ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01 mar 2015
01/03/15 - PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRSİ - 2. Pazar – B

01/03/15 - PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRSİ - 2. Pazar – B

İlk Okuma Yaratılış 22,1-2.9-13.15-18 Mezmur 115/116 İkinci Okuma Romalılara 8,31b.34 İncil Markos 9,2-10

Bu sefer de İsa öğrencilerine bir şey söylememelerini tembihliyor: güzelliği ile onları hayrete düşüren tecrübe ve çekeceği acıyı önceden gösterdiği için bu olay kalplerinde saklı kalmalıdır. İsa’yı dua ederken gördüler: çehresinde ve tüm kişiliğinde Tanrı’nın ışığı gözüküyordu. Bir insan dua ettiği zaman tek başına değildir, onun üstüne yukardan Baba’nın esenliği ve lütfü iner: özellikle eğer dua eden, Tanrı’nın Oğlu ise!

Tanrı’nın ışığında azizlerin de yeri vardır ve yerleri özellikle gelecek Olan olarak ilan edilen Baba’nın sevgili Oğlunun etrafındadır. Musa ve İlyas tüm doğru insanları, tüm ataları ve peygamberleri, yeryüzünde bir şekilde Tanrı’nın hikmetini ve otoritesini gösteren insanları temsil etmektedirler. Musa ve İlyas şu anda en güzel ve en bekledikleri anlarını yaşamaktadırlar; bu, yaşamlarının peygamberliğinin gerçekleştiği andır. Musa ve İlyas, İsa ile sohbet ediyorlar: konuştukları konu ne olabilir? İkisi de görevlerini tamamlamak için çok acı ve zorluk çektiler. Elbette İsa onlara, üç öğrenciye dağdan inerken anlattıklarını söylemektedir, yani Baba’ya itaat ederek sonunu açıklamaktadır. Baba onu aydınlatarak kısa ve anlamlı şu sözleri söyledi: “Sevgili Oğlum budur, O’nu dinleyin”. İbrahim de oğlu İshak’ı kurban etmeye götürürken ona sevgili oğlum demektedir. “O’nu dinleyin”: Tüm Kutsal Kitap Tanrı’nın sesini duymaya bir davettir ve şimdi Tanrı kendisi bunu yapmanın en iyi yolunun dağa dua etmeye giden Oğul’u dinlemek olduğu söylemektedir!

Üç öğrencinin davranışları bayağı yüzeyseldir. İlk önce üçü de korktu. Sonra Petrus o anın güzelliğini yaşamak, uzatmak istemektedir, heyecanı sürdürmek ister! Gerçekten de İsa ile kalarak güzel heyecanlar, zevkli tecrübeler yaşayabiliriz. Ama dikkatimiz bunlara takılmamalıdır, dikkatimizi tamamen İsa’ya çevirmeliyiz. O’nunla yaşayarak biz de İbrahim ile dağa çıkacağız, Musa’nın yorgunluğunu ve İlyas’ın hayal kırıklığını yaşayacağız, onunla ağlayıp, kalbimizde şüphe ile yürüyeceğiz, güvenle Rabbin arzusuna kendimizi emanet edeceğiz.

İsa ile yaşayarak, aziz Pavlus gibi, Baba tarafından sevildiğimize emin oluyoruz, güvende oluyoruz ve ölüm yolunu bize kat ettiren düşmana rağmen Tanrı’nın yüreğinin merkezinde olduğumuzu biliyoruz. Üç öğrenci yaşadığı tecrübeyi nasıl yüreklerinde saklayıp, üzerinde düşündülerse, bizim kalbimiz de değerli bir hazine taşıyan bir sandık gibi olacaktır. Ne zaman ki Tanrı’nın bir sözünü veya gizemini anlamıyoruz biz de şunu yapmalıyız: alçakgönüllülükle bunu yüreğimizde taşımalıyız ve Rabbin bunu bize açıklayacağı günü beklemeliyiz. Paskalya gecesi vaftiz sözlerimizi tekrarladığımızda bu alçakgönüllülüğümüz Baba’nın kabul edeceği güzel bir armağan olacaktır ve imanımızı ve sevgimizi arttıracaktır!