ME
NU

OMELIE / Omelie TR

24 gen 2016
24/01/2016 - OLAĞAN DEVRESİ 3ª Pazar Günü - C

24/01/2016 - OLAĞAN DEVRESİ 3ª Pazar Günü - C


Hıristiyanların birliği için dua süreci
1ª Okuma Neh 8,2-4.5-6.8-10 * Mezmur 18 * 2ª Okuma 1Kor 12,12-31 * İncil Lk 1,1-4; 4,14-21 

 

1ª Okuma: Nehemya 8,2-10

 

İsrailliler kentlerine yerleştikten sonra, yedinci ay tek vücut halinde Su Kapısı'nın karşısındaki alanda toplandılar. Bilgin Ezra'ya RAB'bin Musa aracılığıyla İsrail halkına verdiği buyrukları içeren Yasa Kitabı'nı getirmesini söylediler.

Yedinci ayın birinci günü Kâhin Ezra Yasa Kitabı'nı halkın toplandığı yere getirdi. Dinleyip anlayabilecek kadın erkek herkes oradaydı.

Ezra Su Kapısı'nın karşısındaki alanda kadınların, erkeklerin ve anlayabilecek yaştaki çocukların önünde, sabahtan öğlene kadar Yasa Kitabı'nı okudu. Herkes dikkatle dinledi.

Bilgin Ezra toplantı için hazırlanmış ahşap bir zemin üzerinde duruyordu. Sağında Mattitya, Şema, Anaya, Uriya, Hilkiya ve Maaseya vardı. Solunda ise Pedaya, Mişael, Malkiya, Haşum, Haşbaddana, Zekeriya ve Meşullam duruyordu.

Ezra halkın gözü önünde kitabı açtı. Halktan daha yüksek bir yerde duruyordu. Kitabı açar açmaz herkes ayağa kalktı.

Ezra yüce Tanrı'ya, RAB'be övgüler sundu. Bütün halk ellerini kaldırarak, "Amin! Amin!" diye karşılık verdi. Hep birlikte eğilip yere kapanarak RAB'be tapındılar.

Levililer'den Yeşu, Bani, Şerevya, Yamin, Akkuv, Şabbetay, Hodiya, Maaseya, Kelita, Azarya, Yozavat, Hanan ve Pelaya ayakta duran halka yasayı anlattılar.

Tanrı'nın yasa kitabını okuyup açıkladılar, herkesin anlamasını sağlayacak biçimde yorumladılar.

Vali Nehemya, Kâhin ve Bilgin Ezra ve halka öğretmenlik yapan Levililer, "Bugün Tanrınız RAB için kutsal bir gündür. Yas tutup ağlamayın" dediler. Çünkü bütün halk Kutsal Yasa'yı dinlerken ağlıyordu.

Nehemya da, "Gidin, yağlı yiyip tatlı için" dedi, "Hazırlığı olmayanlara da bir pay gönderin. Çünkü bugün Rabbimiz için kutsal bir gündür. Üzülmeyin. RAB'bin verdiği sevinç sizi güçlü kılar."

 

Mezmur 18

 

Rab’bin Yasası eksiksizdir: ruha canlık verir.

Rab’bin öğrettikleri gerçektir: temiz kalbe hikmet verir.

Rab'bin kuralları doğrudur, yüreği sevindirir,

RAB'bin buyrukları arıdır, gözleri aydınlatır.

RAB korkusu paktır, sonsuza dek kalır,

RAB'bin ilkeleri gerçek, tamamen adildir.

 

Ağzımdan çıkan sözler,

Yüreğimdeki düşünceler,

Kabul görsün senin önünde,

Ya RAB, kayam, kurtarıcım benim!

 

