ME
NU

Kutsal Tesbih Duasının Sırları

MERYEM ANA’YA

TESBİH DUASININ OLAYLARI




“O’na bakanların yüzü ışıl ışıl parlar”

Mezmur 34,5

 

 

 

 

GİRİŞ

Kutsal Tesbih Duasının Olayları; bütün yaratıklarınkinden daha dolu ve derin bir sevgi beslediği Meryem’in eşliğinde, İsa’ya bakışlarımızı çevirmek için ve O’na sevgimizi yönlendirmek için, bir yardım olabilir.

İsa’ya hayranlıkla bakmak, Hıristiyan’ın ilk sevgisidir.
Herkes, sevdiği şeye hayranlıkla bakmaktadır:
“Çünkü hazineniz nerede ise yüreğiniz de orada olacaktır”!
Çocuk olan İsa’ya, acı çeken İsa’ya ve şanlı olan İsa’ya bakmak; Kutsal Ruh tarafından değiştirilmemize, yenilenmemize ve Babaya doğru döndürülmemize, Tanrı’nın dünyadaki eyleminin araçları olmamıza izin verme yoludur.

Bu defterde bulacağın meditasyonlar senin, “hayranlıkla bakma dualarına” yardımcı olmak istemektedir. Bunları, hem Meryem Ana’ya Tesbih Duasını yaparken hem de onun dışında kullanabilirsin. Tanrıyı ilgilendiren şey, dua tarzı değil; O’nun için önemli olan, İsa’da mevcut olan tüm sevgisini kabul etmemizdir.
Bunu, sade bir şekilde Meryem Ana dualarını tekrar etmekte de kabul edebiliriz: Bu sevgiyi alıp başkalarına da iletiriz. Tesbih Duasının bütününü veya yarısını okuman, başka duaları yapman, sessizlik içinde kalarak dua etmen de, ikinci derecede önem taşımaktadır. Önemli olan, değiştirilmene izin verip senin de Meryem’in olduğu gibi olmandır:
Sessizlikte, Rab’bin alçakgönüllü hizmetkarı;
Kendini sunmuş olmakta, İsa’nın annesi;
Sevgi dolu itaatte, sadık şakirt.
Bu açıdan bakıldığında, yani Rab’be dönük yürüdüğümüz bu yolda, Tesbih Duası çok yararlı bir araçtır, çünkü basit, akılda kolayca tutulabilen, içinde her şeyi kapsayandır.

Bunun için O, papalar ve episkoposlar tarafından, Azize Meryem’in Kilise tarafından onaylanmış görünmelerinde verdiği mesajlardan da tavsiye edilmektedir.

Meryem Ana Yılı 1988 

“Meryem Ana’ya Kutsal Tesbih Duasını, aile içerisinde yürekten yapılmasını tavsiye etmek istiyoruz. Nitekim Mesih’in ve Kilise’nin Annesi olan Meryem, özel bir şekilde Hıristiyan ailelerinin yani ev Kiliselerinin de Annesidir”.
(Aziz II Yuhanna Pavlus)

 

Meryem Ana'ya Tesbih Duası şöyle yapılır:

1.-Birinci Olay okunur. (Hafta günlerine göre)

2. -Her Olay için bu kitapçıkta küçük bir meditasyon bulunur; onu okuduktan sonra kısa bir süre sessizlikte kalabiliriz.

3.- Ardından Göklerdeki Pederimiz ve 10 defa Selam Sana duası, sonra da, Peder'e, Oğul'a ve Kutsal Ruh'a duası söylenir.

İkinci Olay okunur ve önce gibi, 2.Meditasyon 3.Göklerdeki Pederimiz....

Sonunda Sağ ol Kraliçe duası söylenir.
Ardından "Sevin, ey Meryem" bir sayfası veya Meryem Ana'ya Yakarışları okunur. Son dua ile Tesbih Duası sona eriyor.

Göklerdeki Pederimiz, adın yüceltilsin, Hükümdarlığın gelsin, göklerde olduğu gibi, yeryüzünde de senin isteğin olsun. Günlük ekmeğimizi bugün de bize ver, bize kötülük edenleri bağışladığımız gibi, sen de bağışla suçlarımızı. Bizi günah işlemekten koru ve kötülükten kurtar.

Selam Sana, Allah’ın en sevgili kulu Meryem, Rab seninledir, kadınların en mübareği sensin ve mübarektir senin evladın İsa. Azize Meryem, Allah’ın Annesi, biz günahkarlar için şimdi ve ölüm saatimizde dua eyle. Amin

Peder'e, Oğul'a ve Kutsal Ruh'a şan ve şeref olsun, ezelde olduğu gibi şimdi, her zaman ve ebediyete kadar. Amin

Sağ ol Kraliçe, merhametli annemiz, hayatımız, aşkımız ve ümidimiz sensin. Bizler, cennetten kovulmuş olan Havva’nın evlatları, sana yalvarıyoruz. Bu dünyada gözyaşı dökerek ve sızlanarak seni hasretle özlüyoruz. Bizim için şefaate bulunan annemiz, merhametli gözlerini bize çevir ve bu gurbet ülkesinden sonra bizleri Oğlun Mesih İsa’ya kavuştur. Ey merhametli,er şefkatli, ey tatlı bakire Meryem!

 

SEVİNCİN OLAYLARI - (Pazartesi ve Cumartesi)

IŞIĞIN OLAYLARI - (Persembe)

KEDERİN OLAYLARI - (Salı ve Cuma)

ŞANIN OLAYLARI - (Pazar ve Çarşamba)

Meryem'e çeşitli dualar

 

SEVİNCİN OLAYLARI -  (Pazartesi ve Cumartesi)

 

1. Meryem, Büyük Melek Cebrail’den müjdeyi alıyor

 

Melek Cebrail, Tanrı tarafından bir genç kıza gönderildi. Bu genç kızın adı Meryem idi. (Lk 1,26-27)

Meryem, Tanrı’nın var olduğunu, O’nun sevmekte olduğunu ve Tanrı’nın sevmek için, sevgiyi sormak için konuşmakta olduğunu da biliyor.
Bunun için O, Tanrı’yı dinlemeye çalışıyor.
Ama Tanrı her ne zaman konuşuyorsa, bu beklemediğimiz bir sürprizdir; özellikle verilmesinin gerektiğini düşünmediğimiz şeyleri istediği için.
Tanrı, Meryem’den tüm yaşamını diliyor; ondan kendisine, tam olarak, hazır bir şekilde olmasını istiyor. Ona, o kadar büyük bir armağanı vermek üzeredir ki, bu onun tüm yaşamına mal oluyor. O, Tanrı’nın Oğlunu kabul ediyor, ama bu durum onun tüm fiziksel ve ruhsal enerjisinin bağlanması anlamına geliyor.
Meryem bunu kabul ediyor.
Hangi şekilde olacağını bilmeksizin, bağışlanmakta olduğunu bilen Meryem; Tanrı’nın niyetini ortaya çıkaran Söz’ünü gerçekleştirmek için, kendini sunuyor.
İşte buradayım, benim için istediğin olsun!

