ME
NU

OMELIE / Omelie TR

06 nov 2016
06/11/2016 – OLAĞAN DEVRESİ – 32. Pazar Günü – C COPIA

06/11/2016 – OLAĞAN DEVRESİ – 32. Pazar Günü – C

1. Okuma 2Mak 7,1-2.9-14 * Mezmur 17 * 2. Okuma *2Sel 2,16-3,5*İncil Lk 20,27-38

MEDİTASYON

 

Bugün İsa’nın O’nu tuzağa düşürmeyi isteyen Sadukilere verdiği cevaptan iki öğretişi alabilmekteyiz. Sadukiler, akıl yürütmelerinden emin olarak, cennetin; daha iyisi öbür dünyanın mevcudiyetini gülünç düşürmeyi istiyorlardı. Ve de bunu, O’na, tam güvenle dinleyen halkın önünde yapmakta idiler. Amaçları, halkın İsa’ya olan imanını bozmaktı. İsa, sadelikle, aynı zamanda da çok açık bir şekilde, onların hatalarını gösteriyor. Onlara, sadece öbür dünya hakkında değil, bu dünyadaki ilişkilerimizle ilgili başka bir temel konu hakkında da onların kısa görüşünü gösteriyor. Bu temel konu, evlilik ilişkileridir: İsa konuşmasına tam da bu konu ile başlatmaktadır. Evlilik ilişkileri, insanlar için ciddi ve önemli şeydir, fakat aynı zamanda da tek önemli şey değildir. Evlilik, geçici bir ilişkidir, hayatın olabilen şekillerinden birisidir. Onun amacı, soyların devam ettirilmesidir, bunun için önemlidir. Evlilik hayatı cinsel zevkten de desteklenmektedir ve de bu zevkleri çok fazla insanlar büyük istekle aramaktadır. Bu insanlar, başka bir şekilde teselliyi bulabildiklerini sanmazlar. Gelecek hayatta, ölülerin dirilişinden sonraki o hayatta, soyların devam ettirilmesi gerekmeyecektir; o hayatta insanlar şimdiki fiziksel ve psikolojik zevkleri artık bulamayacaklardır. Gelecek hayatta insanların durumu yepyeni olacaktır, orada Allah’tan bağışlanan ve şimdi bizden hala tanınmamış sevinçler olacaklardır.

Gelecek hayattan kesinlikle şüphelenmiyoruz, çünkü Allah’ın Kendisi, Kutsal Yazılarda, onu ima etmektedir. Hatta Allah, yirmi asırdan beri ölmüş insanların adıyla Kendisini tanıtıp çağırtıyor. Nitekim Musa’ya şöyle konuştu: “Ben, İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Allah’ıyım”. Eğer bu adamlar artık yok oldu iseler, Allah’a bile acımak gerekirdi, O’nun Kendisi de yok olurdu. Eğer Allah bu adı ile Kendisini çağırttılarsa, bu, üç Büyük Ata’nın, onlarla birlikte bizden önce yaşamış olan tüm insanların da Allah’ın sevgisinde hazır bulundukları demektir. Onlar, “canlı ve yaşayan” lardır, her ne kadar bizler onların yaşama şeklini bilmiyorsak da.

Sadukiler; onlarla birlikte bu hayattan sonra hiçbir şeyin olmayacağını düşünen ve kendisini hazlara ve eğlenceye veren kişiler de görüşünü değiştirmek zorundadırlar. Rab, bizi kandırmak istemiyor: Bu hayattan sonra, meseldeki Lazar’un ve zengin adamın buldukları olacaktır. Böyle olmasaydı, bizzat İsa’nın hayatının amacı hangisi olurdu? Ne için O, haçı taşırdı? Kimin için O konuşurdu, yorgunluk çekerdi, mucizeleri yapardı, dua etmek için uyanık kalırdı? Ne için öğrencileri toplanırdı ve havarileri seçerdi? Hangi amaçla Baba O’nu beden almaya ve ölüme göğüs germeye gönderirdi?

