ME
NU

OMELIE / Omelie TR

04 mag 2014
04/05/2014 – PASKALYA DEVRESİ - 3. Pazar Günü – A

04/05/2014 – PASKALYA DEVRESİ - 3. Pazar Günü – A

1.Okuma Hav. İşl. 2,14.22-33 * Mezmur 15 * 2.Okuma 1Pt. 1,17-21 * İncil Lk. 24,13-35

İsa, dirildikten sonra, uzun bir yürüyüş için zaman ayırıyor! İsa, şehirden uzaklaşan, orada yaşamları değişeceğini uman üzgün olan iki kişiyle beraber yürümektedir. Yeni bir yaşam bekliyorlardı, dünyevi bir yönetimin sonunu ve yeni bir başlangıç bekliyorlardı: İsa’nın onların yararına yeni ve hür bir hükümdarlık başlatacağını ümit ediyorlardı. Ölümüyle hayal kırıklığına uğradılar ve şehirden tamamıyla uzaklaşmaya karar verdiler. Yol boyunca, hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranan bir yabancı ile yürüyorlar, bu yabancı üzgün değil ve onların üzgün suratlarının sebebini soruyor. Aralarında bir diyalog başlıyor, bu konuşma günümüz birçok Hıristiyan’ı için huzurlu ve güçlü bir öğreti, bir kateşez olabilecek bir özettir. Nitekim günümüzde birçok Hıristiyan üzüntü olmalarının sebebini, çok dua etmiş olmaları ve bu dualarının kabul edilmemiş olmasına bağlıyorlar: Allah’ın, arzularını hiç dinlemediğini ve ihtiyaçlarını karşılamadığını söylüyorlar, hastalıklarını iyileştirmiyor, onlara iş ve eş bulmuyor! Ayrıca Allah’ın, onların çocuklarını sevmeye eğitmediğinden şikâyet ediyorlar, ama bu çocuklara ufak yaştan evlerinde egoizm ve taciz eylemleri gösterdiklerini unutuyorlar. İmanlı olduklarını iddia eden birçok Hıristiyan üzgün, çünkü sadece kendilerine bakıyorlar, Allah’ın arzularını görmüyorlar ve bilgeliğini asla aramadılar. Halen yanımızda yürüyen İsa, Kudüs’ten uzaklaşan iki kişiye söylediği sözleri aynen bize de söylemektedir: “Ey akılsızlar! Peygamberlerin söylediklerine ne kadar zor inanan sizler!”. Şunu söylüyor gibidir: Daima kendinizi dinlediniz, egoizminizi ve eğilimlerinize kulak verdiniz, Allah’ın bilgeliğine dikkat etmediniz; O’nun dediklerini ciddiye almadınız, O’nun öğretilerini dinlemediniz ve yaşamadınız; akılsızsınız! Bu sebepten de üzüntülüsünüz.

İki yolcu, farkında olmadan, İsa’nın kendisini dinliyorlar. Onlara konuşanın, İsa olduğunu bilmiyorlar; aynen Kilisede bize Kutsal Yazılar açıklandığında, o anda İsa’nın bize gösterdiği dikkati ve sevgiyi biz de bazen görmüyoruz ve Kutsal Yazıları bize açıklayanın O olduğunu anlamıyoruz. Biri bize Rabbin ölümünden veya dirilişinden bahsettiği zaman O mevcuttur ve yüreğimize ve aklımıza dokunmaktadır. İki üzgün kişi O’nun İsa olduğunu bilmiyorlardı, ama onlara konuşan gerçekten de İsa idi. O onlara, çektiği acıları, büyüklerin ve başkanların kendisini ret etmelerini anlatıyordu. O’nun söyledikleri yaygın görüşlerden farklıydı ve çağdaş zihniyetten tamamen değişikti; simdi de öyledir.

İki yolcu, kendilerine konuşanın sözlerinin içlerine kadar yayıldığını, onlara ümit, cesaret, kuvvet verdiğini anlıyorlar. Bu sebepten de yanlarında kalması için davet ediyorlar. Aynı durum bize de olmaktadır, biri bize Allah’tan, ya da Oğul İsa’dan, sevgi ve tutarlılıkla konuştuğunda, içimiz ısınıyor. Daha ve daha dinlemek isteriz. Allah’ın somut sevgisi ve İsa’nın aramızda oluşunun gerçeğini dinlemekten daha zevkli, daha arzu edilebilir bir şey yoktur.

Yabancı sofraya oturduğunda ve ekmeği bölerek onlara uzattığında, artık onlardan daha mutlu birileri yoktur, onlar artık yeryüzünde değil, göktedirler! İsa’nın yanlarında olduğunu anlıyorlar, yüreklerine kadar giren sesin, İsa’nın sesi olduğunu anlıyorlar. Yine bizim hikâyemize benzemektedir. Bazen aldığımız beklenmedik sevgi eylemleri gözlerimizi açar, Allah’ın bizi sevdiğini anlarız ve bu keşfi başkalarıyla paylaşmak isteriz. Dirilmiş İsa, gerçekten yaşamı ve tarihi değiştiren bir armağandır. Bu sebepten, ilk okumada dinlediğimiz gibi, aziz Petrus bundan güçle konuşmaktadır. İsa’nın dirilmiş olması, yeni bir umut verir ve yaşamı değiştirir. Düşünecek başka hiç bir haber kalmaz, konuşacak başka bir yenilik yoktur, sevinecek başka bir sebep yoktur. İsa dirildi, artık ölüm aşılamaz bir engel değildir, hatta artık bir geçiştir, yeni yaşama girmek için kapıdır.

Dirilmiş İsa, imanlıların yeni yaşamıdır, O’nun sayesinde tek bir yürek ve tek bir beden olurlar ve tanınabilecek en gerçek ve derin sevgiyle birlik içinde olurlar. Emmaus yolcuları başkalarıyla birlik içersinde olmak için hemen geri dönüyorlar ve onları sevinçle dolduran bu beklenmedik karşılaşmayı anlatmaya gidiyorlar. Böylece İsa, Kilisenin birliğinin temeli ve bağı olarak gösterilir. Kilisenin, İsa’dan başka yaşam kaynağı yoktur ve onun tek amacı, İsa’nın yanımızdaki canlı varlığını göstermek ve buna tanıklık etmektir. Artık Kilise’den hiç uzaklaşmayacağız, çünkü Kilise, imanlılarının iman belirsizliklerine rağmen, İsa’nın var olduğu ve çalıştığı yerdir. Ondan uzaklaşan olursa da, İsa’nın onun geri gelmesini istediğini bilmelidir, çünkü Kilise, kurtuluş için, tek güvenli yerdir.