ME
NU

OMELIE / Omelie TR

15 giu 2014
15/06/2014 - KUTSAL ÜÇLÜ-BİRLİK BAYRAMI – A

15/06/2014 - KUTSAL ÜÇLÜ-BİRLİK BAYRAMI – A -

1.Okuma Çık 34,4-6.8-9 * Mezmur Dan 3 * 2.Okuma 2Kor 13,11-13 * İncil Yh 3,16-18

İnsanın yaşamında Allah’ın var oluşu, insanın zenginliğidir. İnsan, Allah olmadan nedir ki? Ondan ne bekleyebilirsin? Ona ne derece güvenebilirsin? Ne zaman ki bir insan Allah ile diyalog içersinde yaşıyor ve O’nun tarafından aydınlanmayı ve yönlendirilmeyi kabul ederse, o zaman karşında sadece bir insan önünde değil, Allah gizemi önünde bulunduğunu anlıyorsun. Ancak birçok kişinin Allah’tan konuştuğunu fark ediyoruz, birçoğu da dindar olmaktan ve O’na iman etmekten gururlanıyorlar. Ancak tecrübe bize gösteriyor ki insanlar, Allah’ın kendi hayal ettikleri gibi olduğunu düşünüyorlar. Bu şekilde insanların tüm davranışları haklı gösteriliyor, en şiddet içerenler, kin kusanlar, hatta yaşadığımız çevreyi haksızlıklarla dolduranlar bile. Herkes kendini haklı gösteriyor ve Allah’ın tek olduğunu söylüyor. Gerçekten Allah tektir, ama hangi Allah’tan konuşuyoruz? Senin tanıdığın Allah mı, yoksa benim tanımayı öğrendiğim Allah mı? Evet, Allah tektir, fakat senin hayal ettiğin Allah’ın özellikleriyle benim hayal ettiğiminkinin özellikleri karışabilir mi? Ben kendi akıl yürütmelerime güvenmiyorum, çünkü insan, düşüncesiyle Allah’ın yüceliğini ve üstünlüğünü anlatamaz. Her karışıklığı ve belirsizliği aşmak için bize kendisini O göstermesi gerekiyor ve O bunu yaptı! Biz kendisini ilk İbrahim’e göstermeye başladığına inanıyoruz, daha sonra Musa ile kendini daha derin bir şekilde göstermeye devam etti. Kendini göstermesi, belirtmesi, seçilmiş Oğul İsa ile, O’nun ölümü ve dirilişiyle tamamladı. O’nun sayesinde Kutsal Ruh’u aldık ve böylece sadece Allah’ı tanımakla kalmadık, O bizi var oluşunun derinliğine, yaşamına katılmaya çağırdı. Böylece Allah’ın sevgi olduğunu, bizi O’nun çocukları olarak istediğini ve içimizde sevgisini taşımakla görevlendirdiğini biliyoruz!

Bugün okuduğumuz Çıkış Kitabının ve İncilin metinleri için şükrediyoruz. Musa, Sina dağında Allah ile karşılaşıyor; bu Allah kendisini merhametli, sadık ve sevgi dolu gösteriyor. İnsanın da ihtiyacı olan, sevgi dolu bir Allah’tır! Bu Allah bizi korkutmayan tek Allah’tır ve zekâmızı aşmaktadır, çünkü sevgi her çeşit güzel ve iyi düşünceden ve akıl yürütmeden üstündür. Dünyamızda, sevgi dolu bir Allah’ın varlığının anlamı çok büyüktür, çünkü bu Allah gerçekten dünyayı değiştiriyor. Eğer Allah şiddeti onaylasa, biz ne yapardık? Şiddet dünyada zaten çokça var. Eğer Allah insanların tüm yaptıklarını, savaşları dahi, onaylarsa, gerçekten Allah olabilir mi? O’nun var olması faydasız olurdu. Biz Ondan iyi olabilirdik o zaman....! Gerçekten tek bir Allah var, ancak O, birçok milletin düşündüğü, hayal ettiği gibi değildir. Biz, bize gelen ve kendisini tanıtan Allah’a inanıyoruz.

İsa, Nikodemus ile birlikte konuşurken, bize Allah’ı sadece seven bir Baba gibi değil, aynı zamanda bize ulaşan sevgisinin Oğul’da somutlaştığını göstermektedir: Allah, Oğlunu insan olarak dünyaya, insanlar için gönderiyor! Onların acı çektikleri ve üzücü bir yaşamdan kurtulmaya ihtiyaçları vardır ve sadece sevgi onları kurtarabilir. Oğul, kendi günahlarıyla mahkûm olmuş insanlara, Baba’nın somut sevgisidir. Onlar, evet zaten mahkûm olmuşlardı, ama Allah vazgeçmiyor, nerede olursa olsunlar onlara yaklaşmak istiyor. Bu sadece Oğul vasıtasıyla mümkün! Ve İsa, Nikodemus’a şöyle diyor, kim yanına yaklaşılmasına izin verip kendini Oğul’a emanet ediyorsa, işte o kurtulur: o yeniden Baba’nın kucağındadır.

Böylece Allah kendisini tanımamıza izin vermekle kalmamaktadır, İsa sayesinde bize ulaşıyor ve sevgisini paylaşmamıza da izin veriyor. Böylece biz yeni bir yaşama kavuşuyoruz, yeryüzünde yaşanandan çok değişik yeni bir yaşama kavuşuyoruz. Burada yaşamak sadece acı çekmek ve zevki aramaktır, bu da yorgunluk ve acıyla elde edilir, elde edilince de hayal kırıklığı olur, hatta başkalarına sıkça acı verir. Allah’ın sevgisinin gelişi ise, dünyaya sevinç getiriyor.

İşte, havari bize şunu önerir: “Sevinin!”. Bu şimdi mümkün! Sevinin! Bu teşvik, meleğin Meryem’e selamını ve dirilmiş İsa’nın kadınlara selamını, hatırlatmaktadır: Sevinin! Bu Söz’ün “turfandasını” unutamayız. Bu söz, Meryem’in ilahi anneliğinde yanındaydı, kadınların Kilisedeki değerli mevcudiyetlerinde, yanlarındaydı. Aziz Pavlus hepimize şöyle diyor: “Sevinin!”. Bu şimdi mümkün, çünkü sevgi dünyaya geldi ve ışığıyla yaşamımızı aydınlattı. Biz bunu biliyoruz, çünkü Baba’yı ve Oğul’u tanıyoruz ve onların varlığından mutluyuz: onları tanımamızı sağlayan ışık Kutsal Ruh’tur, lütuftur, güçtür, yaşamdır! Bu sebepten sevinç, Allah’tan aldığımız sevgiyi birbirimize göstermemiz için bizi canlandırmalı ve destek olmalıdır: “birbirinizi uyarıp cesur olun... esenlik içinde yaşayın” ve birlik eylemlerini gerçekleştirin! Kutsal Üçlü-Birlik Bayramını kutladığımız bu günde şunu sormalıyız: Bu dünyaya sevinç getiriyor muyum? Birinin yanına yaklaştığımda, o kişi benden sevinç ve barış alabiliyor mu? İsa’ya yakın kalacağım, varlığım ve sözümle benim de, Baba Allah’ın sevgisinden bir nebze, İsa’nın nurunun bir ışınını, Kutsal Ruh’un ısısını getirdiğimin bilincinde olacağım.