Eğer İsa burada ise; eğer O konuşmuş ve çabalamış da olsa; Allah’ın gözlerinde değerli olduğumuz ve cehennemden kurtuluşumuzun gerekli olduğu demektir. Maalesef yaşadığımız bu dünya, ölüme ve mahvolmaya götüren o geniş yolda yürümektedir. Bizler daima ezip geçilme ve mahvolunma tehlikesinde bulunmaktayız. Bunu havari, Selaniklilere yazarken, bir kez daha söylemektedir. O, kendisini “Rab’bin sözleri”nin hizmetkarı yaptı, o Söz ki, “ahlaksız ve kötü insanlardan kurtulmamız” için gereklidir. Gerçekten de “Rab’be güvenilir. O sizleri güçlendirecek ve Kötü Olanın’dan koruyacaktır”. Kötü Olan, delice otu eker, müminlerin yüreğinden iyi tohumu alıp götürür, akıllarını ve yüreklerini işgal etmeye çalışır. Bunu, Mecdelli Meryem ile, İsa ile karşılaşıncaya dek, yapmıştı. Bizler de İsa’nın yanında kalmaya gayret edeceğiz, öyle ki düşman bize yaklaşmasın, tıpkı kurdun kendilerini çobanın bakışlarının altında tutan kuzulara yaklaşamadığı gibi.

Allah’a sadık olan hayat, zulümleri görmektedir. Mesih İsa’nın iki asırdan önce bile, ürkütücü bir zulüm ortaya çıktı. Bunun hakkında bugünkü ilk okuma bahsetti. Yedi oğulları ile bir anne, Allah’a olan imanını inkar etmeye zorlanmaktadırlar. Emirlerin bazılarına itaatsizlik etmeye itilmektedirler. O halde, bu kadın çocuklarını ve delikanlılarını, insanların kötülüğü yerine, Allah’a itaat etmeye yüreklendiriyor. Ve bunlar, işkencelerin arasında, birer birer ölüyorlar. Anne onlarla övünüyor: Onlar, ölülerin dirilişine iman ederek, ona saygı göstermişlerdi.

Bugün, sağ taraftan da sol taraftan da, imanımız denenilmektedir. Bir tarafta Hint dininden ve Budizmden doğan putperest inançlar ve başka yeni ideolojiler de bize Allah’ın emirlerini unutturmayı ve bizi maddi refahın kölesi yapmayı isterler. Ne yapabiliriz? Dua etmeye devam edeceğiz, öyle ki bize tanıklık Ruh’u verilsin. O Kutsal Ruh ki, Sözüne itaatimizle, aralıksızca, Baba’ya ve Oğul’a şan vermektedir!


OKUMALAR 

1. Okuma: Makabelerin 2. Kitabından 7,1-2.9-14

Anneleriyle tutuklanan yedi erkek kardeş de vardı. Kral yasanın yasakladığı domuz etini yemeye onları zorladı. Kırbaçlarla ve ağır cezalarla onlara işkence etti.

Aralarından bir tanesi hepsinin adına konuşarak şöyle dedi: "Bizden ne öğrenmek istiyorsun? Atalarımızın yasalarına karşı gelmektense ölmeyi yeğ tutuyoruz."

Büyük öfkeye kapılan kral ateşte tavalar ve kazanlar ısıtmalarını buyurdu.

Ardından tavalarla kazanlar iyice kızdıktan sonra kral sözcü olarak konuşan gencin dilinin kesilmesini, başının derisinin yüzülmesini, el ve ayaklarının kesilmesini buyurdu. O arada öbür kardeşleriyle anneleri onları seyrediyordu.

Delikanlı tamamen güçsüz duruma düştükten sonra ve hâlâ soluk alırken kral onun canlı olarak tavada kızartılmasını buyurdu. Tavadan dumanlar yükselirken anneyle çocukları soylu biçimde ölmek için birbirlerini yüreklendiriyor ve şöyle diyorlardı:

"Tanrımız Rab her şeyi görüyor ve elbette ki bize acıyor, tıpkı Musa'nın şarkısında olduğu gibi! Musa halka karşı tanıklık edip bu şarkıda şunu bildiriyordu: "O, kesinlikle kullarına acıyacaktır."

Birincisi böylece dünyadan ayrıldıktan sonra vahşi eğlencelerini ikincisiyle sürdürdüler. Saçlarıyla beraber başının derisini yüzdüler ve ardından ona sordular: "Vücudunun her uzvuna işkence etmememiz için, sana verdiğimiz yemeği yiyecek misin?"