Ben de Baba’ya olan Meryem’in sevgisini, yani gerçek duayı, öğrenmeyi istiyorum:
İsa, işte, buradayım, senin için!

başla

 

2. Meryem, Elizabet’e gidiyor

 

O günlerde Meryem yola çıktı, aceleyle dağlar bölgesindeki bir Yahuda kentine vardı. Zekeriya’nın evine girdi ve Elizabet’i selamladı. (Lk 1,39-40)

Meryem, Tanrı’nın habercisinden aldığı haber uyarınca akrabası Elizabet’in kendisininkine benzeyen iman ve sevgi tecrübesini yaşamaya başladığını öğreniyor.
Bu haber onda karşılaşma arzusu uyandırıyor; öğrenmek için, sevinci paylaşmak için ve Tanrı’ya, sevmek amacıyla, kendini teslim etme olan yeni hayatını paylaşmak için.
Meryem ve Elizabet, Tanrı’yı övüp iman ve ümitle dolu olan yüreklerini birbirlerine açarak, birbirlerini selamlıyorlar.
Meryem, kuzeni tarafından mutlu ilan ediliyor, çünkü iman etti, çünkü yaşamı Tanrı’nın Söz’üne dayandı, güçlü ve duyarlı sevgisiyle, tek bir şey, oldu.
Meryem, mutluluğunun Tanrı tarafından “bakılmakta” olduğunu, hiçbir hakkı yokken O’nun tarafından sevilmekte olduğunu biliyor. Bunun için derin ve içten bir sevinçle, övgü ilahisini yükseltiyor: “Canım Rab’bi yüceltir, ruhum Kurtarıcım Tanrı sayesinde sevinir”.

Meryem’den iyi ve sadık Tanrı’ma hayranlıkla bakmayı, karşılaştığım kardeşlerime özgürce hizmet edebilmek için, O’nda huzurumun ve sevincimin sebeplerini bulmayı istiyorum.

 başla

3. İsa Beytlehem’de doğuyor

 

İlk doğan çocuğuydu; oğlunu dünyaya getirdi, onu kundağa sardı ve bir yemliğe yatırdı, çünkü handa yer bulamamışlardı. (Lk 2,7)

Meryem’in ve Yusuf’un Baba’ya olan sevgisi, insanların onları reddetmesinin yarattığı zorluklara ve ahırın fakirliğine rağmen, durmamaktadır. Onlar sevmeye devam ediyorlar ve eleştiriden, yargıdan, şikayetten özgür olan bu sevgide İsa’yı kabul ediyorlar.
Sadelik; Meryem’in ve Yusuf’un Baba’ya teslim olmaları, huzurları, İsa'nın doğduğu gerçek ortamdır: Samanların üzerine yatırılması, İsa’ya rahatsızlık vermiyor, tam tersine! O’nun şanı, daha doğumundan itibaren yoksulluğu, mutlu ilan edebilmektir, çünkü yoksulluk, Tanrı ile biriliğe, sevince ve evrensel sevgiye elverişli ortamdır.
Ne mutlu ruhta yoksul olanlara: Ne mutlu zenginliğe değil, Tanrı’ya önem vermeye karar verenlere! Onlar, bizimle olan yürüyüşüne, gerçek yoksullukta başlayan Tanrı’nın Oğluna benzeyecekler.

Yoksulluğumuzu; Baba’ya kendimizi teslim ederek, eleştiriden, yargıdan ve şikayetten hür bir yürekle, Tanrı’nın zenginliği olmamızdan dolayı sevinç içinde yaşarsak eğer, yoksulluğumuz, İsa için bir engel olmayacak, tersine bir çekici olacak; Tanrı’nın Oğlu, aramızda Meryem ve Yusuf’un arasında olduğu gibi, kendini iyi hissedecektir.

 

4. İsa tapınakta Tanrı’ya sunuluyor ve adanıyor

 

Musa’nın Yasası’na göre, çocuğu Rab’be sunmak üzere Küdüs’e götürdüler. (Lk 2,22)

Çocuk ne olup bittiğini bilmemektedir, bunda bilinçli değildir, ama küçüklüğünden beri kendinin Baba’ya sunulduğunu ve O’na ait olduğunu, O’nun armağanı olduğunu da saydıkları için, daima ebeveynlerine minnettar olacaktır.
Oğlu Tanrı’ya sunarak, sonra da O’nu iki güvercin fidyesi olarak yeniden yanlarına geri alarak; Yusuf ve Meryem, İsa'ya hizmetlerini ve yüreklerini sunmak için, kendilerini Baba’nın emrine bıraktılar. Yürekleri Tanrı’ya aittir; ama bu ait olma, çocuğa karşı günlük yaşamın sorumlulukları içinde belirecektir.
Bu çocuk da İsrail halkının ve tüm ulusların sevinci, barışı ve ışığıdır. Daha şimdiden O, insanlığı kurtarmaya başlamaktadır: Simeon ve Anna, sadece O’nu görmekle büyük bir sevinç duyuyor ve uzun bekleyişlerinin ardından teselli buluyorlar.
Tanrı tarafından bağışlanmış ve O’na yeniden teslim edilen bir armağan olan bu çocuk; pek çok yüreği kendisine sunmaya çekecektir; bu sunumun onlara çok pahalıya mal olmasına rağmen: Kendilerini kılıçtan geçirilmeye izin vermekten, kendilerini inkar etmeye kadar. Tıpkı Anne’ye söylenmiş olduğu gibi…

Onunla birlikte çocuğu sevmeye devam etmekten korkmayız. Çocuğun kendisi ödüldür.

 başla

5. İsa tapınakta Yasa Yorumcularının arasında bulunuyor

 

Çocuk on iki yaşına bastığında, bayram geleneğine uyarak Kudüs’e çıktılar. Bayram sona erdiğinde geri dönerlerken çocuk İsa, Kudüs’te kaldı. Annesi ile babası bunu fak etmediler. (Lk 2,41.43)

Tanrı’nın Oğlu’nun hayatında bu şaşılacak bir olay.
Nasıl olabildi? Sadece ebeveynlerin gözünden kaçması mı? O kendisi; gecelerin ve gündüzlerin geçtiğini fark etmiyor muydu? Kendisinin verdiği cevaptan başka cevabımız yoktur: “Baba’nın şeylerinde bulunmam gerektiğini biliyor muydunuz?”.
İsa kendini, Baba ile ilgili olan şeylere daldırıyor: On iki yaşındaki bilgeliğinde öğrenmek için, ders ve konferansları dinlemek için, durmaya esinlenmektedir. Fakat Baba, onun daha da itaat etmeyi öğrenmesini isteyecektir. “Oğul olmasına karşın, çektiği acılarla buyruğa uymayı öğrendi”. Baba’sına ait şeylerle ilgilenmek için İsa; Nasıra’ya dönüyor, Meryem’i ve Yusuf’u dinliyor, gizlik içinde bir yaşam sürüyor ve her gün günlük boyun eğme haçını kabul ediyor.
Baba, O’nu kendisini inkar etmeye çağırıyor. İsa'nın cevabı, Meryem ve Yusuf için bir okul oluyor. Onlar, oğullarını, Tanrı’nın oğlu, olarak tanımayı; O’nun için kendi duygularını değil de, Kutsal Ruh’un esinlemelerini duymayı öğrenmelidirler. Meryem ve Yusuf, Oğula karşı özgürlükte, yani özgür davranışlarda, kalacaklardır: Oğlumuz, O’na sahip olabilmemiz için değil; O’na hizmet edebilmemiz için, oğlumuzdur.
Bu olayın ışığından aydınlanmış olarak, bizler de karşılıklı akraba ve dostluk ilişkilerimizi bilinçli bir şekilde yaşayacağız: Ödevimiz ve onların görevleri de Baba’ya ait olan şeylerle ilgilenmektir.

 başla

 

IŞIĞIN OLAYLARI -  (Persembe)

 

1. İsa Yahya tarafından Ürdün Nehri’nde vaftiz ediliyor

 

O zaman İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere, Celile’den Ürdün Nehri’ne geldi... Vaftiz olur olmaz... Gökler açıldı ve Tanrı’nın Ruhu’nun bir güvercin gibi inip, üzerine konduğunu gördü. (Mt 3,13.16)

