ME
NU

OMELIE / Omelie TR

15 set 2019
15/09/2019 - Olağan Devre 24. Pazar Günü  – C -

15/09/2019 - Olağan Devre 24. Pazar Günü  – C -

 
  1. Okuma Çıkış 32,7-11.13-14 *Mezmur 50 * 2 Okuma 1Timoteus 1,12-17 * İncil Luka 15,1-32

 

“Sonsuz merhametinle günahlarımızı affet”. Mezmurun bu duası üç okumanın mesajını özetlemektedir: İnsan günahkardır, Allah ise merhametlidir; insan günah işleyerek yaşamını mahv etmektedir, Allah ise insanı günahın sonuçlarından kurtarmak istemektedir; insan Allah’tan kaçmak istiyor, Allah ise iyiliğinden dolayı ve insanın kendini tek başına kurtaramayacağı için onu arıyor.

Allah Musa’ya halkın işlediği günahın büyüklüğünü gösteriyor: Yok olmayı hak etmektedir. Ancak bunu öğrenen Musa, Allah’tan merhameti öğrendiğini göstermektedir: Halk için aracı olmaktadır ve Allah’a eskiden verdiği sözleri hatırlatarak affını dilemektedir. Ve Allah dinliyor ve affediyor!

Ama günah gerçekten var mı? Bu söz artık kullanılmamaktadır. Günümüzde “negatif” veya “pozitif” olma kavramları kullanılmaktadır: Sanki insan yaptığı iyilikten veya kötülükten sorumlu değilmiş gibi. Bu düşünce tarzının kökleri Budizm’den ve New Age gruplarından gelmektedir.  Onlar Allah’ı konuşabilen ve dinleyen bir Kişi olarak tanımamaktadırlar, Allah’ı bir enerji kaynağı gibi görürler, insanları da bu ilahinin bir parçası olarak düşünürler. İnsanlarda bu ilahi yetkilerin saklı halde olduklarını düşünürler, bu sebepten de dışarı çıkmaları için yoga ve nefes alma gibi yöntemleri kullanmaları gerektiğine inanırlar. Olaylara böyle bakıldığında “günah” sözcüğüne yer yoktur: Bu; Peder Allah'ın sevgisine, iradesine ve öğretisine aykırıdır. Kendini İbrahim’e ve onun soyundan gelenlere gösterdiği Allah’ın sevgisini tanımayan kişi, kendi eylemlerinden hiç birine günah diyemez. “Günah” sözcüğünün kullanılmaması; Peder’i ve Oğlu’u tanımamaktan, Kutsal Ruh’un ışığından yoksun olmaktan da ileri gelir.

Biz bugün Musa’nın günahtan bahsettiğini duyuyoruz: Halkının çektiği acıların sebebi budur. Sonra mezmur ile halkın acılarına sebep olan günahlardan af dileniyor. Daha sonra İsa’da üç misal ile günahı, sonuçlarını ve tek tedavi yolunu açıkladığını dinliyoruz. İsa, “günahkarlar” tarafından dinlenmektedir, kendini günahsız görenler tarafından ise gözlenmektedir. Söylediği sözler birilerine de ötekilerine de bir mesaj vermektedir: Günahkarlar değişip tövbe etmelidir, Allah’ın sevgisine sevgi ile cevap vermelidir; kendini günahsız görenler de değişip tövbe etmelidir ve Peder Allah’ın herkese karşı duyduğu sevgiyi kendi de duymalıdır, kaybolmuş gibi görünenleri bile sevmelidir. İçinde bu sevgiyi taşımayan kişi Allah’ın hoşuna gidemez, Onunla birlik içerisinde olamaz!

İsa bize günahı, payına düşen parayı isteyip ailesinin birliğinden dışında, bütün hırslarını izleyerek keyfi yaşamak isteyen oğlu misali ile anlatıyor. Günah bu bağımsızlık isteğidir, Allah’ı dinlemek ve başkaları ile birlik içinde yaşamak istemeyenin bağımsızlığıdır. Böyle bir bağımsızlık sonunda büyük bir yalnızlık yaratıyor. Gerçekten de bu dünyanın nimetleri geçicidir ve Baba’nın sevgisinin yerini alamazlar, insanlar arasında birlik de yaratmazlar.