2ª Okuma: Aziz Pavlus’un Korintoslulara 1. mektubundan 12,12-31

Beden bir olmakla birlikte birçok üyeden oluşur ve çok sayıda olan bu üyelerin hepsi de tek bir beden oluşturur. Mesih de böyledir. İster Yahudi ister Grek, ister köle ister özgür olalım, hepimiz bir beden olmak üzere aynı Ruh'ta vaftiz olduk ve hepimizin aynı Ruh'tan içmesi sağlandı.
İşte beden bir üyeden değil, birçok üyeden oluşur. Eğer ayak, «El olmadığım için bedene ait değilim» derse, bu onu bedenden ayırmaz. Eğer kulak, «Göz olmadığım için bedene ait değilim» derse, bu onu bedenden ayırmaz. Bütün beden göz olsaydı, nasıl işitebilirdi? Bütün beden kulak olsaydı, nasıl koklayabilirdi? Gerçekte Tanrı, bedenin her bir üyesini dilediği biçimde bedene yerleştirmiştir. Eğer hepsi tek bir üye olsaydı, beden ne olurdu? Gerçekte çok sayıda üye, ama tek bir beden vardır. Göz ele, «Sana ihtiyacım yoktur!» ya da baş ayaklara, «Size ihtiyacım yoktur!» diyemez. Tam tersine, bedenin daha zayıf görünen üyeleri vazgeçilmezdir. Bedenin daha az değerli saydığımız üyelerine daha fazla değer veririz. Böylece gösterişsiz üyelerimiz daha gösterişli olur. Gösterişli üyelerimizin özene ihtiyacı yoktur. Ama Tanrı, değeri az olana daha çok değer vererek bedende birliği sağladı. Öyle ki, bedende ayrılık olmasın, ama üyeler birbirini eşit şekilde gözetsin. Eğer bir üye acı çekerse, bütün üyeler birlikte acı çeker; bir üye yüceltilirse, bütün üyeler birlikte sevinir.
Sizler Mesih'in bedenisiniz, ayrı ayrı da bu bedenin üyelerisiniz. Tanrı, inanlılar topluluğunda başta elçileri, ikinci olarak peygamberleri, üçüncü olarak öğretmenleri, ardından mucize yapanları, hastaları iyileştirme gücü olanları, başkalarına yardım edenleri, yönetme yeteneği olanları ve çeşitli dillerde konuşanları atadı. Hepsi elçi mi? Hepsi peygamber mi? Hepsi öğretmen mi? Hepsi mucize yapar mı? Hepsinin hastaları iyileştirme gücü var mı? Hepsi bilmediği dillerde konuşabilir mi? Hepsi bu dilleri çevirebilir mi? Ama siz daha üstün armağanları gayretle isteyin. Şimdi de size en iyi yolu göstereyim.

 

İncil: Luka 1,1-4; 4,14-21

 

Sayın Teofilos,
Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişmiştir. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkârı olanlar bunları bize iletmişlerdir. Ben de tüm bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm. Öyle ki, sana verilen bilgilerin doğruluğunu bilesin.

İsa, Ruh'un gücüyle donanmış olarak Celile'ye döndü. Kendisiyle ilgili haber bütün bölgeye yayıldı. Oranın havralarında ders veriyor ve herkes tarafından yüceltiliyordu.
İsa, büyümüş olduğu yer olan Nasıra'ya geldiğinde her zaman yaptığı gibi Sept günü havraya gitti. Kutsal Yazılardan okumak üzere ayağa kalkınca O'na Yeşaya peygamberin kitabı verildi. Kitabı açarak şu sözlerin yazılı olduğu yeri buldu:

«Rab'bin Ruhu benim üzerimdedir.
Çünkü O beni, müjdeyi yoksullara iletmek için meshetti.
Tutsaklara serbest bırakılacaklarını,
körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için,
ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak
ve Rab'bin lütuf yılını ilan etmek için
beni gönderdi.»

Sonra kitabı kapattı, görevliye geri verip oturdu. Havradakilerin hepsi gözlerini O'na dikmiş bakıyorlardı. İsa söz alıp onlara, «Dinlediğiniz bu Yazı bugün yerine gelmiştir» dedi.

 

VAAZ

 

Nehemya’nın Kitabı tüm İsrail halkı için çok duygulandıran bir olayı anlatmaktadır. Yaklaşık yetmiş yıl sürdüğü Babil’deki sürgünden geri dönmedikten sonra, artık tekrar okunmasının ümidi kaybolduktan sonra, Kutsal Kitap yeniden bulunmaktadır. Onu dinlemek için, sabah erkenden, erkekler ve kadınlar meydana çağırılıyorlar. Ve de onların bütünü dinliyor, çünkü Tanrı’nın Sözünün O’nun mesajı; yüreğimize hitap edilen ve hayatımızı değiştirebilen mesaj olduğunu biliyor. Bunun için tüm halk mutludur: Tanrı onu, hala kendisi ile birlik içinde olmaya layık sayıyor. Ve de herkes, kendi hayatının hala Tanrı’nın isteğinden uzak olduğunu keşfettiğinde; günlük acılarının, Sözden açıklanan ilahi bilgeliğe olan itaatsizliğinden kaynaklarını anladığında, ağlıyor. Fakat aynı zamanda da Sözü dinleyebilmek, büyük bir mutluluktur ve de bu mutluluğu herkes tatmalıdır. Fakir olanlar da, daha zengin olanların cömertliği sayesinde, bayrama katılıp mutlu olabilsinler! Nehemya’nın konuşması bu güzel yüreklendirme ile bitiyor: “Üzülmeyin. Rab’bin verdiği sevinç sizi güçlü kılar”. Tanrı’ya ve sevgisine sevinmek, karanlık anlarımızı ve acı ile dolu günlerimizi de yaşamamız için cesaret veriyor. Nehemya’nın bu sayfası, ilk zamanlardan beri, Kilise’nın çobanlarını, müminlerini her Pazar Günü ( yani her Rab’bin Günü) Efkaristya Ayinine katılmaya güçle davet etmeye esinledi. Ve de her Efkaristya Ayini, Kutsal Yazılarının okunması ve anlatılması ile başlamaktadır. İmanlıların, Rab’blerine sadık kalmak için ve de daima düşman olan dünyadaki bütün Kilise’nin misyonuna katılabilmek için, her gün büyük bir iç güce ihtiyaçları var. Onlar bu gücü Rab’bimizin Sözünün dinlemesinden gelen sevinçte buluyorlar.

