ME
NU

OMELIE / Omelie TR

02 lug 2017
02/07/2017 - OLAĞAN DEVRE - 13. Pazar Günü – A

02/07/2017 - OLAĞAN DEVRE - 13. Pazar Günü – A

1.Okuma 2Kral 4,8-10, 14-16 * Mezmur 88 * 2.Okuma Rom 6,3-4. 8-11 * İncil Mt 10,37-42


Krallar Kitabının anlattığı öykü çok güzeldir: Kocasına uygun olarak Şunemli saygın bayanın peygamber Elişa’yı cömertçe konuk etmesi, Allah’ın öngören sevgisinin bir eylemidir. Ve de büyük peygamber olan Elişa’nın aldığı iyiliğin karşılığı olarak verebileceği ödül hakkında derin bir alçakgönüllülükle uşağına sorular sorduğunu görmek de çok güzeldir. Nihayetinde uşağın peygambere büyük bir eylemi, insanın kabiliyetini aşan bir eseri önerdiğini duymak da çok güzeldir. Nitekim o ana kadar hiçbir evladı olmayan, üstelik de yaşlı bir kocası olan o kadına sadece Allah bir evlat verebilecekti. Bu olay sayesinde bizler; Allah’ın Kendisine iman edenlerin cömertlikleri, itaatleri, imanları ve duaları sayesinde nasıl müdahale edebildiğini seyredebilmekteyiz. Kuşkusuz bu olay, İsa’nın aklında ve yüreğinde derin bir yer tutmuştu ve de İsa, havarilerine yönelttiği konuşmada verdiği öğütleri ve teşvikleri için bu olaydan da esin almıştır. “Bu sıradan kişilerden herhangi birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuk su bile içiren, size doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz kalmayacaktır»: Tıpkı Şunemli kadın için olduğu gibi! Ona, peygambere yaptığı iyiliğin ödülü olarak, beklenmemiş bir mucize verildi. Fakat insan, İsa’nın öğrencisine bir bardak su vermekten daha da çok cömert olabilir. “Bir peygamberi, peygamber olduğu için kabul eden...” var: Allah onu, sadık bir peygambermiş gibi ödülleniyor! Aynı ders, “Doğru bir adamı, doğru biri olduğu için kabul eden” sözlerinde de verilmiştir. Allah’ı bize borçlu kılmak için pek çok fırsatımız var! Böyle bir konuşma belki biraz fazla cesaret dolu, garip veya uygunsuz gözüküyor, fakat İsa’nın vaatlerine uymaktadır. Gözlerimiz daima, dürüstleri ve peygamberleri, Rab’bin küçük öğrencilerini de, tanımak üzere açık halde durmalıdırlar; yüreğimiz, sürekli Allah’ın isteğini yapmaya, ve de onu yapanlara yardım etmeye hazır olmalıdır. Bugün bize armağan edilen açıklama, İsa “Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur” diye söylediği zaman en yüksek noktaya erişmektedir. Allah’ı, Peder’i doğrudan doğruya kabul etmek mümkündür: O’nun gönderdiği Kişiyi kabul et! Fakat şöyle de söylenilebilecekti: Madem ki göklerde olduğu için bizler artık İsa’yı görmeyiz, O’nu nasıl kabul edebileceğiz? Kendi yolunda, tıpkı Zakay’ın ya da Marta’nın ve Meryem’in olduğu gibi, O’nunla karşılaşan kişiye ne mutlu! Fakat bizler... Bizler de İsa ile ve O’nu göndermiş olan Peder ile karşılaşabilmekteyiz: Hangi şekilde? “Sizi kabul eden, beni kabul etmiş olur”! İsa bunu, havarilerine hitap ederek söylüyor. Rab’bimizin gönderdiklerinden birisini kabul et ve senin içine, evinin içine de Allah’ın var olması aracılığıyla gelen kutsamanın, barışın ve bütün armağanların bizlere verildiğini fark edeceksin. Fakat İsa, bütün bu konuşmasını birkaç şaşırtıcı doğrulamalar ile hazırladı. Kendisine olan sevgi, tek olmalıdır, ondan başka her sevgiyi hariç tutmalıdır. İsa’nın bu doğrulaması, bizi şaşkına ya da korkuya düştürür. İsa’dan başkasını dinlemeyi tercih edersen eğer, İsa’yı hakikaten sevdiğini söyleyemeyiz. “Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven, bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven, bana layık değildir”: Allah’ın Oğluna layık olabilmemiz için, O’nu herkesten, en kutsal sevgiden de çok tercih etmeliyiz. Zaten, sevdiğimiz insanlara olan en gerçek ve en derin sevme şekli; onlara Kutsal Ruh’la dolu, hayatın ve barışın Allah’ına tamamen verilen bir yüreği, yani bizlerin yüreğini vermektir! Gerçekten de sevmek; insanı tatmin etmek değildir, sevdiğimiz insanı yeni ve Allah’ın kutsal korkusu ile dolu bir yüreğin zenginlikleri ile zenginleştirmektir - Allah’ın korkusu, O’nu o kadar sevmekten gelir ki içimizde O’nu incitme korkusu vardır!-. İşte tam da bunun için, Kutsal Ruh’la ve O’nun meyveleri ile dolu olabilmemiz için, bizler İsa’yı her şeyden ve herkesten daha da çok sevmekteyiz. Bu şekilde anne babaya ve evlatlara olan sevgimiz, mükemmel olmakta, yani gerçek sevgi olmaktadır. Aziz Pavlus dikkatimizi vaftize çekiyor: Bu, Mesih İsa ile birleşmemizi kutsayan anıdır. Bizler, “Yeni bir yaşam”, yani Dirilmiş Olanın yaşamına yer vermek için, ‘eski adamımızın’, yani egoist ve kendi kendine dönük o hayatımızın ölümünü kabul ederek, İsa ile birleştik. “Siz de böylece kendinizi günah karşısında ölü, Mesih İsa'da Allah karşısında diri sayın”. “Kendinizi günah karşısında ölü sayın”: Artık her tür egoizmlere destek veren dünyanın imansızlığına katılmayacağımız anlamında gelmektedir. “Kendinizi Mesih İsa'da Allah karşısında diri sayın”: Allah’ın sevgisine katılmak demektir; öyle bir sevgi ki, bir bardak suyu rahatlıkla verebilir, peygamberi kabul etmeye ve dürüst kişiyi desteklemeye yardımcı olur: Ve bunların hepsini, Allah’ın Oğlu ile birlik ve beraberlik sayesinde olmaktadır. Kilise’nin hayatı; bütün vaftizlilerin sevgisidir. Bunlar; Mesih İsa ile olan birlik ve beraberlikleri sayesinde, hep birlikte göklerdeki Babamızın eylemlerini ve eserlerini, merhamet ve şefkatin, iyilik ve dürüstlüğün o eylemlerini gerçekleştirmektedirler. Bunun için; her insanı ve evrendeki bütün insanları Allah’ın sevgisinin gücü ve lütfü ile sevmeyi saygıyla becerebilmemiz için, ve de bu şekilde göklerin hükümranlığını kurabilmemiz için de, tam da bunun için bütün yüreğimizi İsa’ya verelim!


