ME
NU

OMELIE / Omelie TR

30 ago 2015
30/08/2015 – OLAĞAN DEVRE 22. PAZAR GÜNÜ - B

30/08/2015 – OLAĞAN DEVRE 22. PAZAR GÜNÜ - B

1.Okuma * Yasa’nın Tekrarı 4,1-2. 6-8* Mezmur 15* 2.Okuma Yakub 1,17-27 İncil* Mk7,1-8.14-15.21-23

OKUMALAR

1. OKUMA: Yasa’nın Tekrarı 4,1-8

Musa İsrail halkına şöyle dedi: “Şimdi, ey İsrail, size öğrettiğim kurallara, ilkelere kulak verin. Yaşamak, ülkeye girmek ve atalarınızın Tanrısı RAB'bin size vereceği toprakları mülk edinmek için bunlara uyun. 2 Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarına uyun. 3 RAB'bin Baal-Peor'da neler yaptığını kendi gözlerinizle gördünüz. Tanrınız RAB, Baal-Peor'a tapan herkesi aranızdan yok etti. 4 RAB'be bağlı kalan sizler ise hâlâ yaşamaktasınız. 5 İşte, Tanrım RAB'bin buyruğu uyarınca size kurallar, ilkeler verdim. Öyle ki, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede bunlara uyasınız. 6 Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, 'Bu büyük ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk! diyecek. 7 Tanrımız RAB her çağırdığımızda bize yakın olur. Tanrısı kendisine böylesine yakın olan başka bir büyük ulus var mı? 8 Bugün size verdiğim bu yasa gibi adil kuralları, ilkeleri olan başka bir büyük ulus var mı?”


14 Mezmur

Davut'un mezmuru|r
1Ya RAB, çadırına kim konuk olabilir?
Kutsal dağında kim oturabilir?
2Kusursuz yaşam süren, adil davranan,
Yürekten gerçeği söyleyen.
3İftira etmez,
Dostuna zarar vermez,
Komşusuna kara çalmaz böylesi.
4Aşağılık insanları hor görür,
Ama RAB'den korkanlara saygı duyar.
Kendi zararına ant içse bile, dönmez andından.
5Parasını faize vermez,
Suçsuza karşı rüşvet almaz.
Böyle yaşayan asla sarsılmayacak.

2. OKUMA Yakub 1,17-27

7 Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan gelir. 18 O, yarattıklarının bir anlamda ilk meyveleri olmamız için bizleri kendi isteği uyarınca, gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu. 19 Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun. 20 Çünkü insanın öfkesi Tanrı'nın istediği doğruluğu sağlamaz. 21 Bunun için, her türlü pisliği ve her tarafa yayılmış olan kötülüğü üstünüzden sıyırıp atarak, içinize ekilmiş, canlarınızı kurtaracak güçte olan sözü alçakgönüllülükle kabul edin. 22 Tanrı sözünü yalnız duymakla kalmayın, sözün uygulayıcıları da olun. Yoksa kendinizi aldatmış olursunuz. 23 Çünkü sözün dinleyicisi olup da uygulayıcısı olmayan kişi, aynada kendi doğal yüzüne bakan kişiye benzer. 24 Kendini görür, sonra gider ve nasıl bir kişi olduğunu hemen unutur. 25 Oysa mükemmel yasaya, özgürlük yasasına yakından bakıp ona bağlı kalan, unutkan dinleyici değil de etkin uygulayıcı olan kişi, yaptıklarıyla mutlu olacaktır.

