ME
NU

OMELIE / Omelie TR

30 apr 2017
30/04/2017 – PASKALYA DEVRESİ - 3. Pazar Günü – A

30/04/2017 – PASKALYA DEVRESİ - 3. Pazar Günü – A  

1.Okuma Hav. İşl. 2,14.22-33 * Mezmur 15 * 2.Okuma 1Pt. 1,17-21 * İncil Lk. 24,13-35


Pentekost Gününde Petrus; İsa’yı gönderen Allah ve Kutsal Ruh’u gönderen İsa hakkında konuşmakta ve konuşmasını şöyle sona erdirmektedir: “... şimdi gördüğünüz ve işittiğiniz gibi”. Petrus, bir fikri ya da güzel bir öyküyü değil de, gerçekleşenin, herkes tarafından seyredilebilen olayların bir açıklamasını vermektedir. Sanki o şöyle konuşmaktadır: “Bize bakın! Bizim böyle olmamızın nedenini size anlatayım!” ya da “Kilise’ye, bizim Mahalle Kilisemize bakın! Onun o kadar güzel ve çekici olmasının sebebini size söyleyeceğim!”. Aynı şeyi bugün bizler de söylememiz gerekirdi, fakat buna cesaretimiz yoktur... Belki de cemaatimiz güzel değildir de... Onun görünmesi, bizi şaşırtan bir yüz gibidir. Nitekim cemaatimizin içinde Rab’be karşı itaatsizlikler; bazı bölünmelerden ve bazı anlaşmazlıklardan bile ortaya çıkarılmaktadır. Bu bölünmeler ve bu anlaşmazlıklar, birinin ya da ötekinin haklı olduğunu göstermeye çalışmaktadırlar, fakat gerçekçi bir biçimde bakacak olursak, bunlar Kutsal Ruh’un birinden ya da ötekinden hala uzak ya da yok olduğunu bile ispat edebilirler. Aziz Petrus, mektubunda, uygunsuzluklarımızı aşabilmemiz için, değerli bir öğüdü de vermektedir: “Kimseyi kayırmadan, kişiyi, yaptıklarına bakarak yargılayan Allah’ı Baba diye çağırdığınıza göre, gurbeti andıran bu dünyadaki zamanınızı Allah korkusunda geçirin.” Kullandığımız sözleri düşünelim, öyle ki onlar gerçek olsun ve yüreğimizdeki olanları ifade etsinler. Bizler Allah’a ‘Baba’ mı deriz? O zaman düşüncelerimizi, konuşmalarımızı ve bütün davranışlarımızı değiştirelim. Allah’a sevgi dolu ve ciddi ‘Baba’ terimi ile hitap edersek eğer, bu O’nun arzularının bizi ilgilendirdiği anlamına gelmektedir, onlara itaat etmeyi istememiz ve O’ndan yaşamayı öğrenmeyi istememiz demektir. O halde bizler, Baba’nın sevilen ve destek gören evlatları olarak, diğer insanlara davranışlarımızda Baba’nın sevgisini göstermeye gayret edeceğiz. Bu dünya, Aziz Petrus’un söylediği gibi, bizim için “gurbet”tir: Bu gerçek; burada köklenmememiz için, hiçbir şeyi, hiçbir zenginliği sabit ve emin sanmamak için de geçerli bir sebeptir. Bu, “atalarınızdan kalma boş yaşam”dır, ve de bu bizlere yaramamış, hatta zarar vermiştir. Bundan dolayı, “Mesih'in kusursuz ve lekesiz bir kuzunun kanı” bizi kurtardı. Bunun için bizler, İsa’nın hayatını örnek olarak almaya gayret edecek ve bütün düşüncelerimize ve kararlarımıza temel olarak O’nun Söz’ünü koyacağız. İsa’nın Kendisi şaşırmış ve yılmış olanlara yaklaşıyor. Paskalya Gününde iki kişinin yola koyulması olayını dinledik: Bu kişiler, mezardan dönen kadınların haberlerine rağmen, yılmışlardır. Peki bu iki kişi ile birlikte yürümek için, onları dinlemek ve onlara soru sormak için onlara yaklaşan adam, kimdir? O, onların sorularına cevap verebiliyor; hatta onları şaşırtacak ve Kutsal Yazıları anlamalarını sağlayacak kadar sorularına cevap verebiliyor. Yabancı gibi görünen bir adam, o; her nasılsa onların kuşkularını ve sorularını, açıklıkla ve emin bir şekilde çözmeyi biliyor! Bir adam ki onlara: “akılsızlar” diyecek cesarete sahiptir; sonra da olayları, onları şaşırtan bir imanla anlatmak için gerekli olan alçakgönüllülüğe de sahiptir. Allah ile yaşayan her kimse de böyledir! Onda açıklık ve alçakgönüllülük vardır! Öyle bir açıklık ki Allah’ın sözlerine yaraşır ve yine öyle bir alçakgönüllülük ki Allah’ın kendisinde bulunan bir özelliktir. O alçakgönüllülük ile işte bu adam, durmaya ve geceyi geçirmek için eve girme davetini kabul ediyor. Fakat o, ekmeği ellerine alınca, iki kişi sanki bir uykudan uyandırılmışlardır: O’dur! Fakat şimdi O, gözlerinden kayboluyor; sadece O’nunla karşılaşmış, O’nu duymuş, O’nun ile birlikte durmuş olmaktan gelen sevinç kalmaktadır. İki öğrenci bununla yetinmelidirler, ve de onlar bundan mutludurlar. O’nunla karşılaşmış ve O’nu dinlemiş olmalarından gelen sevinç, karanlık gelse bile, onlara yola koyulmak için güç veriyor. Ve işte, şimdi onlar yeniden Kudüs’teler: Ötekilerin arasındadırlar, onları dinlemeye, onlara beklenmedik karşılaşmalarını anlatmak için. Aziz Petrus’un sözlerini ve Son Akşam Yemeğinin Odasındaki iki öğrencinin diğerleriyle olan karşılaşmasını, sürekli ve canlı soruların kaynağı olarak, gözümüzün önünde daima tutmalıyız. Benim yaşam şeklim, diğer insanlarda hayatımın kaynağı hangisi diye sorgulamayı uyandırır mı? Çevremdekilerin sorularına cevap verirken ben, yaşadığım ve beni destekleyen imanıma tanıklık verebilir miyim? Emmaus’a giden iki yolcu gibi, ben de mi “akılsız” unvanını hak ediyorum? – İsa, onlara “akılsızlar” dedi, çünkü onlar akıl yürüterek Kutsal Yazıları hesaba katmıyorlardı. Nitekim onlar, Kutsal Yazıların ışığında hayatlarını anlamak için, kuşkulu anlarında cevap bulmak için, Kutsal Yazıları hatırlamaya gayret etmemektedirler -. Hayatımda, beni diğer iman eden kardeşlere doğru iten uyandırma anları var mıdır? İsa’yı, hayatımda ve Kilise’nin hayatında, canlı ve hazır sanıyor muyum? Ekmek bölününce, İsa’nın benim için de bunu yapmakta olduğunu bilmekte miyim? Ekmek’in, Efkaristya’nın bölündüğü yere çekilmeme izin veriyor muyum? İman tecrübelerimi anlatıyor muyum? Ve de diğerlerinin tecrübelerini dinliyor muyum? “Göklerdeki Babamız” duasını söylerken, ‘Baba’ sözüne gereken önemi verebiliyor muyum? Bunları gelecek günlerde yapacağım. Allah’ı ‘Baba’ diye çağırıyorum: Bunun sonucu olarak güvenle yaşayacağım. Çünkü O’nun beni sevdiğini bilmekteyim. Kardeşleri de seveceğim, çünkü Baba buna sebebi ve yetkiyi verdi. Dirilmiş İsa bana eşlik edecektir!