OKUMALAR


1.Okuma 2Krallar 4,8-10, 14-16


Elişa bir gün Şunem'e gitti. Orada zengin bir kadın vardı. Elişa'yı yemeğe alıkoydu. O günden sonra Elişa ne zaman Şunem'e gitse, yemek için oraya uğradı.

Kadın kocasına, "Bize sık sık gelen bu adamın kutsal bir Tanrı adamı olduğunu anladım" dedi,

"Gel, damda onun için küçük bir oda yapalım; içine yatak, masa, sandalye, bir de kandil koyalım. Bize geldiğinde orada kalsın."

Bir gün Elişa geldi, yukarı odaya çıkıp uzandı.

Elişa Gehazi'ye şöyle dedi: "Ona de ki, 'Bizim için katlandığın bunca zahmetlere karşılık ne yapabilirim? Senin için kralla ya da ordu komutanıyla konuşayım mı?' " Kadın, "Ben halkımın arasında mutlu yaşıyorum" diye karşılık verdi.

Elişa, "Öyleyse ne yapabilirim?" diye sordu. Gehazi, "Kadının oğlu yok, kocası da yaşlı" diye yanıtladı.

Bunun üzerine Elişa, "Kadını çağır" dedi. Gehazi kadını çağırdı. Kadın gelip kapının eşiğinde durdu.

Elişa, kadına, "Gelecek yıl bu zaman kucağında bir oğlun olacak" dedi.


Mezmur 88/89

RAB'bin sevgisini sonsuza dek ezgilerle öveceğim,

Sadakatini bütün kuşaklara bildireceğim.

Sevgin sonsuza dek ayakta kalır diyeceğim,

Sadakatini gökler kadar kalıcı kıldın.

Ne mutlu bayram çığlıkları atmasını bilen halka, ya RAB!

Yüzünün ışığında yürürler.

Gün boyu senin adınla sevinir,

Doğruluğunla yücelirler.

Çünkü sen onların gücü ve yüceliğisin,

Lütfun sayesinde gücümüz artar.

Kalkanımız RAB'be,

Kralımız İsrail'in Kutsalı'na aittir.

 

2.Okuma: Aziz Pavlus’un Romalılara mektubundan 6,3-4. 8-11

Mesih İsa'ya vaftiz edilenlerimizin hepsinin O'nun ölümüne vaftiz edildiğini bilmez misiniz? Baba'nın yüceliği sayesinde Mesih nasıl ölümden dirildiyse, biz de yeni bir yaşam sürmek üzere vaftiz yoluyla O'nunla birlikte ölüme gömüldük. Eğer O'nunkine benzer bir ölümde O'nunla birleşmişsek, O'nunkine benzer bir dirilişte de O'nunla birleşeceğiz. Artık günaha kölelik etmeyelim diye, günahlı varlığımızın ortadan kaldırılması için eski yaradılışımızın Mesih'le birlikte çarmıha gerildiğini biliriz. Çünkü ölmüş olan, günahtan özgür kılınmıştır.
Mesih'le birlikte ölmüşsek, O'nunla birlikte yaşayacağımıza da inanıyoruz. Çünkü Mesih'in ölümden dirilmiş olup artık ölmeyeceğini, ölümün artık O'nun üzerinde egemenlik sürmeyeceğini biliriz. O'nun ölümü, günaha karşılık ilk ve son ölüm olmuştur. Oysa sürdüğü yaşamı Tanrı için sürmektedir. Siz de böylece kendinizi günah karşısında ölü, Mesih İsa'da Tanrı karşısında diri sayın.


İncil: Matta 10,37-42

Mesih İsa oniki şakirdine şöyle dedi: “Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven, bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven, bana layık değildir. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen, bana layık değildir. Canını kurtaran, onu yitirecek. Benim uğruma canını yitiren ise onu kurtaracaktır.
«Sizi kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur. Bir peygamberi, peygamber olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan bir ödül alacak. Doğru bir adamı, doğru biri olduğu için kabul eden, doğru adama yaraşan bir ödül alacak. Bu sıradan kişilerden herhangi birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuk su bile içiren, size doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz kalmayacaktır.»