ME
NU

OMELIE / Omelie TR

17 mar 2013
17/03/2013 - Paskalya’ya Hazırlık Devresi 5. Pazar Günü C

17/03/2013 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ – 5. Pazar Günü – C Yılı

1. Okuma Yeş 43,16-21 * Mezmur 125 * 2. Okuma Fil 3,8-14 * İncil Yh 8,1-11

Aziz Pavlus Filipililere mektubunda bize iman yolunda attığı adımları anlatmaktadır. İmanın temeli “Rab Mesih İsa’yı tanıma”ya dayanıyor ve Pavlus bu çok önemli “tanımanın üstün değeri yanında her şeyi bir kayıp sayıyorum” diyordu. Havarinin “şey” dedikleri, kendisine Yahudilikten miras kalan ya da elde ettiği yararlardır, kendi Yahudi kökeni, Ferisiler arasındaki çabası, Kutsal Yasa’ya olan itaati gibi. Yaşamına şekil veren “bu şeyler” ona anlam ve haz veriyorlardı, ancak İsa’nın yaşamına girmesiyle bunlar onun için boş hatta aldatıcı görünmeye başladı. Bu sebepten o, bu şeylerden vazgeçerek tüm dikkatini İsa ile yaşamaya, Ona itaat etmeye, Onu yüceltmeye çevirdi. İsa’nın dirilişinin lütfunu ve sevincini tam olarak yaşamak için aziz Pavlus Onun acılarını paylaşmak ister, hatta İsa için ve Onunla acı çekerek ölümünü paylaşmak istemektedir, imansız insanların hoşuna gidenlerden tamam vazgeçerek yaşamak istemektedir. Pavlus bunun gündelik bir yürüyüş olduğunu bilmektedir, hiçbir zaman amacıma ulaştım, mükemmelim diyemeyeceği devamlı bir çabadır. Bu yürüyüş onun alçakgönüllülüğü denemeye zorlar, daima uyanık kalmalıdır, aynen İsa’nın daha önceden öğrettiği gibi. Kendisi şöyle diyor, “Mesih beni kendine çekip bağladı” ve katiyen ne geriye dönmek ne de bu yürüyüşü yarıya bölmek istemektedir, çünkü “öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyor”.

Bu şekilde, bugün duyduğumuz peygamber Yeşaya’nın peygamberliği gerçekleşiyor. “Bakınız: Yepyeni bir şey yapıyorum; şimdi ortaya çıkacak, yeşeriyor” “Geçmiş olayları düşünmeyin, geçmiş şeyleri hatırlamayın”. İsa ile karşılaşmak gerçekten yeni bir başlangıçtır, tüm yaratılan için yenidir, yaşamımızın her yönü ve her düşüncesi için yenidir. İsa ile karşılaşmanın ve Onu tanımanın ne kadar yeni ve ne kadar yenileştirici olduğunu da aziz Yuhanna’nın bugünkü metninde duyuyoruz.

Yasa kadını öldürtmeyi emrediyor. Bazıları onun günahını gördüler, o kadar ağır bir günah ki öldürülmeyi hak ediyor. Gerçekten de her günah yaşamın yok olmasına doğru bir adımdır, mutluluğu ret etmektir, yeryüzündeki misyonumuzu yok etmektir. Musevi halkı bu gerçeğin farkındaydı ve ağır bir günah işleyeni yok etmek isterdi, çünkü günah işleyen hem kendini hem de tüm halkı mahvedebilirdi. O kadının öldürülmesi için görevlendirilenler Yeruşalim’deki tapınakta vaaz eden Rab’den de onay almak istiyorlardı. Bu Onun öğretisini yargılamak için de bir fırsattı. Eğer kendi kararlarına uygun değil idiyse de Onu da mahkum etmek için sebep olacaktı.

İsa ne zina işleyen kadına ne de bilgeli ve otoriteli insanlara bakıyor. O yere bakıp, parmağıyla toprak üzerine yazıyor. Bu hareketi ne anlama gelmektedir? Yazıcıların sorularına yanıtı bu muydu? Belki de bazıları İsa’nın peygamber Yeremya’nın dediklerini düşündüğünü anlıyor: “Ey İsrail'in umudu RAB, Seni bırakanların hepsi, utanılacak duruma düşecek. Sana sırtını dönenler toprağa yazılacak, çünkü Rabbi, diri su pınarını bıraktılar (17,13). Kim Allah’tan uzaklaşmaktadır? Orada bulunan günahkâr kadın uzaklaştı, ama şimdi Yazıcılar ve Ferisiler de uzaklaşıyorlar, yüreklerinde mahkûm etme ve suçlama duyguları halen var ve ölüm düşünceleri ve kararları vermek istiyorlar. Ancak onlar, insanı tek yargılayabilecek olan Allah’ın yerini alabilirler mi? Allah’ın niyetlerini gerçekleştirmek için o kadar saf ve temiz yürekliler mi? Eğer saf ve kutsal olsalardı, denenmiş o zavallı kadıncağıza karşı da sevgi olan Allah’ın merhametini gösterirlerdi. Şimdi onlar da şeytanı yenemiyorlar, kafalarında öldürücü, kin dolu arzular var, bu onlara er geç günah iletecektir. İsa toprağa yazdıktan sonra, düşüncelerimizde hep canlı kalması gereken şu sözleri söyler: “Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın".

Hepimizin affa ihtiyacı vardır, hepimiz merhamet istiyoruz. İsa’dan merhamet ve kurtuluş alıyoruz, aynı zamanda günah işledikten sonra tekrar ayağa kalmak için ve “artık bundan sonra günah işlemeden “ yeni bir yaşama başlamak için kuvvet alıyoruz. Gerçekten de İsa tüm hak ettiklerimizden ve övünebileceklerimizden çok daha önemlidir. Aziz Pavlus gibi ve onunla, ölmüş ve dirilmiş Rabbe sarılalım, Onu artık hiç bırakmayalım. Bunun için insanların takdirini kaybetmeyi bile göze alabiliriz. Allah’ın takdirini kazanacağız!