ME
NU

OMELIE / Omelie TR

04 nov 2012
04/11/2012 - Olağan Devre 31. Pazar Günü - B

04/11/2012 – OLAĞAN DEVRE - 31. Pazar Günü - B

1.Okuma Yasa 6,2-6 * Mezmur 17 * 2.Okuma İbr. 7,23-28 * İncil Mk. 12,28-34

Musa, Allah’ın halka ilettiği emirler hakkında şöyle diyor: “Ey İsrail! dinle ve bütün emrettiklerimi yerine getir; böylece atalarının Rabbi olan Allah'ın sana vaadettiği gibi, mutlu olacaksın”. Emirlere uymak Allah’ın kaprislerini susturmak değildir! Allah sevgidir, hiçbir şeyi kapris için yapmaz, her şeyi yaşamımızı mükemmelleştirmek için, mutlu olabilmemiz ve başkalarıyla ilişkilerimizde paylaşıma açık olabilmemiz için, yaşamımızın huzurlu ve herkes için bir armağan olması için yapmaktadır. Allah’ın emirleri, şimdi ve geleceğimiz için gerçek ve derin bir hikmettir: Biz geleceğimizi göremiyor, tahmin edemiyoruz, ama O, görüyor ve bizleri acılardan korumak ve geleceğe layıkıyla hazırlanmamız için ne gerektiğini biliyor. Bizim ilk davranışımız, dinlemek, olmalıdır. Kısacası bize verilen Söze dikkat etmeliyiz, önem vermeliyiz. Dinlemek, itaat etmek, sevgiden geldiğinde gerçektir ve sevginin ilk adımıdır. Gerçekten de biz farkına varıyoruz ki bir kişiyi sevdiğimizde, onu dinliyoruz, onun arzularını bilmek istiyoruz ve bu arzularını, mümkünse, gerçekleştirmek de istiyoruz. Aynı zamanda bizi dinlemeyenlerin, bizi sevmediklerini de anlıyoruz. Kimse dinlenmezse, sevildiğini anlayamaz. Sevgilisine “seni seviyorum” deyip telefonu ile oynayan genç adam, yalancıdır; sevgilisini sevmiyor!

Allah hikmet sahibidir ve bizi sever, her yaptığı da bize olan sevgisinin işaretidir. Emirleri sevgidir. Biz ancak O’nu seversek emirlerini ciddiye alıp yaşamayı bileceğiz.

İsa’ya emirler hakkında soru sorarlar: Diğerlerinden daha önemli bir emir var mı? Rab İsa’nın yüreğinde, kendisinin diğer tüm Museviler gibi her gün tekrar ettiği, Kutsal Yazılar’ın şu satırları vardır: “Dinle, ey İsrail! Rabbimiz Allah tektir. Rabbin olan Allah’ı bütün yüreğinle, bütün ruhunla ve bütün güçünle seveceksin”. Bu cümle yazıcının sorduğuna cevaptır. Allah’a sevgi emrinin ilk kelimesi “Dinle”dir! Gerçekten de, önce söylediğimiz gibi, kim dinliyorsa, sevmeye kabiliyetlidir, kim seviyorsa da dinlemeye kabiliyetlidir! Allah’ı sevmeye alışmak için ve O’nu gerçekten sevmek için O’nu dinlemeye alışmalıyız. Aynen komşumuzu da sevmek için aynısını yapmalıyız. Gerçekten de Allah’ı dinleyen devamlı olarak şunu duyar: Fakir ve fukara ile ilgilen, öksüz ve dullara yardım et, aile ve sosyal yaşamın içersindeki görevlerinde cömert ve sadık ol. Allah’a sevgi, komşuya da sevginin daima var olacağının, sadık, derin ve sebatlı olacağının garantisidir. Allah’a sevgi beslenmezse, yani sesi devamlılıkla dinlenmiyorsa, komşuya sevgi de garanti değildir; var olsa bile, çok yakın zamanda zayıflayacak, yüzeysel, devamsız, kalitesiz, iddia ve egoizm dolu olacaktır. Emirler iki tanedir, ama esasında tek bir tane denebilir, çünkü birini yapabilmek için diğerini de gerçekleştirmek gereklidir. Birincisi, ikincisinin köküdür, ikincisi birincisinin meyvesidir; ikincisine itaat edildiğinde birincisinin gerçekten ilk sırada olduğunun kanıtıdır!

Fakat İsa ilginç bir özellik katıyor. Bu büyük gerçeği bilen ve kabul eden yazıcıya şöyle diyor: “Allah’ın hükümdarlığından uzak değilsin”! Emirleri bilmek her şey değildir. Onları uygulamak de her şey değildir. Allah’ı ve komşumuzu sevmek, bizleri Allah’ın hükümdarlığına hazırlamaktadır: Ancak hükümdarlık, İsa’yı takip edenindir! Gerçekten de İsa, Allah’ın bize olan sevgisidir, O’nun aracılığıyla Allah bize ulaşıyor ve kutsallaştırıyor. Bugünkü İbranilere mektubun metni diyor ki, bizim için kendisini sunan ve bizi kurtaran başkahin O’dur. O, bizi Allah’ın önüne çıkarıyor, sevgisinden mutlu olmamızı ve O’na layık cevap vermemizi sağlıyor. Artık Allah’a sevgimiz, İsa’dan geçmiyorsa gerçek ve tam olamaz! Hatta komşularımıza olan sevgimiz de, İsa’yı göstermiyorsa, tam değildir. O’nu kabul ettiğimiz ve takip ettiğimiz için, İsa bize şöyle diyebilir: Sen Allah’ın hükümdarlığındasın!

İsa’ya imanımız ne güzel ve ne değerli: Allah’ın hükümdarlığına girmemizi, tatmamızı sağlıyor. İsa’ya iman sayesinde bizler, karşılaştığımız her insan için kendimizi harcayarak, Tanrı’mızı sevme emrini tamamen uygulayabiliriz: Gerçekten de her insanı, komşumuz olarak sayabiliriz, çünkü Rab da onu Kanını dökecek kadar sevmiştir!