ME
NU

OMELIE / Omelie TR

04/03/2012
04/03/2012 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ - 2. Pazar Günü- B

04/03/2012 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ - 2. Pazar Günü- B -

1.Okuma Yar 22,1-2.9.10-13.15-18           Mezmur 115    2.Okuma Rom 8,31-34         İncil Mk 9,1-9

 

İbrahim’in denenmesini anlatan sayfa daima yenidir. Her defasında bizi heyecan içinde ve birçok soruyla karşı karşıya bırakır. Allah, bir babadan oğlunu kurban etmesini isteyebilir mi? Bir insan nasıl böyle bir itaat gösterebilir? Babası tarafından kurban edildiğini gören bir oğul isyan etmez mi? Hikâyenin sonunda tüm sorularımızın gereksiz olduğunu görüyoruz. İnsan, Allah’ın ne iyiliğinden, ne bilgeliğinden, ne de merhametinden şüphe edemez. Sorularımız, içimizde hükmeden günahtan gelir. Günah Allah’ı kötü ve haksız göstermekte, kendimizin Ondan daha iyi olduğunu düşünmemize sebep olmaktadır. İşte bu davranış İbrahim’de yoktur. Onun imanı, gerçek güvendir, Allah’ın arzusuna kendini emanet etmedir, çünkü Allah’ın ondan istediğinin kendisi için en iyi olduğuna kesinlikle inanmaktadır.

İbrahim, düşünmeden, daha doğrusu şüphe etmeden itaat ediyor. O, Allah’ın arzusunun bizim düşünme tarzımızdan çok üstün olduğuna emin ve bu ışıkla düşünüyor, bu bilgelikle karar veriyor. İtaat etmek bilgeliktir, itaat etmek en güvenli düşünme tarzıdır, çünkü Allah aldatmaz. Böylece İbrahim’in oğlunu ve kurban etmek için gerekli araçları hazırladığını görüyoruz. Onunla dağa doğru yol alıyoruz, oğlu ile sessiz diyalogunu duyuyoruz. Her şeyden çok da Allah’ın, çok zor ve bizim için düşünülemez bir denenmede sadık kalan bu imanlısı için duyduğu hoşnutluğu görüyoruz.

Bugün bu okuma, dağda bulunan İsa’yı düşünmemizi sağlayan İncil metni ile yan yanadır. İsa yüksek dağdadır. Oraya tek başına üç havarisi ile birlikte kalmak için çıktı. Bu olay, o anın, İsa için önemli ve aralarında saklı kalması gereken bir an olduğunu gösteriyor. Dağ ve dağa çıkmak, Kutsal Kitapta anlatılan bazı olayları hatırlatır. O olaylarda en önemli kişiler, yaşamlarıyla ilgi önemli kararlar almaları gerektiğinde, dağa çıkmışlardı. Aralarından Karmel ve Horeb dağına çıkan İlyas’ı, On Emri almak için Sina dağına çıkan Musa’yı, herkesten önce de İbrahim’i hatırlarız. Sadece üç havarisiyle dağa çıkan İsa, Baba’ya dönüktür: Ondan gelecek ışığı kabullenmeye hazırdır. Genelde İsa tek başına bir yere çekildiğinde dua etmek içindir, yani kendisini, dünyayı seven Baba’nın arzusuna sunmak içindir. Şimdi İsa’yı bir ışık kaplar. Bu ilahi ışıktır. Hatta ışık Ondan çıkmaktadır ve gerçek kimliğini göstermektedir. İsa, Baba’nın ilahiliğine katılıyor ve Baba’nın insanlara olan sevgisini gerçekleştiriyor. O, Musa’nın ve İlyas’ın önceden bildirdikleri ve bekledikleridir ve şu an Onun tanıklığını yapmaktadırlar. Hep birlikte özel bir peygamberliğin gerçekleşmesi hakkında görüşüyorlar: Bu peygamberlik, İbrahim’in oğlu İshak’la dağa çıkarak önceden görüntüsünü verdiği olaydır. İbrahim oğlu İshak ile dağda peygamberliktir: Bu peygamberliği İsa, dünyanın en yüksek olacak, küçük dağda, yani Golgota Tepesinde ölürken, gerçekleştirecektir.

İsa, Musa ve İlyas, hiçbir şey gizlemiyorlar: Şakirtler her şeyi dinleyebilirler. Çünkü birkaç gün önce Rab onlara öleceğini ve dirileceğini anlatmıştı. Baba’nın kendisi her şeyi dinliyor ve tasdik ediyor. Dağın yüksekliğinde, İbrahim’in yüreğinde sakladığı “sevgili–sevilmiş” sözcüğü yankılamaktadır. “Sevgili Oğlum budur! O’nu dinleyin!” İsa, gerçek İshak’tır, insanlığın sunduğu kurbandır; sadece Baba tarafından değil, tüm insanlar tarafından sevilmiş Olan’ın sunuşudur. İsa, tüm insanların imanını ve itaatini gösteren kurbandır. Tüm insanlar bunun farkında değiller, çünkü gurur ve günahla gözleri buğulanmış, kararmış gibidir. Ancak bu gururları ve günahları yok edildiğinde, o zaman onlar da Sevilmiş Oğul tarafından temsil edildiklerine mutlu olacaklardır. Bugün İsa’nın kendisi tam bu konu hakkında Musa e İlyas ile konuşmaktadır ve buna, kendi duası ile hazırlanmaktadır. Şakirtler bu gizemi tamamen kavramadı, ama onu sezdiler. Yüreklerinde başka bir sözcük, “O’nu dinleyin!” sözcüğü, kalmalıdır. İtaat ederek anlamaya başlayacaklardır.

Şimdi onlarla birlikte biz de O’nu dinleyelim. O, aziz Pavlus’un dediği gibi Allah’ın bizi sevdiğinin kanıtıdır. Bu sebepten kulaklarımızı açalım ve sözlerini iyi dinleyelim, onları yüreğimizde muhafaza edelim, somut sevgi, af, merhamet ve hayırseverlik eylemlerine dönüştürelim. Çünkü Paskalya’ya Hazırlık Devresi, Rab’bin sesini dinleyerek sevginin ve merhametin doğduğu ve eylemlere dönüştüğü devredir.