ME
NU

OMELIE / Omelie TR

16 giu 2013
16/06/2013 - OLAĞAN DEVRE - 11. Pazar Günü – C

16/06/2013 - OLAĞAN DEVRE - 11. Pazar Günü – C

1Okuma 2Sam 2Samuel 12,7-10.13  * 31 Mezmurdan  *2 Okuma Gal 2,16.19-21  *İncil Lk 7,36-8,3 

Bugünkü okumalar, krala yönelen ağır bir paylama ile başlamaktadırlar, o kral ki Tanrı tarafından halka rehberlik yapmak için seçilmiştir. Davut, Tanrı tarafından seçilmiş ve korunmuş, iyiliğini görmüş, hatta O’nun tarafından meshedilmiş bile olmasına rağmen, tutkuya dayanamayarak, zina yapıyor ve bunun devamı olarak da cinayet işliyor. Peygamberin ağzı aracılığıyla Tanrı ona, verdiği tüm iyiliklerini hatırlatıyor, aynı zamanda, kendi isteğini yapmak için, “Rab’bin sözünü hiçe saydı” diyerek, onu paylıyor. Günah kötüyü doğuruyor, birçokları için acı kaynağıdır, ama günah işlediği kişiyi de zararsız bırakmıyor. Sonraki gerekli pişmanlık, affı elde etse de, doğurduğu acılar kalmaktadır.

Paylanan kişi, bir kraldır. Her otorite, denenmelerden muaf değildir, Tanrı’sından daha üstünmüş gibi yükselemez. Hiçbir otorite Rab’bin Söz’ünü bilmezlikten gelemez ve O’nun, herkesi bilgece sevincine ve barışına erişmeye yönelttiği emirlerine itaat etmekten muaf değildir. Halkının en yüksek otoritesine yönlendirilmiş olan bu azarlama hepimiz için yararlıdır. Artık yaşamımızı yönlendirebilen tek otorite olmasıyla övünen bizler de uyarılıyoruz. Aynı zamanda halkın rehberleri olarak saygı gösterdiğimiz kişilerin davranışlarını da Tanrı’nın Söz’üyle karşılaştırmak için gereken yardımı buluyoruz. Onların yaptıkları bize daima örnek olamazlar. Maalesef davranışları sık sık şiddetle kınanmalıdır. Herkes için yasalaştırdıkları ve bunları bir ilerleme olarak tanıttıkları olgularda, eğer Yukar’dan gelen ışığa uymazlarsa, kötüdür, büyük kötülüktür.

Kendimiz ve evlatlarımız için uyanık olma görevimiz her gün denenmektedir. Gitgide daha çok yayılan ve ebeveynler farketmeden okullarda öğretilen, şirket yöneticileri ve politikacılar tarafından önerilen bazı ideolojiler, Tanrı’nın emirlerine karşı itaatsızlığa iten ideolojilerdir. Bu nedenle, krizin üstüne kriz, acıların üstüne acılar gelirse, şaşırmayalım! Onları, kendi kendimize satın alıyoruz!

İsa da azarlamak zorunda kaldı, üstelikle de, Kutsal Yasaya uymakta gayretli olduğu için herkesin saygı gösterdiği Ferisilerden biri olan Simon’u azarladı. O anda Simon, İsa’ya iyilik yapandır, çünkü kendisiyle öğrencilerini yemeğe davet etmişti. İsa, ona yaltaklanmak için değil de, onu sevmek için oradadır. Onun düşüncelerini ve sözlerini onaylarsa, gerçekten mi onu sevmiş olurdu? Onun düşünceleri Tanrı’nınkiyle örtüşmemektedir. İsa ona, büyük bir ustalık ve iyilikle, aynı zamanda kesinlik ve gerçekle de, çok basit bir soru soruyor, öyle ki o, kadını, geçmişteki günahlarına değil, şimdiki sevgisine bakarak, yargılamayı öğrenebilsin. Gerçekten en büyük sevgi, daha büyük bir affı hak eder. Kadın, kendi hazineleriyle, özellikle de zamanının ve saygınlığının tümünü harcatan çok fazla belirtiler ile, şaştıran bir alçakgönüllülük ile, İsa’yı sevdi. Tersine o, yani Simon, konuk ettiği Öğretmene hiçbir özel sempati göstermedi. Onun da - bunun gerekli olduğunu düşünmemesine rağmen - affa ihtiyacı vardı: Ancak onu elde etmedi, çünkü o, Tanrı’nın Mesih’i ve Oğlu olarak  gönderdiği kişiye gereken sevgiyi göstermedi. Kadın affı elde etti, çünkü sevdi. Tanrı’nın gönderdiğini sevdi!

Affedilmek! Bu, barışı tadabilmek için, sağlığı güçlendirmek için, herkes için birlik ve uyum aracı olmak için ne kadar önemlidir! Günümüzde her birlikteliğin, hatta aileninkinin bile, sürekli bozulmasına tanık oluyoruz. Acıların ve farklı hastalıkların çoğalmasına da tanık oluyoruz, bunlar da kuşkusuz bizim ve çevremizdekilerin günahlarının sonuçlarıdır. Af ne denli gereklidir! Tanrı, bizi affetmek istiyor ve, Papa Francesco’nun söylediği gibi, bizi affetmekten hiç yorulmuyor, halbuki biz af dilemekten yoruluyoruz. Hiçbirimizin günaha karşı bağışıklığı yoktur, kardeşlerimizden af dileyebilmek ve alçakgönüllü olabilmek için hepimiz Tanrı’dan af dilemeyi öğrenmeliyiz. Rahiplerin, sürekli insanların af dileklerini duymalarını ve günahkarları affetmekle meşgul olmaları sağlanmalıdır. Ne kadar aralıkla itiraf olursun? Bunu yapmak için büyük bayramların gelişini mi bekliyor sun? Öyle olsa, “iyi” bir Hıristiyan olamazsın. Tanrı ile olan ilişkin, sadece altı ayda birkaç gün süreyle değil de, tüm yıl boyunca barış içinde olmalıdır. Ailen için bir armağan, barış taşıyıcısı, kutsama aracı olmak ister misin? O zaman, en azından ayda bir defa, seni dinleyen ve sana Rab’bin affının sözünü veren bir rahibi ara: Bu, sadece iyi bir temizlik değil, fakat aynı zamanda iç yaşamın ve imanın için iyi bir güçlendirici, ailen ve topluluk için büyük bir armağan olacaktır.