ME
NU

OMELIE / Omelie TR

02 set 2018
02/09/18 OLAĞAN DEVRE  -  22. PAZAR  -  B YILI

02/09/18 OLAĞAN DEVRE  -  22. PAZAR  -  B YILI

  1. Oku * Yasa’nın Tekrarı 4,1-2.6-8 *Mez 15 *2. Oku Yak 1,17-18.21-27 *İncil Mk 7,1-8.14-15.21-23

 

İsrail halkı kendinin özel olduğunun bilincindedir. Nitekim o kadar hikmetli yasalara göre yaşayan başka bir halk yoktur. Hiçbir halk kendi yasalarını on cümlede özetleyemez. Başka hiç bir halkta, insanlarla ve Allah ile olan, insan hayatını düzenleyen tanrısal yasalar yoktur. Başka hiç bir halkta, o kadar açıkça gerçekten gelen yasalar yoktur. Başka uluslarda, fakir, zengin, hükmedenler, hükmedilenler, genç, yaşlı olursa olsun, herkes için eşit olan yasalar yok. Bu yasalar İsrail halkını öteki uluslardan daha üstün kılar. Fakat bu halk, kendine bunları Vereni unutmamalı ve bu yasalara sahip olmakla yetinmemeli, aksine her gün bunları yaşamalıdır! Bu kutsal yasaları unutmayıp, kendini yüceltmek için başka yasaları yaratmamalı: Alçakgönüllülükle itaatkar olmalıdır. Bu halkın, kendisi için Allah'ın yaptığı harikalar yüzünden, duyduğu gururu; alçakgönüllü ve yumuşak huylu olmakla, kendi bilgeliğini başka halklara da iletme isteğiyle gösterilmelidir!

Musa; İsrail halkının, kendisine bütün dünya için verilen görevinin bilincinde olmasını istiyor: Bütün uluslar İsrail'in Allah'ını tanıyıp, takdir edecek ve O'nu arzulayacaklar!

Halkın itaati; bütün dünyaya doğru misyoner bir eylemdir, kendisini tam bunun için seçen Allah'ı yücelten bir davranıştır.

İsa'ya yaklaşan Ferisilerin ve Din Bilgilerin davranışı ve düşüncesi ise böyle değildir. Onlar kendilerini daha iyi göstermek için, Allah'ın büyük emirlerine bir sürü kurallar eklediler. Bu kurallar insanı, Allah'ın hikmetinden değil, kendisinden gurur duymaya iterler. Aynı zamanda da Allah'ın en önemli emirlerini unuttururlar. Allah'ın emirleri hikmetlidir ve onları yerine getirenlere hayat verirler. İnsanın ilaveleri ise, onun isteği ne kadar iyi olursa da, en önemlisinden ayırır, değersiz şeyler için enerjileri dağıtır, özellikle de düşünceleri karıştırır. Nitekim bilgisiz insanlar bu sayısız kuralların Allah'tan geldiklerini sanarak, Allah'ı, titiz, rahatsız edici ve her şeyi karışan biri olarak, görebilirler! Ferisiler, o zamanda ve şimdi de, yemek hakkında, yıkanmak ve yıkamak hakkında, kardeşlerin ihtiyaçları unutmak, duygularına ve iç tepkilerine dikkatli olmamak pahasına bile, çeşitli kurallar uygularlar. "Hepiniz beni dinleyin ve şunu iyi anlayın": İsa önemli olana dikkatimizi çekmek istiyor. Tabii ki, sofrada otururken ve birlikte olduğumuzda, temiz olmamız gerekir. Fakat hangi temizlik daha önemli? Ellerin mi yoksa yüreğin mi temizliği? Kim sofrada; başkalarını kötüleşen ve dedikodu yapan, her şeyden mırıldanan veya yüreğinde iffetsiz arzuları tutan, başkalarını aldatmaya çalışan, yalnız kendi çıkarını arayan bir insan ile oturabilir? İsa, ellerimizdeki ve kaşıklarımızdaki kirlilikten daha çok, yüreğimizi kirleten ve temizlememiz gereken günahların ve kötü alışkanlıkların uzun bir listesini yapıyor. İsa'ya itaat etmeyi bilirsek, ne güzel olur! O'na itaat eden, huzurda ve neşede yaşar.

Temiz veya arınmış bir hayatı sürmek için, yol belli! Onu bize Aziz Yakup göstermektedir: "İçinize ekilmiş ve canlarınızı kurtaracak olan güce sahip olan sözü alçakgönüllülükle kabul edin". Allah'ın Sözünü yüreğimizde tutmak, onu sevip yaşamak: İşte arınma yolumuz, budur! Bu yol; yüreğimizde korunmuş, sevilmiş ve yaşanmış Allah'ın Sözüdür! Bu Sözün merkezi sevgidir, muhtaçların ihtiyaçlarına olan dikkattir, bizi insanların bencil ve imansız alışkanlıklarına bağlamayan sevgidir! Bu sevgiyi duamızda dileyelim, çünkü o, "yukardan iner ve aydınlığın yaratıcısı olan Peder'den gelir". Alçakgönüllülükle kardeşlerle beraber bunu dilemek istiyorum. Ve alçakgönüllülükle onlardan, İsa'nın Sözüne karşı olan davranış, hareket ve fikirlerimin olup olmadıklarını anlamak için yardım diliyorum!

