ME
NU

OMELIE / Omelie TR

15/07/2012
15/07/2012 - Olağan Devre - 15. Pazar Günü - B

15/07/2012 - Olağan Devre - 15. Pazar Günü - B

1.Okuma Am. 7,12-15 * Mezmur 84 * 2.Okuma Ef. 1,3-14 * İncil Mk. 6,7-13

Bugünkü her üç okuma da Allah’ın çağrısı hakkında bizi düşünmeye davet eder. Allah’ın çağrısı, sadece rahiplerin ve rahibelerin yaşamı değildir, her Hıristiyan'ın yaşamı da Allah'ın çağrısıdır. Her Hıristiyan, maddi çıkarlara dalmış, Allah ile bir yürüyüşe başlamaya çağrılmış bir kişidir. Bu yürüyüşünde yavaş yavaş Allah’ın ilgilendikleriyle ilgilenmeyi öğreniyor, yani insanlar arasındaki yeni ilişki onu ilgilendiriyor. İnsan, maddi çıkarları için ilgilenince egoizmi gelişir, bu da acı ve yüreklerin kapanmasını doğurur. Allah, sözü ile, başkalarının varlığına, acılarına dikkatli olmamızı sağlar, küçüklere ve fakirlere karşılıksız yardımcı ve destek olmamızı öğretir. Bu dikkatimiz, bizleri sevinçli kılar ve gerçek yaşamın, karşılıksızca sevenin yaşamı olduğunu fark etmemizi sağlar. Bu karşılıksız sevginin içimizde daima canlı kalması için Allah’ın Oğlu, İsa ile samimiyet içersinde olmamız gerekiyor.

O halde kendimize kapanık pagan yaşamdan, komşusunu kardeş gören, başkalarına açık, Hıristiyan yaşamına çağrıldık. Aziz Pavlus’un dediği gibi: “O, kendi önünde, sevgide kutsal ve kusursuz olmamız için, dünyanın kuruluşundan önce bizi Mesih'te seçti”. Sevgi, ilahi sevgi, bizleri kutsal kılar ve egoizm günahından arındırır. Allah bizi bunun için yarattı, çünkü insanların kendilerinin mutlu kılacak bir yaşam sürmelerini öğrenmelerini istiyor, hatta yaşamlarının sevinçli ve barış dolu olmasını istiyor. Bu sadece “Mesih İsa vasıtasıyla olabilir”, çünkü affı O'ndan alıyoruz ve Baba Allah’ı, dolayısıyla kendimizi de, gerçek olarak sadece O'ndan tanımayı öğreniyoruz. Havari Pavlus, her şeyin Mesih İsa’nın aracılığıyla gerçekleştiğine ısrar ediyor. O, Allah’ın yüreğinin merkezidir, bizim de yüreğimizin merkezi olmakla yetinmemeli, tüm ilişkilerimizin amacı da olmalıdır. Allah, “gerek göklerde, gerek yeryüzünde bulunan her şeyi Mesih'te birleştirmek” istiyor. Bu şekilde Allah’ın hükümdarlığı gerçekleşecektir, yani yeryüzünde yeni bir devir başlayacaktır. Allah bizleri çağırıyor, biz cevap verecek miyiz? O'na güvenerek O'nun rehberlik edeceği yeni bir yaşam istiyor muyuz?

Peygamber Amos, hayvanlarla birlikte olmaya alışmış bir çobandı. Allah onu peygamberi olması için çağırdı, o da kabul etti. Konuşmaya başladığında da o, peygamber olmasının, kendi seçimi değil, Allah'ın bir çağrısı olduğunu söylemelidir. Allah halkına konuşmak için niçin bir çoban seçti? Kimse Allah’a karşı gelemez. O'nu sadece dinleyebiliriz. Bir çoban, alay ve ret edilmek için hiçbir zaman peygamber olmayı seçmezdi. Aynen şey, İsa’nın seçtiği on iki havari için de geçerlidir: Aralarından bazıları balıkçıydı. Allah onları bilmedikleri yerlere gitmeleri için ve insanlar için yeni bir yaşam tarzının başlangıcı olmak için seçti. Her zaman meraklandıkları konuyla, yani yemek ve kıyafet ile, ilgilenmemeleri gerekiyor. Bu şeyler akıllarını ve arzularını etkilememeli. Sadece karşılaştıkları kişilerle ilgilenmeleri gerekecektir; onları Allah'ın sevgisinden emin kılacak, onlarda da kötülüğün ve Şeytanın gücünü yenecekler. O halde gittikleri her yerde yeni bir yaşam başlamaktadır, herkesi kendini düşünmeye iten ve karanlığı yayan Allah'ın düşmanının varlığından hür bir yaşam başlamaktadır.

Havariler gidecekleri yere ikişer ikişer gidiyor. Sadece dilleriyle konuşmuyorlar, onların birlikte olma şekli ile, karşılıklı sevgileri ve birbirlerine yardımcı olmaları ile daha çok konuşuyorlar. İncil güzel bir öğreti değildir, yeni bir yaşam tarzıdır. Onlar her yere, yeni bir hayat yaşayarak gidiyorlar: Bu yaşamda önemli olan, ekonomik durum değil, ruhani yön önemlidir. Onları dikkat ettiği husus aralarındaki ve başkalarına karşı olan sevgileridir. Onlar için önemli olan neyin kazanç getirdiği değildir, önemli olan sevmelerine neden olabilen şeylerdir. Onlar bir şeyler inandırmak için gitmiyorlar, Babanın sevgisini eylemleri ve sözleriyle göstermeye çalışıyorlar. Bugün dikkatimizi çeken İsa’nın onları şeytanı kovmaya yollamasıdır. Bu bizi etkiliyor, çünkü şeytanın bir ortaçağ uydurması olduğunu düşünüyoruz. Ama bu görevi havarilere veren İsa'nın kendisidir. Onlar itaat ediyor ve şeytanları kovuyorlar. Şeytan olarak sadece hayal gücümüzde kilerini görmeyip, kalplerimizde barınanları görsek, havarilerin gücünün bize de ulaşmasını isterdik. Kibir ve ahlaksızlık şeytanı, cimrilik ve sadakatsizlik şeytanı, kendini beğenmişlik ve öfke şeytanı, ilişkilerimizi etkiliyor, bozuyorlar. Bizim için dua edecek Rabbin bir şakirdini bulalım, şeytanlar bizden uzaklaşsın ve bizler iyileşerek Allah’a şan verelim!