ME
NU

OMELIE / Omelie TR

09 nov 2014
09/11/2014 – ROMA’DAKİ ANA KİLİSE’NİN TAKDİS EDİLİŞİNİ ANMA GÜNÜ

09/11/2014 – ROMA’DAKİ ANA KİLİSE’NİN TAKDİS EDİLİŞİNİ ANMA GÜNÜ

1.Okuma Hez 47,1-2.8-9.12* Mezmur 45* 2.Okuma 1Kor 3,9-11.16-17* İncil Yh 2,13-22

Bugün derin derin düşünmemiz için ve de bayram olarak kutlamamız için iki sebebimiz var. Latin Katoliklerin tamamı, Roma’daki Kilise ile bütün Kiliselerin birliğinin sembolü olan – Papa da bu birliğinin sembolüdür - Katedralin kurulmasını kutlamak için birleşmektedirler. O halde bu Bayram ile bizler, Petrus’un yerine gelen Roma’daki Episkopus ile olan birliğimizi ilan etmekteyiz. Ayrıca bugün, daha yeni olan bir geleneğe göre, yeryüzünün meyveleri için ve de yıl boyunca O’ndan aldığımız tüm iyilikler için, Tanrı’ya teşekkür etmek üzere bir araya toplamaktayız.

İncil’in metni bizi, yukarıya, dağın doruğuna, Kudüs’ün tapınağının meydanına getirdi. Orada İsa’yı görmekteyiz, O’nu, kendisinde alışılmamış, bir davranışta görmekteyiz. “İplerden bir kamçı yaparak...”; bir kırbaç: Kullanıldığı zaman fazla acı çektirmese de o bir kırbaçtır, yani hayvanları kovmak, onları korkutmak için kullanılan bir araçtır. Bu davranışıyla İsa, kendisinin artık herkes için alışılmış, hatta birçokları tarafından iyi ve güzelmiş gibi sayılan bir töreye karşı oluğunu açıkça göstermektedir. Başlangıçta dua etmek için ve Tanrı’nın Söz’ünü dinlemek için kullanılan mabedin meydanı, şimdi parasal ve ticaret işleri ile işgal edilmektedir. Sarraflar ve hayvan satıcıları tam burada yer almışlardır. Hem hayvanlar hem de para, Tanrı’nın onuru için kullanılmakta ise de hacıların gözlerinde, Tanrı ile karşılaşmak için Kudüs’e çıkanların gözlerinde, bu şekilde onurlanan o Tanrı nasıl görünüyordu? Bu ticaret işlerinin ilettiği Tanrı’nın imajı, kesinlikle yüreğinde, karşılık beklemeyen bir sevgi ile tüm evlatlarını barındıran iyi bir Baba’nın imajı değildi. Bunun yerine bir tüccarın, paranın hırsı olan sıkıcı bir patronun imajıydı. İnsanlar, böyle bir Tanrı’ya karşı kendilerini evlatları değil de, kulları, hatta köleleri gibi hissederdi.

İsa’nın gönül rahatlıyla yaptığı eylem, bekleyebildiğimiz tepkilerin en hafifidir. “Her şey dışarıda olsun! Burası, bu yer, bu şeylerin ve bu işlerin yeri değildir!” Ve bunu en azından öküzlerin ve koyunların peşinde koşmayanlara söylüyor. İsa için en önemli şey nedir? O’nun için tapınaktan daha önemli olan, Baba ve insanların, Onunla yaşaması gereken ilişkileridir. Baba, Baba olarak; Kendisi, yani İsa, O’nun Oğlu olarak tanınıp sevilmelidir. İşte, kiliselerimizde öğrenmek ve yaşamak istediğimiz tam da budur! Kiliselerimiz, bizler huzurlu, sevinçli, dikkatli, dinlemeyi bilen bir duayı, içerisinde ilk yeri Rab’be veren bir duayı, edebilelim diye bizleri bir araya toplamak için, inşa edildiler. Kiliselerimiz, Tanrı’nın evidir; evlatlarının, evlatlar olarak karşılaşmalarının yeridir. Kiliselerimize girmenin imkanı herkes için olmalıdır, oralarda herkesin, sevginin, merhametin, sadakatin, barışın Tanrı ile; herkesin, - topluluk olarak da, kişisel olarak da - konuşan Tanrı ile karşılaşabilmek için imkanı olmalıdır. O halde kilisede, insani sözlerin sesi de, günlük faaliyetlerin sesi de, susmalıdır: Orada Tanrı, sevgisini ve hikmetini tanıtacak; o sevgi, o hikmet ki günlerimizin çeşitli durumlarını anlayabilmemiz için ışığı, onları yaşayabilmemiz için gücü bize verebilir.

Kilisenin binası için geçerli olan, yaşayan Tanrı’nın mabedi olan her insanın ruhu için de geçerlidir. Bunu bize Aziz Pavlus hatırlatıyor: “Tanrı’nın mabedi olduğunuzu, Tanrı’nın Ruh’unun sizde yaşadığını bilmiyor musunuz?” O zaman bizler, ticaret ruhunu; yani insanları ve Tanrı’yı; parayı verebilen ya da bizden parayı bekleyen kişiler gibi gösteren o davranışları, yüreğimizden kovalım! Tanrımız, para değil, Baba olmalıdır! Bizler, Tanrı’nın mabediyiz; ama içimizde daima kovulması gereken bir şeyler ya da bir kişi mevcuttur. Tanrı’nın özgür ve ışıklı tek mabedi, İsa’dır: O’nun bedeni, O’nun ruhudur. O, önünde secde edebileceğimiz tek gerçek Tanrı’nın mabedidir. İsa bir tapınaktır, kendisinden fışkıran sularla herkese hayat veren bir tapınaktır. O, hayatın kaynağıdır, O, beni de seni de, Tanrı ile karşılaştırabilen, O’nun ışığını iletebilen, gerçek bir tapınağı yapacaktır.

İsa’ya şükrediyoruz. Bugünkü şükranımız, sona eren bu yıl boyunca aldığımız çok fazla sayıda iyilikleri de kapsamaktadır. Büyük olsun küçük olsun bütün şükranlarımızı, İsa’nın mevcudiyeti için yaptığımız şükranımızda toplayalım. Çünkü gerçekten sadece İsa, aldığımız her armağana doğru anlamı ve amacı verebilir. Kullanabileceğimiz her şey İsa’nın evlat sevgisini, hepimizi tek bir ailede toplayan Baba’nın sevgisini, göstermek için yararlı olacaktır.

Alçakgönüllülükle ve sevinçle Tanrı’ya şükredelim, bu şükranın içerisinde, bize iyilik etmek, bizi teselli etmek ve sevindirmek için O’ndan kullanıldığı her yüreğe ve her ele olan şükranlarımızı da sunalım. AMİN!