ME
NU

OMELIE / Omelie TR

21 ago 2016
21/08/2016 – OLAĞAN DEV. 21ª PAZAR GÜNÜ - C

21/08/2016 – OLAĞAN DEV. 21ª PAZAR GÜNÜ - C 

1ª Okuma Yeşaya 66,18-21 * Mezmur 116 * 2ªOkuma İbran 12,5-7.11-13 *İncil Lk 13,22-30


MEDİTASYON

Allah’ın gerçek peygamberi olan Yeşaya, halkının bütün güvenliklerini altüst ediyor. İsrail halkı, kendisinin Allah tarafından tek sevilmiş halk olduğunu sanıyordu; bunun için bu halka göre bütün diğer halkları, ebediyet için kaybedilmiş olarak saymak gerekiyordu. Peygamber şunu ilan ediyor: Evet, İsrail halkı özel bir şekilde sevilmiştir, fakat sadece çünkü onun, tam da diğer halklar için bir ödevi var. Yani İsrail halkı bütün diğer halklara, Allah’ın şanını müjdelemeli: Bütün dünyaya Allah’ın, daima ve bütün halklar için, sevgi olduğunu söylemelidir. İsrail’de, kahinler ve Levililer, Harun’un ve Levi’nin soyu olarak, tapınakta kurbanları sunarak ve eşyalarını kutsayarak Allah’a hizmet etmenin, sadece kendilerinin bir ayrıcalığını olduğunu sanıyorlardı. Onlar, kendilerini, bütün diğer oymaklar için, Allah’ın tek temsilcilerini olarak görüyorlardı. Fakat işte, bugün peygamber, Allah’ın sevgisi ve gücü sınırsız olduğunu ilan etmektedir: Allah, kendisi için “kahinleri ve Levi’lileri” bütün İsrail oymaklarının arasından seçecektir! Bizler, Allah’ın kendi sınırlarımıza göre, egoizmden ve hırslardan daima etkilenmiş ve zayıflamış anlayış kabiliyetimizin ve gücümüzün sınırlarına göre davranmasını isteyemeyiz.

Terbiye edilmeye ihtiyacımız var, daima. Bugün bizlerde de emin güvenlikler var ve de bunlar hakkında kendilerimizi diğer halklar ve diğer dinlerle karşılaştırıyoruz. Tabii, onlar, İsa’yı gerçek bir şekilde Allah’ın Oğlu olarak tanımamaktadırlar, bunun için de onlarda hayatın ve gerçeğin eksiği vardır. Fakat bununla övünemeyiz. Eğer biz gerçek ve hayat olan İsa’yı tanıyorsak, bu, büyük bir armağandır, fakat, aynı zamanda, büyük sorumluluktur. Bizlerde İsa’yı ilan etme, O’nu tanıtma, bütün diğer insanlara O’nu armağan etme ödevimizi vardır. Bunu yapmazsak, tanımış olmamızı dediğimiz tam o Allah’a sevgisizliğimizi göstermiş ve hayatımız yalan olurdu.

Terbiye edilmeye ihtiyacımızın olduğunu, İbranilere mektupta da okuduk. Yaşamımıza ve başkalarıyla olan ilişkilerimize bakma ve anlama şeklini düzeltmemize ihtiyacımız var. Örneğin, ilişkilerimizin içerisine İsa’nın girmesine izin vermeyi becerir miyiz? Dünyanın önünde davranışlarımızla O’na iyi bir tanıklık vermeye çalışır mıyız? Yaptığım her şeyin, kardeşlerimizin imanı için olumlu ve teşvik verici sonuçlarının olması gerektiğini gözlerimin önünde tutar mıyım? Sevmeye çalıştığımda, sevgimin sınırlı olduğunu; onun Baba’nın hikmetinden tamamlanmaya ve düzeltilmeye ihtiyacı olduğunu gözlerimin önünde tutar mıyım? Bunun için Baba’nın beni düzeltmesini istemeli ve sormalıyım! Tabii ki düzeltilmem, bana acı çektirebilir, çünkü bazı alışkanlıkları, daha da çok bazı düşünme şeklini değiştirmek için, acı çekiyorum. Terbiye edilmek, hoşumuza gitmiyor, çünkü bizler gururluyuz, fakat sonra, düzeltildikten sonra, daha da zenginleşmiş halde bulunuruz. İç hayatımız daha da emin, daha da sabit; bizimkinden daima daha güzel bir sevgi ile dolu Allah’ın planlarını tanımak ve gerçekleştirmek isteğine yöneltmiş bulunacağız.

