ME
NU

OMELIE / Omelie TR

18/12/2011
IV NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ – 4. Pazar Günü

18/12/2011 - NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ -

4. Pazar Günü – A -

1.Okuma 2Sam. 7,1-5.8-12.14.16 Mezmur 88 2.Okuma Rom. 16,25-27 İncil Lk. 1,26-38

Aziz Pavlus, Romalılara mektubunu, Allah’a ihtişamlı bir övgü duası ile sonlandırır. O, imanlıların, İncili, Mesih ile ilgili güzel haberi, kabul etmelerini neredeyse bir mucize gibi görmektedir. Yeter ki biri onu ilan etsin, hemen inanmaya hazır birileri çıkmaktadır. Yüzyıllar boyunca hiç kimse hiçbir şey bilmiyordu, şimdi ise aniden imanı kabul eden kişiler var. İman, bir şeyi bilmek değildir, itaat etmektir. Kim iman ederse Mesih İsa’ya itaat eder, yeni bir yaşama başlar ve Kiliseye girerek, itaatkâr olmaya devam eden Rabbin hayatını yaşamaya başlar. O halde, hürriyetlerine çok bağlı insanların, itaat yoluna geçmeleri, daha doğrusu itaat eden sevgiye geçmeleri Allah eylemidir, yani mucizedir. Havari Allah’ı övdüğü gibi biz de O’nu, hikmeti için överiz, çünkü günahkarlarda imanı uyandırarak, bizleri hayrete düşürmektedir.

Zaten Allah ne yaparsa sürprizdir. Meleğin “bir adama nişanlı olan bakireye” gitmesi sürprizlerin sürprizidir. Herkesin bir bekleyiş içersinde olduğu gerçektir, ama hiç kimse Allah’ın, kendi vaatlerini gerçekleştirmek için, böyle alçakgönüllü, basit ve gizli bir yol seçeceğini kimse tahmin edemezdi. Meryem herkesten daha çok şaşırmaktadır. Peygamberlerin, tüm halka yönlendirdikleri selam, şimdi sadece ona yöneltilmektedir. Bu selam ile peygamberler güzel ve iyi haberi müjdeliyorlardı, herkesi sevindirecek haberi: Allah, halkı ile birlikte yürümeye geliyordu, insanlarla birlik olup hükümdarlığını başlatacaktı. Meryem şaşırıyor: niçin bu selam sadece ve sadece kendisine yöneltilmektedir? Elbette o da, herkesin düşündüğü gibi, Allah’ın, kendi hükümdarlığını gerçekleştirmek için önemli, meşhur, kabiliyetli kişilere ihtiyaçı olduğunu düşünüyordu. Hayır, tam tersine: Allah küçükleri ve fakirleri, zayıfları ve cahilleri seçiyor. Allah dünyaya, büyük kral Davut’a bildirilen peygamberliği gerçekleştirmek için, Oğlunu gönderiyor ve Oğlunu göndermek için Meryem’i seçti! Melek bu haberi Meryem’e bildiriyor. “Rab Allah ona atası Davut’un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakub'un soyu üzerine egemen olacak ve onun hükümranlığının sonu olmayacaktır”.

Meryem kendini ufak hissediyor, bu büyük olaylar karşısında çok ufak hissediyor kendini! Davut da küçüktü, kardeşlerinin arasında en ufak oydu, ancak Allah onu seçti ve peygamber Samuel onu kral mesh etti. Davut Allah’ın vaadini gerçekleştirmek için, zulüm edilip acı çekmesi, savaşması, kendisine karşı bile savaşması gerekti. Meryem de kim bilir ne yapması gerektiğini düşünüyor ve bunu meleğe soruyor. Melek Cebrail onu rahatlatıyor: Meryem sadece kendisini sunmalıdır, Allah’ın gücünün kendi hayatında hareket etmesine izin vermelidir. Davut’a da aynı şey olmamış mıydı? Yaşamının sonunda Allah’a layık bir mabet inşa etmesi gerektiğini düşünüyordu. Fikri doğru ve güzele benziyordu: kendisi bir evde, hatta sarayda yaşıyordu ve Allah’ın sandığı halen bir çadırda idi. Peygamber de bu fikre sıcak bakıyordu. Ancak bu, Allah’ın fikri değildi. Allah’ı binalar o kadar ilgilendirmiyor, çünkü O’nun varlığı orada sadece sembolik: O’nu ilgilendiren, insanlar aracılığıyla insanlar arasında olmasıdır. Bu, Davut’un soyu sayesinde gerçekleşecektir, bu soy Allah’ın gerçek şanı olacaktır, çünkü mükemmel bir imajı olacaktır. “O seslenecek bana: Sensin babam. Ben de onu biricik oğlum kılacağım”: o oğul şimdi Meryem’e müjdelenmektedir. O gerçekten de Davut’un soyundan birisi olan Yusuf ile nişanlı. O’nun oğlu Allah’ın Oğlu olacak, dolayısıyla itaatkâr olacak. Allah’ın planlarını gerçekleştirecek ve Allah’ı “Baba” diye çağıracak. Allah’ın planları tüm halkın ve bütün halkların kurtuluşu ile ilgilidir, bunu peygamberler de yazmıştı. Bu sebepten aziz Pavlus Romalılarla da ilgilendi ve İncili tüm milletlere müjdelemek istedi.

Meryem uysal ve alçakgönüllü bekleyişine başladı. Kendini “Rabbin hizmetkârı” olarak sundu, Allah’ın Sözünün gerçekleşmesi için yaşamını adamaya hazırdı. Biz de bugün bu aynı davranışını Meryem’den öğrenmek istiyoruz. Noel bayramını kutlamaya beklerken, İsa’ya yaşlarımızı, aylarımızı, günlerimizi, saatlerimizi sunuyoruz. Böylece O’nun hala yeryüzünde bir “evi” olabilecek, bugün ve yarın karşılaştığımız insanların arasında olabilecek! Onun evi, bizim itaatkâr mevcudiyetimizdir, İsa’nın bize vereceği Allah’ın Sözünü dinleyen ve gerçekleştiren bizlerin mevcudiyetimizdir.