ME
NU

OMELIE / Omelie TR

04 gen 2015
04/01/2015 - NOEL’den sonraki 2. Pazar Günü - B

04/01/2015 - NOEL’den sonraki 2. Pazar Günü - B

1ª Okuma Sirak 24,1-4.12-16 * Mezmur 147 * 2ª Okuma Ef 1,3-6.15-18 * İncil Yh 1,1-18

“Yakub oğulları arasına yerleş”; bu sözlerle ilahi Hikmet insanlar arasında, Tanrı’nın halkı arasında yaşamaya gönderilir. İlahi Hikmet Tanrı’nın Kelamıdır; O, “insan olup aramızda yaşadı”. Bu sözlerle havari Yuhanna Mesih İsa’nın doğuşunun gizeminin ne kadar üstün olduğunu göstermek ister. Bugün bunu daha iyi anlamaya çalışalım. Şefkatle O’na bakıp O’nu küçük çocuk olarak gördük. Ancak O, herhangi bir çocuk gibi değildir: O, “bizimle-olan-Tanrı”dır. Dahası var; herhangi bir Tanrı da değildir; O, gerçek tek Tanrı’dır, sevgi olan Tanrı’dır. O çocuk Tanrı’nın sevgisinin beden almasıdır, onun somutlaşmasıdır, kendisi Tanrı’nın sevgisidir. Tanrı, bu armağanı, bu Çocuğu bize sunarak, bizi sever. Bu Çocuk, Tanrı’nın sevgisinin beden alması olduğu için, şöyle söyleyebilmeli ve beyan etmeliyiz ki, O, “insanların ışığıydı”, “lütuf ve gerçek” idi;“yaşam da O’ndaydı”. Tanrı hakkında söylediklerimizi, O’nun hakkında da söylemeliyiz. Tanrı dünyaya çocuk olarak geldi. Çocuk olarak da, Tanrı’nın sevgisinin ve gerçeğinin, bizi korkutmadan yanımızda olabildiğinden emin olmamızı sağlar ve O’nun ışığının, gözlerimizi kamaştırmadan yolumuzu aydınlatıp, etrafımızdaki her insanın ve her şeyin yeni yanlarını görmemizi sağlayacağına da inandıracak bizi. Işık bizim için çok büyük bir armağandır. Gözlerimizin sağlıklı olmasına rağmen ışık olmadan, kör olurduk … Işık olmadan, ne neler yapmakta olduğumuzu ne de yaptıklarımızın neticelerini bilebilirdik. İşte, ışık geldi! Yüreğimizde İsa varsa, yaşadığımız gerçeği en doğru şekilde görebiliriz, çünkü her durumu ve her olayı Tanrı’nın ifadesi veya sevgiyle O’na cevap vermeye davet olarak görebiliriz. İsa yaşamıma girince, seni ve herkesi kardeş olarak, ayrıca sahip olduğum etrafımdaki her şeyi de, sevmek için bana verilen araç olarak görürüm. Yüreğimdeki İsa bana, sözlerin ve eylemlerin iyi yada kötü olup olmadıklarını anlamam için, ışık bağışlar. O’nunla neyin, Tanrı’nın Hükümdarlığına yaklaştırdığının veya tersine ondan uzaklaştırdığının farkına varırım.

Isa sadece vaaz vermeye başlayacağında değil, bebek olarak, dünyaya geldiği andan itibaren insaların ışığı olmaya başladı. Bu ne demektir? Demek ki, eğer O’nu sadece şimdi tanımaya başlamış olsam, eğer O’nun hakkında sadece ismini ve hayatının hakkında çok az bilsem de, aynen içimde yeni bir yaşam başlamış oldu; gelişen, olgunlaşan ve yeni ümitleri doğuran bir yaşam.

Bugün, iki bin yıl önce ki gibi, o Çocuğun ışığı karanlıklar tarafından cevrelenmiş olur. Karanlıklar ışığın parlamasını istemez, çünkü ışık karanlıkta yaşamanın ne kadar yalancı ve tehlikeli olduğunu gösterir. Karanlık ışığı sondurmek ister. Bizler, Mesih İsa’nın ismini duymak ve O’nun hakkında konuşulmasını istemeyen, O’nun mevcudiyetinin belirtilerini reddeden; dünyanın alıştığı ve bağlı olduğu kötülügü kınayan , Isa’nın sevgisini yok etmek isteyen bir dünyada yaşarız. Isa’ya bağlı olanları ve O’nu sevenleri dışlayan bir dünyada yaşarız. Ne yapmalıyız? Korkmalı mıyız, çekinmeli miyiz? Bize bağışlanan hikmeti ve sevincimizi gizli mi tutmalıyız? Asla! Bizimle alay edilirse de, saygınlığımızı kaybetme pahasına da, olduğumuz gibi olmaya devam edeceğiz; İsa sayesinde dünyanın ışığıyız. Ancak ve ancak O’nunla herkes için değerli ve faydalı oluruz, bunu hiçkimse kabul etmezse de. Dünya için de ağlama zamanı gelecek, o zaman tek teselli edebilenler İsa’nın dostları olacaktır. Bizi alaya alanlar bizden yardım dileyecekler; fakat sadece Rab’bimize sadık ve bağlı kalırsak…

Vaftizci Yahya’nın yaptığı gibi, İsa’ya tanıklık etmeye devam edelim; Yahya herkesin tarafından aranıyordu, ama o kendisini yüceltmiyordu, tersine alçaltıyordu öyle ki günahkarların gözünde sadece onun ilan ettiği Tanrı’nın Kelamı, sadece Rab önemli olsun. Alçakgönüllülükle ve İsa’nın üstünlüğünü ilan etmekle Yahya tanıklık ediyordu. İnanılır olmak için, Yahya fakirlikte ve yalnızlıkta yaşıyordu. Gerçeğin Ruh’unu, Kutsal Ruh’u almış olan bizler de, sadelik, fakirlik, ölçülülük, alçakgönüllülük, barış içinde yaşadığımız taktirde Rab’bin inanılır tanıkları olabileceğiz.

Sevinelim, çünkü “bizimle-olan-Tanrı”yı yaşamımıza konuk edebiliriz ve herkese yaşam ve ışık bağışlayan O’nun mevcudiyetinin tanıkları olabiliriz! Gerçekten sevinebiliriz!