ME
NU

OMELIE / Omelie TR

08 mar 2015
08/03/2015 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ 3. Pazar G. - B

08/03/2015 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ 3. PAZAR GÜNÜ - B

1.Okuma Çıkış 20,1-17 * Mezmur 18* 2.Okuma 1Kor 1,22-25* İncil Yh 2,13-25

İsa, rahatlıkla iplerden bir kamçıyı yapmak üzeredir. Mabedin, insanların kendi menfaatleri için kullandıkları ve hiç kimsenin Tanrı’nın şanını aramadıkları bir yer olduğunu fark etmektedir. O kamçıyı kullanarak, kendi fikir ayrılığını göstermek ve bir değişmenin gerekli olduğunu anlatmak istemektedir. Gerçekten de Tanrı’yı unutmak, insan için çok tehlikelidir, çünkü bir tarafta kendi egoizmi ‘frensiz’ ve ölçüsüz olacak, diğer tarafta da onun mutluluk arayışı uygun ve gerçek yolları bulamayacaktır.

Başlangıçta Tanrı, halkına buyruklarını bildirdi; yani huzurlu bir şekilde beraber yaşayabilmek ve yüzyıllar boyunca kalıcı olabilmek için net ve belirgin bilgileri ve tavsiyeleri verdi. Kateşizmin, ‘On Emir’ olarak özetlediği bu tavsiyeleri bugün Çıkış Kitabından birinci okumada duyduk. Bu metni okumak bize iyi gelir. Görüyoruz ki, bu metnin yarısından fazlası birinci, ikinci ve üçüncü emir ile ilgilidir. Bu detay bize tüm halkın ve tek kişinin yaşamı için neler önemli olduğunu anlatmaktadır. Birbirimize karşı davranma şeklimiz, karşılıklı saygı ile yaşama, hayata ve gerçeğe olan sevgi nereden gelir? Bir kişi, nasıl ebeveynlerine saygı gösterebilir; eğer ebeveynler, bütün evlatlarını aynı şekilde sevmezlerse ve evlatları arasında tercih yaparlarsa? Hayatı, sahip olunabilecek ve yok edebilecek bir şey olarak sayan bu dünyada, hayatın ilk anından itibaren onu sevmek için gereken içsel güç nereden alınabilir? Her gün bize karşı düşmanlık gösteren bir kişiye nasıl saygı göstermeyi ve öç almamayı öğreneceğiz? Kendi ailesini mahvetme pahasına bile kendi zevki için başkalarını kullanmaya iten cinsel içgüdü nasıl yenilir? Başkalarını aldatarak bir şeye sahip olmak kolay olduğunda açgözlülüğü nasıl yenebiliriz? Vergi konusunda devlete karşı dürüst olma isteğimizde nasıl kararlı olabiliriz? Bize ait olmayan şeyler veya kişiler ile ilgili kötü arzularımızı nasıl yenebiliriz? Başkalarıyla birlikte iyi bir şekilde yaşamak zordur; eğer sağlam bir temel, kararlı ve dürüst prensipler ve içsel güç yoksa çok zordur. Peki, bunları nasıl edinebiliriz?

İlk üç emir bize yardımcı olmaktadır. Diğer yedi emirden önce, yani birlikte yaşamanın tüm kurallarından önce Tanrı’nın ve O’nunla olan ilişkimizin önemi gelmektedir ve bu vurgulanmaktadır. Eğer bir kişi Tanrı’yla gerçek, iyi, sabit ve sağlam bir ilişki içinde olursa, değişik durumlarda başkalarına karşı da iyi davranmak için gereken içsel gücü olacaktır.

Tanrı ile olan ilişkinin, üç yanını görebiliriz. İlk olarak O’nun tek ve eşsiz olduğunu tanıyıp kabul etmemiz gerekir; yüreğimizde O’nun yerinde ve önünde hiçbir şey ve hiç kimseyi – bu bize göre çok önemli görünse de - koymamamız lazımdır ve ayrıca İsmi yani Tanrı’nın adı, herhangi başka bir şey olarak telaffuz edilmemelidir: O, herhangi bir şey değildir. Sonunda Tanrı’nın var olması bizim tarafımızdan o kadar önemli sayılmalıdır ki bizler O’na, sadakatle ve bağlılıkla, sabır ve sebatla, her yedi günden bir günü, o günü ki Tanrı’nın Kendisi seçti, O’na adıyoruz: Bu gün Tanrı’ya ciddiyetle adanmalıdır. Hayatımız ciddidir, çünkü o, Tanrı’dan geliyor, O’nun eseridir ve de Tanrı, onun yanımızda yaşayanlar için bir armağan olmasını istemektedir. Bunu bilmezlikten gelirsek ya da unutursak veya buna önem vermezsek, birbirimizle olan karşılıklı bütün ilişkilerimiz, düzensizliğe girer. Bundan da ilk önce kendimize, sonra da insanların tümüne acılar doğar. Tanrı’ya ve O’nun emirlerine olan dikkate bizler; Tanrı’nın kutsal korkusu diyoruz; eğer bir kişi Tanrı’nın kutsal korkusuna sahip olursa, ona kuşkusuzca güvenebiliriz. Eğer bir kişide Tanrı’nın kutsal korkusu yoksa o kişide, benciliğin güçlerine karşı konulamaz ve de onlar; düşünceleri, istekleri ve hareketleri tek olan yönetilenler olacaklardır.

Bunu bilerek; İsa’ya, iplerden yaptığı kamçısını yüreğimizin mabedinde de kullanmasını sorabiliriz ve de isteyebiliriz: Eğer yüreğimizde; Tanrı’yı, bütün yüreğimizle ve bütün gücümüzle sevmekten uzaklaştıran bir şey varsa, İsa iplerden kamçısını kararlılıkla kullansın! Bu dünyanın hiçbir konuşması ve de düşüncesi, Tanrı’nın hikmetini bizlerden kaldırmamalıdır, bu hikmet İsa’nın haçına katılmaya götürürse de. Kesinlikle kendi benciliğine dalmış olanlar için haç, yüz karası ve akılsızlıktır. İsa’yı izleyen bizler için ise, haç ilk önce İsa’nın sevgisini tadabildiğimiz, sonra da en büyük sevgiyi yaşayabildiğimiz yerdir.