OMELIE / Omelie TR
22 mar 2020 22/03/2020 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ - 4. PAZAR GÜNÜ - A
22/03/2020 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ - 4. PAZAR GÜNÜ - A
İlk okuma 1Samuel 16,1b.4.6-7.10-13a Mez 22/23 İkinci okuma Efeslilere 5,8-14 İncil Yh 9,1-41
Allah bize, Sözü aracılığıyla her zamankinden değişik bir şekilde yaşamaya bizi alıştırmak istiyor; bunun için ilk olarak bize, O'nun bizden farklı bir şekilde her şeyi gördüğünü göstermek istiyor. Yaşamımızı değiştirip tövbe etmek için, işte tam da şuradan başlamalıyız: Her şeyi başka bir bakış açısından görmeye alışmakla. Yaratılmış gerçeklere, insanlara ve olaylara Allah'ın gözleriyle bakmaya, yüzeysellikten kurtulup ilk bakışta göremediğimizi, Allah'ın gördüğü şekilde görmeye alışmalıyız.
İşte bu günkü ilk okuma, Allah'ın, insanlardan farklı bir şekilde gördüğünü ortaya koyuyor. Samuel, Yesse'nin oğulları arasından halk için kral olarak, Allah ile işbirliği yapacak insanı seçmek için Beytlehem'e geliyor. O, Yesse'nin oğullarının dış görünüşlerine ve akıllarına bakmaktadır. Fakat Allah insanların can attığı dış şeylere önem vermez. O tersine, normal halde küçümsediğimiz ve bir köşeye attığımız insanları seçer: Böylece her şeyi gerçekleştirenin O, olduğu belli olur! Bundan dolayı Samuel, en küçük oğlun tarladan dönmesini beklemelidir: O çocuk fazla genç ve başka işlere yeteneksiz sayıldığı için, koyunları gütmeye bırakılmıştır.
Bugün okuduğumuz İncil de, bizim düşünme tarzımızı altüst ediyor. İsa'nın öğrencileri karşılaştıkları adamın körlüğünün bir ceza olduğunu sanıyorlar; bundan eminler, çünkü her hastalık herkes tarafından, kişinin işlediği bir günahın sonucu olarak görülüyordu. Hatta o adamın körlüğünün çok büyük bir günahın cezası olduğu sanılıyordu, çünkü kör adam Kutsal Yazıları okuyamaz; Allah'ın onu Kendi Sözünden uzaklaştıracak kadar lanetlediğini düşünüyorlardı. Ayrıca doğuştan kör olduğundan, ebeveynlerinin günah işlemiş olabileceklerini bile sanıyorlardı.
İsa öğrencilerinin bu düşünme tarzını kökten değiştirmek istiyor: Gerçekten de O, onların hiç hayal etmediklerini görüyor. Allah, İsa'yı, Peygamberlerin daha önce söyledikleri gibi, "körlerin gözlerini açan" Mesih olarak tanıtabilmesi için, o insanın kör olmasına izin verdi.
İşte İsa, o zamanki hekimlerin yaptıkları gibi, kendi tükürüğünü kullanarak çamur yapıp onu kör gözlere sürüyor. Sonra da kör adamdan güvenle dolu bir adım istiyor: "Git, Siloha havuzunda yıkan". O havuz özel bir isim taşıyordu: Siloha, "gönderilmiş" anlamına geliyor. O bol su bir kanal aracılığıyla bir pınardan havuza gönderiliyordu. Allah tarafından gerçekten "gönderilmiş olan", İsa'dır. Bu şekilde havuzun ismi; o mucizenin amacını, yani İsa'nın kimliğini açıklamasını anlamaya yardım etmektedir. Hemen itaat edip kendisini havuza kadar götüren o kör adam; İsa'nın kimliğini açıklamasını kabul ederek, İsa'yı, Peder'in 'gördüğü' gibi, gören tek kişi olacaktır! Şifaya ihtiyacı olmayan diğer insanlar ise, açık bir mucizeyi görmelerine rağmen, İsa'yı, Rab olarak ve Allah'ın gönderdiği kişi olarak, tanımayı bilmiyorlar: Kör olanlar gerçekte onlardır. Kör adam gözlerini yıkayarak gerçekten İsa'yı gördü, başkaları ise, O'nu kabul etmeyerek, en büyük günahı işlemiş oldular. Nitekim tek Kurtarıcıyı kabul etmeyen, kim tarafından kurtarılabilecek? O'nun suyuyla, yani Vaftiz suyuyla yıkanmayan, nasıl ışığa kavuşabilir?
Aziz Pavlus, İsa'yı, insanların kurtarıcısı olarak, tanımamızdan gelen sonuçları çıkarmaya bizleri davet ediyor. İlk sonuç, dünyanınkinden farklı bir yaşam, Rab'bin hoşuna giden bir yaşam sürmektir. Eğer önemli bir karar vermeden önce, onun Rab'bin hoşuna gidip gitmediğini kendimize sorsaydık, sık sık daha farklı davranacaktık: Daha aydınlık ve hikmet ile!
