ME
NU

OMELIE / Omelie TR

22 giu 2014
22/06/2014 – EFKARESTİYA BAYRAMI – A

22/06/2014 – EFKARESTİYA BAYRAMI – A

1.Okuma Yasa 8,2-3.14-16 * Mezmur 147 * 2.Okuma 1Kor 10,16-17 * İncil Yh 6,51-58

Açlık günleri yaşamış olanlar ekmeğin değerini bilir! Musa halkına şöyle diyor: Zor zamanları unutma, ağzına koyacak bir lokmanın olmadığı günleri, zor günlerini unutma. O günlerde sana verilen armağanları hatırla. Açlık günlerini hatırlamak faydalıdır: O günlerde sana destek Olan’ı ve yaşamda Tutan’ı unutma, o günler geriye dönebilir. Musa’nın sözleri, İtalya’da ve Avrupa’da birçok kişinin ekmeksiz olduğunu, o yukarıdan gelen Ekmek, Efkarestiya olmadan yaşadığını, düşünmeme sebep oldu. Nasıl yaşayabiliyorlar? Kiliseye hiç girmemiş, Kutsal Kitaptan veya İncil’den hiç bir şey duymamış, belki vaftiz bile olmamış çocuklar, gençler, nasıl bir hayat yaşayabiliyorlar? Yüreklerinde ve akıllarında neler var? Yalnız kaldıkları bir anda veya fiziksel bir acı çektiklerinde, arkadaş, kardeş veya ebeveynleri tarafından terk edildiklerinde ne düşünüyorlar acaba? Sevdikleri kişilerin İsa hakkında ciddi bir şekilde konuşulduğunu hiç duymayan bu gençler nasıl yaşıyorlar? Yaptıklarının, yorgunluklarının amacı nedir? Çabalarına ve emeklerine ne anlam veriyorlar? Bir hastalık veya hayal kırıklığı karşısında neye bağlanıyorlar? Belki de sevgi, arkadaşlık, hizmet sözlerini dinlediler, ama sadece kendilerini düşünmeye sebep olan anlık heyecan ve duygularla karıştırdılar; o zaman da sevgiyi, arkadaşlığı ve hizmeti kendi geçici tatminleri için yaşadılar. Yorgunluklarına veya ıstıraplarına anlam veremiyorlar.

Gerçek bir yaşam ve hürriyeti yaşamak için gerekli besinleri almalıyız, yani sağlam bir içsel yaşama ihtiyacımız vardır. İçsel yaşam yüreğimizde yaşayabilecek Olan’la güçlü ve devamlı bir ilişkidir. İsa yüreğimize gelip içimizde yaşamak ister, bunu bize söylemek ve anlamamız için birçok fırsat verir. Bugün bize şunu der: “Bedenimi yiyen aracılığımla yaşayacaktır”. O’nu kim yerse, yaşam kaynağını içerisinde taşıyacaktır; bu yaşam da, yaşama sevinci de demektir, dünyadaki görevini sürdürme gücü de, başına gelen her şeyin anlamını bulabilmek de, demektir.

“Bedenimi yiyen” ne demektir? Yemek, bedenine yabancı bir madde koymaktır ve sonra bu yabancı madde, nasıl oluyorsa kendinin bir parçası olmasıdır. Kimse, İsa’nın bizden yamyam olmamızı istediğini düşünmez. Birini yemek deyimi, yediğimiz Olanla somut ve ivedi bir şekilde tek bir şey olmak anlamına gelmektedir. Ancak biz biriyle birlik içersinde olmak istediğimizde bu terimi kullanmıyoruz. İsa ise bunu kullandı, çünkü kendisinin ekmekle simgelenmesini istedi, Paskalya yemeğinde havarileriyle böldüğü ekmek gibi olmak istedi ve, kendisi bu dünyadan ayrılınca, havarilerinden aynı eylemi yapmaya devam etmelerini istedi. O halde İsa ile beslenmenin, kendisinin böldüğü ve dağıttığı ekmekle beslenmek olduğunu anlıyoruz, aynı zamanda İsa ile tek bir şey olabilmek için, sade bir ekmek olmuş gibi bu ekmek parçacığı ile beslenmenin yetmediğini de anlıyoruz. O Ekmeğin parçacığını yemek, o ekmeğin taşıdığı tüm anlamlarla bir olmak demektir, o Ekmeğin var olabilmesi için yapılmak gereken her şeye katılmak da demektir; yani Sözü dinlemek, imanlılarla birlikte dua etmek, Kilise’nin imanını ilan etmek, ilan ettiğimiz imana tutarlı bir hayat sürdürmek ve tam İsa’nın yaşadığı ve öğrettiği gibi, Allah’ı ve insanları sevmektir.

“Bedenimi yiyen aracılığımla yaşayacaktır”. Herkes, idare etmek değil de, yaşamak istiyor. Bugün, Efkarestiya’nın Gizemine taparken, birbirimize şunu söylemekteyiz: Gerçek ve tam yaşam, İsa’dan geliyor, o İsa ki Hıristiyan Cemaatinde buluyoruz, o İsa ki kendini bize alçakgönüllülükle bölünmüş ekmek aracılığıyla sunuyor. Mesih’in Bedenini yiyoruz: Sözünü hatırlayarak ve affını ve sevgisini vererek, O’nunla olan birliği muhafaza ediyoruz. Yaşamımız, ümitsiz ve sevgisiz olanlar için, sonsuzluğu düşünmeyen yanımızdan geçenler için de bir armağan olacaktır. Herkese, ölümden korkmayanın sevincini; İsa sayesinde, kendi içerisine sonsuz hayatın girdiğinden ve kaldığından dolayı hiç ölmeyeceğini bilenin sevincini getireceğiz! İsa ile beslenerek, kardeşlerimizle de “tek bir beden” oluyoruz, diyor aziz Pavlus. Bizler “tek bir bedeniz”, bunun için birbirimizi sevmekte yarışıyoruz, böylece bu dünyadan geçişimiz bir bayram olacaktır! İsa ile birlikte yaşam, gerçek yaşamdır, başkalarına iletilebilen bir sevinçtir, bayramdır! Kim kendi içerisinde İsa’yı taşıdığını biliyorsa ve bir başkasında İsa’nın var olduğunu tanıyorsa, o iki kişi birbirlerinin kardeş, dost olduklarını keşfederler, hatta onlar artık “tek bir beden”dirler! “Aç olanlara” yaşamımızla Ekmeğin var olduğunu ve herkes için olduğunu ilan edelim!