ME
NU

OMELIE / Omelie TR

07 ago 2016
07/08/2016 – OD 19ª PAZAR GÜNÜ - C

07/08/2016 – OD 19ª PAZAR GÜNÜ - C 

1ª Okuma Bilgelik 18,6-9 * Mezmur 32 * 2ªOkuma İbranilere 11,1-2.8-19 * İncil Lk 12,32-48

MEDİTASYON

Zor bir geleceğe ümitli bir bakış : Bugünkü masaj bu şekilde tanımlanabilir. Gerçekten de bizler, zor bir geleceğin kapısında bulunmaktayız; öyle bir gelecek ki, imanımızın, sebatımızın, Rab’be ve kardeşlerimize olan sevgimizin büyük bir denemesi gibi olabilir. Zorlukları, çocukların ve gençlerin eğitiminin alanında, ailelerin kurulmasında da görebiliriz; Hıristiyan imanımızın işaretleri açıkça gösterilince de zorluklar ortaya çıkmaktadır. Ekonomik zorluklar, şimdi de, yarın da, sadece günahın sonuçlarıdır.

Birinci okuma, özel bir zamanda olan İbrani halkının zorluklarından bahsediyor. O zamanlarda halka pagan davranışlar, imanına tam karşıt davranışlar zorla kabul ettirilmekteydi. “Doğru insanların imanlı evlatları, evlerinde gizlice kurban kestiler”: Bu, asırlar boyunca defalarca tekrarlanmış bir durumdur. Sanki şimdi de imanımızı gizlice yaşamaya hazırlanmamız gerekli olmuş gibi. İmanımız, İbrahim’inkinden gelen bir imandır: Allah’ın davetlerine itaat; ilk bakışta anlaşılamaz, fakat kurtuluşu ve emin hayatı getiren bir itaattir. İbrahim’in itaati, soyundan gelen kişiler de tekrarlamıştır: Bunlar, daima adaletsizliğin egemen olduğu yeryüzündeki kentleri değil de, Allah’ın hikmetine göre yaşayanlara barış ve güvenin verilebildiği göksel kenti arzulamaya devam etmişler. Şimdi, iman bakımında, İbrahim’in soyu biziz, biz ki imanın meyvesi olan Davut’un oğluna, yani İsa’ya iman ediyoruz. Bugün bizler, İsa’nın öğrencilerine teslim ettiği öğretişlere itaati yaşamaktayız. Bizler, birbirimizden korkarak yaşamanın gerekmediği bir kenti; ilahi okuyabileceğimiz, birbirimizi destekleyebileceğimizin olanaklı olabileceği bir kenti hayal etmeye devam etmekteyiz. Bu şekilde de, bütün zor durumları, merhametin ve barışın Allah’ına sadakatimizi gösterebileceğimiz fırsatlara çeviriyoruz.

İsa; hazır olmak, uyanık kalmak, dikkatli olmak hakkında konuşuyor. Misaller kullanarak, bizi kendine itaate teşvik ediyor. Evden çıkmış ve uzakta olan, ama gecikmesine rağmen, kesinlikle geri dönecek bir efendiden bahsediyor. Uşakların itaati, onları efendilerine bağlı tutacaktır. Bu misaller, öğrencilerinin gelecek hayatını öyküye çeviren misallerdir. Öğrenciler, İsa’nın görünebilen mevcudiyeti olmadan yaşayacaklar, fakat O’nun için ve O’na dayanarak yaşayacaklardır. Yaşam zor olacaktır, gece varacak, bekleyiş uzayacaktır. Onlar, sebatlı olacaklar; herkes, İsa’dan aldığı görevi, - bir görev ki daima karşılıklı yardım olacaktır - yapmaya çalışacaktır. Denenme zamanı da olacaktır: O zamanda kimin gerçek, kimin sahte öğrenci olduğu belli olacaktır. Öğrenciye, daima uşak denilir: Bundan daha güzel bir söz yoktur. Peygamberlerin Mesih’i belirtikleri söz de aynı budur! İşte, öğrenciler de bu unvana layık olacaklar. Onlar bu unvanla övünmeyecekler; onu sevinç ve tam bir sevgi ile yaşayacaklar. Bu unvan, Meryem’in, meleği cevaplayınca, kendine verdiği unvandır.

