ME
NU

OMELIE / Omelie TR

28 ott 2018
28/10/2018  -  OLAĞAN DEVRE  -  30. PAZAR  -  B YILI 

28/10/2018  -  OLAĞAN DEVRE  -  30. PAZAR  -  B YILI 

Birinci okuma  Yeremya 31,7-9 * Mezmur  126 * İkinci okuma  İbraniler 5,1-6 * İncil Mk. 10,46-52

 

"Ben İsrail için bir babayım ve Efraim, ilk oğlumdur": Bu sözlerle bu gün okuduğumuz Yeremya'nın peygamberliği bitmektedir. Bu peygamberlik, halkın, sadakatsizliği yüzünden sürgün yollama cezası için acı çektiğinde, neşeyi ve barışı vaat etmektedir. Eğer bu acılı durumdayken halk Allah'a itaat etmeye dönerse, Allah kendisini, şefkatli ve özen gösteren bir baba olarak, tekrar gösterecek. O, halkının kurtuluşunu, insanın refahını ister. Ve bunu herkes tecrübe edecek, yardıma en muhtaç olanlar da, "körler, topallar, hamile ve yeni doğum yapmış olan kadınlar da". Sevinmek lazım, çünkü Allah'ın vaatleri kesinlikle gerçekleşecekler! Acılı durumlar sonsuza dek sürmezler, sadece tövbe edip Allah'a dönmemize kadar sürüyorlar!

Eriha'da İsa'nın yaptığı mucize de, Allah'ın daima, kendi vaatlerini gerçekleştirdiğini göstermektedir. Ve bunlar, Mesih İsa aracılığıyla gerçekleşiyorlar. Nitekim, hakiki vatana ve gerçek refaha halkı götüren İsa'dır. İsa gerçekten, kör Timeyusoğlu'nun bağırdığı gibi, "Davud Oğlu"dur ve bundan daha çoktur... İsa körün gözlerini açarak, Allah'ın, halkını yönetip, aydınlatıp, kurtarmak için, onu ziyaret ettiğini göstermektedir. İsa'nın yaptığı mucize, sadece acımasının bir sonucu değildir, kendisini, Mesih olarak, "bizimle olan Allah" olarak, kendi çıkarını aramayan, ve bu yüzden insanı aldatmayan olan olarak, tanımak için, açık bir işarettir. Unutmayalım ki, o anda İsa Yeruşalem'e doğru yürüyordu: Orada kendi hayatını feda edecektir!

Yol kenarında dilenmek için oturan kör adam, tüm insanlığı temsil ediyor. Bencillikten gelen günah yüzünden, hiç birimiz Allah'ın bize bağışladığı özgürlüğü kullanıp tatmayı bilmiyoruz. Birbirlerimize bağlıyız, tek başına yürüyemiyoruz, hayat yolunu ayırt edebilmek için ışıktan yoksunuz, doğru bir şekilde dünyanın mallarını kullanmayı bilmiyoruz. Herkes bizimle alay edebilir, durumumuzun sağlamsızlığından faydalanabilir.

Mesih İsa'nın gelişi, kör adama ümit veriyor: İsa'nın dikkatini çekmek için bağırmaya başlıyor, O'na olan imanını bağırıyor. İmanı mükemmel olmasa da, yanlış değildir. İsa, Allah tarafından vaat edilmiş evrensel kurtarıcı olduğu halde, o anda O, İsrail halkı tarafından beklenen Davud Oğludur.

Kör adama, yanındakiler yardım etmiyorlar, tersine onu azarlayarak susturmaya çalışıyorlar. Bazen bizlere de aynı engel konuluyor ve bizler başkalarının yargılarından korkarak, zayıf imanımızı dile getirmiyoruz. Kör adam bu korkuyu yendi. İnsanlar tarafından konulmuş engelleri yenen bir iman, gerçek bir imandır: Küçümsenemez.

Bu yüzden İsa durup adamı çağırtıyor, ona kendine doğru adımlar attırıyor. Adam da üstünden her engeli atarak İsa'nın yanına geliyor. Kör adamın, İsa'nın önünde herkese dileğini göstermesi, duasını dile getirmesi, imanını açıkça duyurmaktadır. Bu iman, İsa'ya olan iman; başkalara bağlı olma mecburiyetinden kör adamı kurtarıyor.

İsa'ya olan iman! İsa'ya iman eden, Allah'ın armağanını kabul etmektedir, O'nu ona sunan Peder'i karşılıyor ve bu şekilde günahın onu uzaklaştırdığı Allah'ın yanında bulunuyor. İsa'yı kabul eden, artık Allah'tan uzak değildir, bu yüzden kurtarılmış olur. İşte, bu nedenle Kilise durmadan İsa'yı herkese, gençlere ve yaşlılara, iyi ve kötü insanlara müjdelemektedir! Kör adam gibi, kendi hayatına Mesih İsa'yı kabul eden, O'na kararlılıkla yaklaşan; Allah'ın yanında bulunuyor, günahın yarattığı ayrılma ve başkaların düşüncelerinden korkması atlanmış oluyor.