İsa da karşılaştığı insanları düzeltmek zorundadır. Biri O’na, “Kurtulanların sayısı az mı olacak?” diye sorduğunda idi. İsa’ya bu soru bir tokat gibi geldi. Sanki O’na şöyle sorulmuş gibi: “Senin ıstırapların ve senin ölümün; senin Baba’ya itaatin neredeyse yararsız mıdır?”. Tabii ki İsa bundan gücenmedi, fakat kararlı bir şekilde söz alarak, sanki şunu söylemek ister gibi: “Senin sorun, yararsız bir meraktır”. Ben bu kişiye şöyle cevap verirdim: “Sen, cehennem azabına doğru yürüyenler kurtulmuş olsunlar diye ne yapmaktasın? Konuşmakla mı yetinirsin? Zevk aldığın dünyasal ve geçici şeylerle ilgilenmeye devam mı edersin? Bu şekilde hayatın, hiç kimsenin kurtuluşuna, kendi kurtuluşuna bile, yararlı değildir”. İsa şöyle dedi: “Dar kapıdan girmeye gayret edin.” Ve de bizler iyi anlamaktayız: Kutsallığın yolunda yorulmadan ilerlenemez. Kapı dardır: Demek ki, geçmek için, bagajsız, sırt çantasız olmalıyız, ve de güçlük çekmeliyiz. Bu yorgunluğu sen de yapmalısın, onu daha yetenekli kişilere bırakamazsın. Tam da Allah’ın Süzünü ve Gizemlerin zenginliklerini daha da çok aldığı kişiler için, dışarıya kovulma risksine girmek belki daha da çok büyüktür. Gerçekten de eğer bu tür kişiler, anne babaların yorgunluklarının ya da kendilerinin çocukken Efkaristiya Ayinine katıldıklarının yada akrabaların arasında bir rahibin ya da bir rahibenin olduğunun, ya da bazen Haç İşaretini yaptıklarının, yeterli olduklarını sanıyorlarsa, dışarıya kovulacaklardır. Bunun yerine, “Doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden insanlar gelecek”; yani Hıristiyan bir tarihsiz, terbiye ve temizlik kuralsız, cüzdan ve tekniksiz, fakat İsa’ya olan sevgiyle dolu kişiler gireceklerdir: Bunlar girecekler!

Bugün kü İncil’de İsa’nın sözleri çok ciddidir: İsa onları, bizi uykudan uyandırmak için söylemiştir.


OKUMALAR

1ª Okuma: Yeşaya 66,18-21

 

"Çünkü ben onların eylemlerini de düşüncelerini de bilirim. Bütün ulusları ve dilleri bir araya toplayacağım an geliyor; gelip yüceliğimi görecekler.

"Aralarına bir belirti koyacağım. Onlardan kaçıp kurtulanları uluslara, Tarşiş'e, Pûl'a, Lud'a (yay gerenlere), Tuval'a, Yâvan'a, ünümü duymamış, yüceliğimi görmemiş uzak kıyı halklarına göndereceğim. Uluslar arasında yüceliğimi ilan edecekler.

İsrailoğulları tahıl sunularını pak kaplar içinde RAB'bin Tapınağı'na nasıl getiriyorsa, onlar da bütün kardeşlerinizi uluslardan atlarla, savaş arabalarıyla, at arabalarıyla, katırlarla, develerle kutsal dağıma, Yeruşalim'e, RAB'be sunu olarak getirecekler." Böyle diyor RAB.

"Onların arasından kimilerini kâhin ve Levili olarak seçeceğim" diyor RAB.

"Çünkü yaratacağım ye


116 Mezmurdan

Ey bütün uluslar, RAB'be övgüler sunun!

Ey bütün halklar, O'nu yüceltin!

Çünkü bize beslediği sevgi büyüktür,

RAB'bin bağlılığı sonsuza dek sürer.

RAB'be övgüler sunun!

2ªOkuma: İbranilere 12,5-7.11-13

Oğullara söylenir gibi size verilen şu öğüdü de unuttunuz:

«Oğlum, Rab'bin terbiye edişini hafife alma,
Rab seni azarlayınca cesaretini yitirme.
Çünkü O, sevdiğini terbiye eder,
oğulluğa kabul ettiği herkesi cezalandırır.»

Terbiye edilmek uğruna acılara katlanıyorsunuz. Tanrı size, oğullarına davranır gibi davranıyor. Hangi oğul babası tarafından terbiye edilmez? Herkesin gördüğü terbiyeden yoksunsanız oğullar değil, yasadışı evlatlarsınız. Kaldı ki, bizi terbiye eden dünyasal babalarımız vardı ve onlara saygı duyardık. O halde ruhlar Babasına bağımlı olup yaşamamız çok daha önemli değil mi? Babalarımız bizi kısa bir zaman için, uygun gördükleri gibi terbiye ettiler. Ama Tanrı, kendisinin kutsallığına ortak olalım diye bizi kendi yararımıza terbiye ediyor. Terbiye edilmek önceleri hiç tatlı gelmez, acı gelir. Ama bu, böyle eğitilenler için daha sonra esenlik veren doğruluğu üretir. Bunun için sarkık ellerinizi kaldırın, bükük dizlerinizi doğrultun, ayaklarınız için düz yollar yapın ki, kötürüm olan yoldan sapmasın, tersine şifa bulsun.


İncil: Luka 13,22-30

İsa köy kent dolaşıp ders vererek Kudüs'e doğru yol alıyordu. Biri O'na, «Rab» dedi, «kurtulanların sayısı az mı olacak?»
İsa oradakilere şöyle dedi: «Dar kapıdan girmeye gayret edin. Size şunu söyleyeyim, çok kişi içeri girmek isteyecek, ama giremeyecek. Ev sahibi kalkıp kapıyı kapattı mı, siz dışarıda dikilip, `Rab, kapıyı aç bize!' diyerek kapıyı vurmaya başlayacaksınız.
«O da size, `Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum' diyekarşılık verecek.
«Siz o zaman, `Biz senin önünde yiyip içtik, sen de bizim sokaklarımızda ders verdin' demeye başlayacaksınız.
«O da size şöyle diyecek: `Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum. Çekilin önümden hepiniz, ey kötülük yapanlar!'
«İbrahim'i, İshak'ı, Yakup'u ve tüm peygamberleri Tanrı'nın Egemenliğinde, kendinizi ise dışarı atılmış gördüğünüz zaman, aranızda ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. İnsanlar doğudan batıdan, kuzeyden güneyden gelecek ve Tanrı'nın Egemenliğinde sofraya oturacaklar. Ve işte, sonuncu olan bazıları birinci olacak, birinci olan bazıları da sonuncu olacak.»