OKUMALAR

1.Okuma: Havarilerin İşleri. 2,14.22-33

 14-15Bunun üzerine Onbirlerle birlikte ayağa kalkan Petrus yüksek sesle kalabalığa şöyle seslendi:

22«Ey İsrailliler, şu sözleri dinleyin: bildiğiniz gibi Nasıralı İsa, Tanrı'nın, kendisi aracılığıyla aranızda yaptığı mucizeler, harikalar ve belirtilerle kimliği kanıtlanmış bir kişidir. 23Tanrı'nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisi uyarınca elinize teslim edilen bu adamı, yasa tanımaz kişilerin eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz. 24Tanrı ise, ölüm acılarına son vererek O'nu diriltti. Çünkü O'nun ölüme tutsak kalması olanaksızdı. 25O'nunla ilgili olarak Davut şöyle der:

`Rab'bi her zaman önümde gördüm, O benim sağımda durduğu için sarsılmam.
26Bu nedenle yüreğim mutlu, dilim sevinçlidir. Dahası, bedenim de umut içinde yaşayacak.
27Çünkü sen canımı ölüler diyarına terk etmeyeceksin, Kutsalını çürümeye bırakmayacaksın.
28Yaşam yollarını bana öğrettin; varlığınla beni sevinçle dolduracaksın.'

29«Kardeşler, size açıkça söyleyebilirim ki, büyük atamız Davut öldü, gömüldü, mezarı da bugüne dek yanı başımızda duruyor. 30Davut bir peygamberdi ve soyundan gelen birini tahtına oturtacağına dair Tanrı'nın kendisine ant içerek söz verdiğini biliyordu. 31Geleceği görerek Mesih'in ölümden dirilişine ilişkin şunları söyledi: `O, ölüler diyarına terk edilmedi, bedeni çürümedi.' 32Tanrı, bu İsa'yı ölümden diriltti ve biz hepimiz bunun tanıklarıyız. 33O, Tanrı'nın sağına yüceltilmiş, vaat edilen Kutsal Ruh'u Baba'dan almış ve şimdi gördüğünüz ve işittiğiniz gibi, bu Ruh'u üzerimize dökmüştür.

