ME
NU

OMELIE / Omelie TR

04 ago 2019
04/08/2019 – Olağan Devre  18. Pazar Günü C

04/08/2019 – Olağan Devre  18. Pazar Günü C

 

  1. Okuma Vaiz Kit. 1,2; 2,21-23 Mez 94*2. Okuma Koloslulara 3,1-5.9-11*İncil Luka 12,13-21

 

Uykusuzluk eski bir hastalıktır: Ondan Vaiz Kitabının yazarı da bahsetmektedir. Tüm şeylerin boşuna ve geçici olduklarını düşündükçe, aynı zamanda da her gün yapılana bir anlam vermeye çalışınca çoğu kez hayal kırıklığına uğruyoruz ve kafamız karışmaktadır. İncil’de de İsa bu konu hakkında konuşup yıllarca çalışan insanlara dikkati çekiyor. Bu insanlar, yıllarca para topluyorlar ve bu paralar yıllarca süren, evlatlara ve torunlara zarar veren kavgaların ve anlaşmazlıkların kaynağı oluyorlar. Biz etrafımıza bakıp aynı şeyi görüyoruz: Birbirinden nefret eden kardeşler, birbirlerini kıskanan kız kardeşler, birbirlerini kırıyorlar ve birbirlerine zarar veriyorlar, hatta sihirbazlara büyük paralar vererek akrabaların işlerini ve ilişkilerini bozmaya çalışıyorlar.

Zengin, hatta çok zengin kişiler ve aileler, zenginliklerini saklamak için kaygılanıyorlar. Öyle olaylar oluyor ki, onların karşısında gülelim mi ağlayalım mı bilemiyoruz! İyi ve cömert ebeveynler, yaşam boyunca evlatlarına rahat edecek bir yaşam bırakmak için çalıştıktan sonra onlara sadece sorunlar ve anlaşmazlıklar dolu mutsuz bir yaşam bıraktıklarını görüyorlar.

İsa mutlaka zenginliklerin getirdiği gerçek tehlikelerden bizi uzak tutmak istiyor: Bunların arasında en kötüleri cimrilik, katı kalplilik, merak, heyecan ve daha birçok kötü sonuç. Bu sebepten miras haklarını elde etmek için İsa'dan yardım isteyen o adama İsa, sahip olma arzusundan uzak durmasını söylüyor. Bu bize acayip gelebilir: O adamın hakları var! Evet, haklar önemlidir ama kalbimiz daha önemlidir! Miras önemli olabilir, ama iç huzur ve akrabalarla anlaşmak daha da önemlidir: Bunlara para ve mülklerden vazgeçerek ulaşmaya da değer.

İsa’nın bu dersini çok ciddiye almış olan Hristiyanlar var, bazıları ile tanışma lütfuna ulaştım! Onlar huzur ve barış uğruna evden, büyük paralardan, tarladan veya başka mallardan vazgeçtiler. Onların kalbinde Allah’ın Sözü; ışık, hikmet ve içsel hürriyetin kaynağı olan harika bir zenginliktir. Onlara yaklaşınca gerçek hürriyet, hizmete hazır olma duygusunu anlayıp doğruluk ortamında buluyorsun, kendinin değerli olduğunu da hissediyorsun, çünkü onlar Allah’ın dinlenebileceği bir ortam yaratıyorlar.

İsa cevabını bir misal anlatarak zenginleştirdi. Bu misal o kadar basit ki, açıklamalara ihtiyacı yoktur, o kadar güncel ki, herkes gerçekleştiğini görmüştür. Daha da zenginleşen adam, fakirlere nasıl yardım edebileceğini değil, sadece nasıl daha da zengin olabileceğini düşünmektedir. Zenginleştikçe sadece kendi ihtiyaçlarını ve zevklerini düşünüyor: “Ey canım, rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar”!

İsa elbette öğretisini fakirlere vermektedir, çünkü sadece bunlar O'nu dinleyip anlayabiliyorlar; İsa kendi durumlarını değiştirmek istememelerini arzu ediyor. Onlar hikmetli olabilirler, yani Allah’ın hikmetini sahiplenebilirler. Tersine zengin olmak isteyenler, Allah’tan “akılsız” lakabını alıyorlar. Akılsız insan, düşüncelerinde en önemli şeyleri göz önünde tutmayan, bunun için de kendi ve etrafındakiler için boş, yersiz, zararlı sonuçları yaratan insandır. Sadece kendi için zenginleşmeyi düşünen insan, akılsızdır: O, yaşamının bir ipe bağlı olduğunu ve belki de emeklilik yaşına varamayacağını düşünmüyor. Bir gün Allah’a yaptıklarının, kararlarının hesabını vereceğini de düşünmüyor, biriktirdiği zenginliklerin ne barış ne huzur ne de Allah'ın huzurunda 'sevapları' yaratmadıklarını görmüyor. Özellikle de kendinin sevmek için yaratıldığını ve de ancak ve ancak sevmekte gerçekleşmiş ve mutlu olabildiğini düşünmüyor. Allah’ın huzurunda elimiz boş çıkacağız ve O bize ellerimizle, aklımızla, bize emanet ettiği şeylerle ne yaptığımızı soracaktır.

