ME
NU

OMELIE / Omelie TR

08 feb 2015
08/02/2015 - OLAĞAN DEVRE - 5. PAZAR GÜNÜ - B

08/02/2015 - OLAĞAN DEVRE - 5. PAZAR GÜNÜ - B

1. Okuma Eyüp 7,1-4.6-7 * Mezmur 146 * 2. Okuma 1Kor 9,16-19.22-23 * İncil Mk 1,29-39

“Her şeyi İncil’in uğruna yapıyorum”: bunu Pavlus bize söylemektedir. Böylece, onun ayırt etme kriterinin hangi olduğunu anlayabiliyoruz. Pavlus ne para kazanmak ne de insani şanı için yaşayıp yoruluyor. Ancak ve ancak Tanrı’nın, Mesih İsa aracılığıyla insanlığa bağışladığı sevgiyi tanıtmak için var gücüyle kendini veriyor. İncil-Müjde iyi haber demektir, sevinç veren ve insanları ümitsizliklerinden kaldıran iyi haberdir. Birine İncil’i yaymak, ona şunu söylemek demektir: “Cesur ol, sen sevilmektesin, Tanrı’nın kendisi seni seviyor, korkma; uğradığın her haksızlığın olmasına rağmen, ümit kaybetme, çünkü sen merhametli ve her şeye kadir Tanrı’nın yüreğindesin. Güvenli ol ve sevin çünkü yalnız değilsin. Tanrı sana diyor ki, ölümün yaklaştığında o anda bile///ölüm yaklaşınca bile, sevin çünkü seni kabul edecek ellerim var”. “Her şeyi İncil’in uğruna yapıyorum”: sadece her şeyi söylüyorum değil, ama her şeyi yapıyorum. Her eylemi, her çaba, her uğraşma, her şey Tanrı’nın sevgisini ilan etmelidir. Bu yüzden sözlerle beraber fakirlere, hastalara, muhtaçlara, küçüklere özen göstermesi var. İşte, İsa da böyle yaptı. O, havrada, Tanrı’nın Sözü’nü dinleyip ilan etti ve bir insandan kötü bir ruh kovdu. Sonra eve girerken tatil olmuyor; evde ateş yüzünden acı çeken bir kadın var. Acı çekenlerin, - herhangi bir neden olursa olsun - ümide, sevince, yaşama ihtiyacı var. İşte İsa bu kadına eğiliyor ve hastalığın murdarlığından korkmadan elinden tutuyor. O’nun saf ve nazik sevgisi sağlık, gerçek sağlık ve arıtma///arınma bağışlıyor. Nitekim kadın sadece şifa bulmakla kalmıyor, kalkıp hizmet etmeye başlıyor. Hizmet eden, gerçekten iyileşti; sadece fizik hastalığından değil de, kendisini yararsız hissetmekten ve bencil, tembel olmaktan gelen acıdan da iyileşti. İsa’nın bu iyileştirmesinin haberi herkesi İsa’ya çekiyor; insanlar O’na gidip kendi ıstıraplarını ve acı çekenleri götürüyorlar. İsa’nın mevcudiyeti İncil-Müjdedir, yani iyi haber, hatta ümit ve güven veren çok güzel haberdir. İşte, “akşam olup güneş batınca” şehrin tüm ıstırapları İsa’nın çevresindeler. Günümüzde de tüm ıstıraplar, İsa ile toplanmış//toplayan Kilise’nin kapılarına varıyorlar. Mesih’in Bedeni olan Kilise insani sıkıntılar ve zayıflıklar ile karşılaşmaktan korkmuyor. Kilisenin birçok üyelerinin elleri terkedilmiş ve sokakta yaşayan çocuklara, her çeşit hastalara, dışlanmış insanlara eğitim, fizik ve ruhsal yönden yardım etmek için durmadan hareket ediyorlar. Bu amaçla varolan derneklerin çoğu Kilisede doğdular, sonra da Devletler örnek almaya başladılar. Nasıl Kilise bu zor sorunlarıyla ilgilenmeye devam edebiliyor? Kilise, İsa’nın yaptığını yapmaya devam ediyor, yani “Sabah çok erkenden, gün ağarmadan İsa kalktı ve orada dua etmeye başladı”. İste, İsa’nın sırrı, Kilisenin sırrı, şudur; sürekli dua, günü önceleyen, yani tüm faaliyetleri önceleyen duadır. Dua sevginin köküdür, çabaların desteğidir, devamlı sevginin ‘motoru’dur.
Bu sebeptir ki, geçmişte, Yardımseverlik Dernekleri, duada çok gayret eden cemaatlerden doğmaktaydılar: Aziz De’Pavlus Vinçenzo’yu, Aziz Yusuf Benediktus Kotolengo’yu, Aziz Yuhanna Bosko’yu, Aziz Yuhanna Kalabriya’yı, Mutlu Kalkuttalı Tereza’yı ve Azizlerin bir sürüsünü daha da düşünebiliriz! Ve şimdi de, yarım da, insanların fakirliliklerinde ve topluluğun zayıflılıklarında sorumlulukları olan her sosyal eylemleri (VEYA çalışmaları) destekleyen, duadır. Peder Oreste Bezzi, cemaatlerine, şöyle söylemekteydi: “Ayakta kalabilmemiz için, diz çökmemiz gerekiyor!”. Duamız olmazsa, sevgimiz dayanıp verimli olmayacaktır, bunun da halka ait bazı yapılarında göründüğü gibi.
İsa, sabah duası için, tenha yere gitmektedir. Bunu anlamayanlar öğrencileri, İsa’yı mucizeleri yapan biri olarak daima yanlarında tutmak isteyenleri, O’na götürüyorlar; öğrenciler, İsa’nın her yerde ve her zaman iyice karşılanan mucizeleri yapmak istediğini düşünüyorlar. Fakat bu noktada İsa, Kendinin farklı düşündüğünü açıklamaktadır. Hayır, O burada, alkışları almak için değil de, O, yollanmıştır; O burada, Baba’nın isteğini yerine getirmek içindir, ve de Baba’nın isteği, bütün insanların Kendisine ulaşmalarıdır. Bunun için İsa’nın başka yere gitmesi “gerekir”, orada da Baba’nın sevgisinin müjdelemesi gerekir; bu sevgi, İsa’nın kendisinin var olmasında somutlaşıp “sonuna kadar” olan sevgisi sayesinde gösterilecektir.
“Başka yere gidelim”, çünkü birçokları beklemektedirler, çünkü birçoklarının ihtiyaçları var. Sanki İsa şöyle söylemiş gibi: “Beni karşıladığı kişi, beni gerçekten sevip dinlemek isterse, beni izleyecek, beni dinlemeye gelecektir! İste, beni hala karşılamamış kişiye göstermem gerekiyor, bu kişiye Sözü işittirmem gerekiyor!”.
Her şeyden önce, İncil: Baba’nın tanınması, insanlar tarafından, hasta, fakir ve dışlanmış insanlar tarafından da, beklenmiş en büyük mucizedir. Ve de Baba’nın sevgisi, İsa’dır: O’nu yüreğimizde taşımaktayız, O’nu bağışlayacağız!