ME
NU

OMELIE / Omelie TR

27 gen 2013
27/01/2013 - OLAĞAN DEVRE - 3. Pazar Günü – C

27/01/2013 - OLAĞAN DEVRE - 3. Pazar Günü – C -

1.Okuma Neh. 8,2-4. 5-6.8-10 * Mezmur 18 * 2.Okuma 1Kor. 12,12-31 * İncil Lk. 1,1-4; 4,14-21

İki günden beri Hıristiyanların Birliği için dua haftasını tamamladık, ama aziz Pavlus’un Korintlilere mektubu kardeşlerimizle her ne pahasına olursa olsun, birlik içerisinde kalmamız niyetimize yardım etmektedir. Hakikaten de tek bir bedenmişiz gibiyiz: bizi Vaftiz ve sayesinde aldığımız Ruh birleştirmektedir. Doğuştan sahip olduğumuz din veya sosyal durum gibi doğal farklılıklarımız göz önünde tutulmamalıdırlar. Yahudi veya başka bir millete ait olmak, köle veya hür olarak doğmuş olmak, Allah’ın önünde bir anlam taşıyor mu? Babamız olan Allah için önemli olan sadece bize can veren ve bizi yöneten ruhtur. Eğer içimizde yaşayan ruh İsa’nın Ruh’u ise, o zaman biz tek bir şeyiz, birçok uzuvdan meydana gelen tek bir beden gibi. Fiziksel bedenimizin birliği, ruhani bedenimizi düşündürmeli ve imanda her bir kardeşimiz için şükretmemizi sağlamalıdır. Güçsüzüz ve güçsüz insanlar arasında yaşamak kıskançlık, antipati veya sempati, kendini başkalarından üstün görme arzusu, değişik tip hırslar doğurabilir: bunlar bir imanlının karşılaşabileceği ayartmalardır, ama bunlardan kaçınmalıdır. Bir bedende değişik uzuvlar diğerlerinin faydası ve iyi çalışmasına yaramaktadır; bedenin her bölümü aldığı emirlere itaat etmektedir, ancak diğer uzuvların değişik fonksiyonlarına ve kapasitelerine de ihtiyacı vardır.

Havarinin verdiği örnekleri anlamak çok kolay; el ve ayaklar, göz ve kulaklar, zayıf veya güçlü olsunlar, görünür veya görünmez olsunlar, bütün organlarımız tüm bedenin sağlıklı olması için el birliği içersinde olmaları gerekir. Böyle aynen Kilisede değişik görevler ve değişik makamlar vardır, her biri önemli ve gereklidirler, ama bizler sınırlı olduğumuz için her birine sahip değiliz ve her bir eylemi gerçekleştiremeyiz. Bu sebepten başkasına hizmet eden sevgiden başka bir de alçakgönüllülükle hizmet edilmeyi kabul eden sevgiyi de yaşamalıyız. Bu şekilde İsa’nın emrini gerçekleştireceğiz: “Birbirinizi sevin”. Kilise yaşamında devamlı olarak İsa’nın öğretisini göz önünde tutmalıyız. Bu sebepten her Pazar Günü Rab’bin Sözünu okuyor ve ona, duygularımızdan daha çok önem veriyoruz. Bir Hıristiyan’ın, fırsatı çıktığında örneğin bir haksızlık veya ahlaksızlıkta, sabredeceğine, affedeceğine veya denenmeyi başarıyla atlatacağına, bunu yapmayıp dünyanın davranma şekline uyması, ne kadar çirkin! İsa’nın Sözüne dikkat, yaşamı değiştirmektedir, gerçekten değiştirmelidir!

Bugünkü ilk okuma ve İncil metninin ortak konuları, Allah’ın Sözüne dikkati çekmeleridir. Ezra, İsrail halkının Babil’de geçirdiği sürgün yıllarından sonra tapınağın molozlarının altında, Kutsal Yasanın kitabını buluyor; meydana tüm halkı topluyor, bir minber hazırlattırıyor ve sabahtan öğleye kadar Kitabı okutuyor. Bu da tüm zamanların İbrani halkı için bir gelenek oldu. Her cumartesi günü, küçük, büyük, kadın, erkek, herkes toplanır Kutsal Kitabı dinlerler. Bu bir alışkanlık olmuştu ve İsa da bunu yaşar. İsa bunu bir alışkanlık gibi değil de, Allah’a ve halka hissettiği sevgi ile yaşardı. Gerçekten de Allah’ın Sözü ile beslenmek başkalarına Allah’ın armağanı olmaya hazırlanmaktır. Seven bir kişi, başkalarına bedenlerine haz veren bir şey vermekle yetinmezler, özellikle Allah’ın bilgeliğini, O’na itaat etme örneğini, Sözünden gelen ışığı vermeye çalışır. Biz de gerçekten sevgili ölülerimizi hatırladığımızda onlardan en çok neyi hatırlarız? Onlardan aldığımız maddi yardımı değil de, ruhani yardımlarını, kısacası büyümemize ve olgun, hür kişiler olmamıza yardım eden tavsiyelerini hatırlarız.

Allah’ın Sözü Rab’bimiz Mesih İsa’dan konuşmaktadır; kendisi de bu şekilde Allah’ın Sözünü anlamaktaydı ve aynı şekilde akrabalarına, hemşehrilerine anlatmaya çalışıyordu. İsa’nın kendisi, beden alan Allah’ın Sözüdür; kendi insanlığında Allah’ın arzularını, bilgeliğini, her insana olan sevgisini görüyoruz. Bu sebepten hepimiz Sözü dinleyeceğiz ve onu yaşayarak, itaatimiz sayesinde onun, insani tecrübe olması için çalışacağız.

Ben, cemaatimizde bazı üyelerin İsa’nın Sözünü görünür kılmalarını isterim; işte ben de kendimi bunun için O’na sunuyorum. Aziz Luka’ya ve diğer İncil yazarlarına minnettarlık duyuyorum, çünkü bize özenle Rab İsa’yı tanıttılar. İsa’dan sana şunu da söyleyebilmeyi diliyorum: “Bugün dinlediğin Sözün bir yüzü bende gerçekleşiyor”. Bu sebepten de Kilisenin bana Rab hakkında öğrettiklerini gerçekleştirmek için çabalıyorum.