamaya hazırdılar, dolayısıyla o acı çeken adama ilgi göstermemeye meyilli idiler. İsa onların ne kadar kör olduklarının farkında! Öğrenciler kötülüğü olmayan yerde bile arıyorlar, Baba’nın sevgisini hiç bir şekilde göremiyorlar. Her gerçeğin tek ışığının O, İsa, olduğunu daha anlamadılar. İsa bunu söylemesi gerekiyor: “Ben dünyada olduğum sürece, dünyanın ışığıyım”. İsa’da somutlaşan Allah’ın sevgisini, ışığını görmeyi kabul etmedikçe hepimiz körüz,
Öğrencilerin inanmayışları bizim halen yaşadığımız durumdur. Bu körün körlüğünden çok daha ciddi bir körlüktür. İsa, bize yardım etmek ve yaşamamız için gerekli ışığın O olduğunu anlamamız için işe karışıyor. Tükürüğü ile karıştırdığı toprak basit bir şey, ama belki de itici: sadece çok unutkan olanlar bu olayı yaratılıştaki Allah’ın insanı şekillendirmesi hikâyesi ile bağdaştırmaz. İsa, kendisinin Yaratıcı Babasının sevgisini yaşadığını gösterir, Onunla uyum içinde yaşamaktadır ve aynı sevgi eylemine katılmaktadır. Onun toprakla kirli parmakları, Allah’ın parmaklarıdır ve başlayan eylemi mükemmelleştirmekteler. Toprak, o adamın gözlerini daha da çok kapatır. Ama şimdi o bir söz, bir emir alır: İsa’nın istediğini arzusu, itaati ile tamamlamalıdır. Ona itaat etmezse kör kalabilir. Ama ona söylenen yere gidip yıkanırsa, o zaman... Evet, kör, “Siloe” denilen yere kendini götürtüyor: “Siloe” “gönderilmiş” demektir. Evet, İsa, her insana Allah’ın gönderdiği kurtuluştur. Ona itaat eden adam yaşamının tamamlandığını, Allah’ın gördüğünü görme sevincini yaşayacaktır. Allah kendi Oğlunu görüyor, kör de onu görüyor ve ilk anda Onu bir peygamber daha sonra ise Rabbi olarak tanıyor. İsa’yı tanıdıkça hürriyeti çoğalıyor. Daha önce, ebeveynleri gibi insanların, özellilikle de önemli insanların düşündüklerinin esiriydi. Korku ve mecburiyet ruhunun etkisinde yaşıyordu, bunun için mutlu olamıyordu. İsa ile karşılaştıktan ve O’na ait olmayı seçtikten sonra hür oluyor, içsel hürriyete kavuşuyor. Bizim için bundan daha iyi bir hürriyet yoktur.
Tüm yaşamını yenilemek için havuza giden kör, bizi vaftizi düşünmeye yöneltiyor. Körlüğümüzü temizleyen su budur: Peder, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz olduk, Allah’ın sevgisine gömüldük, artık tüm gerçeği de bu ışıkta görebiliriz. Gerçekten de Hıristiyanlar, sevgi olmadan, hiç bir şey düşünemiyorlar, kimseyi göremiyorlar, hiç bir dini veya cemaati tasavvur edemiyorlar. Hatta dünyadaki hiç bir şeyin böyle olamayacağını unuttuk, saf konumuna düştük, suçları sevgi eylemleri olarak gösterenlere kandık. Bu kürtajla böyle oldu, başka yalanlarla da olmaktadır. Vaftiz ışığı, sevgimizi, Allah’ın emirlerine itaat ve dirilmiş İsa’nın haçına iman, gerçekleriyle karşılaştırmamızı sağlıyor.