ME
NU

OMELIE / Omelie TR

05 ago 2012
05/08/2012 - Olağan Devre - 18. Pazar Günü - B

05/08/2012 - Olağan Devre - 18. Pazar Günü - B -

1.Okuma Çıkış 16,2-4. 12-15 * Mezmur 77 * 2.Okuma Ef. 4,17.20-24 * İncil Yh. 6,24-35

“Tanrı’nın işlerini yapmak için ne yapmalıyız?” Bu soru, İsa’nın herhangi bir kişi gibi olmadığının, hatta tanrısal bir yetki ile konuşup davrandığının farkına varan insanlardan geliyor. İsa beş bin kişiye ekmek vermişti ve sonra oradan ayrılmıştı, çünkü kalabalığın siyasal projelerine katılmak istememişti. Ertesi gün kalabalık O’nu arayıp buluyor ve İsa onların sorularına cevap veriyor. Her şeyden önce İsa kalabalığın neden O’nu aradığını anlamasına yardımcı oluyor; aslında onlar İsa’yı, O’nun kim olduğunu anladıkları için aramıyorlar. Bu yüzden İsa onlara diyor ki, “siz ekmeklerden yiyip doyduğunuz için beni arıyorsunuz” , yani yaptığım mucizenin anlamını ve benim kim olduğumu anladığınız için değil. İsa onlara, insanın gerçek besininin fizik hayatı besleyen değil, ebedi hayat veren olduğunu hatırlatıyor. Gerçek ve tam hayat, Tanrı’dan gelen ve ebediyen Tanrı ile birleştiren hayat İsa’nın kendisidir, ancak ve ancak O, insan hayatını gerçek bir şekilde besleyebilir.
İsa’nın bu konuşmasını anlamak kolay değildir. Tanrı’yı seven, O’nun babamız olduğunu keşfeden, O’nun daima mutluluğumuzu istediğini bilen ve dolayısıyla kendi hayatını O’nun ellerine teslim etmek isteyen kişi, ancak anlayabilir. Tanrı’yı tanıyan tamamen O’na güvenir ve her durumda O’nun isteğini yerine getirmek ister. İsa’ya, “Tanrı’nın işlerini yapmak için ne yapmalıyız?” diye, soranlar İsa’nın, Baba’yı tanıdığına ve O’na herkesi götürebildiğine inanmaya başladılar. Onlar Allah’ın isteğinin, özel bir şey yapmamız olduğunu düşünüyorlar. Gerçekten Tanrı’yı tanıyan İsa’ya göre ise, Baba bir şey yapmamızı değil, O’nun çocukları olmamızı ister ve bu, Baba’nın Oğlu İsa’ya iman ederek mümkün olup, gerçekleşir. Oğluna iman etmek O’na güvenmek, O’nu hayatımızın rehberi olarak seçmek, O’nu dinlemek, O’na bağlı olarak yaşamak demektir.
Rab’be soru soran kişiler anlamayıp işaretleri istiyorlardı; iman edebilmek için, dışarıdan gelen kanıtları bekliyorlardı. Ama gerçek bir tecrübe etmeden önce verilebilen bir kanıt yoktur! Beş bin kişi için beş ekmeğin çoğaltması bile bir kanıt değil de, sadece bir işarettir. Eğer İsa, azlıkla, çok büyük bir kalabalığı beslerse , bu da, Tanrı’nın sınırsız gücünün, sevginin sınırsız gücünün O’nda çalışmasının işaretidir: Dolayısıyla ben O’nun için yaşayabilirim, O’na artık sadece birkaç tane ekmek değil de, tüm hayatımı verebilirim.
Durumumuz için daima şikayet etmek bize daha kolay gelir. Museviler, biraz açlık veya susuzluk çekince, hemen Musa’ya karşı söyleniyorlardı. Onlar kendilerini, Tanrı’ya teslim edemiyordu, Tanrı’dan gönderilip O’nun tarafından pek çok mucize ile doğrulanmış kişinin rehberliğine güvenemiyorlardı. Tanrı kendisini, hazır olan ve ilikleri için çalışan olarak göstermekteydi, buna rağmen, bir zorluk çıkınca, söylenmekten başkasını yapamazlardı. Onlar, İsa’ya soru soranların yaptıklarını ve şimdi bizim yaptıklarımızı, aynen yapmaktaydılar. İsa kendisini, bizim yaşam, barış, sevinç ile ilgili en derin arzularımızı tatmin eden olarak göstermektedir: “Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz!”.
Havarinin teşviki, içimizin derin bir biçimde değişmesi içindir. Aslında bizler egoist oluruz. İsa, gerçektir, gerçek sevgidir. O’na bizi eğitmesi ve bize rehberlik etmesi için izin verelim! Bizde, kendimizi Tanrı’ya sunmak arzusu büyüyecek ve artık hiçbir şeyden şikayet etmeyeceğiz. Karşılaşacağımız her Haç, kendimizi Tanrı’ya somut bir şekilde sunmamız için ve Oğul’a benzememiz için fırsat olacaktır. “Yeni adam” ile giyineceğiz; İsa’nın dürüstlüğünü ve kutsallığını taşıyan, O’na ait olan insan olarak tanınacağız, yani Tanrı’ya benzeyen ve O’nun hoşuna giden insan olacağız. Kendimizi tamamen İsa’ya teslim ettiğimizde, Tanrı’nın işlerini tamamen gerçekleştirmiş olacağız.