ME
NU

OMELIE / Omelie TR

25 ago 2019
25/08/2019 – Olağan Devre  21. Pazar Günü C

25/08/2019 – Olağan Devre  21. Pazar Günü C

1.Okuma Yeşaya 66,18-21 * Mez 116 2. *2.Okuma İbranilere 12,5-7.11-13 * İncil Luka13,22-30

 

İbranilere mektup Allah’ın terbiye etmesinden bahseder, terbiye edilmek acı verebilir. Ne zaman ki bir kişi kardeşini azarlar, ilk önce kendi acı çeker. Sevdiği kişilerin yaşamının, hataları ve suçlarından dolayı tehlikede olduğunu görür. Eğer ebeveyn isen çocuklarının kötü alışkanlıklar edinmesinin veya sağlıklarına zarar verecek şeyler yapmalarının ve kötü arkadaşlıklar edinerek gelecekleri ve imanlarını bozmalarının ne kadar acı verdiğini biliyorsunuzdur. Ebeveynler isteksizce de olsa çocuklarını terbiye etmek için onları azarlarlar. Bazen bu yaptıkları kötülük ve geri kalmışlık gibi görülebilir. Fakat gerçek bir sevgi bu zorluğu aşar. Allah ta aynen bu sevgiyle bize davranır, çünkü bizi çocukları gibi sayar ve sever.

İbranilere Mektubun yazarı yaşamımızın acılarının Allah’tan bizi terbiye etmek için gelen acılar olduğunu söyler. Gerçekten de bizlerin düzeltilmeye ihtiyacımız vardır. Çünkü bir çok kere Kötünün tatlı ve çekici kandırmalarını takip edip bizi mahvedecek yollar almaya denenme içinde bulunuyoruz. İçimizde egoizm ve kibir öyle yerleşmiş ki onları tanıyamıyoruz bile. Örneğin evlilik dışı ilişkileri “sevgi” diye tanımlıyor, bunlar ki birçok aileye ve cemaatlere büyük acıları getirir ve de tüm Kilisenin onurunu bozarlar. Bazı kişiler de Allah’a verdikleri sözlere sadık kalmayıp bazı hislere “sevgi” diyorlar. Her gün, her sene boynumuzu bükecek azarlamalara veya alçaltmalara muhtacız.

Peder’e itaat etsek ve İncil’in öğretilerine sadık kalsak terbiye edilmeye ihtiyacımız olmazdı. Allah’a ve insanlara karşı güçlü bir sevgi beslesek yaşama kavuşmak için gereken dar kapıdan geçebilmek için kat etmek gereken dik yolu kolaylıkla aşabilirdik. Bu yolu kat etmek için savaşmak, yorulmak ve çabalamak gerekir. Yaşamımızı mükemmelleştirdikten sonra bizi Peder’e teslim edebilecek tek kişi, bize gerçek sevgiyi ve memnuniyeti tattıracak tek kişi ile, yani İsa ile dostluğu çok arzu etmeliyiz.

İsa İbranilere de Allah’ın terbiyesini kabul etmeye çağırıyor. Çünkü birçoğu sadece İbrani olmalarından dolayı kendilerini ebediyete kadar emniyette hissediyorlardı. İbranilikten gelen Hristiyanlar da bu çifte durumlarından gururlanıp kendilerini 'doğru' hissedebilirlerdi. Biz de aynen kardeşlerimize karşı cömert olduğumuzdan ya da Pazar ayinine katıldığımızdan ya da bazı din adamlarıyla dost olduğumuzdan veya daha başka sebeplerden kendimizi emniyette hissediyor olabiliriz ve cennetti hak ettiğimizi sanabiliriz. İsa bize haber vermek istiyor, sahte emniyetimizi terbiye etmek istiyor. Dar kapıdan girmezsek bizi komünyonuna – hükümranlığına - kabul edemez: Bize önerebileceği başka kapılar yok. Onun öğretilerini dinlemiş olmamız veya onunla sofraya oturmuş olmamız hiç bize yaramayacak. Dar kapı acaba hangisidir? Onu nerede bulacağız? Bize o kapıyı kim gösterecektir?

Bir bayan bana bir resim hediye etti: Haç şeklinde bir kapı. O kapı gerçekten çok dar ve içinden geçebilmek için sadece İsa gibi kollarımızı haça geriyormuş gibi yaparsak geçebiliriz. Eller bagaj taşıyamaz, yoksa geçmeleri imkansızdır. Böyle bir kapıdan geçebilir miyiz? Deneyelim mi? Her şeyi bırakmanın getirdiği yorgunluk gereklidir. İsa’nın Peder’ine yaşamını sunarken aldığı şekli almalıyız,  dua etmek için ve tüm dünyayı kucaklamak için kollarımızı kaldırmalıyız.

Dar kapıya yaklaşmazsak bir çok kişi bizi geçecektir: İsa’nın ağzından konuşan gerçek Allah’ın sesini kabul eden dünyadaki fakirler, toplumun istemedikleri, dilsiz ilahilere tapan günahkarlar. Onların bu kapıdan geçmesinden mutlu olmalıyız ancak biz de dışarıda kalamayız. Rab şöyle diyor: Dışarıda “ağlayış ve dış gıcırtısı” olacaklardır. Sakın bize de “kim olduğunuzu ve nereden geldiğinizi bilmiyorum” denmesin!

