ME
NU

OMELIE / Omelie TR

07 dic 2014
07/12/2014 - NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ - 2. Pazar Günü – B

07/12/2014 - NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ - 2. Pazar Günü – B

1. Okuma Yeş 40,1-5.9-11 * Mezmur 84 * 2. Okuma 2Pt 3,8-14 * İncil Mk 1,1-8

“Teselli bulun! Milletimi teselli edin!”: İşte sürgün edilmiş, kendi memleketlerini özleyen, kölelikten, fakirlikten ve özellikle Rab’lerine kurban sunma ve O’na hizmet etme imkanının olmamasından dolayı acı çeken bir halka güzel bir haber duyurulmaktadır! Dışsal ve içsel mahvolma nedeni olan suç bağışlandı ve cezası bitti. Şimdi Tanrı’nın kendisi yeni bir halkla, Kendisini kabul eden, Kendisine itaat eden ve tapan bir halkla yeniden başlamak istiyor. Böyle davranan halk kutsal olacak ve yeniden kavuştuğu dışsal ve içsel barış sayesinde sevinçli olacaktır. Ancak ve ancak Tanrı’nın hikmetli buyruklarını yaşayan halk barış ve sevinç içinde yaşayabilir, çünkü o buyrukları yerine getirmenin meyvesi birbirlerine karşı güven ve karşılıklı yardımseverliktir. Halk, Tanrı’ya itaat edince, çobanı yanında olan, bir sürü gibidir, Tanrı da, kuzularını bağrına basan ve yavrularını emziren koyunları kollayacak kadar sürüyle ilgilenen bir çoban gibidir. Bu yeni ve iyi haber, beklenmemiş ve çok sevinç getiren haberdir. Bu yeni başlangıcın gerçekleşmesi için herkesin katılması gerekmektedir: Tanrı, insanların işbirliği olmadan hiçbir şey yapmaz. İşte bu yüzden bu yeni haber aynı zamanda bir teşvik, bir çağrıdır: “Çölde Rab’bin yolunu hazırlayın. Çorak topraklarda, Tanrımız için dümdüz bir yol açın”. Tanrı’nın vaatlerinin ve harikalarının gerçekleşmesi için somut ve sebatlı eylemleri yapmamız gerekir, öyle ki O’na olan imanımız ve O’na dönüşümüz belli olsun. Bir süre önce bir kişi şu gerçek sözleri söyledi: “Pazar Ayinine katılmakla yetinen Hıristiyan, Hıristiyan değildir; böyle biri, kamuoyunun ve çağdaş zihniyetin yanlış ve aldatıcı fikirlerinin farkına varamayacak, dolayısıyla da bunları reddetme gücü olamayacaktır. Dümdüz bir yol açmak için kaldırılacak engelleri ve doldurulacak çukurları tanımak gerekmektedir. Sadece Pazar Ayinine katılan, oflayıp poflayarak Rab’bine ne biçim bir sevgiyi gösterebilir? Yüreğinde ve ailesinde O’na hangi yolu hazırlar? Acaba haftanın her günü Rab’bi bekleme zamanı değil mi? Hafta içindeki dua toplantıları, din dersleri programları yalnız başkaları için midir ve başkalarına bırakılabilir mi? İman konusunda hiç gayret göstermeyen, emek harcamayan, ne biçim bir imanı yaşar? Böyle biri kendi yüreğindeki kaldırılacak büyük taşları ve doldurulacak derin çukurları göremeyecektir!

Vaftizci Yahya, Yeşaya’nın peygamberliğini güne uyduruyor. O, çölün yalnızlığında ve çölde yalnız başına kalıyor; bu, önemli ve gerekli olanın tek Tanrı olduğunun bir işaretidir. İnsanın mutluluğuna tek gerekli olan, Tanrı ve Tanrı’dan verilendir. Bunun içindir ki Yahya’nın giysisini imzalayan Tanrı’dır, besini de Tanrı’dan hazırlanmıştır. İnsanlara göre Yahya’nın hem giysisi hem de besini fakirdir, ama bu fakirlik Tanrı’nın iyiliğini ve güzelliğini yüceltiyor! Bu şekilde Yahya, kendi hayatında olan Tanrı’nın işini tanımaya aç olan insanların dikkatlerini çekmektedir. Ve de bu insanlara, yeniden başlamanın imkanını ilan etmektedir. Bir vaftizle, Ürdün nehrine bir daldırma ile yeniden başlanılır: Ürdün nehri, eski halkının imanının tanığıdır, Tanrı’nın cömertliğinin de tanığıdır. Nitekim Rab, kahinlerin Yeşu’ya olan itaatini görünce, halkın tamamının kuru yerde yürüyebilmesi için, nehrin sularını açmıştı. O zamanda da Tanrı, insanların itaatinin işbirliği olmadan, kendi eserini gerçekleştirmemişti; aynı şekilde bugün de O, yeni bir tarihe başlayabilmek için, sevincini bağışlayabilmek için, insanların değişmelerini ve tövbe etmelerini beklemektedir ve bunu kullanmaktadır. “Tüm Yahudiye halkı ve Yeruşalem’de oturanların hepsi ona gidiyor ve günahlarını itiraf ediyorlardı”: Vaftizci Yahaya’nın davetini kabul edenler, nihayet Tanrı’ya olan itaati yaşamaya başlamaktaydılar, bu şekilde de onlar “Kutsal Ruh’la vaftiz Eden” hakkında konuşmayı dinleyince, sevinci tatmaya başlamaktaydılar.
Günahı terk etmeyen kişi, İsa hakkında konuşma duyunca, mutluluk hissetmiyor. Her kim, kendi davranışını yani kendi alışkanlıklarını, değiştirmeyi denemek bile istemezse, Tanrı’nın sevgisinin hikmetini, mucizelerini, mükemmelliğini görse de, duysa da, bundan sevinç almıyor. Kim değişmesine başlamazsa, sevinci tanımaz. Bu kişi için “Rab’bin günü, bir gün, hırsız gibi ansızın gelecektir”: şaşkınlığa düşecek, kendinin sona erdiğini fark etmeyecektir. Aziz Petrus bizi kararlı ve güçlü bir şekilde uyarmaktadır. Sanki havari, merhametinin – en azından yalan yere denilen o merhametinin - ne olduğunu bilmemiş gibi gözüküyor. Tanrı’ya olan itaatsizliği kabul edip ona izin veren merhamet, sahte merhamettir; pişman olmaya ve yeniden başlamaya – bu dünyanın zulümlerini çekse de- yardım eden merhamet, gerçek merhamettir. Bu tür zulümlere Petrus hazırdı: Bunu birinci mektubundan bilmekteyiz. Tanrı, gönlü yücedir ve kurtuluşa erişmek için gerekli olanı, Kendisine dönüp tövbe etmemiz için zamanı bize O, vermektedir. “Kutsal yaşama bağlı ve Tanrı’ya derin saygı gösteren insanlar olmanız gerekir, sizler ki, Rabbin gününü bekleyen ve gününün gelişini hızlandıran kişilersiniz”! Kutsal yaşama bağlı olarak ve Tanrı’ya derin saygı göstererek, Rab’bin yolunu hazırlayalım! Gayretimizi görmesinden kaynaklanan Tanrı’nın mutluluğu, en büyük sevincimiz olacaktır!