İsa’nın bu misallerinden Kilise’nin tarihi çok iyi tanımlanmaktadır. İsa Kilise’yi, onun kurtların arasında yaşamaya zorlanmasına rağmen, korkmayan küçük bir sürü olarak görmektedir. “Küçük sürü” ”Krallığı” gösterecektir. Yani Kilise öyle bir şekilde yaşayacak ki, kendisi aracılığıyla Kral’ın sevgisinin bütün güzelliği ve zenginliği gösterilebilsin; o Kral’ın ki insanları kurtlar değil, insanlar olmaya yöneltmek için gönderilmiş ve gelmiştir. Krallıkta bütün insanlar kardeş olacaklar, bütün ilişkiler sevginin rengini alacaktır. Krallıkta insanlar bu mucizeyi yaşamaya kabiliyetli kılınacaklar. Gerçek sevgi daima bir mucize; Allah’ın; herkes için Baba olan o Allah’ın, bir müdahalesidir. O halde, İsa’nın öğrencileri ne yapacaklar? Sahip oldukları, şiddet ve kin sebebi riski olabilecek bu dünyanın mallarını, ters bir şekilde kullanacaklar. Yani onları armağan etmeye; onları gelmek üzere olan göklerin hükümdarlığında yatırmaya çalışacaklar; onları sevgide yatıracaklar! Hazineleri, Allah’ın gözlerinin önünde değerli olacak; fakirler ve acı çekenler için, adaletsizlikleri ve zorbalıkları çekenler için de, minnettarlık kaynağı olacak. İsa’nın öğrencileri, Zakkay’ın İsa ile karşılaştıktan sonra yaptığını tekrarlayacaklar: Mallarını fakirlerle paylaşmaktan sevinç bulacaklar. Tamamen karşılıksız armağanlarla gerçekleştirilmiş sevgi eylemlerinin hazinesi, öğrencilerin yüreklerini daima Baba ile ve O’nun Gönderdiği ile bağlı tutacaktır. İsa’nın öğrencileri insanlardan değil, Allah’ın Kendisinden O’nun merhametini gerçekleştiren kişiler olarak tanınmaktan mutlu olacaklar. Sevinçleri, yoksulluk ve mahrum edilme zamanlarında da, emin olacaktır. 

  

OKUMALAR


1ª Okuma: Bilgelik 18,6-9

O gece atalarımıza bildirilmişti. Böylece ne gibi yeminlere güvendiklerini görünce, Kıvanç duyup yürekli olacaklardı. Senin milletin bunu bekliyordu, Erdemli kişilerin kurtuluşunu Ve düşmanlarının ortadan kalkmasını. Çünkü bir yandan düşmanlarından öç alırken Bizi kendine çağırarak yücelttin. Saygıdeğer kişilerin inançlı çocukları Gizlice kurban kestiler*, Bir arada bu tanrısal antlaşmaya vardılar: Bütün kutsallar iyilikleri ve tehlikeleri paylaşacaktı. Çabucak atalarının ezgilerini okumaya başladılar. *Burada sözü edilen Yahudilerin Fısıh Bay­ramı ve bayramda kurban olarak kesilen ku­zudur. Kurban evin içinde kesilirdi.

32 Mezmurdan

Ey doğru insanlar, RAB'be sevinçle haykırın!

Dürüstlere O'nu övmek yaraşır.

Ne mutlu Tanrısı RAB olan ulusa,

Kendisi için seçtiği halka!

Ama RAB'bin gözü kendisinden korkanların,

Sevgisine umut bağlayanların üzerindedir;

Böylece onları ölümden kurtarır,

Kıtlıkta yaşamalarını sağlar.

Umudumuz RAB'dedir,

Yardımcımız, kalkanımız O'dur.