Bunun tedavisi nerededir? İnsanda yoktur. Tek çare, tek mümkün tedavi, Peder’e ve ailesine dönmektir. Tedavi, onun sonsuz sevgisini hatırlamak, içsel hayata dönmek, günahını kabullenmek ve geriye alçakgönüllülükle dönerek karşılaşmayı hazırlamaktır. Peder’de çare var hatta O, tüm kalbiyle evladının yalnızlığını doldurmak istemektedir. O, evladının dönüşünden çok mutludur, aynen kuzusunu kaybeden çobanın kuzusunu bulduğu zamanki kadar, aynen bir gümüş parasını kaybeden kadının parasını bulduğu zamanki kadar sevinçlidir.

Dönüş yolumuzu bulabilmemiz için Peder, Oğlu İsa’yı bize gönderiyor. Bugün Peder’in bu arzusuna hayranlıkla bakalım, her birimiz için hazırladığı kutlamayı düşünelim ve sevgisini tekrar keşfedelim. Bir Enerji ya da bir Fikir değil de, gerçek bir kişi olan, bize harika dostluğunu ve sevgisini sunan, bizi kucaklamaya gelen o Allah’a tekrar imanımızı belirtelim. Bizi bekleyen Pader’e olan imanımızı belirtelim: O, bize hayat verdi ve bize o kadar büyük bir saygı besliyor ki, sonsuz, dünyanın bütün insanlarına yönlenmiş sevgisinde bizi işbirlik yapmaya çağırdı. Peder bizi o kadar çok seviyor ki, günah işleyerek koyduğumuz engelleri bile aşmak istiyor. Aziz Pavlus’un metni de Peder ile karşılaşmamızı tüm gücümüzle arzulamamız için bizi cesaretlendirmektedir.

 

OKUMALAR

 

1ª Okuma: Çıkış 32,7-11; 13-14

Rab Musa'ya, "Aşağı in" dedi, "Mısır'dan çıkardığın halkın baştan çıktı.

Buyurduğum yoldan hemen saptılar. Kendilerine dökme bir buzağı yaparak önünde tapındılar, kurban kestiler. 'Ey İsrailliler, sizi Mısır'dan çıkaran ilahınız budur!' dediler." RAB Musa'ya, "Bu halkın ne inatçı olduğunu biliyorum" dedi,

"Şimdi bana engel olma, bırak öfkem alevlensin, onları yok edeyim. Sonra seni büyük bir ulus yapacağım."

Musa Allah'ını RAB'be yalvardı: "Ya RAB, niçin kendi halkına karşı öfken alevlensin? Onları Mısır'dan büyük kudretinle, güçlü elinle çıkardın.

Neden Mısırlılar, 'Allah kötü amaçla, dağlarda öldürmek, yeryüzünden silmek için onları Mısır'dan çıkardı' desinler? Öfkelenme, vazgeç halkına yapacağın kötülükten.

Kulların İbrahim'i, İshak'ı, İsrail'i anımsa. Onlara kendi üzerine ant içtin, 'Soyunuzu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Söz verdiğim bu ülkenin tümünü soyunuza vereceğim. Sonsuza dek onlara miras olacak' dedin."

Böylece RAB halkına yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.

 

50 Mezmurdan

Ey Allah, lütfet bana, sevgin uğruna;

Sil isyanlarımı, sınırsız merhametin uğruna.

Tümüyle yıka beni suçumdan,

Arıt beni günahımdan.

Ey Allah, temiz bir yürek yarat, yeniden kararlı bir ruh var et içimde.

Beni huzurundan atma, Kutsal Ruhun'u benden alma.

Ey Rab, aç dudaklarımı, azım sana övgüler duyursun!

Senin kabul ettiğin kurban alçakgönüllü bir ruhtur,

Alçakgönüllü ve pişman bir yüreği hor görmezsin, ey Allah.

 

2ªOkuma: Aziz Pavlus’un Timoteus’a 1. Mektubundan 1,12-17

Beni güçlendirmiş olan Rabbimiz Mesih İsa'ya şükrederim. Çünkü beni sadık sayarak hizmetine aldı. Bir zamanlar O'na küfreden, küstah ve zalim biri olduğum halde bana merhamet edildi. Çünkü yaptıklarımı, bilgisizlikten ve imansızlıktan yaptım. Ama Rabbimizin lütfu, imanla ve Mesih İsa'da olan sevgiyle birlikte üzerime bol bol döküldü. «Mesih İsa günahkârları kurtarmak için dünyaya geldi» sözü, güvenilir ve her bakımdan kabule layık bir sözdür. Günahkârların en kötüsü benim. Ama Mesih İsa, kendisine iman edip sonsuz yaşama kavuşacak olanlara örnek olayım diye sınırsız sabrını öncelikle bende sergilemek için bana merhamet etti. Onur ve yücelik sonsuzlara dek tüm çağların Kralı olan ölümsüz, görünmez tek Allah'ın olsun. Amin.

