ME
NU

OMELIE / Omelie TR

09 set 2018
09/09/2018 OLAĞAN DEVRE  -  23. PAZAR  -  B YILI 

09/09/2018 OLAĞAN DEVRE  -  23. PAZAR  -  B YILI 

  1. Okuma Yeşaya 35,4-7 * Mezmur 146 * 2. Okuma Yakub 2,1-5 * İncil Markos 7,31-37

 

Birkaç kişi, İsa'ya sağır ve dili tutuk bir adamı getirip, İsa'nın elini onun üzerine koyması için yalvarıyorlar. Dekapolis'li, yani putperest olmaları rağmen, İsa'nın müdahalesine güveniyorlar. İsa dileklerini yerine getiriyor, fakat onların bu olayı yaymamalarını istiyor.

İsa’nın müdahalesi, acıma, merhamettir. Kutsal Yazıları tanımayan putperestler, İsa'nın mucizesini, O'nun Mesih olduğunu gösteren bir işaret olarak göremeyeceklerdi.

 

İşaya, "Allah bizzat kendisi gelecek ve sizi kurtaracak. O zaman körlerin gözleri açılacak, sağırların kulakları işitecektir" diye önceden bildirmişti. Bundan dolayı bütün İbraniler, İsa'nın gelişinin, Allah'ın halkına ziyareti, Mesih’in gelişi, kurtuluşun yaklaşması olduğunu kolayca anlamaları gerekiyordu! Fakat İsa o anda Dekapolis bölgesinde bulunuyordu: Oradakiler O’nun mucizesini bir işaret olduğunu anlamayarak O’nun bir üfürükçü olduğunu sanmak tehlikesine düşebileceklerdi. Ayrıca İsa’nın öğrencileri bile; kurtuluşun, yeryüzünde iyi, rahat, sağlıklı yaşamak olduğunu sanma riskine girebilecekti. Fakat İsa için Kendisini Mesih olarak tanıtmak zamanı hala gelmemişti: Hayatını vereceği ve haçta öleceğinde, uygun zaman olacaktı; ve de Peder diriliş aracılığıyla İsa'nın tanıklığını onaylayacaktır.

 

Fakat İsa'nın uyarılarına rağmen, iyileştirdiği kişiler ve bunu görenler susmayı bilmiyorlar ve, kendilerine göre, İsa hakkında konuşmaya devam ediyorlar. Onlar; İsa'yı her şey mükemmel bir şekilde, mucizeler de yapan biri olarak tanıtıyorlar: Bu, gerçekten yetersizdir!

 

Vaftiz olduğumuzda, rahip bizim için İsa'nın yaptığı hareketi tekrarlayıp, şöyle dedi: "Effata!". Kulaklarımızın da açılması ve dilimizin de çözülmesi gerekiyor. Acaba sağır mıyız? Dilimiz tutulmuş muyuz? Belki zamanın geçmesiyle yeniden böyle mi olduk? Bazı Hıristiyanların, Allah'ın Sözü ilan edildiğinde, sıkıldığını, esnediğini, anlamaya arzu etmeden dinlediğini, kendini başka düşüncelere kaptırdığını fark ediyorum.! Bazı Hıristiyanların dudaklarında da Allah'ın Sözü asla olmuyor: Ne dua etmek için, ne çocuklarına onu iletmek için, ne öğüt vermek için, ne de insanlarla Allah'ın düşüncelerini paylaşmak için. Allah'ın Sözü önünde sağır ve dilsiz olunuyor! Vaftiz sırasında rahibin söylediği söz, yalnızca çocukken etkiliydi, sonra yeniden sağır ve dilsiz olduk! O halde, yeniden İsa'ya dönelim ve Sözünü tekrarlamasını dileyelim, kulaklarımızı açması ve dilimizi çözmesi için O’na çok ihtiyacımız var! İlk önce Rab’bin Sözünü aramamızı ve onu yaşamamızı engelleyen, içimizdeki gururun yok olması gerekiyor.

Kulaklarımızın ve dilimizin, iyileşmesi gerekiyor. Bu ne zaman gerçekleşecek? Gerçekleşip gerçekleşmediğini nasıl fark edeceğiz? Gerçekleşsin diye ne yapabiliriz?

