ME
NU

OMELIE / Omelie TR

06 gen 2016
06/01/2016 – EPİFANYA BAYRAMI

06/01/2016 – EPİFANYA BAYRAMI

  1. Okuma Yeşeya 60,1-6* Mezmur 71* 2. Okuma Ef 3,2-3.5-6 *İncil Mt 2,1-12

 

Okuma: Yeşeya 60,1-6 

Kalk, parla;

Çünkü Işığın geliyor,

RAB'bin yüceliği üzerine doğuyor.

Dünyayı karanlık, halkları koyu karanlık örtüyor; oysa RAB senin üzerine doğacak,

Yüceliği üzerinde görünecek.

Uluslar senin Işığına, krallar üzerine doğan aydınlığa gelecek.

Başını kaldır da çevrene bir bak, hepsi toplanmış sana geliyor.

Oğulların uzaktan geliyor, kızların kucakta taşınıyor.

Bunu görünce yüzün parlayacak, yüreğin heyecandan hızlı hızlı çarpacak;

Çünkü denizin zenginlikleri senin olacak, ulusların serveti sana akacak.

Deve sürüleri, Midyan'ın ve Efa'nın deve yavruları senin topraklarını dolduracak.

Bütün Saba halkı geliyor, altın ve günnük getiriyor,

RAB'bin erdemlerini ilan ediyorlar.

 

Mezmur 71

Ey Tanrı, adaletini krala,

Doğruluğunu kral oğluna armağan et.

Senin halkını doğrulukla,

Mazlum kullarını adilce yargılasın!

Onun günlerinde doğruluk serpilip gelişsin,

Ay ışıdığı sürece esenlik artsın!

Egemenlik sürsün denizden denize,

Fırat'tan yeryüzünün ucuna dek!

 

2. Okuma: Ef 3,2-3.5-6

 

Tanrı'nın bana bağışladığı lütfu size ulaştırmakla görevlendirildiğimi duymuşsunuzdur. Yukarıda kısaca değindiğim gibi Tanrı, sır olan tasarısını doğrudan bana açıklayıp bildirdi. Bu sır önceki kuşaklara açıkça bildirilmedi. Şimdiyse Mesih'in kutsal elçilerine ve peygamberlerine Ruh aracılığıyla açıklanmış bulunuyor. Şöyle ki, diğer uluslar da mirasa ortaktır, aynı bedenin üyeleridir ve Müjde aracılığıyla Mesih İsa'da vaade ortaktırlar.

 

İncil: Mt 2,1-12

 

İsa, Kral Hirodes'in devrinde Yahudiye'nin Beytlehem kasabasında doğduktan sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Kudüs'e gelip şöyle dediler: «Yahudilerin kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'nun yıldızını gördük ve O'na tapınmaya geldik.» Kral Hirodes bunu duyunca bütün Kudüs halkıyla birlikte çok tedirgin oldu. Tüm başkâhinleri ve ulusun din bilginlerini toplayarak onlara Mesih'in nerede doğacağını sordu. «Yahudiye'nin Beytlehem kasabasında» dediler. «Çünkü peygamber aracılığıyla şöyle yazılmıştır:

Sen, Yahuda diyarında olan ey Beytlehem,
Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin!
Çünkü benim halkım İsrail'i güdecek olan önder
senden çıkacaktır.'»

Bunun üzerine Hirodes yıldızbilimcileri gizlice çağırıp onlardan yıldızın göründüğü anı tam olarak öğrendi. «Gidin, çocuğu dikkatle arayın, bulduğunuz zaman bana haber verin, ben de gelip O'na tapınayım» diyerek onları Beytlehem'e gönderdi. Yıldızbilimciler, kralı dinledikten sonra yola çıktılar. Doğudagörmüş oldukları yıldız onlara yol gösterdi ve gelip çocuğun bulunduğu yerin üzerinde durdu. Yıldızı gördüklerindeolağanüstü bir sevinç duydular. Eve girip çocuğu annesi Meryem'le birlikte görünce yere kapanarak O'na tapındılar. Hazinelerini açıp O'na armağan olarak altın, tütsü ve mür sundular. Sonra Hirodes'in yanına dönmesinler diye rüyada uyarıldıklarından, ülkelerine başka yoldan döndüler. 

VAAZ 

 

Aziz Pavlus, bugün kutladığımız gizemin temelini şöyle açıklamaktadır: “Diğer uluslar da Mesih İsa’da bulunan aynı mirasın ortaklarıdır”. Museviler, sadece kendilerinin Tanrı tarafından takdis edildiklerini, diğer ‘halklar’ınise merhametten dışlanmış olduklarını düşünüyorlardı. Onlar, İbrahim’e vaat edilmiş olan takdisi kolayca unutuyorlardı. Oysa bu vaat, dünyanın bütün aileleri için geçerli idi! Mesih İsa’nın gelişi, herkes içindi, fakat O kendisi bunu söylemeye yeltendiği zaman, sert bir şekilde itiraz görüp zulme uğramıştı. Nasıra’da yaşanan şu olay bu konuda dikkat çekicidir: Burada İsa, büyük peygamber İlyas ve Elişa aracılığıyla, Tanrı’nın pagan insanlara iyilik ettiğini söyleme cesaretini göstermişti. Daha sonra İsa, herkes için hayatını feda edeceğini ve kanının döküleceğini doğrulamış ve havarilerini vaftiz etmeye gönderdiğinde, onları bütün halklara, bütün dünyaya göndermiştir. Allah’ın herkese olan sevgisinin ve merhametinin büyük gizemi, şimdilerde Beytlehem’de ortaya çıkmaya başlamaktadır. Ve de bu, İncil yazarı Matta tarafından özenle anlatılmış bir olay üzerinden gerçekleşmektedir. Bu olay bize gerçekten sert geliyor, bunun için onun okunması Yeşeya’nın bir sayfasından hazırlanmıştır. Yeşeya bir görünmeyi anlatıyor: Halklar, uzaklardan Yeruşalim’e geliyorlar; onların tümü, “kollar üzerinde taşınıyor”; tek bir bayram için, sevilmiş oğullar ve kızlar olarak, toplanıyorlar. Uzaklardan geliyorlar: Onlar paganlardır, fakat buraya gelmeleri sebebiyle, demek ki Allah onları sevip kabul ediyor. Evet, onlar Yeruşalim’e geliyorlar, çünkü “karanlık, dünyayı kaplıyor, gölgeler milletler üzerine düşüyor”. Yani, Tanrı’yı tanımayanlar, karanlıkta gibi, gölgeler içinde gibi yaşamaktadırlar. Onlar da ışıklı bir vatanı aramaktadır. Gerçekten de böyledir! İsrail halkı aracılığıyla gelen İsa, halklar Allah’ın ışığını, bilgeliğini ve büyük sevgisini tadabilsinler diye, onların gözlerini açandır.

