ME
NU

OMELIE / Omelie TR

14 dic 2014
14/12/2014 - NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ - 3. Pazar Günü – B

14/12/2014 - NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ - 3. Pazar Günü – B

1. Okuma Yeş 61,1-2.10-11 * Ezgi: Lk 1,46-50.53-54 * 2. Okuma 1Sel 5,16-24 * İncil Yh 1,6-8.19-28

Noel Devresini bilinçli bir şekilde yaşamamıza en çok yardım eden örnekler, Vaftizci Yahya’nın ve Meryem’in örnekleridir. Onlar, İsa’yı bekleyip kabul ettiler. Meryem, İsa’yı sevginin büyüklüğü ile bekledi, tıpkı bir annenin büyük bir sevgi ile çocuğunu beklediği gibi. Gerçekten de Meryem’in halkının ve tüm ulusların kurtarıcı olarak beklediği kişi, tam da kendisi çocuğudur. Vaftizci Yahya İsa’yı, gelecekte olan olayları önceden bildirmekle yetinmeyen, onları şimdiden yaşayan bir peygamber olarak bekledi.

Bugün, okumaların arasında, Meryem’in Tanrı’ya hitap edilen sevinç ve övgü ilahisini duyduk, İncil’deki sayfada ise Vaftizci Yahya bize konuştu. İlk önce Yahya’ya dikkatle bakalım, onu dinleyelim! Ünü gittikçe artıyordu, insanlar sürekli kalabalık gruplar halinde onu görmek ve dinlemek için Ürdün nehrinin kıyısına gidiyorlardı. Orada Yahya, kendisini günahkar olarak bilenleri suya daldırmaktaydı, öyle ki onlar, kendisi tarafından şimdiden aralarında mevcut olarak ilan edileni kabul edebilsinler. “Aranızda tanımadığınız biri duruyor. Benden sonra gelen O’dur. Ben O’nun çarıklarının bağlarını çözmeye bile layık değilim” Yahya’yı sadece seyredici olarak gözetleyenler ise, onun Mesih'in yetkisini haksız yere benimsemeyi istediğinden şüphelenmektedirler. Bu kişilerin arasında, Kudüs’ün mabedinin yetkili kişileri de vardı. Bunlar, kendisini tanıttırsın diye, açıkça kendisinin kim olduğunu söylesin diye, Yahya’ya ulakları gönderdiler. Yahya’nın cevaplarından, onun dürüstlüğünü ve alçakgönüllülüğünü tanımaktayız. Onda ne bir yalan ne de bir iddia ya da kıskançlık yoktur! Eğer onda bir tür kıskançlık ya da bir tür böbürlenme olsaydı, halka yöneldiğindeki sözleri o kadar etkili olmazdı. O, kendisine soru soran ulakları gönderenlerin amaçlarını seziyor, bunun için kararlı bir şekilde doğruluyor: “Ben Mesih değilim!” Sonra da: İlyas da değilim, halkın beklediği peygamber de değilim! Daha çok konuşmaya zorlanınca Yahya, ölçülü ve sevimli şekilde, İsa’dan bahsediyor. Yahya, İsa’yı tanıtma onurunu sahiplenmeyi istememektedir; nitekim İsa’nın kendisi, kendisini tanıtacaktır, daha iyisi Baba’nın kendisi, gücü ile, İsa’nın vaftizinin esnasında, O’nu tanıtacaktır. Gelecek Olan o kadar büyüktür ki, Yahya sadece şunu söylüyor: “O’nun çarıklarının bağlarını çözmeye bile layık değilim”. Bu deyimin çeşitli anlamları vardır. Onlardan en kolayca anlaşılan şudur: Yahya, kendisini İsa’nın kulu sanmaktadır, hem de, İsa ile kendisinin arasında olan kişiliğin farklılığı o kadar büyüktür ki, Yahya kendisinin İsa’nın kulu olmasına bile layık değilmiş gibi sanmaktadır. Böylece biz, Yahya’nın ne kadar gerçeğe uygun ve alçakgönüllü olduğunu görmekteyiz. İncelediğimiz deyimin başka bir anlamına göre, bu davranış Musa’nın Yasa’sına ima ediyor: Bu Yasa’ya göre, evlatları olmayan bir dul kadın, ölmüş olan kocasının en yakın akrabasından eş olarak alınmalıdır. Eğer bu akraba hakkını kabul etmezse, başka bir akraba, hakkı kabul etmek için, kabul etmeyenin çarıklarının bağlarını çözüyor. İsrail halkı, dul bir kadın gibi gösteriliyor ve de bu, Tanrı’nın öldüğü için değildi, ama çünkü halk, Tanrı yokmuş gibi yaşamaktaydı. Şimdi Tanrı – Güvey, Halk – Gelin uğruna hayatını vermek üzere, onu Kendisine çekmek üzere, gelmektedir. Yahya, Tanrı – Güvey’in temsilcisi olarak gelen kişinin yerini almak istemiyor, hem de o buna layık değildir! Bunun için Mesih unvanı Yahya’ya ait değildir. Çarıklarının bağlarını çözme simgesi ile Yahya, İsa’yı halk uğruna hayatı veren, hayatı güvey sevgisi ile veren olarak tanıtıyor.

Yeşa Kitabının okumasında, büyük sevinç veren bir olay duyduk: İnsanları, acılarının sürüsünden kurtarmak üzere Gelen Kişi, Kutsal Ruh’u kabul ediyor. Sonra da Meryem dua etmemize yardım etti. Çok sayıda olan bayramlarında işittiğimiz, bunun için de iyice bildiğimiz Meryem’in sözleri de bir müjde, bir sevinç ilahisidir. Meryem Rab’bi övüyor ve O’nun iyiliğini, O’nun merhametini görmesinden gelen sevinci anlatıyor. Meryem, kendisinin küçük ve herkes tarafından tanınmamış olmasına rağmen, kendi hayatında olan Tanrı’nın muhteşem eserini görmektedir. Dünyanın büyük olaylarına karşı dikkatli olan, onlara adaletiyle elini atan tam da o Tanrı, kendisinin farkına varmaktadır. Meryem, her çağda tekrarlayan gerçekleşeni incelememize yardım etmek için konuşmaktadır: Dünyanın büyükleri hangi sona ermiştiler? O gururlular ki gözdağı vererek dünyayı korkuttular, neredeler? O güçlüler ki istedikleri her şeyi yaptılar, neredeler? Sahip oldukları ve övündükleri zenginlikler nerede? Meryem, dünyanın gözleri önünde kendisinin küçük ve önemsiz oluşundan mutludur. O, kendisinin küçüklüğü ve hazır olması sayesinde Tanrı’nın gözlerinin önünde kendisinin en büyük olduğu yeterlidir, hatta fazladır bile! Meryem’in ve Yahya’nın yardımları ile Noel Bayramına yaklaşalım: Günahlarımızı bilip onları itiraf etmeye, aldatan putlardan uzaklaşmaya hazırlanalım; o zaman Baba’dan gelen Armağan olan Bebek İsa’da gerçekten sevinç bulacağız!