Mezmur 15

Koru beni, ey Tanrı, çünkü sana sığınıyorum.

RAB'be dedim ki, "Efendim sensin. Senden öte mutluluk yok benim için."

Benim payıma, benim kâseme düşen sensin, ya RAB; yaşamım senin ellerinde.

Övgüler sunarım bana öğüt veren RAB'be, geceleri bile vicdanım uyarır beni.

Gözümü RAB'den ayırmam, hiç sarsılmam, O sağımda durduğu için.

Bu yüzden içim sevinç dolu, yüreğim coşuyor, bedenim güven içinde.

Çünkü sen beni ölüler diyarına terk etmezsin, sadık kulunun çürümesine izin vermezsin[ii].

Hep yaşam yolunu gösterirsin bana. Bol sevinç vardır senin huzurunda, Sağ elinden mutluluk eksilmez.

2.Okuma: Aziz Petrus’un 1.Mektubundan 1,17-21

17Kimseyi kayırmadan, kişiyi, yaptıklarına bakarak yargılayan Tanrı'yı Baba diye çağırdığınıza göre, gurbeti andıran bu dünyadaki zamanınızı Tanrı korkusunda geçirin. 18-19Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan gümüş ya da altın gibi geçici şeylerle değil, Mesih'in kusursuz ve lekesiz bir kuzunun kanına benzer değerli kanı fidyesiyle kurtuldunuz. 20Dünyanın kuruluşundan önce bilinen Mesih, çağların sonunda sizin yararınıza ortaya çıktı. 21O'nu ölümden diriltip yücelten Tanrı'ya O'nun aracılığıyla iman ediyorsunuz. Böylece imanınız ve ümidiniz Tanrı'dadır.

İncil: Luka 24,13-35

13Aynı gün öğrencilerden ikisi, Kudüs'ten altmış ok atımı uzaklıkta bulunan ve Emayus denilen bir köye gitmekteydiler. 14Bütün bu olup bitenleri kendi aralarında konuşuyorlardı. 15Bunları konuşup tartışırlarken İsa'nın kendisi yanlarına geldi ve onlarla birlikte yürümeye başladı. 16Ama onların gözleri O'nu tanıma gücünden yoksun bırakılmıştı. 17İsa onlara, «Yolda birbirinizle ne tartışıp duruyorsunuz?» dedi. Üzgün bir halde, oldukları yerde durdular. 18Bunlardan adı Kleyopas olan O'na, «Kudüs'te bulunup da bu günlerde orada olup bitenleri bilmeyen tek yabancı sen misin?» diye karşılık verdi. 19İsa onlara, «Hangi olup bitenleri?» dedi. O'na, «Nasıralı İsa'yla ilgili olayları» dediler. «O adam, Tanrı'nın ve bütün halkın önünde gerek söz, gerek eylemde güçlü bir peygamberdi. 20-23Başkâhinlerle yöneticilerimiz O'nu, ölüm cezasına çarptırmak için valiye teslim ederek çarmıha gerdirdiler; oysa biz O'nun, İsrail'i kurtaracak kişi olduğunu ummuştuk. Dahası var, bu olaylar olalı üç gün oldu ve aramızdan bazı kadınlar bizi şaşkına çevirdiler. Bu sabah erkenden mezara gittiklerinde, O'nun cesedini bulamamışlar. Sonra geldiler, bir görümde, İsa'nın yaşamakta olduğunu bildiren melekler gördüklerini söylediler. 24Bizimle birlikte olanlardan bazıları mezara gitmiş ve durumu, tam kadınların anlatmış olduğu gibi bulmuşlar. Ama O'nu görmemişler.» 25İsa onlara, «Sizi akılsızlar! Peygamberlerin tüm söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler! 26Mesih'in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?» dedi. 27Sonra Musa'nın ve tüm peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazıların hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı.
28-29Gitmekte oldukları köye yaklaştıkları sırada İsa, yoluna devam edecekmiş gibi davrandı. Ama onlar, «Bizimle kal. Neredeyse akşam olacak, gün batmak üzere» diyerek O'nu zorladılar. Böylece İsa onlarla birlikte kalmak üzere içeri girdi. 30Onlarla sofrada otururken İsa ekmek aldı, şükran duasını yaptı ve ekmeği bölüp onlara verdi. 31O zaman onların gözleri açıldı ve kendisini tanıdılar. İsa ise gözlerinin önünden kayboldu. 32Onlar birbirine, «Yolda kendisi bizimle konuşurken ve Kutsal Yazıları bize açıklarken yüreklerimiz nasıl da sevinçle çarpıyordu, değil mi?» dediler. 33Kalkıp hemen Kudüs'e döndüler. Onbirleri ve onlarla beraber olanları toplanmış buldular. 34Bunlar, «Rab gerçekten dirildi, Simun'a görünmüş!» diyorlardı. 35Kendileri de yolda olup bitenleri ve ekmeği böldüğü zaman İsa'yı nasıl tanıdıklarını anlattılar.