ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01 nov 2014
01/11/2014 – TÜM AZİZLERİN BAYRAMI

01/11/2014 – TÜM AZİZLERİN BAYRAMI

1.Okuma Vahiy 7,2-4.9-14 * Mezmur 23 * 2.Okuma 1Yh 3,1-3 * İncil Mt 5,1-12

Genç ve delikanlılarımızdan bazıları bugün burada, kilisede, Efkaristiya Ayininde, biraz uykulu halde bulunmaktadırlar. Çünkü gecenin birkaç saatini, evet, eğlendirici, ama imanımıza tamamen yabancı eylemler için kullandılar. Maalesef, geçen gecenin eğlenceleri, dikkati ve takdiri, insanların acılarını doğuran Kişiye vermektedir, ve, buna karşın, bu eylemler zararsız, hatta yararlı sayılmaktadırlar. Bu tür eğlencelerden kar çıkaran tek kişi, insanlardan nefret edendir, Tanrı’nın evlatlarının gelişmelerini engelleyip oların birlikte yaşamalarından Kutsal Ruh’u uzaklaştırmak isteyendir, onları Rab’be olan itaatlerinde dikkatlerini dağıtandır. Bu tür eğlenceleri organize edenler, imanımızın bu Bayramını ticaretleştirmek için, ona saygısızlık etmek ve onu bozmak için, Şeytan’a tapınanlar için adanmış olan 31 ekim tarihini isteyerek seçtiler. Bunu size, davranışınızın şeklini iyice seçebilesiniz diye söylemekteyim: Başkalarını tutarlı görmek isteyen sizler, eğlenceler ve vakit geçirmek için zamanı, yeri ve şekli seçtiğinizde de tutarlı olmalısınız! Tutarlılık, canlı ve uyanık olmalıdır: imanımız, dünya ve ticaret “lobileri” tarafından önerilmiş her şeyi iyi ve gerekli imiş gibi, körü körüne kabul etmemektedir. Bizler, bugün Azizlerin bayramını kutluyorsak, onların hayatlarının tamamen iman ettiklerine ve dua ettiklerine karşı tutarlı olduğundandır. Hayatlarında takdir edilen şey, tam tutarlılıktır.

Onlar, Tanrı’nın var olduğunu mu söylüyorlardı? İşte, tüm günlerinde O’nu keşfetmeye dikkat ediyorlardı, sevgisini keşfetmeye ve ona kendi eylemlerinde yer vermeye dikkatliydiler. Onlar, Tanrı’nın Baba olduğunu mu söylüyorlardı? Kendileri için kaygılanmıyorlardı, çünkü kendilerinin emin ellerde olduklarını bilmekteydiler. Onlar, Tanrı’nın yaratıcı olduğunu mu söylüyorlardı? Yaratıkları ilahlar gibi sayan inançları kararlıkla reddediyorlardı. “Baba’mız” diye mi dua ediyorlardı? İşte bunun için onlar, çevrelerinde, sadece Tanrı’nın evlatlarını görüyorlardı; sevmeleri gereken Tanrı’nın evlatarını, tek olan Tanrı’ya itaatlerini yeniden bulmak ve yaşamak için yardımlarına ihtiyaçları olan Tanrı’nın evlatlarını görüyorlardı. Onlar, İsa’nın Rab oluğunu mu söylüyorlardı? İşte bunun için O’na o kadar itaatli olmak istiyorlardı ki İsa’nın egemenliğine karşı olan insanların yasalarını ve geleneklerini görmezlikten geliyorlardı. Hatta, İsa’nın Rab olduğunu doğrulayarak, buna O’nun bütün öğütlerine, - uyulmasında zor olanlarda dahi - itaat ederek kanıtlamak istiyorlardı. Madem ki İsa’nın Rab olduğunu söylemekteydiler, - ve bunu hem iman açıklamasını telaffuz ettiklerinde hem de dua ettiklerinde söylemekteydiler -, işte bunun için, “Ne mutlu.yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara, ne mutlu ağlayanlara, ne mutlu yüreği temiz olanlara, ne mutlu merhametli olanlara, ne mutlu barış sağlayanlara, ne mutlu yumuşak huylu olanlara...” diyen, şimdi dinlediğimiz sözleri düşünerek, günlerine ve işlerine başlamaktaydılar.

İsa’nın sözlerini anlayabilmemiz için, Azizler’in hayatlarına bakmak, onu yeniden okumak, en iyi yol olacaktır. Azizler’in isimlerinin çoğu, takvimlerimizde görünüyorlar. Yüzleri sık sık, resim olarak, kiliselerde veya evlerin ön cephelerinde görülmektedir. Atalarımız, bu imajları bize bağışladılar ki, imanımıza olan tutarlılığımız daha canlı, daha güçlü olabilsin: İmanımız yaşanmalıdır, ve onu yaşabilmemiz için, örneklere ihtiyacımız vardır; bizler için örnekler, çok büyük bir yardımcı, çok büyük bir destek olurlar. Tutarlılığımız, bazıları için ya da çoğu kişi için bir örnek olabilecektir: ailemiz için ya da komşularımız için, küçükler için, aynı zamanda da büyükler için de, çünkü insanların aşmaları gereken birçok denenmeleri vardır. Çoğu kez, düşüncelerimizin bir denenme mi yoksa Tanrı’nın bir esiniyle mi olduklarını ayırt etmek bile zor bir iştir. Bu konuda Azizler’in hayatlarının ve seçimlerinin örnekleri bize yardımcı olabilirler.

Belki de takvimlerde belirtilen ve kiliselerimizin tablolarında görülen Büyük Azizleri, bizlerden uzakmış gibi hissedebiliriz, onların örnekleri de bize fazla ağır ve taklit edilemez gibi gelebilirler. Fakat, aynı zamanda, hayatları bize daha yakın, bizi daha etkileyen, yardımcı olabilen başka azizler de var. Bunlar, bizlerin yanıbaşında bulunan, kendilerini tanıtmayan, fakat aynı zamanda Kilise’nin imanını alçakgönüllülükle, gizlide, sessizlikte, uysallıkta, güçlükle yaşamış olan Hıristiyanlardır. Komşularımızdan ya da akrabalarımızdan, ne kadar çok örnekler aldık: canlı ve etkili duanın örneklerini, sade ve cömert sevginin örneklerini, kendimizi Peder’in ellerine teslim etmenin örneklerini, imanla kabul edilmiş yoksulluğun örneklerini ve İsa’nın tanığı olabilmek için, cesaretli kararlar alma örneklerini. İmanımız, ara sıra hatırladığımız bu örnekler sayesinde yaşıyor, onlarla besleniyor: onlar bize yardımcı oluyorlar. Kendimiz de, İsa’ya olan sevgimizden ve Göklerdeki Babamız’dan affedilmemizden kaynaklanan bir sözle, bir eylemle, bir kararla, belki de hiç düşünmediğimiz birine, örnek olabiliriz.

Bugün başkalarında gördüğümüz ve kendimizde yaşadığımız kutsallığı kutlamaktayız! Bugün Tanrı’nın şanında şimdiden sevinen ağabeylerimiz ve ablalarımız olan büyük Azizlerin canlı dualarından faydalanmaktayız. Onlarla birlikte, yüreğimizden haykırıyor ve ilahiler söylüyoruz: “Amin! Asırlarca, övgü, yücelik ve bilgelik, şükran ve ulviyet, güç ve kudret Tanrımızın olsun!”