Rab'be şükredelim, çünkü Sözü aracılığıyla bize kendi düşüncelerini açıklıyor: Böylece, sanki ölüm uykusundan dirilmiş gibi, sevinçli ve kutsal bir şekilde yaşayabiliriz! Bütün gerçekleri, Allah'ın gördüğü gibi görerek, bizim tövbe etmemize, Allah'a dönme yürüyüşümüze ve, bütün ilişkilerimiz sevgi içerisinde gerçekleşsin diye, onları değiştirmeye devam edebileceğiz.
OKUMALAR
- Okuma: 1 Samuel 16,1-13
RAB, Samuel'e, "Ben Saul'un İsrail Kralı olmasını reddettim diye sen daha ne zamana dek onun için üzüleceksin?" dedi, "Yağ boynuzunu yağla doldurup yola çık. Seni Beytlehemli Yişay'ın evine gönderiyorum. Çünkü onun oğullarından birini kral seçtim. Samuel RAB'bin sözüne uyarak Beytlehem Kenti'ne gitti. Kentin ileri gelenleri onu titreyerek karşıladılar ve, "Barış için mi geldin?" diye sordular. Samuel, "Evet, barış için" diye yanıtladı, "RAB'be kurban sunmaya geldim. Kendinizi kutsayıp benimle birlikte kurban törenine gelin." Sonra Yişay ile oğullarını kutsayıp kurban törenine çağırdı. Yişay ile oğulları gelince Samuel Eliav'ı gördü ve, "Gerçekten RAB'bin önünde duran bu adam kuşkusuz O'nun meshettiği kişidir" diye düşündü. Ama RAB, Samuel'e, "Onun yakışıklı ve uzun boylu olduğuna bakma" dedi, "Ben onu reddettim. Çünkü RAB insanın gördüğü gibi görmez; insan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar." Böylece Yişay yedi oğlunu da Samuel'in önünden geçirdi. Ama Samuel, "RAB bunlardan hiçbirini seçmedi" dedi. Sonra Yişay'a, "Oğullarının hepsi bunlar mı?" diye sordu. Yişay, "Bir de en küçüğü var" dedi, "Sürüyü güdüyor." Samuel, "Birini gönder de onu getirsin" dedi, "O buraya gelmeden yemeğe oturmayacağız." Yişay birini gönderip oğlunu getirtti. Çocuk kızıl saçlı, yakışıklı, gözleri pırıl pırıl bir delikanlıydı. RAB, Samuel'e, "Kalk, onu meshet. Seçtiğim kişi odur" dedi.
Samuel yağ boynuzunu alıp kardeşlerinin önünde çocuğu meshetti. O günden başlayarak RAB'bin Ruhu Davut'un üzerine güçlü bir biçimde indi. Bundan sonra Samuel kalkıp Rama'ya döndü.
Mezmur 23
RAB çobanımdır, eksiğim olmaz. Beni yemyeşil çayırlarda yatırır, sakin suların kıyısına götürür.
İçimi tazeler, adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.
Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile, kötülükten korkmam. Çünkü sen benimlesin.
Çomağın, değneğin güven verir bana.
Düşmanlarımın önünde bana sofra kurarsın,
Başıma yağ sürersin, kâsem taşıyor.
Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni,
Hep RAB'bin evinde oturacağım.
- Okuma Aziz Pavlus’un Efeslilere Mektubundan 5,8-14
Bir zamanlar karanlıktınız, ama şimdi Rab'de ışıksınız. Işığın çocukları olarak yaşayın. Çünkü ışığın meyvesi her tür iyilik, doğruluk ve gerçekte görülür. Rab'bi neyin hoşnut ettiğini ayırt edin. Karanlığın meyvesiz işlerine katılmayın. Tersine, onları açığa çıkarın. Karanlıktakilerin gizlice yaptıkları şeylerden söz etmek bile ayıptır. Işığın açığa vurduğu her şey görünür. Çünkü görünen her şey ışıktır. Bunun için şöyle deniyor: «Uyan, ey uyuyan! Ölümden diril! Mesih senin üzerine ışık saçacak.»
