ME
NU

OMELIE / Omelie TR

13 ott 2013
13/10/2013 - Olağan Devre - 28. Pazar Günü – C

13/10/2013 - Olağan Devre 28. Pazar Günü – C -

1.Okuma 2Kr. 5,14-17 * Mezmur 97 * 2.Okuma 2Tim. 2,8-13 * İncil Lk. 17,11-19

"Öyle ise, hizmetkârın olan bana, bu ülkenin topraklarından iki katır yükü götürmeme müsaade et, çünkü artık, İsrail'in Allah'ından başka ilahlara kurban sunmayacağım". Bu sözlerle, Arami ordusunun kumandanı, cüzamdan iyileştirildiği için minnettarlığını göstermektedir. Allah’ın hizmetkârı, peygamber Elişa, iyileşmesi için ne yapması gerektiğini söylemişti, ama katiyen hediye kabul etmemektedir, çünkü mucizeyi gerçekleştiren Allah’tır: O herkesin iyiliğini sağlayan olarak tanınmalıdır. O zaman da kumandan, bundan böyle sadece İsrail’in Allah’ı karşısında diz çökeceğine ve tapacağına söz vermektedir, bunu da açıkça yapmaktadır. Bu sebepten yanında birkaç çuval toprak almak istemektedir, çünkü bu toprağın Allah’ı, İsrail’in Allah’ıdır. Bu karar karşısında içimizden gülümsemek gelir. Ancak bu, yeni imanını belirtmek ve tanıtmak için somut ve belirgin bir yoldur. Allah bana yeniden yaşamı mı verdi? Ben O’ndan utanamam ve utanmamalıyım, yoksa kendimden de utanmalıyım. Bu ilk okuma metninin anlattığı olay bizim için de anlam doludur ve faydalıdır, İncil’deki olayı anlayabilmemiz için de yardımcı olmaktadır.

İncil’de ki olayda on cüzamlı İsa’ya büyük bir ümitle yönelmekteler. On kişi, yüksek sesle adını çağırarak, O’na yönelmektedirler. Onlar basitçe şöyle diyorlardı: “Acı bize!” İsa bu özel yakarışlarının sebebini sormamaktadır, çünkü sebep çok belirgindir. Yakarış özeldir, çünkü sadece Allah’a böyle yakarılır. Onlar bunu Yeruşalim’e doğru giden “Öğretmen’e” yöneltmektedirler. İsa ne yapmalıdır? Onlara yanaşıp dokunsa, yanındakiler tarafından hemen terk edilebilirdi: Kendi de kirli, murdar sayılacaktı. Bu sebepten, onlara yanaşmadan, “kendinizi kahinlere gösterin!” söylüyor, bu da şu anlama gelmektedir: İyileştiniz, bunu sağlıkçılar teyit edecektir. Onlar itaat ediyor, yola koyuluyor ve itaatlerinin ödüllendirildiğini keşfediyorlar: Onlar artık iyileştirilmiş, artık arınmıştır; artık köylerine geri dönebilir, ailelerine yanaşabilir, akrabalarına tekrar sarılabilirler. Bunları da hepsi yapıyor, biri hariç... bir yabancı, hatta bir Samiriyeli. Bu kişi memleketine dönmeyi düşüneceğine kendisini iyileştirene teşekkür etmeyi istiyor. Bu davranışı, Rab İsa’nın hayal kırıklığını görmemizi de sağlamaktadır. Büyük ihtimal Musevi olan diğer dokuz kişinin davranışı O’nu hayal kırıklığına uğratıyor. Onlar iyileşmelerini bir hak olarak gördüler, bir armağan olarak değil! Rab, “diğerleri neredeler?” diye soruyor. Bu soru bugün de yankılayabilir, benim için de, bugün Efkaristiya kutlamasında olması gerekenler için de, çünkü Efkarestiya her birimizin Allah’ın bize her gün verdiği lütuflar için bir teşekkür etmesidir. O her gün bizimle birliktedir, aramızda kardeşçe yaşamamızı lütfetmektedir, bize Kutsal Ruh’unu vererek affını, bilgeliğini veriyor ve bizim de sevebilmemizi, affedebilmemizi sağlıyor. O’na teşekkür etmek için, her Pazar günü, hatta her gün Efkaristiya’yı kutlamak için, ne kadar sebebimiz var! Elbette o dokuz kişi gibi yapmak daha kolaydır: Maddiyatçılıklarıyla yollarına devam ettiler, aynen mucizevi şekilde Rab tarafından iyileştirilen kişinin dükkanına, işlerine, eğlencesine, sınavına, arabalarını düşünmeye devam etmesi gibi… Ve yaşamdan zevk almasını Sağlayan’ı unutmaktadır!

Aziz Pavlus’un öğrencisi Timoteus’a tavsiyesini anlıyoruz: “Ölülerden dirilmiş olan Mesih İsa’yı hatırla...”. Hatırla: unutma! Unutmak kolay, ama faydalı değildir. Havari İsa için hapistedir ve acı çekmektedir; çektikleri sadece fiziksel acılar değil..., kendisini bir suçlu gibi görmeleri ona acı vermektedir. Ve o sadece İsa’yı müjdelemeye çalışmıştı. İsa’yı kabul eden kurtulmaktadır, içten dünyevi kölelikten hür olmaktadır, sevinçle yaşayarak karşılaştığı herkese sevgi vermeye kabiliyetlidir. İsa’yı hatırla. O’nun için ve O’nunla birlikte ölebiliriz, O’nun için zorluklarda dirençli olabiliriz, O’nu tanımayanlar ve hor görenler karşısında tek Gerekli Olan olarak tanıyabiliriz. O bizi ağır bir cüzamdan kurtardı, o cüzam ki bizi başkalarından ayırıyor, uzak tutuyor, içsel huzurdan yoksun kılıyordu: Günahın cüzamı bu! O bizi arıttı, bunu da hala yapmaktadır, alçakgönüllülükle bunu dilediğimiz her kere yapmaktadır. Bunun için O’na, herkesin önünde, teşekkür etmeyi unutmayalım; O’ndan utanmayalım, hatta O’nun kiliselerimizde, görünmez varlığından mutlu olalım! Pagan Naaman ve Samiriyeli kişi bize örnek olmaktadırlar ve Aziz Pavlus ile birlikte de şunu söylemekteler: “Ölülerden dirilen Mesih İsa’yı hatırla!”.