ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01/04/2012
01/04/2012 – MESİH İSA’NIN KÜDÜS’E GİRİŞ BAYRAMI - B

01/04/2012 – MESİH İSA’NIN KÜDÜS’E GİRİŞ BAYRAMI - B 

Mk 11,1-10      1. okuma Yşa 50,4-7    Mezmur 21       2. okuma Fil 2,6-11      İncil Mk 14,1- 15,47

 

Anlam dolu bir haftaya başlıyoruz: İsa’nın, Baba’ya olan sevgisini gerçekleştirdiği günleri yaşıyoruz ve kendini insanlar için sunduğu yaşamının en doruk noktasındaki anına katılıyoruz. Kral ilan edilirken O’nun ardından gidiyoruz ve biz de O’nu kral ilan ediyoruz. O, bu krallığı Allah’ın düşüncesine göre yaşıyor, yani bunu hizmet ve sevgi olarak görüyor ve bu sebepten bir at üstünde değil, bir sıpa üstünde girişini yapıyor. Biz ardından O’nu alkışlayarak gidiyoruz, fakat dünyaya hükmedenlerin karşılandığı gibi silah, kılıç veya mızrak sallamıyoruz, biz zeytin ve palmiye dallarıyla karşılıyoruz. Aynı anda, dinleyenleri korkutan milli marşlar veya zafer şarkıları söylemiyoruz, sevinç ve ümit veren, Allah’a sadakati bildiren mezmurlarla O’nu karşılıyoruz.

Sonra da suçlandığında, ret edildiğinde, iftiraya uğradığında ve ıstırap çektiğinde hep yanında kalıyoruz. Biz insanların kötülüğünden etkilenmiyoruz ve O’na sempati ve O’nun yaşadıklarını paylaşma arzusuyla bakıyoruz. O, ölüme mi mahkûm edildi? Peki, O’nu sevdiğimiz için biz de biraz acı ve ret çekmeyi arzuluyoruz: o zaman O’nu gerçekten sevdiğimizi ve arkadaşlığının bizim için değerli olduğunu söyleyebileceğiz. Ayrıca Betanya’da Simon’un evine girip İsa’ya sevgi gösteren kadının duygularına katılmış olacağız. Anlam dolu ve örnek teşkil ettiği için, bu olayın anlatılmasıyla bugünkü uzun İncil metni okunmaya başlanır. İncil yazarı Markos, bu kadının adını bize söylemiyor, belki de o kişide kendimizi görmemizi sağlamak istiyor. O kadın, başkalarının ne diyeceğini veya ne düşüneceğini önemsemeden İsa’ya minnettarlık, değer ve sevgi gösteriyor. Sevgisini yadırgayanlar ve eleştirenler hemen karşı çıkıyorlar. İsa’yı Kudüs’e girerken zeytin dallarıyla selamlayanlar ve O’nu İsrail kralı olarak tanıyanlar da, şimdi bu kadının sevgisini eleştirip yargılıyorlar. Sadece İsa bu sevgisine değer veriyor, bu, kadına yetiyor. İsa o kadına minnettar sadece döktüğü koku için değil de, ıstıraplarına da önceden katıldığı için. Kadın O’nu haça germek isteyenlerden, hatta halkın din başkanlarının kin dolu yargılamalarından etkilenmeyecek. İsa’yı yalnızlık içersinde sevmiş olduğundan O’nu haça gerdiklerinde de sevmeyi bilecek.

Rabbimizin ıstırabını ve ölümünü okurken, ölümünden birkaç gün önce O’nun başına değerli ve kokulu yağı döken kadının yerine kendimizi koyalım ve bu olayları nasıl yaşamış olabileceğini düşünelim. İsa’ya sadakatimizin kokusunu sunalım ve başkalarının, O’nun yaşadığı bu olaylara nasıl tepki verdiklerinden etkilenmeyelim. İsa’ya zenginliğimizi verelim çünkü buna sadece O layık. İsa’ya sevgi hareketlerimizi verelim, bunlar başımıza suçlama, alay, yargılanma getirse de. İsa’ya verdiğimiz sevgi tüm eve, tüm Kiliseye ferahlık, hoş koku getirecektir ve belki de, birçok kişi tarafından minnettarlıkla anlatılacak yaptığımız tek şey olacak.

Bu hafta İsa’ya göstereceğimiz sevgi eylemleri, kişisel olarak sessiz tapınma duasına ve cemaatçe kutlayacağımız Efkaristiya gizemi, törenler, Haç Yolu ve Diriliş Ayinine zaman ayırmak olabilir. Başka değişik sevgi eylemlerini de Kutsal Ruh her birimizin yüreğine ve aklına ilham edecektir.

Tapmak için diz çöktüğümüz İsa adı, diriliş için ayağa kalkıp sevinçli olmamızı ve yeni, ebedi, şanlı yaşama doğmamızı sağlayacaktır.