Yeşaya, bazı tanınmamış vaazcılar sayesinde tüm halkların Allah’a yaklaşacaklarını söylüyor. Kudüs’tekilerin gelip Allah’ı duymaları ve itaat etmeleri için, onlarda kutsal bir arzu uyandırmak için tüm halklara “gelin ve yüceliğimi görün” diyor. Bugün bizler kendimizi Kudüs’te olanlar arasında ve çağrılmaya ihtiyacı olanlar arasında hissedebiliriz. Çünkü bizler de rahat bir yaşama alıştık ve Rab için gerçek bir yaşam değişmesini yapmıyoruz.

İsa “dar kapıdan” konuştuğu zaman gerçekten Kudüs’e doğru yürümekteydi: O, orada haça gerilecek, bize karşılıksız sevginin kapısını açacak, kendimizi sunmak için güç verecektir. Böylece yaşamımız, sevgi olan Allah’ın yaşamına katılabilecektir. O kapıdan geçerek Onunla ve tüm azizleriyle derin bir komünyonun – ruhun paylaşmasının - mutluluğuna kavuşacağız: Peder’e her düzeltmesi için teşekkür edeceğiz.

OKUMALAR

 

1ª Okuma: Yeşaya 66,18-21

 

"Çünkü ben onların eylemlerini de düşüncelerini de bilirim. Bütün ulusları ve dilleri bir araya toplayacağım an geliyor; gelip yüceliğimi görecekler.

"Aralarına bir belirti koyacağım. Onlardan kaçıp kurtulanları uluslara, Tarşiş'e, Pûl'a, Lud'a (yay gerenlere), Tuval'a, Yâvan'a, ünümü duymamış, yüceliğimi görmemiş uzak kıyı halklarına göndereceğim. Uluslar arasında yüceliğimi ilan edecekler.

İsrailoğulları tahıl sunularını pak kaplar içinde RAB'bin Tapınağı'na nasıl getiriyorsa, onlar da bütün kardeşlerinizi uluslardan atlarla, savaş arabalarıyla, at arabalarıyla, katırlarla, develerle kutsal dağıma, Yeruşalim'e, RAB'be sunu olarak getirecekler." Böyle diyor RAB.

"Onların arasından kimilerini kâhin ve Levili olarak seçeceğim" diyor RAB.

 

116 Mezmurdan

 

Ey bütün uluslar, RAB'be övgüler sunun!

Ey bütün halklar, O'nu yüceltin!

Çünkü bize beslediği sevgi büyüktür,

RAB'bin bağlılığı sonsuza dek sürer.

RAB'be övgüler sunun!

 

2ªOkuma: İbranilere 12,5-7.11-13

 

Evlatlara söylenir gibi size verilen şu öğüdü de unuttunuz:

«Evladım, Rab'bin terbiye edişini hafife alma,
Rab seni azarlayınca cesaretini yitirme.
Çünkü O, sevdiğini terbiye eder,
oğulluğa kabul ettiği herkesi cezalandırır.»

Terbiye edilmek uğruna acılara katlanıyorsunuz. Allah size, evlatlarına davranır gibi davranıyor. Hangi evlat babası tarafından terbiye edilmez? Herkesin gördüğü terbiyeden yoksunsanız oğullar değil, yasadışı evlatlarsınız. Kaldı ki, bizi terbiye eden dünyasal babalarımız vardı ve onlara saygı duyardık. O halde ruhlar Babasına bağımlı olup yaşamamız çok daha önemli değil mi? Babalarımız bizi kısa bir zaman için, uygun gördükleri gibi terbiye ettiler. Ama Allah, kendisinin kutsallığına ortak olalım diye bizi kendi yararımıza terbiye ediyor. Terbiye edilmek önceleri hiç tatlı gelmez, acı gelir. Ama bu, böyle eğitilenler için daha sonra esenlik veren doğruluğu üretir. Bunun için sarkık ellerinizi kaldırın, bükük dizlerinizi doğrultun, ayaklarınız için düz yollar yapın ki, kötürüm olan yoldan sapmasın, tersine şifa bulsun.

 

İncil: Luka 13,22-30

 

İsa köy kent dolaşıp ders vererek Kudüs'e doğru yol alıyordu. Biri O'na, «Rab» dedi, «kurtulanların sayısı az mı olacak?»
İsa oradakilere şöyle dedi: «Dar kapıdan girmeye gayret edin. Size şunu söyleyeyim, çok kişi içeri girmek isteyecek, ama giremeyecek. Ev sahibi kalkıp kapıyı kapattı mı, siz dışarıda dikilip, `Rab, kapıyı aç bize!' diyerek kapıyı vurmaya başlayacaksınız.
«O da size, `Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum' diyekarşılık verecek.
«Siz o zaman, `Biz senin önünde yiyip içtik, sen de bizim sokaklarımızda ders verdin' demeye başlayacaksınız.
«O da size şöyle diyecek: `Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum. Çekilin önümden hepiniz, ey kötülük yapanlar!'
«İbrahim'i, İshak'ı, Yakup'u ve tüm peygamberleri Allah'ın Egemenliğinde, kendinizi ise dışarı atılmış gördüğünüz zaman, aranızda ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. İnsanlar doğudan batıdan, kuzeyden güneyden gelecek ve Allah'ın Egemenliğinde sofraya oturacaklar. Ve işte, sonuncu olan bazıları birinci olacak, birinci olan bazıları da sonuncu olacak.»