2ªOkuma: İbranilere 11,1-2.8-19

İman, ümit edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. Atalarımız bununla Tanrı'nın beğenisini kazandılar. İman sayesinde İbrahim, miras olarak alacağı ülkeye gitmek üzere çağrıldığı zaman Tanrı'nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı. İman sayesinde, bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup'la beraber çadırlarda yaşadı. Çünkü mimarı ve yapıcısı Tanrı olan sağlam temelli kenti bekliyordu. İman sayesinde, Sarâ'nın kendisi de kısır ve yaşı geçmiş olduğu halde vaat edeni güvenilir saydığından gebe kalmaya güç buldu. Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar kadar, deniz kenarındaki kum taneleri kadar sayısız torun meydana geldi. Bu kişilerin hepsi, ölünceye dek imandan ayrılmadılar. Vaat edilenlere kavuşamamış, ama bunları uzaktan görüp selamlamış olarak yeryüzünde yabancılar ve konuklar olduklarını açıkça kabul ettiler. Böyle konuşanlar bir vatan aradıklarını gösteriyorlar. Aslında ayrıldıkları ülkeyi düşünselerdi, geri dönmeye fırsatları olurdu. Oysa onlar daha iyisini, yani göksel olanı arzu ediyorlardı. Bundan dolayı Tanrı, onların Tanrısı olarak anılmaktan utanmıyor. Çünkü onlara bir kent hazırlamıştır. İbrahim sınandığı zaman, imanla İshak'ı kurban olarak sundu. Vaatleri almış olan İbrahim, biricik oğlunu kurban etmek üzereydi. Oysa Tanrı ona, «Senin soyun İshak'la sürecektir» demişti. İbrahim, Tanrı'nın, ölüleri bile diriltebileceğini düşündü; nitekim İshak'ı simgesel bir şekilde ölümden geri aldı.

İncil: Luka 12,32-48

«Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Babanız, egemenliği size vermeyi uygun gördü. Mallarınızı satın, sadaka olarak verin. Kendinize eskimeyen keseler, göklerde tükenmeyen bir hazine edinin. Orada ne hırsız ona yaklaşır, ne de güve onu yer. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacak. «Kuşaklarınız belinizde bağlı ve kandilleriniz yanar durumda hazır olun. Düğün şenliğinden dönecek olan efendilerinin gelip kapıyı çaldığı an kapıyı ona hemen açmaya hazır bekleyenler gibi olun. Efendileri geldiğinde uyanık bulunan kölelere ne mutlu! Size doğrusunu söyleyeyim, efendileri beline kuşağını bağlayacak, kölelerini sofraya oturtacak ve gelip onlara hizmet edecek. Efendi gecenin ister ikinci, ister üçüncü nöbetinde gelsin, uyanık bulacağı kölelere ne mutlu! Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın hangi saatte geleceğini bilse, evinin soyulmasına fırsat vermez. Siz de hazır olun. Çünkü İnsanoğlu, ummadığınız bir saatte gelecektir.»
Petrus, «Rab» dedi, «bu benzetmeyi bizim için mi anlatıyorsun, yoksa herkes için mi?» Rab da şöyle dedi: «Efendinin, uşaklarına yemek paylarını vaktinde vermek için üzerlerinde yetkili kılacağı güvenilir ve akıllı kâhya kimdir? Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne mutlu! Size gerçeği söyleyeyim, efendisi onu tüm malının üzerindeyetkili kılacak. Ama o köle kendi kendine, `Efendim gelmekte gecikiyor' derse ve kadın erkek diğer hizmetkârları dövmeye, yiyip içip sarhoş olmaya başlarsa, efendisi, onun beklemediği bir günde, ummadığı bir saatte gelecek, onu şiddetle cezalandıracak ve imansızlarla bir tutacaktır.

«Efendisinin isteğini bilip de hazırlık yapmayan, onun isteğini yerine getirmeyen köle çok dayak yiyecek. Oysa bilmeden köteği hak eden davranışlarda bulunan, az dayak yiyecek. Kime çok verilmişse, ondan çok istenecek. Kime çok şey emanet edilmişse, kendisinden daha fazlası istenecektir.