Nehire; Vaftizci Yahya’yı dinleyenler, günahlarını itiraf edenler, kendilerini Kutsal Ruh’la ve ateşle vaftiz edecek Olanı beklemeye başlayanlar, giriyorlar! İsa aralarındadır. Kendisi günahkâr değildir, ama günahkarları seviyor ve onlar için geliyor; bu nedenle de kendini onların arasına koyuyor. Su, bedendeki günahları temizlemiyor; oysa kendisi tüm başkalarından kalma günahları yükleniyor. Bu kadar büyük ve mükemmel bir sevgi eylemi, Tanrı’yı hoşnut ediyor. Bu kadar alçakgönüllü ve karşılık beklemeyen bir başka sevgi, nerede bulunabilir? Sadece Baba’nın yüreğinde değilse eğer! Babanın kendisi onu teyit etmektedir: İsa’nın sevgisi, Yukarı’dan gelen sevgidir, Tanrı’nın Ruhu’dur! Şimdi herkes onu görebilir! Başkalarının günahlarının sonuçlarını kendi üzerine alacak kadar seven bir sevgi; gerçek, yeni, ilahi bir sevgidir. Tanrı’nın sevgisinin tümü, şimdi Tanrı’nın gerçek yüzünü gösteren İsa’dadır. Tanrı’nın kurtuluş arzusunu ve planını kendi üzerine alarak insanları seven bu adam, Oğul’dur ve Baba O’ndan hoşnuttur!

Rab’bimiz İsa, Baba’nın senin için olan sevincini ve hoşnutluğunu paylaşmaktayız! Biz günahkarlara, küçük haçlarımızı taşıyarak, seninle birlikte dünyanın günahının yükünü taşımamızı sağla!
Günahsız olan Meryem, bizim için şefaat et ki biz de şikayet etmeyerek, kardeşlerinin yükünü taşıyan sevgide, Oğlun ile birlikte olabilelim!

 başla

2. İsa kendini Kana’daki düğünde gösteriyor

 

İsa da havarileriyle birlikte düğüne davet edilmişti... Annesi hizmet edenlere, “Size ne derse, onu yapın” dedi. (Yh 2,2.5)

Bir düğün şöleni, İsa'nın kendini ve misyonunu gösterebilmesi için, değerli bir fırsat oluyor! Olayı başlatan ve eşlik eden, Anne’dir. Meryem, küçük şeylere karşı dikkatlidir, tıpkı tüm özenli annelerde olduğu gibi. O, sıkıntı veren bir durumun farkına varmaktadır: Şarabın eksikliği. Bunu Oğluna söylüyor. O, daha büyük şeylere karşı dikkatlidir – ama küçük şeyler de, büyük şeylerin bir işareti olmaktadır! - Uzun zamandan beri İsa; Tanrı’nın halkının sevincinin; seven kişinin, düğün kutlayanın özelliği olan sevincin, eksikliğini fark etmişti. Halkının Güveysi olan Tanrı, müminlerin sevgisini boşuna bekliyordu. Bunlar, olası uygulanmayan şeylerin sonuçlarından dolayı korkunç şekilde kuralları ve yasaları uygulamaktaydılar. Sevinç, bu şekilde yaşayan müminlerin Tanrıları ile olan ilişkisinden gitgide uzaklaşıyordu. Din can sıkıcı bir şeye dönüşüyordu. Yüreklere sevgi yeniden nasıl verilebilir? Tanrı’nın halkında sevinç nasıl fışkırtılabilir?
Meryem, hizmetkarlara şöyle emrediyor: “Size ne derse, onu yapın!” Evet, İsa gerçek yaşama ve sevince götüren yoldur! O, Yasanın suyunu içmeyi, Tanrı’ya itaati yüreğe koymayı emrediyor! İşte, şaşılacak şey: Tanrı’ya itaati zorlanarak değil de, kendi kararı olarak yaşamak, sevinç verip yüreği iyileştiriyor. Su, iyi şaraba dönüştü! Tanrı’ya sevgi gibi yaşanan itaat yeni ve dolu sevincin kaynağıdır! Bu şekilde İsa kendini, Gelin olan halka, gerçek sevginin içine girdiren Güvey olarak gösteriyor!

Çok Kutsal Meryem, teşekkürler! Sen, İsa’nın hayatının ciddi problemlerinin çözümü olduğunu bilmektesin! Bizlere O’nun söylediklerini ve söyleyeceklerini hatırlat!

 

başla

3. İsa, Tanrı’nın Krallığını ilan ediyor

 

İsa şöyle söylüyordu: “Vakit doldu. Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı; tutumunuzu değiştirin ve İncil’e inanın”. (Mk 1,15)

İsa, Krallığın yakın ve el altında olduğunu ilan ediyor. Bunun için yaşam şeklini değiştirmeye davet ediyor, yani uzaktaki sevinçlerin beklentisi ile yaşamaya değil, herkesin tanıyabileceği bir varlığın tadını çıkarmaya davet ediyor: Kendisi Oğul’dur, dolayısıyla O, Tanrı tarafından gönderilmiş olan Kral’dır; itaat edilmesi, sevilmesi ve izlenmesi gereken Kral’dır! O, yeni bir kral şeklinin açılışını yapmaktadır! O, hizmet eden ve canını veren bir kraldır; çoban gibi, önde olan yürüyen bir kraldır; onunkileri sevip onlara hizmet eden bir kraldır, tıpkı bir çobanın koyunlarının her biriyle teker teker şefkatle ilgilenerek, onlara hizmet ettiği gibi. Bizi çevreleyen her şey, onun özelliklerini ortaya koymaktadır. Hardal tohumu, inciler arayan tüccar, tarlayı işleyen ve hazineyi bulan adam, hamurun içinde saklı olan maya, uşaklarına güvenen efendi, tohum ekmeyen çiftçi, borcunu ödeyemeyen borçluya karşı acımayla davranan kral: Bütün bunlar, şimdiden var olan Krallık hakkında konuşmaktadır! Bu Krallık, Baba tarafından İsa’ya verilmiş ve İsa tarafından da kendi sadık ve sebatkar şakirtleri ile paylaşılmış olan Krallık’tır. Bu Krallık, İsa’nın, Kafatası denilen tepede iki suçludan birini kabul ettiği Krallık’tır; daha şimdiden başladığı ve sonunda, Tanrı herkeste her şey olsun diye onun Baba’ya teslim edeceği günde tamamlanacağı Krallık’tır! Biz, bu Krallığa emirleri yerine getirip; İsa’yı sade ve irademizle kabul ettiğimiz bir fakirliğin içinde izleyerek, giriyoruz (Mk 10,19-21). Bu şekilde de insanların hayal ettiği ve nerede bulacağını bilmediği barışı ve kardeşliği gerçekleştirmeye katkıda bulunmaktayız. Onları Krallığın Kralı olan İsa’ya yönlendireceğiz!