İNCİL:  Markos 7,1-8.14-15.21-23

1.Yeruşalim'den gelen Ferisiler ve bazı din bilginleri, İsa'nın çevresinde toplandılar. 2 O'nun öğrencilerinden bazılarının murdar*, yani yıkanmamış ellerle yemek yediklerini gördüler. 3 Ferisiler, hatta bütün Yahudiler, atalarının töresi uyarınca ellerini iyice yıkamadan yemek yemezler. 4 Çarşıdan dönünce de, yıkanmadan yemek yemezler. Ayrıca kâse, testi ve bakır kapların yıkanmasıyla ilgili başka birçok töreye de uyarlar. 5 Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya, “Öğrencilerin neden atalarımızın töresine uymuyorlar, niçin murdar ellerle yemek yiyorlar?” diye sordular. 6 İsa onları şöyle yanıtladı: “Yeşaya'nın siz ikiyüzlülerle ilgili peygamberlik sözü ne kadar yerindedir! Yazmış olduğu gibi, 'Bu halk, dudaklarıyla beni sayar, Ama yürekleri benden uzak. 7 Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.' 8 Siz Tanrı buyruğunu bir yana bırakmış, insan töresine uyuyorsunuz.” 14 İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, “Hepiniz beni dinleyin ve şunu belleyin” dedi. 15-16 İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. 22 Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. 23 Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.”


VAAZ

Tanrı’nın istediği yasaları ve kuralları tanımaktayız; insanların alışkanlıklarını onaylamak için kurulan ve düzenlenen başka yasaları ve kuralları da tanımaktayız. Tanrı’nın istediği yasalar ve kurallar insanların huzuruna ve birliğine yardımcı olup toplumu geliştirmektedir, öyle ki onlar sayesinde herkes için güvenliği, saygısı ve barışı olan bir yaşam mümkün olmaktadır. İnsanların alışkanlıklarını onaylayan kurallar ise, hayatın yüzeysel yönlerine bakmakta ve hayatın yüzeysel yönleriyle ilgilenmektedir. Bazen de insanların düşünme ve karar alma şekillerini ve onların karşılıklı ilişkilerini ağırlaştırmaktadırlar. Tanrı’nın yasalarına bütün gücümüzle bağlı kalmak çok iyidir. Gerçekten de – bunu hemen fark etmesek de – Tanrı’nın bu yasalarına uymamız bize gittikçe iyi ürünler veriyor; aksine onlara olan itaatsizliğimiz etrafımızda acıları yaratıyor ve yeryüzünü güvenilmez ve kuşku dolu, düşmanca ve nankör bir ortama dönüştürüyor. Bugün Kutsal Yazıların bize söyledikleri gibi, Tanrı’nın yasalarına itaatimiz, bizleri hikmette geliştirip akıllı kılar. Bizler bunun farkına varmasak da başkaları, Tanrı’sız yaşayanlar bile, bunu fark ediyorlar. Bu insanlar şöyle diyecekler: “Gerçekten, bu millet hikmet sahibi ve ileri bir toplum!”

Bize gerçek akılı sunan İsa’dır. İncil’den okuduğumuz gibi, İsa Tanrı’nın yasası ile insanların belirledikleri kuralların arasında olan farklılığı çok iyi görebilmektedir ve bize de göstermektedir. İnsanların alışkanlıklarının belirdiği kurallar, gerçekten de çok fazladır. Bunlar, insana kulluk edinceye kadar iyi ve yararlı gibi görünüyorlar. Eğer bu kurallar bir amaç olmadan yani amaçsızca uygulanırsa; maalesef ezici olup sadece köleliği yaratıyorlar. Gerçekten de böyle oldu işte; temizlik ve kaba davranma kuralları, dinsel kurallara dönüştürülüp normal ve sağlıklı herhangi bir düşünme şeklini aştı. Böyle olunca bu insani kurallar, insanları rahatlatmak yerine, baskı yaratıp diğerlerini suçlamaya ve hor görmeye götürmekteydi. Bu tür kurallara olan itaat, sanki Tanrı’ya olan itaatmiş gibi gösteriliyordu ve de böyle öğretilmekteydi. Fakat bu kurallar, her emirden daha önemli olan, hatta bütün emirlerin amacı olan ‘sevginin ve merhametin’ emrini görmezlikten gelmeye itiyordu. İsa, öğrencilerine bu uygunsuzluğu anlatmak için durmaktadır.