Rab’bin Sözü hayat yoludur: O bize hayatı veriyor çünkü "bu sayede yaşayacaksınız ve Atalarınızın Allah'ı Rab’bin size verdiği ülkeye kavuşup sahip olacaksınız".

Mezmurun vaadini de tadalım: "Böyle yapan insan asla sarsılmaz".

Mesih İsa, kalbimle konuşmayı bırakma: Sözün yaşam kaynağıdır!

OKUMALAR

 

Birinci okuma Tesniye 4,1-2.6-8

"Şimdi, ey İsrail, size öğrettiğim kurallara, ilkelere kulak verin. Yaşamak, ülkeye girmek ve atalarınızın Allah’ı RAB'bin size vereceği toprakları mülk edinmek için bunlara uyun. Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Allah’ınız RAB'bin buyruklarına uyun.

Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, 'Bu büyük ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk!' diyecek. Allah’ımız RAB her çağırdığımızda bize yakın olur. Allah’ı kendisine böylesine yakın olan başka bir büyük ulus var mı?

Bugün size verdiğim bu yasa gibi adil kuralları, ilkeleri olan başka bir büyük ulus var mı? "Ancak gördüklerinizi unutmamaya, yaşamınız boyunca aklınızdan çıkarmamaya dikkat edin ve uyanık olun. Bunları çocuklarınıza, torunlarınıza anlatın.

 

Mezmur 15

Ya RAB, çadırına kim konuk olabilir? Kutsal dağında kim oturabilir?

Kusursuz yaşam süren, adil davranan, yürekten gerçeği söyleyen.

İftira etmez, dostuna zarar vermez, komşusuna kara çalmaz böylesi.

Aşağılık insanları hor görür, ama RAB'den korkanlara saygı duyar.

Kendi zararına ant içse bile, dönmez andından.

Parasını faize vermez, suçsuza karşı rüşvet almaz.

Böyle yaşayan asla sarsılmayacak.

 

  1. Okuma Yak 1,17-18.21-27

Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan gelir. O, yarattıklarının bir anlamda ilk meyveleri olmamız için bizi, kendi isteği uyarınca, gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu.

Bunun için her türlü pisliği ve her tarafa yayılmış olan kötülüğü üstünüzden sıyırıp atarak, içinize ekilmiş ve canlarınızı kurtaracak güçte olan sözü alçakgönüllülükle kabul edin.
Allah sözünü yalnız duymakla kalarak kendinizi aldatmayın, bu sözün uygulayıcıları da olun. Bir kimse sözün dinleyicisi olup da uygulayıcısı olmazsa, aynada kendi doğal yüzüne bakan adama benzer. Adam kendini görür, sonra gider ve nasıl bir kişi olduğunu hemen unutur. Oysa mükemmel yasaya, özgürlük yasasına yakından bakan ve ona bağlı kalan, unutkan dinleyici değil de etkin uygulayıcı olan adam, yaptıklarıyla mutlu olacaktır.
Kendini dindar sanıp da dilini dizginlemeyen kişi kendini aldatır. Böylesinin dindarlığı boştur. Baba Allah'ın gözünde temiz ve kusursuz olan dindarlık kişinin, öksüzlerle dulları sıkıntılı durumlarında ziyaret etmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.

 

İncil Markos 7,1-8.14-15.21-23

Kudüs'ten gelen Ferisiler ve bazı din bilginleri, İsa'nın çevresinde toplandılar. O'nun öğrencilerinden bazılarının murdar, yani yıkanmamış ellerle yemek yediklerini gördüler. Ferisiler, hatta bütün Yahudiler, atalarının geleneği uyarınca ellerini iyice yıkamadan yemek yemezler. Keza, çarşıdan dönünce, yıkanmadan yemek yemezler. Ayrıca kâse, testi ve bakır kapların yıkanmasıyla ilgili başka birçok geleneğe de uyarlar.
Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya, «Senin öğrencilerin neden atalarımızın geleneğine uymuyorlar, niçin murdar ellerle yemek yiyorlar?» diye sordular.
İsa onlara şöyle cevap verdi: «Yeşaya'nın siz ikiyüzlülerle ilgili peygamberlik sözü ne doğrudur! Yazmış olduğu gibi, `Bu halk, dudaklarıyla beni sayar, ama yürekleri benden uzaktır. Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan kurallarıdır.' Siz Allah’ın buyruğunu bir yana bırakmış, insan geleneğine uyuyorsunuz.» İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, «Hepiniz beni dinleyin ve şunu belleyin» dedi. «İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.» Çünkü kötü düşünceler, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.»