Çok Kutsal Meryem, sen, Baba’nın isteğini hep yaparak ve İsa’yı istisnai bir sevgi ile severek, bizlere Oğlunun Krallığının güzelliğini ve bilgeliğini göstermektesin!

 başla

 

4. İsa’nın, dağda dua esnasında görümü değişiyor

 

İsa, Petrus, Yakup ve Yuhanna’yı yanına aldı ve onları uzağa, yalnız başlarına, yüksek bir dağa götürdü. Onların önünde yeni bir görünüme büründü. Giysileri ışıl ışıl ve bembeyaz oldu. (Mk 9,2-3)

İsa, kalabalıktan uzakta, sessizliği; duayla doldurulabilen o sessizliği, arıyor. Duada, en büyük ölçüde sorumluluk taşıyan insan değil, Tanrı’nın kendisidir. İsa dua ediyor ve dua ederken, sevgi konuşmasına henüz tecrübesiz olan üç havarisini de peşinden götürüyor. İsa dua etmektedir ve Baba çalışıyor; Oğul’un yüzünü değiştiriyor, giysilerini görkemli bir ışığa büründürüyor ve dostları olan Musa ve İlyas’a, yeni ve şaşırtan bir konuşma esnasında mevcut olmalarına, onu paylaşmalarına da izin veriyor. Bunlar, halkın ruhsal rehberleri şimdi İsa ile zulüm ve ölümle ilgili konuşmaktadırlar. Bu iki kişi şahsen, antlaşmanın Tanrı’sına olan sadakatle halkın ve büyük kişilerin reddetmelerine karşı göğüs germişlerdi. Üç şakirt şaşkınlık içindedirler ve anlamıyorlar. Bu anın güzelliğini ve rahatlığını devam ettirmek isteyecekti... Ama İsa’nın konuştuğu olaylar, yerine gelmelidir. Kalıcı sevinç Tutku ve Ölüm’den sonra var olacaktır! Göklerden gelen ses, bir kez daha, İsa’nın Baba’nın Sözü olduğunu göstermektedir: “Onu dinleyin”! Oğulu dinleyen, Baba’yı dinlemiş olur! Tek O kalıyor, O da dağdan, sessizlik içinde, iniyor. Musa ve İlyas, görevlerini yerine getirdiler. Şimdi halkın tek rehberi, Tanrı’nın sesi, Tanrı’nın sevinci ve insanların sevinci olan İsa’dır. O, ölecek ve dirilecektir! O’nun ölümüne insanlığın ihtiyacı vardır. O, buna dua aracılığı ile hazırlanır. Dua ederek bedenimizi sunuyoruz, tıpkı İsa'nın kendini sunduğu gibi. Baba bizleri ışıklı kılacak; öyle ki ışığı, karanlıkta yürüyen dünyanın üzerinde yansıtsın ve ona kendisine götüren yolu göstersin.

Çok Kutsal Meryem, sen bize, “Ben, Rab’bin kuluyum. Benim için her şey, dediğin gibi olsun!” dediğinde, gerçek duayı öğrettin. Yeniden bizim için dua öğretmeni ol!

 başla

 

5. İsa Efkaristiya’yı kuruyor

 

Sonra ekmeği aldı, şükrederek böldü. Sonra onlara vererek; “Bu, benim sizin için verilen bedenimdir; bunu beni anmak için yapın!” (Lk 22,19-20)

İsa havarileri ile birlikte sofraya oturmuştur. İsa o anda tamamen şakirtleri içindir. Dış ortam O’na, dolayısıyla onlara da açıkça düşmandır. Bu samimi ve merasimli anda İsa, onlara samimi olarak içindekilerini bağışlıyor ve tavsiyelerini sunuyor; öğretileri özetliyor ve büyük önemi olan bazı jestleri de gerçekleştiriyor, örneğin: Onların kirli ayaklarını kendi elleriyle yıkamak için kalkması gibi. Yahuda’nın oradan çıkışı, konuşup dua ederek yemeğe devam edilmesini engellemiyor. En merasimli anlar, başlangıçta ve sonunda olan anlardır. Başlangıçta İsa, şakirtlerinin ayaklarını yıkadığı elleriyle, ekmeği bölüyor ve onu, o ana kadar söylenmiş sözlerden en gizemli ve kutsal sözleriyle, “Bu, benim bedenimdir!” diyerek, onlara veriyor. Sonunda şarap kupasını, günahların bağışlanması için dökülecek kendi kanının armağanını sunuyor. Beden ve kan ayrı; tıpkı Paskalya kuzusunda olduğu gibi… Nitekim Paskalya’dır... İşte burada gerçek kuzu; Musa’nın ima ettiği o kuzu. Şakirtler, İsa’nın söylediği gibi onun etiyle besleniyor ve yaşam bulmak için onun kanını içiyorlar. İsa, şakirtlerine en büyük armağanını bırakmaktadır; o armağan ki ölümünü açıklıyor ve dirilişini güncel kılıyor. Bizler halen o bedeni yiyor ve o kanı içiyoruz ve gizemli, aynı zamanda da gerçek bir şekilde, onun gerçek üyeleri oluyoruz. O’nun ayrı olan, çivilerden ve mızraktan ayrılmış bedeni ve kanı, içimizde ve bedenimizde yeniden birleşmektedir. Kendisi, “Bunu beni anmak için yapın!” demeseydi, bunu düşünmek bile, büyük saygısızlık olurdu. Ama O’na itaat etmemiz gerekiyor!

Meryem, bize Oğlunun Bedenini ve Kanını layık bir şekilde almamıza yardım et, öyle ki hayatımız, O’nun kendini kurban etmesine sahte bir tanıklık olmasın!

başla 

 

KEDERİN OLAYLARI -  (Salı ve Cuma)

 

1. İsa, Getsemani denilen zeytinlikte can çekişiyor

İsa, onlarla birlikte Getsemani denilen yere geldi... Üzüntü ve sıkıntı duymaya başladı. (Mt 26,16-17)

İsa en büyük denenmesini yaşıyor. Şeytan O’na ölümü bir yenilgi gibi, yaptığı tüm iyiliğin bir yıkımı gibi, başladığı her şeyin sonu gibi gösteriyor.
İsa, Baba’ya sadık kalmak için, içinde mücadele etmektedir.
“O, Babam’dır. Hayatım, onundur: Şimdi, ölümden sonra ve ölümde bile! Eylemlerim, yaptığım her şey, Baba’ya olan bir itaat idi: O, benim aracılığımla başladığı işi tamamlayacaktır”.
İsa, kendisine kan ter döktüren korkunç mücadeleyi iman silahıyla yeniyor: “Baba, benim istediğim değil, senin istediğin olsun”. Yeniden söylüyor ve bir daha tekrarlıyor: Benim istediğim değil, senin istediğin!
İsa bu anı tek başına yaşamaktadır. Öğrencileri ve dostları, ruhça, yoklar. Uyku onlar için denenmedir: İsa’nın Baba’ya kendini sunmasına katılmalarından onları alıkoymaktadır. Uyku ile başlanan denenme, kaçmayla tamamlanıyor.
İsa, yalnızdır. Çölde olduğu gibi yalnızdır. “Ama ben yalnız değilim, Baba benimledir”.
Böylece de İsa, Baba’sının sevgisini göstermesini beklerken, sevmekten başka bir şey yapmasına gerek kalmadığının bilincinde olan bir kişi gibi, muhafızların arasında yürüyor.

İsa ile birlikte, savunmamızı Baba’ya bırakarak, sevgiyi yaşayalım!

 başla

 

2. İsa acımasızca kırbaçlanıyor

 

O zaman Pilatus İsa’yı getirtip kamçılattı (Yh 19,1).

Etkileyen insanların nefreti, kıskançlığı ve çekememezliği üstün geliyor. İsa yeniliyor. O’na suçlu gibi davranılıyor.
Fakat Onun yüreğine nefret girmemiştir. Şiddet yüreğinde tepki doğurmuyor. Kırbaç darbeleri yüreğinde isyan duyguları uyandırmıyor, ne Tanrı’ya, ne de insanlara karşı.
İsa, kırbaç darbelerini Baba’nın insanlığa armağanıymış gibi kabul ediyor.
O, kuzu gibi dünyanın günahını taşıyor ve günah cezayı hak ediyor. Günah insana acı çektiriyor ve masum olan O, Ürdün nehrine girdiği an, günahı üstlenmiştir.
Şimdi her kırbaç darbesi, İsa'nın “Baba, işte, buradayım! Bana ne istersen, yap! Yaralayan da sensin, iyileştiren de. İşte, buradayım! Benim bedenim açılsın, öyle ki günahın insanların yüreğinde açtığı yaraları iyileştiren kanım çıksın” demesi için fırsat oluyor.