Aziz Pavlus Paskalyada duyduğumuz sözleri bize tekrar hatırlatıyor. Vaftiz ile öldük ve dirildik; yeryüzü ile ilgili olan şeylerden vazgeçerek “göklerdeki değerleri” tatmaya, o yöne doğru yürümeye başladık. Gözümüz göklerdeki İsa’da olsun ki, kendimizi “kötü arzulardan ve putperestlik olan doymaz cimrilikten” uzak tutacak gücümüz olsun. Bu şekilde “akılsızlığa” yer vermeyerek birbirlerimizi kandırmayacağız. Her şeyin geçici olması, hayal kırıklığı ve uykusuzluk yaratacağına göklerde ebediyen hükmeden İsa’ya bağlı kalmamız için sebep olacaktır.

OKUMALAR

 

1ª Okuma: Vaiz Kitabından 1,2; 2,21-23

 

"Her şey boş, bomboş, bomboş!" diyor Derlemeci.

Çünkü biri bilgelik, bilgi ve beceriyle çalışır, sonunda her şeyini hiç emek vermemiş başka birine bırakmak zorunda kalır. Bu da boş ve büyük bir hüsrandır.

Çünkü ne kazancı var adamın, güneşin altında harcadığı bunca emekten, bunca kafa yormaktan?

Günler boyunca çektiği zahmet acı ve dert doğurur. Gece bile içi rahat etmez. Bu da boş.

 

94 Mezmurdan

 

Gelin, RAB'be sevinçle haykıralım,

Bizi kurtaran kayaya sevinç çığlıkları atalım,

 Şükranla huzuruna çıkalım,

O'na sevinç ilahileri yükseltelim!

Gelin, tapınalım, eğilelim,

Bizi yaratan RAB'bin önünde diz çökelim.

Çünkü O Allahımız'dır,

Bizse O'nun otlağının halkı,

Elinin altındaki koyunlarız.

Bugün sesini duyarsanız,

Meriva'da, o gün çölde, Massa'da olduğu gibi,

İnatçılık etmeyin.

Yaptıklarımı görmelerine karşın,

Atalarınız orada beni sınayıp denediler.

 

2ªOkuma: Aziz Pavlus’un Koloslulara Mektubundan 3,1-5.9-11

 

Mesih'le birlikte dirildiğinize göre, gökteki değerlerin ardından gidin. Mesih orada, Allah'ın sağında oturuyor. Yeryüzündeki değil, gökteki değerleri düşünün. Çünkü siz öldünüz, yaşamınız da Mesih'le birlikte Allah'ta saklıdır. Yaşamınız olan Mesih göründüğü zaman, siz de O'nunla birlikte yücelmiş olarak görüneceksiniz.
Bu nedenle iç varlığınızın dünyasal yönlerini - cinsel ahlaksızlığı, pisliği, tutkuları, kötü arzuları ve putperestlik anlamına gelen açgözlülüğü - öldürün. Birbirinize yalan söylemeyin. Çünkü eski yaradılışı kötü alışkanlıklarıyla birlikte üzerinizden çıkarıp attınız, eksiksiz bilgiye erişmek üzere Yaratıcısının benzeyişinde tazelenen yeni yaradılışı giyindiniz. Bu yenilikte Grek ve Yahudi, sünnetli ve sünnetsiz, barbar, İskit, köle ve özgür ayrımı yoktur. Mesih her şeydir ve her şeydedir.

 

İncil: Luka 12,13-21

 

Kalabalığın içinden biri İsa'ya, «Öğretmenim, kardeşime söyle de mirası benimle paylaşsın» dedi.
İsa ona şöyle dedi: «Behey adam! Kim beni üzerinizde yargıç ya da hakem yaptı?» Sonra onlara, «Dikkatli olun!» dedi. «Her türlü açgözlülükten sakının. Çünkü insanın yaşamı, malının çokluğundan ibaret değildir.»
İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: «Zengin bir adamın toprakları bol ürün vermiş. Adam kendi kendine, `Ne yapmalıyım? Ürünlerimi koyacak yerim yok' diye düşünmüş. Sonra, `Şöyle yapacağım' demiş. `Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım, bütün tahıllarımı ve mallarımı oraya yığacağım. Ve kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar birikmiş bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim.'
«Ama Allah ona, `Behey akılsız!' demiş. `Bu gece canın senden istenecek. Hazırladığın bu şeyler kime kalacak?'
«Kendisi için servet biriktiren, ama Allah katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur.»