Ama o ataları gibi konuştu: "Asla!" Şimdi de işkence sırası ona geldi.

Son nefesini verirken şöyle bağırdı: "İnsanlık dışı canavar, yaşamımıza son verebilirsin, ama bu dünyanın kralı bizi diriltecektir, çünkü sonsuza dek yaşamak amacıyla onun yasaları için ölüyoruz."

Ardından üçüncüsüyle eğlendiler. Dilini istedikleri zaman hemen dışarı çıkarttı, yürekli biçimde ellerini uzattı

ve onurlu sözlerle şöyle dedi: "Bu uzuvları bana Tanrı verdi, O'nun yasaları uğruna bu uzuvları küçümsüyorum. O'nun bu uzuvları bana yeniden vereceğini umut ediyorum."

Genç adamın yürekliliği ve acıyı umursamaması kralı ve yardımcılarını hayrete düşürdü.

O ölünce dördüncüsüne de aynı vahşi işkenceyi uyguladılar.

Ölmek üzereyken şöyle bağırdı: "Biz en iyisini seçtik, insan eliyle öldük. Ancak bizi yeniden dirilteceği konusunda Tanrı'nın verdiği söze inanıyoruz. Oysa sizler için ne diriliş var, ne de yeni bir yaşam."


Mezmur 17

Haklı davamı dinle, ya RAB,

Feryadımı işit! Hilesiz dudaklardan çıkan duama kulak ver!

Sıkı adımlarla senin yollarını tuttum, kaymadı ayaklarım.

Sana yakarıyorum, ey Tanrı, .ünkü bana yanıt verirsin;

Kulak ver bana, dinle söylediklerimi! Koru beni gözbebeği gibi;

Kanatlarının gölgesine gizle! Ama ben doğruluk sayesinde yüzünü göreceğim senin,

Uyanınca suretini görmeye doyacağım.


  1. Okuma: Aziz Pavlus’un Selaniklilere 2. Mektubundan 2,16-3,5

Rabbimiz İsa Mesih'in kendisi ve bizi sevmiş olup lütfuyla bize sonsuz cesaret ve sağlam bir umutvermiş olan Babamız Tanrı sizi yüreklendirsin, her iyi eylem ve sözde pekiştirsin.

Son olarak kardeşler, Rab'bin sözü, aranızda olduğu gibi, hızla yayılsın ve yüceltilsin diye bizim için dua edin. Ahlaksız ve kötü insanlardan kurtulmamız için de dua edin. Çünkü herkes iman etmiş değildir. Ama Rab güvenilirdir. O sizi pekiştirecek, kötü olandan koruyacaktır. Buyurduklarımızı yapmakta olduğunuza ve yapacağınıza dair Rab'de size güvenimiz vardır. Rab yüreklerinizi Tanrı'nın sevgisine ve Mesih'in sabrına yöneltsin.


İncil: Luka 20,27-38

Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukilerden bazıları İsa'ya gelip şunu sordular: «Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle buyurmuştur: `Eğer bir adamın evli olan kardeşi çocuksuz ölürse, o adam ölenin karısını alıp soyunu sürdürsün. Yedi kardeş vardı. Birincisi kendine bir eş aldı, ama çocuksuz öldü. İkincisi de, üçüncüsü de kadını aldı; böylece kardeşlerin yedisi de çocuk bırakmadan öldü. Son olarak kadın da öldü. Buna göre, diriliş günü kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla evlendi.»
İsa onlara şöyle dedi: «Bu çağın insanları evlenip evlendirilirler. Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye layık görülenler ne evlenir, ne evlendirilir. Bir daha ölmeleri de söz konusu değildir. Çünkü meleklere benzerler ve dirilişin çocukları olarak Tanrı'nın çocuklarıdırlar. Musa bile alevlenen çalıyla ilgili bölümde Rab için, `İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı' deyimini kullanarak ölülerin dirileceğine işaret etmişti. Tanrı ölülerin değil, yaşayanların Tanrısıdır. Çünkü O'na göre bütün insanlar yaşamaktadır.»