Kör adam şimdi yol boyunca İsa'nın ardından gidiyor. Önce yol kenarında oturuyordu, şimdi ise yol ayaklarının altındadır ve İsa'yı izlemesine, kendi Kurtarıcısı ve Öğretmesi ile birlikte haçı taşıyarak Yeruşalem'e doğru gitmesine faydalıdır.

İkinci okuma bize İsa'ya, kör adamın açılmış gözlerle bakmamıza yardımcı oluyor. O zaman O'nu, Peder'in gördüğü gibi, göreceğiz: O'nu başkahin olarak, Allah'ın gerçek Oğlu, ilahi hayatı insanlara getiren olarak, göreceğiz! Bu yüzden her durumda O'na samimiyetle ve güvenle hitap edebiliriz. O, hiçbir unvanı, hiçbir şerefi, haksız olarak, benimsemedi: O, bize olan mükemmel sevgisiyle ve Allah'a olan son derecede itaat etmesiyle, haçı taşıdı: Bu şekilde günahlarımızı kaldırdı. Biz O'nu seviyoruz, O'nu izliyoruz, O'na tapıyoruz, O'na itaat etmek için ve Peder'le karşılaşmaya götüren yolda O'nun rehberliğinde yürümek için, O'nu arıyoruz.

 

 

OKUMALAR

 

Birinci okuma  Yeremya 31,7-9

RAB diyor ki:

"Yakup için sevinçle haykırın!

Ulusların başı olan için bağırın!

Övgülerinizi duyurun!

'Ya RAB, halkını, İsrail'den sağ kalanları kurtar' deyin.

İşte, onları kuzey ülkesinden

Geri getirmek üzereyim;

Onları dünyanın dört bucağından toplayacağım.

Aralarında kör, topal,

Gebe kadın da, doğuran kadını da olacak.

Büyük bir topluluk olarak buraya dönecekler.

Ağlaya ağlaya gelecekler,

Benden yardım dileyenleri geri getireceğim.

Akarsular boyunca tökezlemeyecekleri

Düz bir yolda yürüteceğim onları.

Çünkü ben İsrail'in babasıyım,

Efrayim de ilk oğlumdur.

 

Mezmur  126

Rab sürgünleri Siyon'a getirince

Rüya gibi geldi bize.

Ağzımız gülüşlerle, dilimiz sevinç ezgileriyle doldu.

"RAB onlar için büyük işler yaptı" diye konuşuldu uluslar arasında.

RAB bizim için büyük işler yaptı, sevinç doldu içimiz.

Ya RAB, eski halimize kavuştur bizi, Negev'deki dereler gibi.

Gözyaşları içinde ekenler, sevinç ezgileriyle biçecek;

Ağlayarak tohum çuvalını taşıyıp dolaşan,

Sevinç ezgileri söyleyerek demetlerle dönecek.

 

İkinci okuma  İbraniler 5,1-6

İnsanlar arasından seçilen her başkâhin, günahlara karşılık adaklar ve kurbanlar sunmak üzere Allah ile ilgili konularda insanları temsil etmek için atanır. Bilgisizlere ve yoldan sapanlara yumuşak davranabilir. Çünkü kendisi de zayıflıklarla kuşatılmıştır. Bundan ötürü, halkın günahları için olduğu gibi, kendi günahları için de kurban sunmaya borçludur. İnsan, başkâhin olma onurunu kendi kendine alamaz; ancak Harun gibi, Allah tarafından çağrılırsa alır. Nitekim Mesih de başkâhin olmak üzere kendi kendini yüceltmedi. Ama kendisine,

«Sen benim Oğlumsun,
bugün ben sana Baba oldum»

diyen Allah O'nu yüceltti. Başka bir yerde de diyor ki,

«Sen Melkisedek düzenine göre sonsuza dek kâhinsin.»

 

İncil Markos 10,46-52

Sonra Eriha'ya geldiler. İsa, öğrencileri ve büyük bir kalabalıkla birlikte Eriha'dan ayrılırken, Timay oğlu Bartimay adında kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu. Nasıralı İsa'nın orada olduğunu duyunca, «Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!» diye bağırmaya başladı. Birçok kimse onu azarlayarak susturmak istediyse de o, «Ey Davut Oğlu, halime acı!» diyerek daha çok bağırdı. İsa durdu, «Çağırın onu» dedi.
Kör adama seslenerek, «Ne mutlu sana! Kalk, seni çağırıyor!» dediler. Adam abasını üstünden atarak ayağa fırladı ve İsa'nın yanına geldi.
İsa ona, «Senin için ne yapmamı istiyorsun?» diye sordu.
Kör adam, «Rabbuni, gözlerim görsün» dedi.
İsa, «Gidebilirsin, imanın seni kurtardı» dedi. Adam o anda yeniden görmeye başladı ve yol boyunca İsa'nın ardından gitti.