Şimdi, bu peygamberlikten ve Aziz Pavlus’un sözlerinden de hazırlanmış olarak, İncil metinin en güzel ve en gerçek anlamını kavrayabiliriz. “Doğudan müneccimler (yıldızbilimciler) Yeruşalem’e geldiler”; onlar, bir yeniliği, bir çocuğu aramaktaydılar. Yeruşalem’e varır varmaz, bu yenilik sanki herkes tarafından çok iyi biliniyormuş gibi davranıyorlar. Fakat böyle değildir; Yeruşalim’de hiç kimse hiçbir şeyi bilmiyor! Kentte herkes gelişinin ümidi ile yaşıyorsa da, kimse hiçbir zaman bu çocuğu görmemiş ve kimse onu aramaya cesaret etmiyordu. Müneccimlerin Kral Herodes tarafından kabul edilmeleri, bize onların kral olduklarını düşündürüyor. Herodes, kendisini tamamen cahil ve ilgisiz gösteriyor, buna rağmen müneccimlerin aramaları onu alt üst olmuş halde bırakıyor. Onların söylediklerinin Tanrı’dan kaynaklandıklarını bilmektedir, bunun için dinde bilge olanları yardıma çağırıyor. Bunlar ona yardımcı olmalıdır, fakat o, Kutsal Yazılarında açıklanan Tanrı’nın isteğini yerine getirmeyi hiç düşünmüyor. O, Kutsal Yazılar’a soru sormak istiyor, ancak Tanrı’ya karşı gelmek amacıyla!. Herodes’in kötü yürekliliği gerçekten derindir!

İsa’nın bulunduğu Beytlehem’de varınca müneccimler kendilerini bambaşka bir dünyada buluyorlar. Onlar, kendilerinin güvensizlik, yalan, dalkavukluk ve korkuyla dolu bir dünyadan geldiklerini; şimdi ise barış, sadelik, gerçek, birlikle dolu bir yerde bulunduklarını fark ediyorlar. Gerçekten bambaşka bir dünyadır burası! Ve burada müneccimler, mücevher kutularını, onları boşaltıp paylaşmak üzere açıyorlar: Bu hareketten büyük bir mutluluk duyuyorlar. Sonra da eski dünyaya artık geri dönemeyeceklerini anlıyorlar. Büyüklerin, zenginlerin, güçlülerin, önemli sayılanların dünyası, artık kendilerine uygun değildir. Yüreklerine İsa’yı kabul ettikten sonra, kendilerinin o ana kadar istenilen olduğunu varsaydıkları o dünyaya artık ait olmadıklarını fark ediyorlar. İsa’nın ve Annesi Meryem’in huzurunda hissettikleri sevinçten vazgeçmemek için, “ülkelerine başka bir yoldan döndüler”. Gizlilik içinde yaşayacaklardır: Tanrı’nın Hükümdarlığında olmak için, beşeri hükümdarlıkların zenginliklerinden vazgeçmenin gerektiğini; sevinci muhafaza etmek için, alçakgönüllü olmanın gerektiğini; dünyada hayatı tatmak için, dünyanın zenginliklerinden vazgeçmenin gerektiğini fark ettiler. Müneccimler, zenginliklerini Bebeğin önünde bıraktılar. Sadece O, zenginliği, şanı, sonsuz bir ünün rüyasını, ilahi bir şekilde, bunun için gerçekten insani bir şekilde de, işletmeye yeteneklidir. Nitekim altın, buhur ve mür, zenginliği, şanı ve sonsuz ünü temsil etmektedir. İsa ile karşılaşmış olan kişi, kendi zenginliklerini İsa, dünyanın yoksulları için, kullanırsa, mutludur. İsa’yı sevmiş olan kişi, sadece O’na şan vermek istiyor: Vaftizci Yahya’nın söylediği gibi, “O'na yükselmek, banaysa geride kalmak düşer”. İsa’yı görmüş olan kişi, herkes O’nu görüp sevebilsin diye, çaba gösteriyor.

Mezmurun sözlerini kullanarak, şöyle ilan edeceğiz: “Tüm krallar onun önünde secde kılacak, tüm uluslar ona hizmet edecekler”. Ve de ilk olarak bizler, O’na tapınmaya başlayacağız; O’na hizmet etmekle, O’na tapınacağız; tüm halklardaki O’nun sevdiği yoksullara hizmet ederek, O’na tapınacağız.