Ben de zıtlıkları ve insanların düşmanca darbelerini İsa'nın yaşadığı gibi yaşamak istiyorum, öyle ki hayatımda O’nun, herkesin kurtuluşu için, bedeninin Baba’ya sunuşunu tamamlayabileyim.

 başla

 

3. İsa dikenlerden taçlanıyor

Sonra dikenli bir taç örüp başına koydular, sağ eline de bir kamış tutuşturdular. Önünde diz çöküp, “Selam, ey Yahudilerin kralı” diyerek onunla alay etiler (Mt 27,29).

Askerler İsa’ya acı çektirtmekten zevk almaktadırlar. Bu, şehitlerin hayatında tekrarlanmış olduğu, halen de tekrarlanan bir gizemdir: Bu kendini o denli düşük ve aşağılık bir gerçeğe bırakan insan yüreğinin gizemidir. Fakat Tanrı; sevginin Tanrısı, insanın bu kötülüğünü de kullanmayı biliyor: Bunu, bir peygamberlikmiş gibi kullanıyor.
Askerler İsa’yla, O’na kral unvanını takarak, alay ediyorlar. Başına dikenlerden örülmüş bir taç takıyorlar.
Biz bu davranışı, bir davetmiş gibi görüyoruz: İsa’yı gerçek kral olarak – baskı altında tutmayan, tersine kendini bağışlayacak kadar seven bir kral olarak - kabul etmeye bir davetmiş gibi.
Askerlerin bu acımasız davranışı, bizim için bir peygamberliktir; Tanrı’nın niyetinin ortaya çıkması ve açıklanması için oldu. İsa, bizim Kralımızdır. O, benim Kralımdır; insanların ya da halk görüşünün bunu seçtiği için değil de; ancak ve ancak ben, kendim kişisel olarak, buna karar verdiğim için! Ben O’nun içimde krallık yapmasına izin veriyorum.

Meryem, İsa’ya bu tacın giydirilmesi anında hazır bulunmamaktadır. Ancak Meryem, kendi yüreğinde, İsa’yı Kral olarak önceden kabul etmişti. O’nun yaptığı gibi, ben de İsa’yı kabul edip itaat ediyorum. O’nun Kral olarak adlandırılmasını, Baba tarafından gelmiş gibi kabul ediyorum: Gerçekten de Baba, bu kral adını, İsa’nın tam o şekilde kendi sevgi krallığını gerçekleştirdiği sırada, göstermekteydi.

 başla

 

4. İsa ölüme mahkum edilmiş olup Golgota’ya haçını taşıyor

 

İsa haçını taşıyarak Kafatası – İbranice Golgota – denilen yere geldi (Yh 19,17).

Hepsi birlikte “O’nu haça ger!” diye bağırıyorlar. Ve Pilatus, Yahudilerin başlarının şiddetine ve gözdağı vermesine; kendisine hakim olmasına izin veriyor.
İsa, yasal olarak suçsuzluğu bilindiği halde, suçluların cezası ile ölüme mahkum ediliyor.
O, bundan başka bir şey beklememekteydi: Zaten bunu daha önce kendisininkilere söylemişti. Fakat şimdi gerçek, canlı ve korkunçtur. O’nun omuzlarının üzerindeki kalas ağır geliyor; o kadar ağır ki gücü hepten taşımaya yetmemektedir. Kirli yoldaki taşların üzerine düşmeleri de acıyı artırıyor. Kadınlarla karşılaşması – aralarında Anne de var -, Golgota’ya olan yürüyüş, yeni bir ilan için fırsat oluyor. “Benim için değil, çocuklarınız için ağlayın”. İsa’yı kendi hayatı değil de, insanların sonsuz yaşamı ilgilendiriyor. Kendisinden sonsuz hayatı kabul edecek olanlar gibi, reddedecek olanlar da olacaktır; İsa’nın acısı da şudur: Kendisini kurban olarak sunmasının meyvesinin herkes tarafından kabul edilmemesi.
İsa, “Canımı vermeye kudretim var” demişti. Şimdi O, kendisini sunmaktadır. Askerlerin O’nu yürümeye zorlamalarına gerek yoktur. O, Golgota’ya gitmeyi istemekte, çünkü şeytanın aldatmasından benim kurtulmamı istemektedir. O’nun attığı her adım, bir sevgi eylemidir.

İsa’ya şükrediyor ve O’nu izlemek istiyorum. Meryem ile O’na eşlik ediyor ve gündelik her küçük acıyı, haksızca yargılandığımdan ve mahkum edilmemden gelen acıları dahi, Baba’ya sunuyorum.

 başla

 

5. İsa haç üzerinde ölüyor

 

İsa büyük bir çığlık atarak “Ey Baba! Ruhumu ellerine teslim ediyorum!” dedi. (Lk 23,46)
“Her şey tamamlandı!” (Yh 19,30)

Can çekişme saatleri uzun ve karanlıktır.
İsa, şakirtlerinin Kendisini terk etmelerinden acı çekmektedir.
O, son saatindeki denenmeyi yaşamaktadır. “Eğer sen Tanrı’nın Oğlu isen…”. Sanki İsa, “Evet, Tanrı’nın Oğluyum” diye cevap vermiş gibi gözüküyor. “Tam da bunun için, O güvencem, Baba’nın ellerinde kalıyorum; hayatımı O’na emanet ediyorum: Benim görmediğim, yok olmuş ve beni terk etmiş gibi gözüken O’na, hayatımı emanet ediyorum. Ben, O’nun evladıyım, bunun için O’na, sonuna kadar hayatımla ilgilenmeye izin veriyorum. O, ihtiyacım olanı biliyor; O, dünyaya nasıl yararlı olacağımı da biliyor: O’na Kendimi bırakıyorum.
Susuzluğumu O’na sunuyorum.
Kutsal Yazılar tarafından açıklanmış isteğine olan itaatimin tamlığını O’na sunuyorum. Sonuna kadar sadık olan Annem aracılığıyla öğrencilerimi O’na sunuyorum. Ve onlara Annemi bağışlıyorum, öyle ki o, Baba tarafından benim için istenilen anneliğe devam etsin. Ve ben, Baba’nın beni sevenler için verdiği vaadi, “insan değil, bir toprak kurdu gibi, halk için utanç konusu” gibi gözüken beni kabul eden hırsız için gerçekleştiriyorum”.

Bu şekilde, bu sevgi duyguları içerisinde İsa ölüyor. Yüzbaşı, kendi içinde kendisini değiştiriyor: İsa’ya iman ediyor.
Ben, Anne ve en sevilmiş şakirt ile birlikte, O’nu sevmeye ve O’nu Baba’ya sunmaya devam ediyorum. Ve Onunla birlikte, kendimi de Baba’ya sunuyorum: Baba, ben de senin evladınım. Benim İsa’nın bir şakirdi olmamı sağla.

 başla

 

ŞANIN OLAYLARI -  (Pazar ve Çarşamba)

 

1. İsa ölüler arasından diriliyor ve öğrencilerine görünüyor

 

Haftanın ilk günü olan o günün akşamı, İsa geldi, ortalarında durup onlara, ”Esenlik sizinle olsun!” dedi. Bunu söyledikten sonra, onlara ellerini ve böğrünü gösterdi. (Yh 20,19-20)

İsa, Onunkileri yani şakirtlerini şaşkınlığa düşürüyor. Şakirtler O’nu bir daha görmeyi ve sesini bir daha duymayı beklememektedirler. Onlar, bütün insanlar üzerinde olduğu gibi, ölümün O’nun üzerinde de gücü olduğuna inanmaktadırlar. İsa ise kendini gösteriyor, sesini işittiriyor ve kendisine dokunmaya izin veriyor.
O, sevmeye ve kendisinin sevilmesine izin vermeye devam ediyor. O yaşıyor. Hatta yaşamı mükemmeldir; insanların, günahtan bile artık etkilenmemiş, mükemmel sevginin sunusudur. O’nun selamı: “Esenlik sizinle olsun”, bir dilek değil, bir davettir. Kendisi ile birlikte Baba’nın sevgisinde mutlu olmaya bir davettir, yeryüzüne yaşam veren ve onu yenileyen Ruh’u paylaşmaya bir davettir. İsa huzur veriyor, affı veriyor ve sevgiyi diliyor. O, “Beni seviyor musun?” diye Petrus’a sordu ve şimdi bu soruyu bana da sormakta; öyle ki, Kilisesinde, sürüsü olan sevginin işareti olarak, birkaç küçük görevi bana da emanet edebilsin.
“Beni seviyor musun?”