 

İncil: Luka 15,1-32

Bütün vergi görevlileriyle günahkârlar İsa'yı dinlemek için O'na akın ediyordu. Ferisilerle din bilginleri ise, «Bu adam günahkârları kabul ediyor, onlarla birlikte yemek yiyor» diye söyleniyorlardı. Bunun üzerine İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: «Sizlerden birinin yüz koyunu olsa ve bunlardan bir tanesini kaybetse, doksan dokuzu bozkırda bırakarak kaybolanı bulana dek onun ardına düşmez mi? Onu bulunca da sevinç içinde omuzlarına alır, evine döner; arkadaşlarını, komşularını çağırıp onlara, `Benimle birlikte sevinin, kaybolan koyunumu buldum!' der. Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde gökte, tövbe eden tek bir günahkâr için, tövbeyi gereksinmeyen doksan dokuz doğru kişi için duyulandan daha büyük sevinç duyulacaktır.  Ya da on gümüş parası olan bir kadın bunlardan bir tanesini kaybetse, kandil yakıp evi süpürerek parayı bulana dek her tarafı dikkatle aramaz mı? Parayı bulunca da arkadaşlarını, komşularını çağırıp, `Benimle birlikte sevinin, kaybettiğim parayı buldum!' der. Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde Tanrı'nın melekleri de tövbe eden bir tek günahkâr için sevinç duyacaklar.» «Bir adamın iki oğlu varmış. Bunlardan küçüğü babasına, `Baba' demiş, `malından payıma düşeni ver bana.' Baba da servetini iki oğlu arasında paylaştırmış. «Bundan birkaç gün sonra küçük oğul her şeyini toplayıp uzak bir ülkeye gitmiş. Orada sefahat içinde bir yaşam sürerek varını yoğunu çarçur etmiş. Delikanlı her şeyini harcadıktan sonra, o ülkede şiddetli bir kıtlık baş göstermiş ve o da yokluk çekmeye başlamış. Bunun üzerine gidip o ülkenin vatandaşlarından birinin hizmetine girmiş. Adam onu, domuz gütmek üzere otlaklarına yollamış. Delikanlı, domuzların yediği keçiboynuzlarıyla karnını doyurmaya can atıyormuş. Ama hiç kimse ona bir şey vermemiş. «Aklı başına gelince şöyle demiş: `Babamın nice işçisinin fazlasıyla yiyeceği var, bense burada açlıktan ölüyorum. Kalkıp babamın yanına döneceğim ve ona, Baba diyeceğim, Allah'a ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim. Beni işçilerinden biri gibi kabul et. «Böylece kalkıp babasının yanına dönmüş. Kendisi daha uzaktayken babası onu görmüş, ona acımış, koşup boynuna sarılmış ve onu öpmüş. Oğlu ona, `Baba' demiş, `Allah'a ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim.' «Babası ise kölelerine, `Çabuk, en iyi kaftanı getirip ona giydirin!' demiş. `Parmağına bir yüzük takın, ayaklarına çarık giydirin! Besili danayı getirip kesin, yiyelim ve eğlenelim. Çünkü benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu.' Böylece eğlenmeye başlamışlar. «Babanın büyük oğlu ise tarladaymış. Gelip eve yaklaştığında çalgı ve oyun seslerini duymuş. Uşaklardan birini yanına çağırıp, `Ne oluyor?' diye sormuş. «O da ona, `Kardeşin geldi, baban da ona sağ salim kavuştuğu için besili danayı kesti' demiş. «Büyük oğul öfkelenmiş, içeri girmek istememiş. Babası dışarı çıkıp ona yalvarmış. Ama o, babasına şöyle cevap vermiş: `Bak, bunca yıl senin için köle gibi çalıştım, hiçbir zaman buyruğundan çıkmadım. Ne var ki sen bana, arkadaşlarımla eğleneyim diye hiçbir zaman bir oğlak bile vermedin. Oysa senin malını fahişelerle yiyen şu oğlun eve dönünce, onun için besili danayı kestin.' «Babası ona, `Oğlum, sen her zaman benim yanımdasın, neyim varsa senindir' demiş. Ama sevinip eğlenmek gerekiyordu. Çünkü bu kardeşin ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu!'»