ME
NU

OMELIE / Omelie TR

02 set 2012
09/09/2012 – OLAĞAN DEVRE - 23. Pazar Günü - B

09/09/2012 – OLAĞAN DEVRE – 23. PAZAR GÜNÜ - B

1. Okuma Yeşaya 35,4-7 * Mezmur 145 * 2. Okuma Yakub 2,1-5 * İncil Mk 7,31-37

Aziz Yakub mektubunda çok basit ve anlaşılır biçimde konuşmaktadır: Herkes, İncil’in yeni bir yaşam tarzının ve devrim yaratan eylemlerin kaynağı olduğunu anlayabilir, hatta anlamalıdır. Madem ki Tanrı, sözünü duyurmak ve sevgisinin tanınmasının şahitleri olarak yoksulları seçti, biz de yoksul olursak, sevinmekten başka bir şey yapamayız; her durumda da, O’nun görme ve sevme şeklini paylaşacağız. “Tanrı dünyanın gözünde yoksul olanları imanda zengin olmak ve kendisini sevenlere vaadettiği Hükümdarlığın mirasçıları olmak üzere seçmedi mi?”: Havari bu sözleri, bazı örnekleri verdikten sonra söylemektedir. Cemaat toplanınca, birisi pahalı bir kürkle , diğeri eskimiş elbiseyle girdiğinde, nasıl davranmalı? Hiçbir ayrıcalık gösterilmemeli! Birisi de, ötekisi de, var olmaya, katılmaya, Tanrı’nın Sözünü ve Mesih’in Bedenini ve Kanını kabul etmeye layıktır: Elbiseleri bizi aldatmamalıdır! İnce elbiselerin altında Tanrı’ya ve kardeşlere karşı kapalı bir yürek, eski elbiselerin altında ise, imanlı ve herkese sevgiyle dolu bir yürek olabilirdi. İmanımız bize, Tanrı Baba’nın bakışına en çok benzeyebilen bakışı yani hür bir bakışı vermelidir. Bizim sevgimiz taraf tutamaz. Dış görünüşe, ne olumlu ne de olumsuz bir şekilde bakılmamalıdır!

İsa’nın geldiği zaman, Kurtarıcı’nın gelişinin zamanıdır. O bizi, dünyanın etkisinden kurtarır. Bunu, peygamberlik olarak, Yeşaya söylemektedir. İsa’nın varlığı, cesaretin anı, özellikle de sevincin anıdır! İster topal, ister kör, ister sağır, ister dilsiz olduklarından ötürü sadece dilencilik yapabilenler, nihayet sevinçten dans edebilirler. Tanrı onları iyileştirecektir!

Müjdeci Markos bu tarz değişimlerden birini – yani dilenci iken, sevinçli ve hür toplum üyesine dönüşen birinin örneğini - anlatmaktadır: Bu, simgesel bir olaydır, çünkü bir sürünün, hatta benim de, senin de, bizimle ve çevremizde yürüyen kişilerinin de hikayesini anlatmaktadır. Sağır ve dili tutuk insanın ötekilerle yaşaması zor gelir, ötekiler de onu bir yük olarak hissederler. O kendini, dışarıda bırakılmış gibi hisseder, gerçekten de öyledir: Sadece konuşmaları değil de, birbirine halka gibi bağlı olayların anlaşılmasının da dışındadır. O’nun kendisi, İsa’yı tanımamakta, O’nun hakkında hiçbir şey bilmemektedir: O’ndan hiç bir şey duymamıştır! Nitekim onu Rab’be götürenler, ötekilerdir: Bunlar da imanlılardır, İsa’nın o adamı kutsayabildiğine, dolayısıyla onu iyileştirebildiğine de inanmaktadırlar.

İsa hemen cevap vermektedir. O, sağır ve dili tutuk adamla meraklı gözlerden uzak bir yere çekilir ve onun için, hem gözleriyle, hem de kulaklarına ve diline dokunan elleriyle, dua eder. İsa’nın dokunuşu, adamı sağırlığından kurtarır, hatta onu başkalarıyla iletişim kurmaya uygun hale getirir: Artık o, herkesle iletişim kurabilmektedir. Şimdi o, hür bir insandır, artık ötekilerine bağlı olmaya mecbur değildir, görüşünü söyleyebilir.

İsa’nın orada bulunanlara, bunu kimseye söylememeleri için uyarması bize garip geliyor olabilir, bunu duyurmaya hiç gerek yoktu, çünkü zaten herkes bunun farkına varacaktı! İsa insanlardan saklanmak istemiyor; yaptığı her şeyi, insanların Tanrı’dan geldiğini anlamaları için yapıyor, fakat hiç kimsenin, kendi yaşamını O’na bağlamadan O’nun, Tanrı’nın Oğlu olduğunu bilmesini istemiyordu. ‘Kulaktan dolma’ gelen iman çok zayıf ve dayanıksız. İsa’nın sevgisini tanıyan ve O’na bağlanan kişinin imanı ise, güçlü ve Rab’be tanıklık yapmakta yeteneklidir. İsa’yla karşılaşan ve sevgisini tecrübe eden dili tutuk bir adamın sözünü duyanlar, Yeşaya’nın peygamberliğini hatırlayarak, İsa’nın, Tanrı tarafından vaat edilmiş Kurtarıcı olduğunun farkına varabilirler. Bu yüzden yürekleri İsa’ya açılabilir, O’nu dinleyip, O’na itaat edebilirler.

Sağır ve dili tutuk adamın İsa’yla karşılaşması benimki ve seninkini de sembolize etmektedir. İsa’yla karşılaşmak son derece önemlidir. O’nunla karşılaşmış olursan, o zaman insanları dinleyip seviyorsun, dünyayı sevgi dolu bir dünyaya dönüştürmek üzere herkesin İsa’yı tanımasını arzu ediyorsun. O’nunla henüz karşılaşmadıysan, O’nu tanıyanın seni O’na götürmesini kabul et. İsa senin kulaklarını açacak; O’nun sözleri senin yüreğinde yankılanacak, o zaman sen yaşam esaslarını anlayabileceksin, insanları kardeş olarak ve Tanrı’yı arkadaş olarak tanıyabilme ışığı sende olacak. Isa dilini iyileştirecek; senin sözlerinin, dinleyenlere faydalı ya da zararlı olup olmadığını bilmeden rastgele konuşmayacaksın, çünkü dilin Tanrı’nın sevgisini ve O’nun Oğlu’nun çehresinin güzelliğini iletecek. Senin sözlerin barış ve güvenlik, sevinç ve alçakgönüllülük iletecektir. Başkasının seni İsa’ya götürmesini kabul et; O’nu tanıyanla sık sık görüş, beraber O’nu dinleyin. Bu şekilde kendini ve bilmeden de kim bilir ne kadar insanı da kurtaracaksın!