Bu soruya cevap vermek için Meryem’den yardım diliyorum.
Evet, İsa! Seni seviyorum!
Meryem’in senin emrine girerek seni sevdiği gibi, ben de seni aynı şekilde seviyorum: İşte, hazırım! Senin arzuların uyarınca, beni işlerin için kullan!

 başla

 

2. İsa göğe yükseliyor ve öğrencilerini tüm dünyaya vaftiz etmeye gönderiyor


İsa öğrencilerini Beytanya’ya kadar götürdü. Ellerini kaldırıp onları kutsadı. (Lk 24,50)
Bu nedenle, gidin bütün ulusları öğrencim yapın. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edin. (Mt 28,19)

İsa, Baba’nın sağında yer alıyor. Dünya henüz yaratılmadan önceki şanına erişiyor.
Bu yüceltilmesinde kendisine ait olanları unutmuyor; aksine onlara Baba’nın sevgi projesinin devamının sorumluluğunu yüklüyor: Gidin ve bütün ulusları vaftiz edin... İsa, şakirtlerini, vaftiz etmeye yani Baba Tanrı’nın yaşamını, Oğul Tanrı’nın yaşamını ve Kutsal Ruh Tanrı’nın yaşamını herkese ulaştırmaya gönderiyor. Havariler, insanları karşılık beklemeden seven Baba’nın sevgisiyle, itaat ederek seven Oğul’un sevgisiyle, sevinçle ve taraf tutmayarak seven Kutsal Ruh olan sevgiyle ilişki kurdurmaya görevlendirilirler. Bunun için İsa ellerini üzerlerine uzatıp onları kutsuyor, sonra da gözlerinden kayboluyor. Daha fazla İsa’yı görmek gerekmemekte, sesini duymak da gerekmemektedir. O her gün O’nunkilerinin yanlarında, hatta içlerinde olacaktır: onlara kendi sevme gücünü ve kabiliyetini iletecektir.
Baba’nın sağında oturan İsa, onlar için aracılık yapıp avukat olacaktır. Onlar, O’nun hayatlarının şanlı ve muzaffer Rableri olduğunu bilmekten sevinç duyacaklardır.

Bizler de, Meryem ile birlikte; Öğretmenimizin ve Rabbimizin, bizi sonuna kadar sevenin, dopdolu ve ebedi şan içinde olduğunu bilerek mutlu olup seviniyoruz. Meryem’in aracılığından yararlanarak, kendimizi vaftiz ettirilmeye, yani kendimizi üçlüksel sevgiye; Baba’nın sevgisine, Oğlun sevgisine ve Kutsal Ruh’un sevgisine daldırmaya, sonra da bu sevgiye bütün dünyayı çekmeye devam edelim!

 başla

 

3. Kutsal Ruh havarilerin üzerine iniyor ve Kilise’ye kılavuzluk ediyor


Gözlerinin önünde ateşe benzer diller göründü. Bunlar dağılarak onların her biri üzerine indi. Hepsi Kutsal Ruh’la doldu.
(Hav 2,3-4)

Dünya, Kutsal Ruh’un yaptığını anlamamaktadır. İsa’nın öğrencilerinin sevinci ve özgürlüğü bazen sarhoşluk gibi, bazen de delilik gibi sayılıyor. Onlar ise yeni bir yaşamı, yeni bir sevgiyi; Tanrı’ya ait şeylere, hatta Tanrı’nın şahsiyetine dayalı yeni bir sevinci yaşamaktadırlar. Onlar, Baba’nın ellerinde olduklarını bilmekten ve eylemi için, İsa ile işbirliği yapmaktan mutludurlar. Onlar artık kendileri için çalışmamakta, kendi şanları için yaşamamakta; parayı, dünyasal şeyleri ve zevkleri sevmemektedirler. Onlar, İsa’yı kendilerinden daha fazla sevmektedirler. Onlara yeni bir Ruh hakimdir; öyle bir Ruh ki dünyadan, yeryüzünden gelen tepkilere karşılık vermemekte; ama sadece Baba’nın ve İsa’nın sevgisinden etkilenmeye izin vermektedir. Bu, sevmeyi bilen ve hayatın doluluğunu bulacak olan yürekleri İsa’ya götürerek seven Kutsal bir Ruh’tur. Havarileri ve Meryem’i aydınlatmış, onlara yeni bir yaşam vermiş olan Kutsal Ruh, Kilise’ye kılavuzluk etmeye devam etmektedir. O, insanların yüreklerinde kutsal esinleri uyandırarak; iman, dua ve sevginin gruplarını ve hareketlerini yaratarak, Kilise’ye kılavuzluk etmektedir. Karizmalar ve hizmet görevlerini dağıtıyor; öyle ki birine verilmiş lütuflar, kutsal yapı olan Kilise’nin yapılmasında, herkes için, faydalı olsun. Bu kutsal bina, kendi içerisinde Baba’nın sevgisini tatmasın diye, insanlığın bütününü kapsayabilecektir.

Meleğin selamı ile Meryem’i selamlayarak, onun şefaatinden yararlanmaktayız. Meryem, bizler için Kutsal Ruh’un doluluğunu dilemektedir; o Kutsal Ruh ki, kendi hayatını Tanrı’ya olan tüm insanlık için kıymetli bir armağan kıldı ve bizim hayatımızı da böyle bir armağan kılmaktadır.

 başla

 

4. Meryem göğe alınıyor

 

Kızım, yüce Tanrı sen, dünyadaki tüm kadınlardan daha fazla kutsasın. (Yud 13,18)

Tanrı’nın Oğlunun, kendisinden beden aldığı kadın, O’nun şanının ölümsüzlüğüne ortak olmaktadır.
Tanrı ona, Oğlu İsa’ya sabır ve sebatla hizmet edenlere, zamanların sonunda verilecek, vaat ettiği şanı şimdiden bağışladı.
Meryem her günün küçük olaylarında sadık kaldı. Çocuk olan İsa’ya, sonra genç ve olgun adam olan İsa’ya hizmet ederek Baba’yı sevmeye devam etti. Nasıra’da da sessizlik içinde İsa’ya hizmet etti, O’nun için ve Onunla birlikte acı çekti, sözlerini ve hayatının olaylarını kabul edip bunların üzerinde derin derin düşündü.
Şimdi Meryem ödülün tadını çıkarmaktadır. Tanrı, cömertlikte kendisini aşmaya izin vermez!
Meryem ödülü sevmedi, o sadece sevdi.
Onun sevgisi, kendisine olan Tanrı’nın sevgisi ile karşılaştı. Ve bizler bugün, Meryem’e sonsuz mutluluğun ışığında baktığımızda, Tanrı’nın sadakatini, küçük ve alçakgönüllü olan bizleri kendi büyüklüğüne katan sevgisini görmekteyiz.
“O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi.
İşte, bundan böyle bütün kuşaklar beni mutlu sayacak.
Çünkü Güçlü olan, benim için büyük işler yaptı”.