İncil: Yuhanna 9,1-41
İsa yolda giderken doğuştan kör bir adam gördü. Öğrencileri İsa'ya, «Rabbî, kim günah işledi de bu adam kör doğdu? Kendisi mi, yoksa annesi babası mı?» diye sordular. İsa şu cevabı verdi: «Ne kendisi, ne de annesi babası günah işledi. Allah'ın işleri onun yaşamında görülsün diye kör doğdu. Beni gönderenin işlerini vakit daha gündüzken yapmalıyız. Gece geliyor, o zaman kimse çalışamaz. Dünyada olduğum sürece dünyanın ışığı ben'im.» Bu sözleri söyledikten sonra yere tükürdü, tükürükle çamur yaptı ve çamuru adamın gözlerine sürdü. Adama, «Git, Şiloha havuzunda yıkan» dedi. Şiloha, `gönderilmiş' anlamına gelir. Adam gidip yıkandı, gözleri açılmış olarak döndü. Komşuları ve onu daha önce dilenirken görenler, «Oturup dilenen adam değil mi bu?» dediler. Kimi, «Evet, odur» dedi, kimi de «Hayır, ama ona benziyor» dedi. Kendisi ise, «Ben oyum» dedi. «Öyleyse, gözlerin nasıl açıldı?» diye sordular. 11O da şöyle cevap verdi: «İsa adındaki adam çamur yapıp gözlerime sürdü ve bana, `Şiloha'ya git, yıkan' dedi. Ben de gidip yıkandım ve gözlerim açıldı.» Ona, «Nerede O?» diye sordular. «Bilmiyorum» dedi. Eskiden kör olan adamı Ferisilerin yanına götürdüler. İsa'nın çamur yapıp adamın gözlerini açtığı gün Sept günüydü. Bu nedenle Ferisiler de adama gözlerinin nasıl açıldığını sordular. O da, «İsa gözlerime çamur sürdü, yıkandım ve şimdi görüyorum» dedi. Bunun üzerine Ferisilerin bazıları, «Bu adam Allah'tan değildir» dediler. «Çünkü Sept günüyle ilgili buyruğa uymuyor.»
Ama başkaları, «Günahkâr bir adam nasıl böyle mucizeler yapabilir?» dediler.
Böylece aralarında ayrılık doğdu. Eskiden kör olan adama yine sordular: «Senin gözlerini açtığına göre, O'nun hakkında sen ne diyorsun?» Adam, «O bir peygamberdir» dedi. Yahudiler, gözleri açılmış olan adamın annesiyle babasını çağırmadan onun daha önce kör olduğuna ve gözlerinin açıldığına inanmadılar. Onlara, «Kör doğdu dediğiniz oğlunuz bu mu? Peki, şimdi nasıl görüyor?» diye sordular. Adamın annesiyle babası şu karşılığı verdiler: «Bunun bizim oğlumuz olduğunu ve kör doğduğunu biliyoruz. Ama şimdi nasıl gördüğünü, gözlerini kimin açtığını bilmiyoruz, ona sorun. Ergin yaştadır, kendisi için kendisi konuşsun.» Yahudilerden korktukları için böyle konuştular. Çünkü Yahudiler, İsa'nın Mesih olduğunu açıkça söyleyeni havra dışı etmek için aralarında sözbirliği etmişlerdi. Bundan dolayı adamın annesiyle babası, «Ergin yaştadır, ona sorun» dediler. Eskiden kör olan adamı ikinci kez çağırıp, «Allah hakkı içindoğruyu söyle» dediler, «biz bu adamın günahkâr olduğunu biliyoruz.» O da şöyle cevap verdi: «O'nun günahkâr olup olmadığını bilmiyorum. Bildiğim bir şey var, kördüm, şimdi görüyorum.» O zaman ona, «Sana ne yaptı? Gözlerini nasıl açtı?» dediler. Onlara, «Size demin söyledim, ama dinlemediniz» dedi. «Niçin yeniden işitmek istiyorsunuz? Yoksa siz de mi O'nun öğrencileri olmak niyetindesiniz?» Adama söverek, «O'nun öğrencisi sensin!» dediler. «Biz Musa'nın öğrencileriyiz. Allah'ın Musa'yla konuştuğunu biliriz. Ama bu adamın nereden geldiğini bilmiyoruz.» Adam onlara şu karşılığı verdi: «Şaşılacak şey! O'nun nereden geldiğini bilmiyorsunuz, ama gözlerimi O açtı. Allah'ın, günahkârları dinlemediğini biliriz. Ama Allah, kendisine tapan ve isteğini yerine getiren kişiyi dinler. Dünya var olalı, bir kimsenin doğuştan kör olan birinin gözlerini açtığı duyulmamıştır. Bu adam Allah'tan olmasaydı, hiçbir şey yapamazdı.» Onlar buna karşılık, «Tamamen günah içinde doğdun, sen mi bize ders vereceksin?» diyerek onu dışarı attılar. İsa adamı kovduklarını duydu. Onu bularak, «Sen İnsanoğlu'na iman ediyor musun?» diye sordu. Adam şu cevabı verdi: «Efendim, O kimdir? Söyle de kendisine iman edeyim.» İsa, «O'nu gördün. Şimdi seninle konuşan O'dur» dedi. Adam, «Rab, iman ediyorum!» diyerek İsa'ya tapındı.
In primo piano
OMELIE / Omelie TR
SCRITTI IN ALTRE LINGUE
- Kalender für das laufende Jahr
- Kleinschriften
- Kleinschriften „Fünf Gerstenbrote“
- Einleitung
- Übriggebliebene Stücke
- Abbà
- Befreiungsgebet
- Vater unser - Band 1
- Vater unser - Band 2
- Vater unser - Band 3
- Wie der Tau
- Die Psalmen
- Siebzig mal sieben mal
- Die Hingabe
- Notizen von Vigilius, dem heiligen Bischof von Trient
- Ich gehe zur Messe
- Glaube und Leben
- Du bist mein Sohn
- Er nannte sie Apostel
- Sie fordern Zeichen, sie suchen Weisheit
- Kalender 2008-2011