Museviler, her Şabat Günü havralarda Kutsal Kitabı dinlemeye devam ettiler. İsa da bu geleneğe katılıyordu. Nitekim İncil Yazarı Luka diyor: “İsa, her zaman yaptığı gibi, Şabat günü havraya gitti” ve de artık otuz yaşa ulaşmış olan O da, peygamberlerin sözlerini okumak ve de onları başkalara anlatmak üzere, ayağa kalkıyor. Bugünkü İncil’in metni, Nasıra’da bir Şabat gününde gerçekleşen bir olayı anlatmaktadır. İsa, Annesi ve birkaç akrabaları ile yerleşip kendisini tanıttığı Kafernahum’dan Nasıra’ya dönmüştü. Havraya giriyor; bir noktada ayağa kalkıyor ve O’na Yeşaya’nın tomarı veriliyor. Tomar, Mesih’in gelişinde yayacağı sevinci anlatan metnin sayfasında açıktı: “Rab’bin Ruh’u üzerimdedir. Çünkü O, beni yoksullara Müjdeyi getirmek için kutsayıp meshetti, esirlere serbest bırakılacaklarını, körleri gözlerinin açılacağını bildirmek için, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak için ve Rab’bin lütuf yılını ilan etmek için beni gönderdi”, İsa’nın okuması bu noktada duruyor. Peygamberin eklediği cümleyi okumuyor; kim bilir, belki bu cümle yanlış anlaşılabilirdi: “Tanrımız'ın öç alacağı günü ilan etmek için”. Açıktır ki Tanrı, müminlerine acı çektirdiği ve halen acı çektiren düşmandan öç almak istiyor. Müminlerine, ise, sadece sevinci ve ümidi vermek istiyor.

İsa, Kendisinin bayramın açılışını yapmak için geldiğini ve de Baba’dan gönderildiğini de bilmektedir: Bu bayram, Tanrı’nın insanlar ile birlikte olmasını; Tanrı’nın hayatlarındaki var olmasından gelen insanların güveni de kutlayan bayramdır. Bunun için İsa, emin bir şekilde diyor: “Dinlediğiniz bu yazı bugün yerine gelmiştir”. “Bugün” sözü, meleklerin Beytlehem’de çobanlara güven verdikleri sözü tekrarlayan sözdür: “Bugün size, Davut'un kentinde bir Kurtarıcı doğdu”. Kurtuluşun “bugünü”dür, iki bin on altı yılın bu gününü de kapsayan gündür. İsa’nın sözleri, benim içindir, her zaman benim içindir. İsa’nın sözleri daima bir armağandır; daima kurtuluşun ilanıdır. Bunun içindir ki biz İsa’yı dinlemekten hiç yorulmuyor ve de O’nun Sözünden hiçbir zaman uzaklaşmıyoruz. Bunun içindir ki bu Sözü yüreğimizde muhafaza etmeye de gayret ediyoruz; bu Sözün okunduğu zamanda ve yerde hazır bulunmaya çalışıyoruz. Papa Françesko’nun aralıksızca bize tavsiye ettiği gibi, bu Sözü boş zamanlarda veya bekleyiş anlarında, her gün, okumaya çalışıyoruz. Mesih’in Bedeni olan Kilise’ye hayatı veren, İsa’nın Sözünü dinlemektir. İsa’nın Sözünden gelen esinler, teşvikler, teselliler, vaatler olmadan, birbirimize yardımcı olmak için, birbirimizi katlanmak için, birbirimize Tanrı’dan aldığımız armağanları sunmak için, ve de bu şekilde tek bir ruh, tek bir yürek olabilmek için gereken gücü nereden alabileceğiz? Aziz Pavlus bize, bedenin imajını kullanarak, bizim ne olduğumuzu söyledi. Bu imaj, herkes için çok açık ve çok kolaydır. Özelliklerimiz olan farklılıkları anlatır; bu farklılıkları, kıskançlığın sebebi olarak değil de, Tanrı’ya minnettarlığın sebebi olarak açıklar. Bana, başkaların yararları ve gelişleri için, bir armağan verilir; başkalara ise, hayatıma ve kutsallığıma katılabilen başka bir armağan verilir. Komşu olan sizler için sevgim, beni Sözü dinlemek için her fırsattan faydalanmaya itiyor. Bu Söz beni imanda güçlendiriyor ve eğitiyor. Bunun için gayretim ve sevincim, Rab’bin Günündeki toplantıda daima hazır bulunmamdır. Ben bu toplantıda sizin için hazır bulunuyor. Ve de bana yardım etmek için burada hazır bulunan size teşekkür ediyorum!