İsa’nın öğretişi daima güncel, daima gereklidir: O zamanlardaki denenme, hala canlı ve dolaşan bir denenmedir. Bir örnek verelim! Efkaristiya Ayinine hazırlanmaktayım; kilisede hizmet edene hızlı hızlı konuşmak ya da bana yardım eden bir şeyi unutan çocuğa iddia ile konuşmak bana kolay gelirdi. Bu şekilde bir şeyin kendi yerinde olmaması, bir kişiye ya da bir çocuğa veya kilisede toplanan bütün kalabalığa Baba’nın sevgisini gösterme misyonumdan daha önemli olabilecekti! Aynı şey; evde, iş yerinde, yolda... her yerde de gerçekleşebilecekti! Kesinlikle şeylere, ekonomik değerleri için önem vermeliyiz, ancak insanlara, onlardan daha çok önem vermeliyiz! Nitekim insanlar, Tanrı’nın evlatlarıdırlar. O halde ilk önce merhamet yaşanmalıdır. Bu şekilde Tanrı’nın bize teslim ettiği misyona sadık kalacağız. O, yanımızdakilere Baba gibi sevgisini ve Oğul’un itaatli sevgisini göstermemizi istiyor. Tanrı’nın şefkatine ve Ruh’un uysallığına tanıklık etmemiz, kuşkusuz elbisedeki bir leke için ya da bir tabağın kırıklığı için kızgın olmamızdan daha önemlidir! Gerçekten de gözüküyor ki hepimiz, İsa’nın sevgisinin ve hikmetinin tanınmasını ve tecrübesini yaymak için değil; şeyleri, malları, alışkanlıkları, tutkuları, gösterişleri kurtarmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz.

Bu sebepten İsa, davranışların birçoğunu sıralamaktadır. Bu davranışların Tanrı tarafından bizlere verilen görevin ağır bir reddetmesi olmalarına rağmen, bizler bunları kaygısızca yaşamaktayız. Bu davranışlar, büyüklüğümüzün bir işareti değildir, aksine kendimize zarar verip kendimizi murdar, yani Tanrı’nın ve insanın hoşuna gitmemiş kılar. Sıralamayı tekrarlıyorum, çünkü İsa’nın öğretişini unutmamak, önemlidir: “Ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, safahat, kıskançlık, iftira, kibirlik ve akılsızlık” “insanı kirletir”. Aramızda hiç kimse bütün bu şeylerden, yani ahlaksızlıktan, zenginliğin hırsından, evlenmedeki sadakatin aldatılmasından, sözlerle, düşüncelerle ve eylemlerle gösterilen kötülüklerden, akılsızlıktan bile muaf değildir. Akılsızlık, Tanrı’yı ve sevgisini düşüncelerimizden, projelerimizden ve eylemlerimizden dışlamaktadır.

Yakup’un mektubu, İsa’nın öğretişini yeniden sunmaktadır. Gerçek ve Tanrı’nın hoşuna giden din; titiz dualar ve törenler etmene ya da görünmelerin yerlerine seni götüren din değildir. Gerçek Din, yani Tanrı’ya olan itaat, bedeni ve ruhani merhametin eylemlerini gerçekleştiren dindir. Ayrıca bu Din seni “dünyanın kötülüklerinden uzak kalmak” için uğraştırıyor. Gerçekten de bu dünya, kibirlikle, kıskançlıklarla, cinsel iffetsizliklerle, büyücülüklerle, kötülüklerle, yalanlarla, ticaretin aldanmalarıyla, modalarla ve paraya muhtaç olanlara değil, paranın kendisine önem vermekle seni kirletmektedir. Keşke her şeyi dürüst yerine koyabilseydik. Yani öncelikle insanları, sonrasında da şeyleri koyacağız; ilk önce iç hayata; sonra da sadece ve sadece yine iç hayata hizmet edip onu göstermek için dış hayata önem vereceğiz!