ME
NU

OMELIE / Omelie TR

05 gen 2014
05/01/2014 -NOEL DEVRESİ - 2. Pazar Günü – A

05/01/2014 -NOEL DEVRESİ - 2. Pazar Günü – A

1.Okuma Sirak 24,1-4.8-12 * Mezmur 147 * 2.Okuma Ef 1,3-6.15-18 * İncil Yh 1,1-18

Bugünkü Tanrı’nın Sözü, “Tanrı bizimle” sözünü derin düşünmemize davet eder. Bu, gerçekten büyük bir gizemdir ve hiç bir zaman tamamıyla anlayamayacağız, ancak bu gizemden gelen sevinci yaşayabiliyoruz. Her durumda Tanrı’nın sevgisinin planlarını tanımak çok önemlidir: aziz Pavlus da, imanlıların, Rab’bin gizemini tanıyabilmeleri için devamlılıkla dua etmektedir. Sadece imanla, Tanrı’ya olan güvenimizle, her şeyi anlayamayacağını bilenlerin hayretiyle, ebeveynlerinin bilgeliği, zekası ve gücüne inanan çocuklar gibi, yaklaşabildiğimiz gerçeklere “gizem” diyoruz.
Bu hayret ve alçakgönüllülükle aziz Yuhanna tarafından yazılan İncil’in ilk sözlerini dinliyoruz: “Başlangıçta Kelâm vardı. Kelâm Tanrı'daydı ve Kelâm Tanrı’ydı”. Bu cümlenin her kelimesi bir yenilik, bir armağan, hazinedir. İlk kelime, Kutsal Kitabın başladığı ilk kelimenin aynısıdır: “Başlangıçta”. Bu başlangıç tarihi bir başlangıçla ilgili değildir, temel ile ve eylem sebebi ile ilgilidir, her düşünceyi kıyaslayabileceğimiz örnek ile, her şeyin en derin anlamı ile ilgilidir. Tüm yaratılışı, tüm tarihi, tüm geleceği ve her olayı anlamak için gerekli “anahtar”, bu “Kelam”dır. Bu kelimeler arasında “idi” sözcüğü geçer: fakat Yunanca dilinde bu “idi” sadece geçmiş zamanı değil, geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanı ihtiva eder. Her şeyin temeli “Kelam” idi, “Kelam”dır ve olmaya devam etmektedir. Kelam, derken Tanrı’nın bize iletmek ve bizimle paylaşmak istediği her şey anlatılmaktadır. Tanrı’nın bize ilettikleri, sadece düşüncemize, zekâmıza ulaşan birkaç cümle değildir, çünkü Tanrı bizi sevmek istiyor, seviyor ve kendini bize tamamıyla veriyor. Tanrı bize konuşmaya başlamadan önce yüreğindeki her şey bir sözcükten çok fazladır, bizim kurtulmamızı arzulamasıdır, günahtan ve her günahın sonuçlarından kurtulmamızı istemesidir. Tanrı’nın Sözü, yani bize olan O’nun iletişimi tüm sevgisidir, o sevgi ki, bizimle karşılaşmak ve bize daha yakın olmak için insani beden alır, böylece bize barış ve sevinç verir, yaşam tamlığına ulaşmamızı sağlar.
“Kelâm beden aldı ve aramızda yaşadı”: Tanrı’nın niyeti, bize olan sevgisi, telaffuz edilecek bir cümlede sığınmaz, sadece sözler ile ifade edilemez; O, bizim yanımıza gelen, hatta içimize gelen Biridir. Aziz Yuhanna İncil’inin ilk satırlarında İsa’nın adını söylemiyor, ama biz O’nun hakkında konuştuğunu anlıyoruz. O, Tanrı’nın armağanıdır, O, “Peder’den gelen biricik Oğul’dur”. “Tanrı’da” olan “Kelam” O’dur; “Tanrı’da” terimi şöyle anlayabiliriz: “Tamamen Peder’e dönük olmaya devam etmektir”. Gerçekten de İsa, Peder’inin arzusundan başka bir şey yapmak istememektedir, sevgisini tamamıyla gerçekleştirmek arzusundadır.
İsa’ya dikkatlice baktığımızda, her insana, tüm insanlara beslediği Tanrı sevgisini görürüz. Bu, merhamet dolu, şefkatli bir sevgidir. Bizler günahkârız ve günahın etkilerini yaşarız. Her günah yaşamda, ailede ve çevremizde negatif bir etki yapar, bu sebepten de huzur bulmak zordur. Sadece İsa, her şeyi hizaya koyar, affeder ve kurtarır: İsa, Peder’inden ayrılıp bunun için dünyaya geldi. Gerçekten de “biz doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık”.
O’na tapmaya devam edelim, O’na hayranlıkla bakalım, O’nu içimizde kabul edelim, öğretilerini izleyelim, zor olduğunda bile O’nun ardından gidelim. Böylece biz de Peder’in büyük projesi olan tüm insanları kurtarma planına katkıda bulunacağız.