Tanrı’nın bizim için olan isteklerine sürekli bir sadakat vaat ederek, Annemizin şanına katılalım!

 başla

 

5. Meryem meleklerin ve azizlerin kraliçesi olarak taçlanıyor

 

Gökte büyük bir belirti göründü. Güneşi kuşanmış bir kadının ayaklarının altında ay, başında on iki yıldızdan bir taç vardı.
(Vah 12,1)

İsa böyle dua etti: “Ey Baba, bana verdiklerinin benim bulunduğum yerde, benimle birlikte olmalarını istiyorum”. Biz Meryem’i, Baba’dan İsa’ya verilenlerin ilki olarak görmekteyiz: O’na, onu Anne ve öğrenci olarak verdi, bunun için bizler şimdi Meryem’e İsa ile birlikte şanın içerisinde, hayranlıkla bakmakta ve onu Kraliçe olarak çağırmaktayız. Çünkü şöyle yazılıdır: “Onunla katlanabilirsek, Onunla birlikte egemenlik süreceğiz”! İsa: “Kim bana hizmet ederse, Baba onu onurlandıracaktır” dedi. Eğer Baba İsa’yı sevmiş olanları onurlandırırsa, bizler de Onunla birlikte, Tanrı’nın Oğlunu herkesten daha fazla seven Anne’yi yüceltiyoruz ve onu Kraliçe unvanı ile onurlandırıyoruz. Meryem, Meleklerin Kraliçesi’dir. Çünkü onlar kendisinde beden almış olan Tanrı’nın sevgisine hizmet ediyorlar. O, Azizlerin Kraliçesi’dir. Çünkü onlar “Size ne derse yapın” diyen ona, itaat ettiler.
O, Büyük Ataların Kraliçesi’dir. Çünkü onlarla birlikte insanlığın kurtuluşunu bekledi ve onlardan daha çok onu kabul etti.
O, peygamberlerin Kraliçesi’dir: Lekesiz doğumunu daha önce haber verenler onlardır.
O, şehitlerin ve imanın şahitlerinin Kraliçesi’dir: Onlar, hayatları ve ölümleri ile Oğluna tanıklık etmişlerdir.
O, bakirelerin Kraliçesi’dir: Onların eşsiz örnekleridir.
O, Keşişlerin Kraliçesi’dir. Çünkü onlardan daha önce, İsa’nın sevgisi için, sessizlikte ve itaatte, kendisini Baba’ya sunmuştur.
O, bütün Hıristiyanların Kraliçesi’dir. Çünkü onların hepsi, Tanrı’nın büyük eserlerini görmek için, ona bakmaktadır.
Bunun da ötesinde bizler, merhamet Kraliçe’si; yoksulların, acı çekenlerin, barış Kraliçe’si, ülkemizin Kraliçe’si, ailemizin ve yüreğimizin kraliçesi olarak onu çağırıyoruz. Onun İsa’nınkine katılan kraliçeliği, Tanrı’nın tüm insanlığa olan bir armağanıdır: Nitekim bizler onda olan geleceğimize şimdiden hayranlıkla bakabiliriz.

 başla

 

1. Sevin, ey Meryem! 

(Her dua, tekrar: Sevin, ey Meryem!)

Tüm yaşayanların sevinci! - Sevin, ey Meryem!
Sen ki, Baba’ya olan itaati huzur içinde gerçekleştirirsin! - Sevin, ey Meryem!
Dünya‘ya gelen her insana, gerçek yardımı edersin! - Sevin, ey Meryem!
Sen bizi doyuran Ekmeği hazırladın! - ...
Sen ağlayanları teselli edersin! - ...
Yaşam Tanrısı’ndan uzak olan evlatların annelerinin gözleri,
sana doğru yönelir!
Sen ki, sessizce, Tanrı’nın müdahalesini beklersin!
Sen ki, ne Tanrı’dan ne de kardeşlerden saklanmazsın!
Sen ki, Baba’ya sözlerinin gerçeğini göstermesine izin verirsin!
Sen ki, hayatının gerçekleşmesini Baba’dan beklemektesin!
Sen ki, her sevginin ümidini Baba’ya saklarsın!
Sen ki, bizleri de evlatlar olarak Baba’dan kabul edersin!
Sen yaşamını Tanrı’ya güven üzerine kurarsın!
Sen kendini Tanrı’ya bırakanları lütuflarınla ödüllendirirsin!
Sen yüreklerimizi dopdolu bir güvene açarsın!
Sen yeryüzünün tüm kadınlarının en mübareğisin!
Sen düşman tarafından çevrilmiş olan bizleri cesaretinle
dolduransın!
Sen dünyada var olan itaatsizlik ruhunu yendin!

 

veya:

2. Sevin, ey Meryem!

Sen sadece kendin için değil, tüm halk için yaşarsın!
Sen insanların ve Tanrı’nın yüreğinin tüm kapılarından geçersin!
Sen alçakgönüllüğünün güzelliği ile donatılmış olarak Tanrı’nın huzuruna çıkarsın!
Baba’nın sevgisinin tüm hazineleri sende toplanmıştır!
Sen herkesin sevinci çektiği pınarsın!
Senin yanında Ulaşılamaz Olanı, gizli Tanrı’yı, bulmaktayız!
Sen en güzel peygamberlik sözünün gerçekleşmesi için seçildin!
Kendinden vazgeçerek büyük olursun!
Artık kendin için yaşamıyorsun, ama seninle gelen İsa için!
Sen sana verileni sadece kendine saklamazsın!
Sen herkese senin yaşamın Olanı sunarsın!
Kendi hayatını sunan sen, kendilerini armağan edenlerin
Annesisin!
Sen, İsa’yı çağırdığın an dünya için kıymetli armağansın!
Sen, Oğlunun Tanrının affı olduğuna tanıksın!
Sen herkese ‘İsa’ adını telaffuz etmeyi öğretirsin!
Sen haçları, güzelliğini süsleyen kıymetli taşlarmış gibi kabul
edersin!

 

veya:

3. Sevin, ey Meryem!

Çünkü Tanrı senden sevgisini kabul etmeni diledi!
Sen anlaşılmaz çağrına direnmedin!
Sen yalnızlığında mutlu olan gerçek bakiresin!
Sen her şeye kadir Olan’ın gölgesinde aydınlanansın!
Senin sözün Davut’un melodilerinden daha tatlıdır!
Sen, “buradayım” ebedi ve sonsuz sözün ile, kendini sunmaya hazırsın!
Sen içinde, dünyaya huzur veren Tanrı’nın Söz’ünün büyük
yükünü barındırıyorsun!
Sen, Tanrı’nın bizimle yapmış olduğu anlaşmanın garantisi gibi gelmektesin!
Sen, yürüdüğün yolda, büyük kutsamanın sevincini ekiyorsun!
Güzel Güvercin, sen Sevdiğini misafir eder ve O’nu sevinçle kaplarsın!
Sen Tanrı’nın büyüklüğüne, kıskançlık duymaksızın hayranlıkla bakarsın!
Sen Tanrı’nın, dünyayı rahatlatan kurtuluşu ile coşansın!
Sen Baba’nın bakışından hoşnutlukla gözlenilirsin!
Sen, Rab’binin elinin işaretlerine dikkat eden hizmetkar
olmaktan mutlusun!

veya:

4. Sevin, ey Meryem!

Sen Tanrı’nın çalıştığı tarlasın, orada O eker, sular, ekinleri
toplar!
Sen Tanrı’nın adına sürekli övgüsün!
Sen Tanrı’yı hoşnut eden tütsü kokususun!
Sen sadece Tanrı’ya teşekkür edebilen tek annesin!
Sende Baba’nın her şeye kadir kudretini görmekteyiz!
Sen sevgiden daha büyük bir sevginin tanığısın!
Sen Kralı kendi şehrine götürürsün!
Sen seni sıkıntılı durumdan çıkaran Tanrı’nın şefkatinin tadını çıkarırsın!
Sen, itaat ederek, sevinç tarlasını hazırlamaya gidersin!
Yoksullar, coşkulu bir güven ve samimiyetle, sana geliyorlar!
Sen insanları en büyük armağanla zenginleştirirsin!
Bakışların fakir evimizi güzellikle aydınlatır!
Sen, sessizliğini Tanrı’nın Söz’ü ile doldurursun!
Sen bizi kanıyla kurtaran Bebeği kundağa sararsın!
Sen her olaya bakar; yeniden bakarsın ve onun gizemini
kavrarsın!
Sen ki kendini, Baba’ya emanet eden Oğlun İsa’yla
birleştirirsin!

veya:


5. Sevin, ey Meryem!

Sen, insanın her onurunu, her övgüsünü, her beklentisini İsa’ya yönlendirirsin!
Sen insanlara en büyük Armağanı sunarsın!
Sen, daima İsa’ya bağlı olan gerçek bilgeliksin!
Sen Yusuf’a güven ve huzur içinde itaat edersin!
Sen kaçmayı, herkesin uğruna ümit olan bir yolculuğa
çevirirsin!
Sen İsa’ya, zorluklar ve fırtınalar içerisinde, Tanrı’ya
güvenmeye alıştırırsın!
Yusuf’un Baba’ya olan itaatine, sana rehberlik yapmasına izin verirsin!
Sen Musa’nın yaptığı yoldan, Oğlun İsa ile birlikte, yeniden
geçersin!
Sen insanların, yargıların haçının sana karşı yükseldiği yere
dönersin!
Sen Oğlunla ilgili her şeyi dinler ve bununla sevinirsin!
Reddedilmenin kılıcı seni geriletmez!
İmanın İlyas’ın ki gibi güçlüdür!
Sen ki, sadık bir sevgi ile Oğlunun yokluğundan gelen acıyı
çekersin!
Sen ki, gerçek Paskalya’yı heyecanlı bir bekleyişle beklersin!

 

veya:

6. Sevin, ey Meryem!

Tanrı’nın gizli olan hazinelerini bilen kadın!
Cömert sevginle Tanrı’yı neşelendiren gelin!
Oğluna dünyayı hayrete düşürmeyi öneren Anne!
Sen, onları İsa’ya götürebilmek için, akrabalarına dayanışmada bulunuyorsun!
Sen İsa’yı, tenkit edilip yargılara maruz kaldığı zamanda da seviyorsun!
Sen O’nun gerçek Annesisin, çünkü O’nun için Tanrı’yı
dinledin!
Ölmekte olan Oğlundan sayısız evlatları kabul etmektesin!
Sen İsa’nın öğrencilerinin ihtiyacı olan yardımcısın!
Sen, senin varlığından sevinç duyan Kilise’nin Annesisin!
Baba seni dinliyor, çünkü sen O’na senin hayatını verdin!
Biz, senin alçakgönüllü ve ölçülü mevcudiyetinden ötürü,
kendimizi emniyette hissediyoruz!
Tüm Kilise senden gerçek duayı öğrenebiliyor!
Baba, sende parlayan lütufuyla seni seçti ve kutsadı!
Oğul seni Kilisede, O’nun kurtuluşun ilk meyvesi ve garantisi
olarak, yerleştirdi!
Kutsal Ruh seni, yolumuzun varış noktasında ışıltılı bir işaret
gibi, parlatıyor!

 başla

 

MERYEM ANA'YA YAKARIŞLAR

Ya Rab, bize merhamet eyle
Mesih İsa, bize merhamet eyle
Ya Rab, bize merhamet eyle

Azize Meryem, bizim için dua et.

Tanrı’nın Azize Annesi,
Bakirelerin Azize Bakiresi,
Baba’nın en çok sevilen Kızı,
Asırların Kralı olan Mesih’in Annesi,
Kutsal Ruh’un Şanı,
Yoksul ve alçakgönüllü Bakire,
Uysal ve mütevazı Bakire,
İmanda itaatkar Hizmetkar,
Rab’bin Annesi,
Kurtarıcının İşbirlikçisi,
Lütufla dolu Olan,
Güzellik Kaynağı,
Erdem ve bilgeliğin Hazinesi,
Kurtuluşun ilk Meyvesi,
Mesih’in mükemmel Öğrencisi,
Kilise’nin saf İmajı,
Yeni Antlaşmanın Kadını,
Güneşi giyinmiş Kadın,
Yıldızlarla taçlandırılmış Kadın,
Sefkatli Hanımefendisi,

Affın Hanımefendisi,
Ailelerimizin Hanımefendisi,
Yeni İsrail’in Sevinci,
Kutsal Kilise’nin Pırıltısı,
İnsanlığın Onuru,
İlahi merhametin Hizmetkarı,
Tanrı halkının Yardımcısı,
Sevginin Kraliçesi,
Merhametin Kraliçesi,
Barışın Kraliçesi,
Meleklerin Kraliçesi,
Ataların kraliçesi,
Peygamberlerin Kraliçesi,
Havarilerin Kraliçesi,
Şehitlerin Kraliçesi,
İmanın şahitlerinin Kraliçesi,
Bakirelerin Kraliçesi,
Tüm azizlerin Kraliçesi,
Günahsız yaratılan Kraliçe,
Göklere alınmış Kraliçe,
Yeryüzünün Kraliçesi,
Gökyüzünün Kraliçesi,
Evrenin Kraliçesi,

 

R. Mesih’in söz ettiği vaatlere layık olabilmemiz için,
C. Ey Tanrı’nın kutsal Annesi, bizim için dua et.

 başla

 

Son Dua

Meryem, senin Kilise ile uyum içinde Baba’ya yönelttiğin aralıksız dua, öğrencilere Kutsal Ruh’un armağanını kabul ettiriyor! Bizler, bize İsa gibi sevgi ile Tanrı’ya yönelmiş olmayı öğreten, sana bakıyoruz!
Ve sen İsa, hayatımızı, aralıksızca ve tek bir yürekle, uyumlu bir duaya çevir! Sen ki asırlarda yaşıyorsun ve bizi seviyorsun! AMİN!

Meryem’e

Kutsallıkla ve lütufla dolu Meryem Ana,
Baba’nın sende yaptığı büyük işler için,
seni onurlandırıyoruz
ve seni, evladın olarak, şefkatle, seviyoruz.
Çünkü Rab’bimiz İsa, bizi kurtardığında,
Bize, seni Anne olarak, verdi.
Bugün, İsa uğruna, bizi de kabul et!
Muhtaç olan bizlere;
senin alçakgönüllülüğünü doldurmuş olan
Kutsal Ruh’u almamızı sağla,
öyle ki,
tüm Azizler’in Birliği içerisinde,
Baba’nın şanı ve İsa’nın Hükümdarlığı,
O’nun yüreğinin hikmetine ve niyetine göre,
içimizde tamamen, gerçekleşsin.

AMİN!

 başla

 

 

Nihil obstat don İginio Rogger Trento 21 9 1988

Nihil obstat: Mons. Ruggero Franceschini archiep., İzmir, 28 Ekim 2014

Bu kitapçık Hıristiyan Cemaatler için
Aziz Pavlus Katolik Kilisesinde (Konya)
Hazırlanmıştır.
Tel: +90 0 332 3536226