Her şeyden önce İsa'nın kim olduğunu bilmemiz gerekiyor. O, Peygamberler tarafından önceden ilan edilmiş Olandır; Allah tarafından Sözünü bize vermekle, Baba’ya bizi yöneltmekle, ilahi yaşamı bize bağışlamakla görevlendirilmiş Olandır. O'na hayatımızı teslim edelim, günlerimiz O'nun olsun! O'ndan bağışlamayı ve sevmeyi öğrenmek için, O'na zamanımızı adayalım! O'nu, Rab'bimiz olarak, seçtiğimizde, O bize, Sözüne dikkat edecek kulaklar, başkalarıyla İsa'ya olan imanımızı paylaşmak için çözülmüş bir dil, verecek! O zaman sözlerimiz boş ve ikiyüzlü olmayacak, çünkü ilk önce yaşamımız konuşacak. Yaşamımız, O'na olan imanımızı ispat edecek. Ve Aziz Yakup’un, bugün bizi teşvik ettiği gibi, zengin ve fakir arasında ayırım yapmayan, insanların giysisini değil, tersine yüreğini gören bir sevgi ile hayatımız, imanımızı gösterecek. O zaman insanlara bakmayı, Peder'i dinlemeyi, dudaklarımızdan yalnızca Rab'bin hikmetli sözlerini çıkartmayı, İsa'dan öğrenmiş olacağız!

Kardeşlere olan sevgimiz; onlara kurtaran ve aydınlatan Sözü, ümit ve teselli veren Sözü, Peder'in yüreğini tanıtan ve Oğul'un yüreğine koyduğu Sözü, vermeyi bileceğimizde, gerçek olacak!

 

Rab İsa, sana teşekkür ediyoruz, çünkü defalarca Sözünü dinleyebildik! Çünkü sana olan imanımızı paylaşmak ve seni tanıtmak için bazen fırsatımız oldu ve senden gelen nuru ve sevinci başkalarına da verebildik. O fırsatlarda sevgimiz, fakirlere paramızı verdiğimizden de, daha derin ve dolu oldu.

OKUMALAR

 

1.Okuma Yeşaya 35,4-7

Yüreği kaygılı olanlara,

"Güçlü olun, korkmayın" deyin,

"İşte Allahınız geliyor!

Öç almaya, karşılık vermeye geliyor.

Sizi O kurtaracak."

 O zaman körlerin gözleri,

Sağırların kulakları açılacak;

Topallar geyik gibi sıçrayacak,

Sevinçle haykıracak dilsizlerin dili.

Çünkü çölde sular fışkıracak,

Irmaklar akacak bozkırda.

Kızgın kum havuza,

Susuz toprak pınara dönüşecek.

Çakalların yattığı yerlerde

Kamış, saz ve ot bitecek.

 

Mezmur 146

RAB'be övgüler sunun!

Ey gönlüm, RAB'be övgüler sun.

Yaşadıkça RAB'be övgüler sunacak,

Var oldukça Allahım'a ilahiler dizeceğim.

Ezilenlerin hakkını alan,

Açlara yiyecek sağlayan O'dur.

RAB tutsakları özgür kılar,

Körlerin gözünü açar,

İki büklüm olanları doğrultur,

Doğruları sever.

RAB garipleri korur,

Öksüze, dul kadına yardım eder,

Kötülerin yolunuysa saptırır.

RAB Allahın sonsuza dek, ey Siyon,

Kuşaklar boyunca egemenlik sürecek.

RAB'be övgüler sunun!

 

  1. Okuma Yakub 2,1-5

Kardeşlerim, yüce Rabbimiz İsa Mesih'e iman edenler olarak insanlar arasında ayrım yapmayın. Toplandığınız yere altın yüzüklü, şık giyimli bir adamla kirli giysiler içinde yoksul bir adam geldiğinde, şık giyimli adama ilgiyle, «Sen buraya, iyi yere otur», yoksula da «Sen orada dur», ya da «Ayaklarımın dibine otur» derseniz, aranızda ayrım yapmış, kötü niyetli yargıçlar olmuş olmuyor musunuz? Dinleyin, sevgili kardeşlerim: Allah, bu dünyada yoksul olanları imanda zenginleşmek ve kendisini sevenlere vaat ettiği egemenliğin mirasçıları olmak üzere seçmedi mi?

 

İncil Markos 7,31-37

Sur bölgesinden ayrılan İsa, Sayda yoluyla Dekapolis bölgesinin ortasından geçerek tekrar Celile gölüne geldi. Ona sağır ve dili tutuk bir adam getirdiler, elini üzerine koyması için yalvardılar.
İsa adamı kalabalıktan ayırıp bir yana çekti. Parmaklarını adamın kulaklarına soktu, tükürüp onun diline dokundu. Sonra göğe bakarak içini çekti ve adama, «Effata», yani «Açıl!» dedi. Adamın kulakları hemen açıldı, dili çözüldü ve düzgün bir şekilde konuşmaya başladı.
İsa orada bulunanları, bunu kimseye söylememeleri için uyardı. Ama onları ne kadar uyardıysa, onlar haberi o kadar çok yaydılar. Halk büyük bir hayret içinde kalmıştı. «Yaptığı her şey mükemmel. Sağırların kulaklarını açıyor, dilsizleri konuşturuyor!» diyorlardı.