ME
NU

OMELIE / Omelie TR

15/04/2012
15/04/2012 Paskalya Devresi 2. Pazar Günü - B

15/04/2012 – Paskalya Devresi 2. Pazar Günü - B

Rab’bin Merhameti Günü

1ª okuma Hav. İşl. 4,32-35       Mezmur 117           2ª okuma 1Yh 5,1-6         İncil Yh 20,19-31

“Dirilmiş İsa’nın tanıklığını yapıyorlardı”. Havariler, Rab İsa’nın tanıtımını yapmak için ellerinden geleni yapıyorlar, çünkü biliyorlar ki herkesin O’na ihtiyacı var. Onları harekette geçiren, onlar için ölen İsa’ya; Baba’nın ve İsa’nın kendisinin sevdiği tüm insanlara olan, sevgidir. Öğretmenlerine tanıklık edebilmek için de, her şeyden önce birbirlerini severler. Gerçekten de kendi evimizdekiler ile sevgiyi paylaşmazsak, dışarıdakileri nasıl sevebiliriz? Havariler, birbirlerini severek, cemaatlerine kabul ettiklerini severek, dirilmiş İsa’ya tanıklık ediyorlar. Onların birbirlerine olan sevgileri, İsa’nın canlı olduğunu gösterir, o kadar canlı ki O, onlara barışının gücünü ve birbirleriyle olan birliğin sevincini vermektedir.

Sevgi, Allah’ı göstermektedir, Allah’ın varlığının garantisidir, imansızlığı yenen güçtür. Bunu bize havari Yuhanna söylemektedir. Havarilerin birbirleriyle yaşadıkları sevgi, İsa’nın ölüler arasından dirildiğinin ispatıdır ve dolayısıyla kurtuluşumuzun garantisidir. Yuhanna’nın kullandığı simgeleri anlamak bizim için biraz zordur: Su ve kan İsa’ya tanıklık etmektedir. Su, vaftiz ile gerçekleşen arınmayı işaretler: Günahlardan arınmak, dolayısıyla Baba’nın sevgisinden uzak kalmamak gerek, bu bizi hafifleten bir armağandır ve dünyada var olan değişik köleliklerden kurtarır. Kan ise kurbanın kanıdır, İsa’nın kendisini Baba’ya sunmasıdır: Bu kurban, ve bununla birleşmek, bizi kutsar kutsallaştırır, Allah’ın sevgisine, dolayısıyla onun mükemmelliğine ortak kılar.

İsa’nın ölülerden dirildiğine inanmak hemen gerçekleşmiyor. Nitekim Tomas da buna inanmak istemiyordu: Bu sebepten içinde hüzün vardı ve dostlarıyla birlik içersinde olamıyordu. İmansızlık onu hüzünlü kılıyordu ve imansızlığı diğerlerinden uzak kalmasına sebep oluyordu, sevinçli olamıyordu. İsa’nın dirildiğine inanmamak diğer öğrencilerle tek bir yürek ve tek bir ruh olmayı engeller. İsa’nın dirildiğine inanmayanlar karanlıkta yaşarlar, sadece ölümün griliğini tanıyorlar. İsa dirilişinden sekiz gün sonra, öğrencilerinin yanına geldiğinde, ilkin Tomas’ın durumunu fark eder. İmansızlığı dikkatini çeker, çünkü bu sebepten mutsuzdur ve bu durum diğerlerinin sevincini de durdurmaktadır. İsa onun yanına yaklaşır, onu çağırır, imana ulaşması için tüm duygularını kullanmasını ister: Dinleyip gözlerini açmalı, yaklaşmalı, parmağı ile dokunmalı, tutmalı ve son olarak gururundan vazgeçmeli. Gerçekten de sözleriyle ve sevinçleriyle dirildiğini söyleyenlere inanmasını engelleyen gururuydu.

Tomas’ın İsa ile karşılaşması “müjde”dir, “İncil”dir: Günümüzde Hıristiyan cemaatlerde havarinin imansızlığı mevcuttur, hatta her birimizde bile vardır. İmanımız, büyük bir kolaylıkla imansızlık anlarıyla karışabilir. Ancak bu durumlarda da İsa bize yaklaşır, merhametinin işaretlerini gösterir. Bu işaretler öğrenciyi alt üst eder, yüreğini değiştirir. Şimdi o gururundan vazgeçmektedir ve imanın sözlerini alçakgönüllülükle telaffuz etmektedir: ”Rabbim, Allah’ım!”. Şu andan itibaren Tomas öğrencilerin cemaatine dahildir ve kendini onlardan biri olarak hisseder. Bu andan itibaren Kilisede, hep kendimizi İsa’nın sevgisiyle sarılmış hissederiz. Yüreğimde ve Hıristiyan cemaatteki her kardeşin dudağından duymak istediğim söz artık şudur: ”Rabbim, Allah’ım!”

Kardeşinin dudaklarında bu sözü duymadıkça, onun kardeşin olup olmadığını anlayamazsın, ayinlere herhangi bir fayda veya menfaat için katılıp katılmadığına, kanaat getiremezsin.

Bu sözler su ve kan, arınma ve kurban, günahtan kurtulma ve kendini Allah’a ve kardeşlere sunma oluyorlar. ”Rabbim, Allah’ım!” sözlerini tekrar etmeye devam ediyorum öyle ki günlük sözlerimin ve işlerimin tadı ve tuzu oluyorlar.